BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 65,45 -2,17 340.340.000.000,00
ALBRK 8,67 0,81 21.675.000.000,00
GARAN 133,90 -2,62 562.380.000.000,00
ICBCT 15,17 -2,32 13.046.200.000,00
ISCTR 14,09 -3,23 352.249.577.300,00
SKBNK 6,83 -2,57 17.075.000.000,00
TSKB 12,89 -1,75 36.092.000.000,00
VAKBN 26,88 -1,68 266.539.970.538,24
YKBNK 31,86 -2,93 269.123.053.908,24

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaKazandıran SohbetlerFinansın Gündemi Kıbrıs Türkü’nün sesi oldu: KKTC Meclis Başkanı Ziya Öztürkler konuştu----

Finansın Gündemi Kıbrıs Türkü’nün sesi oldu: KKTC Meclis Başkanı Ziya Öztürkler konuştu

Finansın Gündemi Kıbrıs Türkü’nün sesi oldu: KKTC Meclis Başkanı Ziya Öztürkler konuştu
25 Haziran 2025 - 08:40 www.finansingundemi.com

Yavru Vatan, Türk dünyasının Akdeniz’e açılan kapısı… Dertleri, sıkıntıları kadar umutları, güvenleri var. Peki, neler anlatıyorlar? İşte KKTC Meclis Başkanı Ziya Öztürkler’den AB’ye, Rumlar’a ve Türki Cumhuriyetlere çarpıcı mesajlar…

VOLKAN KARSAN – FINANSINGUNDEMI.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Kıbrıs ve Kıbrıs Türkü ülkemiz insanı için hep önemli, hep hassas bir konu oldu. Orta Doğu’daki son gelişmeler de Kıbrıs adasının stratejik önemini daha da artırdı. Bir yandan KKTC’nin Türk dünyasından hak ettiği desteği almaması, Kıbrıs Rum kesimi İsrail ilişkileri, son olarak da Rum kesiminin kuzeydeki taşınmazlarla ilgili çeşitli ülke vatandaşlarını tutuklatması KKTC ile ilgili konuşulacak çok sayıda önemli konuyu oluşturdu.

14. TÜRKPA Meclis Başkanları toplantısına özel davetiye ile katılan KKTC Meclis Başkanı Ziya Öztürkler tüm bu hassas konulardaki görüşlerini paylaşmak üzere ‘Kazandıran Sohbetler’e konuk oldu…

Cumhuriyet Meclis Başkanı Öztürkler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamentolar Arası KKTC Dostluk Grubu üyeleri ile Türkiye'den gelen milletvekillerini Gazimağusa’da bir sabah kahvaltısında ağırladıktan sonra sorularımızı cevapladı.

“KAZAKİSTAN MECLİS BAŞKANI KOŞANOV’DAN KKTC MECLİS BAŞKANI OLARAK BİZE ÖZEL DAVET GELDİ, KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI TOKAYEV, TÜM MECLİS BAŞKANLARINI KABUL ETTİ, HERKESLE BİRLİKTE BİZE DE SÖZ HAKKI TANINDI”

- Değerli Meclis Başkanı, Sayın Öztürkler, Kazakistan ziyaretinizden başlarsak, böylesi bir organizasyona katılan ilk KKTC Cumhuriyet Meclisi başkanı sizsiniz herhalde değil mi?

- Doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve değerli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katkılarıyla 2022 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olmasıyla süreç başladı.

2023 yılında da TÜRKPA’ya gözlemci ülke olarak kabul edildik. Türk dünyasının kopmaz bir parçası olduğumuz, Kıbrıs Türk Halkı'nın oradaki sesinin daha gür çıkması, öncelikle Azerbaycan tarafından kabul gördü. Kazakistan ile bu süreçte kurmak istediğimiz ilişkileri arzu ettiğimiz seviyede yapamamıştık.

TÜRKPA 14’üncü genel kuruluna Türkiye Cumhuriyeti'nin de ciddi katkısıyla -ki burada TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’a çok teşekkür etmek gerekiyor- onun da çok ciddi katkısıyla Kazakistan Meclis Başkanı Yerlan Koşanov’dan KKTC Meclis Başkanı olarak bize özel davet geldi.

Tüm meclis başkanlarına, karşılamadan, uğurlamaya kadar, tüm resmi süreçlerde aynı davranışlar bize de gösterildi ve tüm meclis başkanlarıyla birlikte olduk.

