Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 69,75 | -0,85 | 362.700.000.000,00 |
ALBRK | 8,64 | 0,70 | 21.600.000.000,00 |
GARAN | 142,20 | 0,21 | 597.240.000.000,00 |
HALKB | 27,44 | 2,62 | 197.150.309.472,48 |
ISCTR | 14,99 | 0,27 | 374.749.550.300,00 |
SKBNK | 6,98 | -2,79 | 17.450.000.000,00 |
TSKB | 13,55 | -0,07 | 37.940.000.000,00 |
VAKBN | 28,02 | 0,72 | 277.844.121.074,46 |
YKBNK | 34,20 | -0,18 | 288.889.153.912,80 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
VOLKAN KARSAN - FINANSINGUNDEMI.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER
Tahran'da 1984 yılında ASALA’nın kurşunlarına hedef olan ve yaralı kurtulan emekli Büyükelçi Hasan Servet Öktem, dünya çapında endişe yaratan İsrail-İran savaşıyla ilgili “İran’da bu savaş sonucundan rejim değişikliği beklemek çok zor. Batı, İsrail’e sessiz bir destek vererek sınıfta kaldı. İran’ın hava savunma sistemlerini geliştirmemiş olması ve tedbirsiz yakalanması düşündürücü” dedi.
İşte sorular ve cevapları:
“İRAN'DAKİ İSLAMİ REJİM SENELERDİR ‘İSRAİL ORTADAN KALKMALIDIR’ DİYOR, NETANYAHU DA BU İRAN TEHDİDİNİ KULLANIYOR”
- Trump, İsrail ve İran üçgeninde neler oluyor? Bu çatışmanın gerçek nedeni nükleer silahlanma mı yoksa hedef İran'da rejim değişikliği mi?
- Son gelişmelere baktığımız zaman her ne kadar İsrail, ABD’den bağımsız olarak bu saldırıyı başlattıklarını iddia etse de Trump’ın saldırıdan haberdar olduğu hatta onayladığı da anlaşılıyor. Belki biraz geciktirilmesini istemiş olabilir. Ama Netanyahu'nun kimseyi dinlediği yok.
Saldırıdan sonra da başta Trump olmak üzere Batı dünyasından da olumsuz bir ses çıkmadı. Bir tek İngiltere ve Norveç endişe beyan ettiler.
Gerçek nedeni konuşmak gerekirse, İsrail senelerdir İran'ın kendisi için varoluşsal bir tehdit olduğunu ileri sürüyor. İsrail'in İran düşmanlığının sebebi de İran'ın İsrail'e yönelik dış politikası…
Benim Tahran'da görev yaptığım dönem 1983-85 Humeyni dönemiydi. Sokağa çıkan rejim taraftarları “Kahrolsun Amerika, kahrolsun İsrail” diye bağırırlardı. Şah rejimi gittikten ve mollalar başa geldikten sonra İran İslam dünyasında kendine itibar kazandırmak üzere Filistin davasının şampiyonluğuna soyundu. Filistin davasının şampiyonluğuna soyununca da o zaman kahrolsun İsrail demek zorunda kaldı…
Dolayısıyla İran'daki İslami rejim senelerdir “İsrail ortadan kalkmalıdır” diyor. Netanyahu da bu İran tehdidini kullanıyor. Ama İran’ın bu politikasına rağmen İsrail ortadan kalkmadı aksine daha da güçlendi.
Siyonist devlet ortadan kalkmadığı, Filistinliler haklarını daha fazla kaybettiği gibi bir de İsrail, İbrahim anlaşmaları vs. sayesinde çevredeki Arap ülkelerinden de artık dostlar edinmeye başladı.
Dolayısıyla burada İran’ın varoluşsal bir tehdit oluşturduğu iddiasına da inanmamak lazım. İran'ın İsrail'e yönelik tehditleri sözden ibarettir.
