BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 66,70 -0,74 346.840.000.000,00
ALBRK 8,17 -0,85 20.425.000.000,00
GARAN 141,50 -0,98 594.300.000.000,00
HALKB 27,16 -0,37 195.138.571.620,72
ICBCT 14,59 0,69 12.547.400.000,00
ISCTR 14,43 -0,62 360.749.567.100,00
SKBNK 6,16 0,49 15.400.000.000,00
TSKB 13,67 1,26 38.276.000.000,00
VAKBN 27,06 -0,73 268.324.836.412,38
YKBNK 32,54 -0,31 274.867.048.781,36

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaKazandıran SohbetlerFüsun Nebil: Yapay zekaya sahip ülkeler, olmayanları köle gibi çalıştıracaklar----

Füsun Nebil: Yapay zekaya sahip ülkeler, olmayanları köle gibi çalıştıracaklar

Füsun Nebil: Yapay zekaya sahip ülkeler, olmayanları köle gibi çalıştıracaklar
18 Ağustos 2025 - 09:45 www.finansingundemi.com

İşte geleceği biçimlendiren, tüm tartışmaları bitiren cümle: Yapay zekan yoksa köle olursun. Sözün sahibi teknoloji yazarı Nebil, eğitimcilere mesaj yolladı: Önce matematik. Sonra Türkiye’yi anlattı, uyarılarını sıraladı.

VOLKAN KARSAN - FINANSINGUNDEMI.COM - KAZANDIRAN SOHBETLER

Dijitalleşmenin etkisi hayatımızda artıkça yeni yaşam biçimleri, yeni çözümler ve yeni de sorunlarla karşılaşıyoruz. Son günlerin dijital gelişmelerle ilgili en sıcak konusu ise yapay zekanın (AI) hayatımıza etkileri…

Basından birkaç habere göz gezdirelim:

- Yapay zeka veri merkezleri ABD ekonomisini yiyip bitiriyor mu? (finansıngundemi.com)

- Türkiye'de yılın ilk yarısında fintek, oyun ve yapay zeka yatırımları öne çıktı.(AA)

- Yeni bir araştırmaya göre, yapay zeka (AI) web tarayıcı asistanları, tıbbi kayıtlar ve sosyal güvenlik numaraları da dahil olmak üzere hassas kullanıcı verilerini izliyor ve paylaşıyor.(euronews.com)

- Yapay zekâ deneyimli çalışana mı, yoksa gençlere mi tehdit olacak? (milliyet.com.tr)

Belki ilk akla gelen konu yapay zekanın birçok çalışanı tehdit edeceği ama bunun yanı sıra kötü amaçlı kullanım, karbon ayak izine etkisi ve büyük enerji harcaması, yeni milyarderler yaratmadaki kaldırıcı gücünün ekonomiye yansımaları gibi birçok soru da üretilebilir…

Konunun Türkiye’deki uzmanı sayılacak saygın teknoloji yazarı ve BM’den ödüllü Türk iş kadını Füsun Sarp Nebil ile yapay zeka konusunu farklı bir boyutta masaya yatırdık…

“GERÇEKTEN DE ÖZELLİKLE ABD'DE VE DİĞER ÜLKELERDE YAPAY ZEKAYA BAĞLI İŞTEN ÇIKARMALARIN ARTMAKTA OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”

- Sayın Nebil, yapay zeka dünyamızı sadece iş yeri kaybı olarak mı tehdit ediyor?

- Tamamen altüst etme durumu söz konusu. Zaten internete biz “distruptive”, Türkçesi tam anlamı karşılamıyor ama “yıkıcı” teknolojiler diyoruz. Bu teknolojiler, örneğin taksiciliği, ticareti, hatta ofisteki çalışmaları, özel hayatla ilgili birçok şeyi değiştirdi bile. Ama yapay zekanın bunun üzerine koyacağı yani değiştireceği daha fazla şey var.

Bu değişimlerin sadece bir boyutuna, sizin de sorduğunuz ve bugünlerde çok sorulan soru üzerinden bakalım; "yapay zeka acaba bizi işsiz mi bırakacak?”  Gerçekten de özellikle ABD'de ve diğer ülkelerde yapay zekaya bağlı işten çıkarmaların artmakta olduğunu görüyoruz.