Genel Kurul’da konuşma hakkımız vardı ve orada “KKTC, Türk dünyasının Doğu Akdeniz’e açılan kapısıdır, Kıbrıs Türk halkı olarak kardeş Türk devletleriyle bağlarımızı güçlendirme azmindeyiz” içerikli bir konuşma yaptık.

Bununla birlikte bizim için çok önemli bir ziyaret söz konusuydu. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, tüm meclis başkanlarını kabul etti. Herkesle birlikte bize de o söz hakkı tanındı.

Cumhurbaşkanı Tokayev bize çok sıcak davrandı bize. Girişte “Hoş geldiniz, sizi burada görmek güzel ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a selamlarımı da iletin” dedi.

Tüm toplantılarda Türk dünyasının Kıbrıs Türk Halkı'na, her zamankinden daha fazla sahip çıkması gerektiğini ifade ettik. Bizim özden gelen haklarımızın noktasında ortak tarihimiz, ortak kültürümüz, ortak dilimiz, ortak manevi değerlerimizle, sonuçta aynı ecdadın torunları olduğumuzdan bahsettik. Bu taleplerimiz memnuniyet de kabul edildi.
Bu süreçlerin devam etmesi gerekiyor.

Yakın zamanda Kazakistan'ın, Kırgızistan'ın, Özbekistan'ın, Güney Kıbrıs'ta konsolosluk açma süreçleri vardı.

Ama bu konsolosluk açma olayından dolayı, küserek ve bu oyunun dışına çıkarak değil, bu ülkelere daha fazla yakın durarak, derdimizi, sıkıntımızı daha iyi anlatarak bu süreci daha iyi noktalara taşımak gerekiyordu. Biz Kazakistan'da bunu yaptık.

İnşallah bu ikili ilişkiler Türk dünyasıyla KKTC arasında artar. Diplomatik bağlantıların yanında halkların birlikteliği, bağlarının güçlenmesi konusunda bu karşılıklı ziyaretlerin ve ilişkilerin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

“BM KARARLARIYLA KIBRIS TÜRK’ÜNE KARŞI HER ALANDA İZOLASYONLAR UYGULANIYOR,  BU SAYEDE HALKIMIZI ULUSLARARASI TOPLUMDAN UZAKLAŞTIRMA ÇALIŞMALARI VAR”

- Avrupa Birliği’nin bir Kıbrıs bakışı var. Bu da KKTC’yi her alanda belli ölçüde olumsuz etkiliyor. Bu konuda Türk dünyasının yakınlaşmanın da farklı bir etkisi olacaktır değil mi Sayın Başkan?

- Biz zaten Kıbrıs Türk halkına birinci derecede Türk dünyasının sahip çıkmasını bekliyoruz.

Kıbrıs Türk halkı çok uzun zamandır sıkıntılar çekiyor. 1960 Kıbrıs anlaşması sonrası 1963'de Kıbrıs Rum kesiminin, Kıbrıs Türk Halkı'nın elindeki, parlamentodaki, bakanlar kurulundaki tüm yetkileri alması, anayasayı delmesiyle ilgili çalışmalar, bu süreçte yaşanan katliamlar ve ardından 1974 Barış Harekatı ve sonunda 1983'te KKTC’nin ilanı.

Bugün bakıyorsunuz, zaten Birleşmiş Milletler kararlarıyla Kıbrıs Türk Halkı'na karşı her alanda izolasyonlar uygulanıyor. Bu sayede halkımızı uluslararası toplumdan uzaklaştırılma çalışmaları var.

Bu ortamda KKTC’nin tanınırlığı ve izolasyonları yıkabilmesi için birinci derecede Türk Devletleri'nin sahip çıkması gerekiyor ki Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üyelik bunun bir adımıdır. Bu üyelik inşallah asil üyelik noktasına taşınır ki en büyük temennimiz budur. Şunu da söyleyeyim bunu gözlemliyoruz, teşkilata girdikten sonra KKTC’nin Türk Devletleri ile olan bağlantıları, ilişkileri ve resmi düzeydeki toplantıları çok yukarıya taşınmıştır.

Burada şu örneği de vermeliyim, bundan 7-8 yıl önce Türk devletlerinin yöneticileri bizimle aynı ortamda bulunduklarında fotoğraf çektirmekten bile çekinirlerdi. Bizimle yaptıkları toplantılar için “basın haberi haline getirmeyin” derlerdi.

Şimdi ise durum farklı, Azerbaycan başta, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, tek tek ya da topluca bizimle toplantı yapmaktan ve beraber görüntü vermekten çekinmediler. Kazakistan'ın Cumhurbaşkanlığı resmi sitesinde bize fotoğrafımızla yer verdiler.