İran fiiliyatta; Lübnan'daki, Suriye'deki koşullardan yararlanmak suretiyle buralarda kendisi için proksi kuvvetler ortaya çıkardı.
İşte Lübnan'da Hizbullah'ı güçlendirdi. Suriye'de de benzer bir durum ortaya çıkınca, orada devrim muhafızlarından oluşan gruplarını Suriye'ye yerleştirdi.
Yemen'deki karışıklıktan yararlanarak oradaki Şiileri de kendisine yanaştırdı. Dolayısıyla bu üç güç kanalıyla İsrail'e yönelik tehlikeler yarattı.
Ama İsrail geçtiğimiz bir sene içinde bütün bu tehlikeleri ortadan kaldırdı…
‘İran atom bombası yaparsa’ konusuna gelirsek bu da zaten sadece İsrail'in sorunu değil, bütün Batı dünyasının sorunu.
Viyana'daki Uluslararası Atom Enerjisi Kuruluşu bununla ilgileniyor. İran'la görüşmeler yapılıyor.
İran, “Ben barışçıl amaçlarla nükleer enerji üretiyorum” diyor.
Batı da “O zaman biz seni denetleyelim. Senin uranyum zenginleştirme programının arkasında atom bombası imal etmediğini anlayalım, mesele yok” diyorlar.
Dolayısıyla İsrail, İran'ın atom bombası imal edeceğini, bunun da kendisi için büyük bir tehdit olacağına ileri sürerek, böyle bir şeye müsaade etmeyeceğini söyleyerek İran'ı bir numaralı düşman ilan etti ve bu saldırıyı gerçekleştirdi.
Bu saldırının arkasında İran'dan İsrail'e yönelik varoluşsal bir tehdit yok.
Ama Netanyahu'nun siyasi geleceği var.
Netanyahu, İsrail'de iç politikadaki sallanan durumunu kuvvetlendirmek üzere güvenlik politikalarına müracaat ediyor.
İran'a ne kadar saldırırsa, İran'ı ne kadar zayıflatırsa içeride o kadar güçleniyor.
Yoksa 45 yıldır devam eden Molla rejimini devirmek mümkün değil ya da çok zor çünkü bu rejim son derece kuvvetli.
“GEÇTİĞİMİZ SENELERDE İRAN HALKI KADIN HAKLARI İÇİN SOKAKLARA DÖKÜLDÜ, REJİM SOKAĞA ÇIKANLARI ASTI VE ÖMRÜNÜ SÜRDÜRDÜ”
- Sayın Öktem rejim değişikliği hiç mi söz konusu değil?
- İran halkının sokaklara dökülüp bu rejimi yıkması belki imkansız değil ama çok zor.
Böyle rejimleri ancak ordular yıkar. İran'da ordu zaten Molla rejiminin en güçlü parçası. Devrim muhafızlarından böyle bir darbe gelmesine imkan yok.
Geçtiğimiz senelerde İran halkı kadın hakları için sokaklara döküldü. Bu hareketler yaklaşık bir iki ay sürdü sonunda herkes evine geri döndü. Rejim sokağa çıkanları astı ve ömrünü sürdürdü.
“İRAN, SUUDİ ARABİSTAN'I KENDİ TARAFINI ÇEKEMİYOR, GÜTTÜĞÜ POLİTİKALARLA BÜTÜN BÖLGE ÜLKELERİNİ TEDİRGİN ETMİŞ VAZİYETTE”
- İran'ın yaşadıklarında bir istihbarat zafiyetinden de söz ediliyor. Deniyor ki ekonomisi kötü olan bir ülkede insanları satın almak, devşirmek, birkaç istihbarat servisine bile kullanılacak hale getirmek mümkündür. İran'da da böyle bir handikap var mı?
- Bence var, İran'da da yaşadım, biliyorum. Bu ülke 5-10 milyon değil 90 milyon. Bu nüfus içinden devşirmek üzere insan bulmak kolaydır. İran'da Ermeniler yaşıyor, Yahudiler yaşıyor. Bu insanlar yurt dışına bırakılmıyor. Bunlara pasaport verilmiyor.