Ama bu soru çok yeni bir soru sayılmaz. 30 yıl önce 100 milyon dolarlık yıllık ciro yapan, bir sanayi firmasına sıfırdan bilgisayar sistemi kuruyorduk. En önemli engel, bizzat veri girmesi gerekenlerin, çeşitli bahaneler ileri sürerek bundan kaçınmasıydı. Örneğin, ambarı yöneten eleman neredeyse iki ay sisteme girişi engelledi. Çünkü kendisine ihtiyaç kalmayacağını, bilgisayarın onun işini alacağını düşünüyordu. Ciro rakamından da tahmin edeceğiniz üzere, ambar çok büyüktü ve içinde çok çeşitli malzemeler vardı. Ama ambar yetkilisi işinin kolaylaşacağını değil, işini kaybedeceğini düşünüyordu.

Hatta bu fikir çok daha eski. Bir başka örnek, Amerikan efsanesi JOHN HENRY. Tam olarak nerede, ne zaman yaşandığı bilinmiyor. Çünkü farklı Amerikan eyaletleri kendilerine mal ediyorlar. Efsaneye göre, kendisinin, yeni icat edilen darbeli matkaptan daha iyi iş çıkaracağı iddiasına giren John Henry, elindeki kazması ile buharlı bir darbeli matkap’a (kaya delme makinası) karşı yarışmış ve yorgunluk nedeniyle ertesi gün ölmüştür. Muhtemelen bir tünel açılışında meydana gelen olay, 1870’lerden bu yana bir şarkı ile de anılıyor. John Henry o gün, yeni teknolojinin işini elinden almasına karşı ölümüne savaşıyordu.

Sonuçta, bu “işimi elimden alacak” korkusu, dünya değiştikçe, teknolojiler geliştikçe hep var oldu. Ancak, acaba yapay zekanın ya da daha geniş bakarsak, teknolojinin değiştireceği şey sadece ‘iş’ler midir? Toplumsal hayatımızı da değiştirmiyor mu?

“SANAYİ DEVRİMİNDE ‘AİLE’ MÜESSESESİ MERKEZDEYDİ, TEKNOLOJİ DEVRİMİNDE BİREYSEL YAŞAMA GEÇİŞ GÖZÜKÜYOR”

- Peki, Sayın Nebil sizin bu sorularınızı biz size sormuş olalım?

- Teknoloji devriminin, 2022 sonunda piyasaya sürülen ChatGPT ile hızlanması ile birlikte, iş dünyasında da bir değişiklik görüyoruz. Ancak bu sadece iş dünyasında da değil. Toplumsal hayatlarımız da değişiyor. Sanayi Devriminde “Aile” müessesesi merkezdeydi, Teknoloji Devriminde bireysel yaşama geçiş gözüküyor.

1700 sonlarında başlayan 1800'lerde gelişen ve 1900'lerde tüm hızıyla yaşadığımız sanayi devrimi, kendi koşullarını getirdi. Mesela aile kavramı önemliydi. Çünkü sanayi devrimi demek emek gücü yani insan sayısı demekti. Fabrikaların çalışması için, büyük sayıda fiziksel iş gücü gerekiyordu.

Dolayısıyla emek gücünün beslenip, sağlıklı olacağı ve emeğin üreyeceği aile yapısı önemliydi. Üreme stratejisi ekonomikti. Çocuklar hem gelecekteki iş gücü, hem de yaşlılıktaki sosyal güvenceydi. Aile ayrıca üretimin yanı sıra tüketim birimiydi.  Bu nedenle de batı dünyasında devlet politikaları, aile kavramını ve nüfus artışını teşvik ediyordu.