Diğerleri ile fotoğraflarımız var bunlar önemli. Oraya biz daveti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis Başkanı olarak alıyoruz.

Bu ortamda KKTC’nin tanınırlığı ve izolasyonları yıkabilmesi için birinci derecede Türk Devletleri'nin sahip çıkması gerekiyor ki Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üyelik bunun bir adımıdır. Bu üyelik inşallah asil üyelik noktasına taşınır ki en büyük temennimiz budur

“DÜNYADA VE TÜRK DEVLETLERİNDE SÖZ SAHİBİ OLAN GÜÇLÜ BİR ANA VATAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KARARLI DURUŞU ÇOK ÖNEMLİ”

- Psikolojik açıdan bakınca, bu gelişmeler Güney'de konsolosluk açma girişiminin bir özrü gibi de algılanabilir mi?

- Özrü demeyelim ama etkisi olmuştur. Özellikle Kazakistan'da hem KKTC’deki hem de Türkiye Cumhuriyeti'ndeki rahatsızlığı hissetmişler.
Burada bu rahatsızlığın giderilmesi için de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne saygı duyulması gerektiğini özellikle Türkiye Cumhuriyeti de açık şekilde göstermiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcı Cevdet Yılmaz ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş bunu hem kendi yaptıkları ziyaretlerde hem de resmi temaslarda dile getirdiler. Tabii dünyada ve Türk devletlerinde söz sahibi olan güçlü bir ana vatan Türkiye Cumhuriyeti'nin kararlı duruşu çok önemli.

Şöyle bir hatırlayalım bizim Kazakistan'a davet edilmediğimizin ardından Budapeşte’de yapılan devlet başkanları zirvesinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan KKTC’nin olmadığı bir aile fotoğrafının eksik olduğunu dile getirmişti. Yine aynı toplantıda da bizim için önemli olan akademisyenlerin de artık Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyeliği noktasında da bir karar alındı. Bunlar çok önemli. Burada bazen olumsuzlukları fırsata çevirmek önemliydi.

“GÜNEY KIBRIS AVRUPA BİRLİĞİ'NİN ŞIMARIK ÇOCUĞU, MAALESEF BUNU DA SAĞLAYAN AVRUPA BİRLİĞİ, AMA BİZ HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

- Ben bir başka görüntü üzerine görüşünüzü almak istiyorum. Israrla tek devlet olsun çabasındaki bir Avrupa Birliği bir tarafta, bir de diğer tarafta iki devletli çözümü savunan Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC var. Rum Cumhurbaşkanı misafirlerine dağlardaki Türk bayrağıyla KKTC bayrağını göstermekten rahatsız oluyor. Ama buna karşılık güney kapısından girerken orada da Kıbrıs Rum Yönetimi bayrağıyla Yunanistan bayrağı yan yana sallanıyor. Bu nasıl bir çifte standart,  Rum Yönetimi’ni ve destekçilerine bu nasıl anlatmak lazım?

- Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği'nin şımarık çocuğu. Maalesef bunu da sağlayan Avrupa Birliği.

1983'ten sonra yaklaşık 40 yıldır federasyon görüşmeleri yapılıyor. Sonuçsuz kalan birçok görüşme yaşandı. Mister No dedikleri, kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ı yıllarca çözümün önündeki engel olarak gösterdiler. Sayın Dr. Derviş Eroğlu’nu aynı şekilde.

Dönüyoruz bakıyoruz, federasyonu gönülden savunan Mehmet Ali Talat döneminde Annan planı yaşandı ne oldu, Kıbrıs Türk halkı “evet” dedi. Güney Kıbrıs “hayır” dedi. Bize öncesinde Avrupa Birliği yetkilileri ve Birleşmiş Milletler Annan Planı’na “evet” deyin diye çağrı yaptılar, “sizi ödüllendireceğiz” dediler.

Cezalandırılan yine Kıbrıs Türk halkı oldu, “hayır” diyen Rumları Avrupa Birliği’ne aldılar.

Devam ediyorum. Crans Montana görüşmelerinde Mustafa Akıncı dönemi yine masadan kaçan Rum lideri oldu. Ama tüm bu yanlışlarına rağmen sürekli ödüllendirilen Kıbrıs Rum Yönetimi oldu. Bu zihniyetin değişmesi mümkün değil, en azından Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’ in bakış açısının kolay değişeceğini düşünmüyorum. Birleşmiş Milletler kararları bir günde değişebilecek kararlardır ama bunların zeminin oluşturulması gerekiyor. Bu mücadelenin yapılması gerekiyor. Yılmadan devam etmek gerekiyor.