İsrail'in son saldırısında Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere çok sayıda üst düzey subayın evlerinde öldürmesinin arkasında büyük bir istihbarat başarısı yatıyor. Bu başarıya giderken İranlıları bulup devşiriyor ve Mossad lehine kullanıyor.
Bunu daha önce Hamas liderinin odasında vurulduğunda da gördük.
Dolayısıyla İran, İsrail istihbarat faaliyetleri karşısında son derece zayıf, yabancı dillerdeki “vulnerable” yani hassas savunmasız tam bunu karşılıyor.
İsrail bunların sonucu son derece başarılı oldu ve İran'ın nefes alacak hali kalmadı.
İran yönetimi bağıra bağıra gelen bu saldırıya hazırlıksız yakalanmadı, sanki hazırlık yapmadı. Hava savunma sistemlerini güçlendirmedi. Tesis ve hava alanlarının korunmasını artırmadı. Bunu beklemeniz lazım, hazırlıklı olmanız lazım.
Geçen yıl İsrail tarafından yok edilen S-300 savunma sistemlerinin yerine yenilerini koyamadı.
İsrail 200 uçakla geliyor. Ürdün ve Suudi Arabistan üzerinde uçarken hatta yakıt ikmali bile yapıyor.
İran ise Suudi Arabistan'ı kendi tarafını çekemiyor. İran güttüğü politikalarla bütün bölge ülkelerini tedirgin etmiş vaziyette.
Ben İran’daki dönemimden biliyorum, orada İran Devrimini İhraç Bakanlığı vardı. Rejimini bölgeye ihraç etmeye çalışıyor ve bölge ülkelerini de rahatsız ediyor.
“İRAN HAVA SAVUNMA SİSTEMİNİ KURMALIYDI YENİ UÇAKLAR ALMALIYDI, İSRAİL İLE HAVADA SAVAŞACAK UÇAĞI YOK ÇÜNKÜ SENELERDİR UÇAK ALMIYOR”
- Sayın Büyükelçim, kara muharebelerinin tamamen ihtimal dışı olduğu bu savaş sizce uzun mesafeli saldırılar için bir laboratuvar çalışması mı?
- Ben şöyle bakıyorum. İsrail'in İran'a uçaklarla saldırması senelerdir gündemde. Dolayısıyla bunlar uçaklar ve füzeler kullanarak havadan savaşacaklar. İran bunun tedbirlerini almadı. Yeni S-300 hatta S-400 almadı. Hava savunma sistemini kurmalıydı yeni uçaklar almalıydı. İsrail ile havada savaşacak uçağı yok. Senelerdir İran uçak almaz.
Yani ellerinde Şah döneminden kalan F-104, Ruslar’dan alınan çok eski uçaklar var. Rusya ve Çin’den yeni uçak alma imkanı varken almıyor. Dolayısıyla burada temel bir yanlışlık var.
Ben İranlı bir politikacı olsam elimi savunma bakanlığına karşı şöyle bir sallarım, “İsrail'in saldıracağı belli, uçaklarla saldıracağı belli. Niye İran'ın elinde bu uçaklarla mücadele etmek üzere yeterli sayıda yeni uçak yok” derim.
Bütün yatırımları füzelere, İHA'lara ve SİHA'lara yapmışlar onlar da yeterli olmuyor. Büyük bir açık bence.
“BÜTÜN HAVA SAVUNMA SİSTEMİ YOK OLMUŞ İRAN’IN İLACI DA BELKİ BİZDE, ELİMİZDE S-400'LER VAR, BİR TAŞLA ÜÇ KUŞ VURABİLİRİZ”
- Siz her ne kadar bir rejim değişikliği İran'da çok zor, neredeyse imkansız deseniz de, olası bir değişiklik Türkiye'nin şartlarını farklı etkiler mi?