Ama 1970'lerden itibaren harekete geçen ve 2000'lerde ilk dönemlerini yaşadığımız teknoloji devrimi, artık “beyin gücü” ağırlıklı olduğundan, aile kavramı sanki değerini kaybediyor ve doğum hızı da tüm dünyada azalıyor. Dijital ve otomasyon odaklı ekonomide, 1 kişi kendi başına çok daha fazla “değer” üretebiliyor. Dolayısıyla beyin gücü, daha az insan demek. Bir yandan da, sanayi devrimi döneminde yüksek eğitim ve şehirleşme artınca, doğurganlık yaşı ötelendi.

Daha önemlisi, "kültür" değişti yani "dijital kültür" diye bir şey gelişti. Bu kültürün içinde kişisel özgürlük, bireysellik, esnek yaşam biçimi gibi biçimler temel kavramlar haline geldi. “Aile” kavramı tamamen yok olmuyor, ama çekirdek aileden, bireysel yaşam modellerine kayma var.

“TEKNOLOJİ ÇAĞINDA EKONOMİK BÜYÜME OTOMASYON, YAPAY ZEKÂ VE İNOVASYONLA SAĞLANDIĞI İÇİN NÜFUS ARTIŞI ÖNCELİK OLMAKTAN ÇIKABİLİYOR”

- Yani son zamanlardaki doğurganlık düşüşü istatistiklerinin, teknoloji ile ilgisi mi var?

- Doğum oranlarındaki düşüşün tek nedeni teknoloji devrimi değil. Başka bir kaç neden daha var.  Bunların başında, sanayi devrimi öncesi "yüksek doğum-yüksek ölüm" eğilimi, sanayi devriminde ‘yüksek doğum-düşük ölüm’e evirilmişti. Teknoloji çağında ise "düşük doğum-düşük ölüm" yaşanıyor.

Bir yandan da refah paradoksu yani gelir arttıkça doğum azalıyor. Tuhaf gelebilir bu ifade ama bu düşünce tarzında çocuk "geleceğe yatırım değil maliyet kalemi" oluyor. Artık “aile kurmak” ekonomik zorunluluk değil, tamamen tercih meselesi.

Bunun sonucunda ise, küresel doğurganlık oranı 1960’larda yaklaşık 5,0 iken bugün 2,3’e düştü; gelişmiş ülkelerde 1,4. En hızlı düşüş, teknoloji ekonomisine geçmiş şehirleşmiş toplumlarda. Yapay zekâ, otomasyon ve uzaktan çalışma arttıkça bu trendin daha da hızlanması bekleniyor.

Diğer yandan, iklim krizi ve kaynak kıtlığı nedeniyle de “bilinçli az çocuk yapma” tercihleri artıyor. Sanayi devrimi sırasında doğumu teşvik eden batılı devletler, bugün ekonomik istikrar ve teknolojik rekabetle meşgul.

Teknoloji çağında ekonomik büyüme otomasyon, yapay zekâ ve inovasyonla sağlandığı için nüfus artışı öncelik olmaktan çıkabiliyor. Bu yüzden bazı ülkelerde çocuk teşvikleri yetersiz veya sembolik kalıyor.

“TEKNOLOJİ DEVRİMİNDE İSE YÜKSEK TEKNOLOJİ EKONOMİLERİNDE ORTALAMA YETKİNLİK SEVİYESİ GEÇMİŞTEN ÇOK DAHA YÜKSEK, DOLAYISIYLA ÇOCUK, EKONOMİK AÇIDAN KISA VE ORTA VADEDE NET BİR GİDER KALEMİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMEYE BAŞLANDI”

- Bu söylediklerinizden, “çocuklar maliyet kalemi” ifadesini anlayamadık. Yani çocuklar eğer böyle tanımlayacaksak, sanayi çağında da maliyet değil miydi? Bu ifadede çelişki yok mu?

- Konuya tarafsız bakış ile bakarsak, kullanılan tabir bu. Yoksa benim çocuklarım çok kıymetli ve hiçbir zaman onlara “maliyet kalemi” demedim. Ama çağımız buna döndü. Kastettiğim bu.