Ben Ulusal Birlik Partisi milletvekiliyim, biz Sayın Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar'ın ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti'yle birlikte yürütmüş olduğu egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü noktasındaki politikalarına tam desteğiz. İki devlet, iki halkın egemen eşitliğinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Niye düşünüyoruz bunu da söyleyeyim.

1960 örneği var. Biz o tarihte egemen eşit olmuş olsaydık, Güney Kıbrıs’ın katliamları ve Kıbrıs Türk halkının haklarını elinden alınmasıyla ilgili mücadeleler bittikten sonra o anlaşmadan çıkacağımızda uluslararası toplum tarafından da tanınmış bir Kıbrıs Türk halkı olacaktı. Onun için bizim aynı hataları tekrarlamamız gerekir. Bundan dolayı egemen eşitlik önemli. Bu haklara sahip çıkmaya devam edeceğiz.

TUTUKLAMALAR, KIBRIS TÜRK HALKI'NA ZARAR VERMEK, ULUSLARARASI TOPLUMDAN KOPARMAK, KKTC’YE YABANCI YATIRIMCIYI ENGELLEMEK YÖNÜNDEKİ POLİTİKA İLE BAĞLANTILIDIR”

- Sayın Öztürkler, çok güncel bir konu var. Gayrimenkullerle ilgili Rumların sinsi bir oyunu var. Bu acaba KKTC’yi federasyona zorlamak için bir koçbaşı sayılabilir mi?

- Bu tamamen hukuksuz ve siyasi olarak yapılan hamleler. Bunun aslında bizi iki defa düşündürmesi gerekir.

Güney Kıbrıs'ın hukuk temeline, tarafsız ve adaletli olma ilkesine haiz olmadıklarını gösteriyor. Bu tutuklamalar, Güney Kıbrıs Rum yönetimi tarafındaki mahkemelerin siyasi hareket ettiğini, kendi davalarına avantaj sağlamak için de her zamanki gibi Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletleri kullanarak Kıbrıs Türk halkına eziyet ettiğini gösteriyor.

Bu tutuklamalar KKTC’nin gelişmesini engellemek ve bir kaos yaratmak için verilen siyasi kararlar.

Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın geçtiğimiz gün KKTC ziyaretinde “bu tutuklamalar devam ederse elbette karşılığı olacaktır” yönünde açıklaması var ve bu açıklama çok önemli. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bunu çok dikkate alması gerekmektedir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir. Güçlü bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı da bu cümleyi devlet teamülleri gereği kullanır.
Onun için Güney Kıbrıs'ın yönetiminin çok dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum.

Benim İçişleri Bakanlığım döneminde Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) kaynak aktarımına gittik. Yabancı üzerindeki taşınmaz malları artırdık. Bunun üzerinden kaynak aktarımı yapıyorlar. Her zamankinden de daha fazla çalışan ve bu tazminatları ödeyen bir TMK var. Ne oldu aniden? Tutuklamalara başladılar. Bu tamamen Kıbrıs Türk Halkı'na zarar vermek, sıkıntıya sokmak, bu halkı uluslararası toplumdan koparmak, KKTC’ye yabancı yatırımcıyı engellemek yönündeki politika ile bağlantılıdır.

Bu tutuklamalar, Güney Kıbrıs Rum yönetimi tarafındaki mahkemelerin siyasi hareket ettiğini, kendi davalarına avantaj sağlamak için de her zamanki gibi Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletleri kullanarak Kıbrıs Türk halkına eziyet ettiğini gösteriyor. Bu tutuklamalar KKTC’nin gelişmesini engellemek ve bir kaos yaratmak için verilen siyasi kararlar.


“UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI OLSUN, İRAN-İSRAİL SAVAŞI OLSUN, ARTIK DÜNYADA FARKLI GÜÇ DENGELERİ VAR, ULUSLARARASI TANINMA HER ŞEYİN ANAHTARI DEĞİLDİR”

- Son dönemde KKTC’de gözle görülür bir turizm ve inşaat yatırım artışı var. Zenginleşme diyebileceğimiz olumlu gelişmeler de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni rahatsız ediyor olabilir mi?