- 1979'da Şah rejimi bitti. Bunu devirip Mollaları getiren üç unsur vardı, Mollalar, Halkın Mücahitleri, İran Komünist Partisi (Tudeh)...
Bu üç örgüt, kol kola iş birliğiyle Şah rejimini devirdiler. Arkasından Mollalar önce Tudeh'i arkasından da Halkın Mücahitleri'ni ortadan kaldırdılar ve bu zafere tek başlarına sahip oldular.
Şah dönemindeki Türkiye-İran ilişkileri bakarsak Şah Türkiye'yi küçümserdi. O dönemde Şah, Türkiye'ye Avrupa ile İran arasındaki engel diye bakardı. Türkiye-İran ilişkileri çok mükemmel değildi.
1980 öncesi petrolsüz kaldık ve İran'dan istedik, vermediler. İran'da Şah rejimi zamanında da Türkiye'ye dost bir yönetim yoktu. Bugünkü Molla rejimi de Türkiye'yi sevmez.
Türk firmalarına müsaade etmezler. Büyük ihaleyi Türk müteahhitlerinin almasına izin vermezler.
Rejim değişikliği olursa kimin geleceğini ve Türkiye'yle ilişkilerin nasıl olacağını tahmin etmek zor.
Ama benim ümidim Şah rejiminden ve Molla rejiminden daha makul, daha akıllı bir yönetim gelirse Türkiye'yle İran'ın ilişkileri düzelir. Bu da iki ülkenin lehine olur.
Özetlemek gerekirse başta Amerika olmak üzere Batı, İsrail'in saldırgan tutumu karşısında sınıfta kaldı.
Bir de Amerika, Trump sayesinde İsrail’in emir eri durumunda.
Demokratlardan bir başkan olsaydı biraz daha farklı olurdu, onlar cumhuriyetçilere oranla İsrail'e karşı biraz daha mesafeliler.
Trump'ın seçilmesi hem Amerika hem de Orta Doğu için kötü oldu. Orta Doğu'da İsrail'in önünü açıyor ve cesaretlendiriyor. Tüm Orta Doğu'ya zarar veriyor.
Almanya da Holokost utancı nedeniyle İsrail'in önüne kırmızı halı sermiş vaziyette. Fransa'nın da tutumu yanlış. Burada İsrail'in İran'a saldırmasının kınanması gerek. Ama batılı ülkeler maalesef İngiltere ve Norveç dışında bunu yapmadılar.
Bütün hava savunma sistemi yok olmuş İran’ın ilacı da belki bizde. Elimizde S-400'ler var. Bunlar bizim başımıza bela.
İran'ın da S-300'leri tahrip oldu. Son İsrail saldırısında İran'ın çok açık seçik bir şekilde yeni bir hava savunma sistemine ihtiyacı olduğu ortaya çıktı. Bunların sahibi de Rusya. Rusya da İran'a karşı gelmez çünkü İran'dan drone alıyor, İHA alıyor, SİHA alıyor, Ukrayna'da kullanıyor.
Dolayısıyla bir taşla üç kuş vurabiliriz. Biz S-400'leri İran'a satalım. Rusya buna onay versin. İran da bunun parasını bize petrol olarak ödesin.
Büyükelçi Öktem gözüyle Gazze, İsrail ve Türkiye: Çok konuşulacak analiz
Türkiye’de enfeksiyonla savaşın ‘komuta merkezi’ KUISCID
Teknofark Derneği’nden teknolojide kadın harekâtı
Ünlü koç ve mentor Arzum Akduran Köseoğlu’ndan CEO’lara verdiği sırlar
Bağımlılıkla savaşta “Bağımsızlık Seferberliği” çığ gibi büyüyor
Doç. Dr. Dinç: Nasıl toprağımızı savunduk, gençlerimizi de savunmamız, korumamız lazım
o zaman biz de F 35 leri alalım...
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.