Açarsak, önceki soruda belirttik, sanayi devriminde (ve de tarım devriminde), emek yani işgücü önemliydi ve çocuklar hem gelecekteki iş gücü, hem de yaşlılıktaki sosyal güvenceydi. Tarım devrimine bakın, çocuk doğuyor, hemen hemen tamamen sokakta kendi kendine büyüyor. Sanayi devrimi sırasında, şehre göç başladı. Mavi yakanın bile eğitimli olması gerekiyor. Ayrıca sanayi geliştikçe yüksek eğitimli insan gücü yani mühendislik, finans, yöneticilik ihtiyacı ile hem şehirde yaşamanın maliyetleri, hem çocukların eğitimi. Bunlar maliyet kalemleri.

Teknoloji devriminde ise yüksek teknoloji ekonomilerinde ortalama yetkinlik seviyesi geçmişten çok daha yüksek. Dolayısıyla, eğitim ve yetiştirme maliyetleri (teknoloji, dil eğitimi, sosyal etkinlikler) geçmişe göre çok daha yüksek. Yani çocuk, ekonomik açıdan kısa ve orta vadede net bir gider kalemi olarak değerlendirilmeye başlandı.

“GOOGLE, IBM, MİCROSOFT GİBİ ŞİRKETLERİN KENDİ “HIZLI SERTİFİKA” PROGRAMLARI, BAZI İŞ KOLLARINDA LİSANS DİPLOMASINA ALTERNATİF HALİNE GELİYOR”

- Peki eğitim konusuna irdelemek gerekirse üniversitelerin kıymeti mi azaldı? Büyük teknoloji firmalarını kuran milyarderlerin bazıları üniversite bitirmemiş durumda.

- Üniversite eğitiminin rolü, biçimi ve algısı kökten dönüşüyor. Bunu hem teknoloji devrimi ile bağlantılı hem de bağımsız faktörlerle açıklayabiliriz.

Teknoloji devrimi tarafından bakarsak, beyin gücü odaklı ekonomiye dönüşte üniversitelerin geride kaldığı açık. İş gücü talebi hâlâ yüksek ama “gereken beceriler” hızlı değişiyor. Üniversiteler bu değişime ayak uydurmakta zorlanıyor.

Yanı sıra büyük yazılım ve donanım firmalarının, küresel olarak yayılımı nedeniyle, Google, IBM, Microsoft gibi şirketlerin kendi “hızlı sertifika” programları, bazı iş kollarında lisans diplomasına alternatif haline geliyor. Bazı alanlarda (yazılım geliştirme, tasarım, veri analizi) pratik deneyim ve portföy, diploma kadar önemli görülmeye başlandı.

Zaten teknoloji sektöründe becerilerin “raf ömrü” kısa. Tek seferlik ve modası geçecek olan dört yıllık eğitim yerine sürekli güncellenen modüler eğitimler cazip oluyor. Ayrıca Khan Academy gibi platformlar bilgiye ücretsiz erişim sağlıyor.

Üniversitelerin kıymeti tamamen kaybolmaz, ama elit odaklı ve uzmanlık gerektiren alanlara sıkışabilir.

“MATEMATİK KONUSUNDA İLKOKULDAN BAŞLAYARAK ODAKLANMAK LAZIM. DAHA DOĞRUSU İLKOKULDAN BAŞLAYARAK EĞİTİM SİSTEMİNİN YAPAY ZEKAYA UYGUN TARZDA DÖNÜŞMESİ GEREKLİ”

- Yapay zekanın ülkemizdeki durumu nedir? Gecikiyor muyuz? Matbaanın bulunması ile yapay zekanın ülkemizdeki durumu arasında bir benzerlikten bahsedebilir miyiz?

- Çok harika bir soru. Geçen hafta Nvidia Genel Müdürü Jensen Huang ile Elon Musk, bir okulda birlikte katıldıkları bir etkinlikte, “yapay zekacı olmak için matematik öğrenin” dediler. Dijital Dönüşüm Ofisi, 2021’de “Ulusal Yapay Zeka Stratejisi” açıkladı. 2024’de inceledik, yayınlanan bu stratejide “bir arpa boyu bile adım atılmamış.”  Zaten 93 sayfalık ve 6 temel amaca odaklanan bu strateji eksikti. Çünkü altyapı konusuna değinilmiyordu.