- Burada bir devlet var. Bu devletin en büyük teminatı Anavatan Türkiye Cumhuriyeti'nin desteği. Böyle güçlü bir devletin desteğini alan ülkeden elbette çekinirler, gelişmesinden korkarlar.

Dünyadaki örneklere bakıldığında İsrail-Filistin sürecinde yaşananlar, Filistinli kardeşlerimize yapılan katliamları, 50 binin üzerinde çoğunluğu çocuk ve kadın olan kişiye yapılan katliamı dünyanın gözü önünde izliyoruz.

Bugün Filistin'i 150’nin üzerinde tanıyan ülke var. Nerede Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği…

Ukrayna-Rusya savaşı olsun, İran-İsrail savaşı olsun, artık dünyada farklı güç dengeleri var. Uluslararası tanınma her şeyin anahtarı değildir. Kıbrıs Türk halkı elbette uluslararası tanınmayı istiyor. Bunu da hak ediyor.
Eğitim gibi spor gibi farklı noktalarda Kıbrıs Türk gençlerinin mağdur olmaması gerekir.

Bu zaten Kıbrıs Türkü’nün hakkıdır. Bu dünyanın bize uygulamış olduğu bir ayıptır. Ama uluslararası tanınırlık ve güvenlik anlamına gelmez. Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğine, onun garantörlüğüne her zaman Kıbrıs Türk halkının ihtiyacı vardır. Onun için bu da bizim vazgeçilmez bir noktamızdır.

“TÜRK DÜNYASININ KIBRIS'A ÇOK İLGİ GÖSTERMESİ GEREKİYOR ÇÜNKÜ STRATEJİK OLARAK DOĞU AKDENİZ'İN ANAHTARI KONUMUNDA”

- Uluslararası diplomasi bir yana ama çok sayıda ülkenin halkı KKTC’ye severek, güzel bir tatil yapmak için geliyor. Hatta KKTC’de onlarca ülkenin, vatandaşının mülkü var. Bu da bir başka farklı tanınırlık değil mi?

- Tabii ki, biz zaten birçok alanda bunları kırdık. Yüksek Öğrenim alanında 120'ye yakın ülkeden öğrencimiz var. Bu ülkelerde öğrencilerin diplomaları geçerli oluyor. Bununla birlikte dediğiniz gibi birçok ülkeden insan buradan taşınmaz malını satın alıyor.

Bu ülkeyi görmek için gelen her yıl on binlerce turist var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin denizinden, otelinden, kültürel zenginliklerinden, tarihi mirasından yararlanmak için gelen önemli sayıda ziyaretçiler var.
Burada Venedik’in izi var. 307 yıl Osmanlı İmparatorluğu'nda kalan bir Kıbrıs’tan bahsediyoruz. 90 yıla yakın İngiltere'nin yönetiminde kalan bir Kıbrıs Adası'ndan bahsediyoruz. Burada çok özel tarihi ve kültürel zenginlikler var.

Kıbrıs zaten stratejik olarak da Doğu Akdeniz'in anahtarı noktasında. Türk dünyasının Kıbrıs'a çok ilgi göstermesi gerekiyor çünkü Doğu Akdeniz'in anahtarı konumunda, enerji ve mavi vatan konusunda olsun, güvenlik noktasında olsun, KKTC’nin yeri önemli. Bunları iyi değerlendirmek gerekiyor.

Büyükelçi Öktem’den kritik soru: İsrail 200 uçakla bombalarken İran uçakları nerede?Büyükelçi Öktem’den kritik soru: İsrail 200 uçakla bombalarken İran uçakları nerede?

Türkiye’de enfeksiyonla savaşın ‘komuta merkezi’ KUISCIDTürkiye’de enfeksiyonla savaşın ‘komuta merkezi’ KUISCID

Teknofark Derneği’nden teknolojide kadın harekâtıTeknofark Derneği’nden teknolojide kadın harekâtı

Ünlü koç ve mentor Arzum Akduran Köseoğlu’ndan CEO’lara verdiği sırlarÜnlü koç ve mentor Arzum Akduran Köseoğlu’ndan CEO’lara verdiği sırlar

Bağımlılıkla savaşta “Bağımsızlık Seferberliği” çığ gibi büyüyorBağımlılıkla savaşta “Bağımsızlık Seferberliği” çığ gibi büyüyor

Doç. Dr. Dinç: Nasıl toprağımızı savunduk, gençlerimizi de savunmamız, korumamız lazımDoç. Dr. Dinç: Nasıl toprağımızı savunduk, gençlerimizi de savunmamız, korumamız lazım

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!