Altyapı diye değindiğimiz temel konular şunlar.  En başta Musk ve Huang’ın belirttiği, “Matematik” konusunda ilkokuldan başlayarak odaklanmak lazım. Daha doğrusu ilkokuldan başlayarak eğitim sisteminin yapay zekaya uygun tarzda dönüşmesi gerekli. Bir başka önemli konu, yapay zeka uygulamalarının kullanılacağı veri merkezi sektörü ve internet altyapısının hızla iyileştirilmesi. İnternet trafik değişim noktasının oluşturulması. Bunlar maalesef sorunlu.

Dolayısıyla matbaanın geç gelmesi yüzünden, ülkemizin sanayi devrimine gecikmesi gibi, yapay zeka ve teknoloji devrimi de gecikecek. Popüler deyişle treni kaçırıyoruz ya da kaçırdık bile.

Yapay zeka bir yandan da dünyanın geleceğinde önemli bir “uçurum yaratma” potansiyeline sahip. Yani yapay zekaya sahip ülkeler, muhtemelen sahip olmayanları köle gibi çalıştıracaklar. Bir yandan çok verimli ama diğer yandan bir o kadar tehlikeli bir gelecek var önümüzde.

“İKAZ EDELİM, YAPAY ZEKA KULLANIMINDA FARKINDALIĞIMIZ YÜKSEK OLMAZ İSE, KOLAYLIKLA YANLIŞ BİLGİLER VE MANİPÜLASYON İLE KARŞILAŞABİLİRİZ”

- Yapay zeka tembeli daha tembel yapabilir mi? 

- Bu sorunuz amaca bağlı. Amacı tembellik olan için dediğiniz doğru olabilir. Ama yapay zekanın fonksiyonu hızlandırmak ve verimliliği arttırmak. Bu amaçla kullanılırsa çok yararlı olabilir. Ama ikaz edelim, yapay zeka kullanımında farkındalığımız yüksek olmaz ise, kolaylıkla yanlış bilgiler ve manipülasyon ile karşılaşabiliriz.

Özetle, ülkemizin bir an önce yapay zeka ve teknoloji devrimine uygun hazırlıkları ve düzenlemeleri yapması, ilkokuldan başlayarak matematik eğitimini odağına alması, internet ve yerli veri merkezi altyapısını düzeltmesi, hukuki altyapıyı uydurması gerekli. Yoksa geç kaldık, geç kalıyoruz.

Füsun Sarp Nebil Kimdir?

İstanbul Bakırköy’de 1957 yılında doğan Füsun Sarp Nebi,  İstanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümü mezunudur. THY, Nasaş Aluminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubu’nda çeşitli görevlerde bulunan Nebil, 1997’de Türkiye’nin ilk ISP’lerinden Alnet’in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk.internet.com’un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu.  Füsun Nebil, TBD ve Teknofark Derneği gibi çeşitli sivil toplum kuruluşlarına üyedir. Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “9 Başarılı Türk İş Kadını”ndan birisi olarak seçildi.

 Aliyev ve Paşinyan 'barış'ı imzaladı, ‘AEKT Hattı’nda dev bir refah bölgesi doğuyor Aliyev ve Paşinyan 'barış'ı imzaladı, ‘AEKT Hattı’nda dev bir refah bölgesi doğuyor

Engeli yok eden bir zaferin öyküsü: Fatoş Akıncıbay Floyd anlatıyorEngeli yok eden bir zaferin öyküsü: Fatoş Akıncıbay Floyd anlatıyor

İşte KKTC ürünlerine Avrupalı'nın kapısını açan turizm operasyonuİşte KKTC ürünlerine Avrupalı'nın kapısını açan turizm operasyonu

İnsan, yapay zekadan korkmalı mı? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyorİnsan, yapay zekadan korkmalı mı? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyor

Türkiye yapay zekada hangi adımları atıyor? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyorTürkiye yapay zekada hangi adımları atıyor? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyor

Devrim Mutfağı: ‘Devrimci’ler neler yedi, içti, işte sıra dışı bir gezintiDevrim Mutfağı: ‘Devrimci’ler neler yedi, içti, işte sıra dışı bir gezinti

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!