Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 67,10 | -1,32 | 348.920.000.000,00 |
ALBRK | 8,80 | -0,79 | 22.000.000.000,00 |
GARAN | 137,20 | -2,00 | 576.240.000.000,00 |
HALKB | 26,70 | -0,22 | 191.833.573.721,40 |
ICBCT | 15,18 | -1,75 | 13.054.800.000,00 |
ISCTR | 14,31 | -2,12 | 357.749.570.700,00 |
SKBNK | 5,76 | -6,80 | 14.400.000.000,00 |
TSKB | 13,44 | -1,83 | 37.632.000.000,00 |
VAKBN | 28,20 | -3,95 | 279.628.986.948,60 |
YKBNK | 32,64 | -1,98 | 275.711.753.909,76 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
VOLKAN KARSAN – FINANSINGUNDEMI.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER
KKTC için gönüllü dostluk elçileri üreten bir turizm modeli sekiz yıldır başarıyla sürdürülüyor. Avrupa’nın çok sayıda ülkesinden 65 yaş üstü konukları, kış aylarında Kıbrıs’tan mutlulukla gönderen bu modeli yakından tanımak istedik.
Turizm sektörünün önde gelen kuruluşlarında uzun yıllar üst düzey görevlerde bulunduktan sonra emeklilik yaşamak için gittiği KKTC’de butik ve örnek bir çalışmaya imza atan Levent Gürdöl, bu farklı başarı öyküsünü anlattı.
“BAKTIK ANTALYA ARTIK CİDDİ ANLAMDA GÖÇ ALIYOR VE ESKİ ANTALYA DEĞİL, ONUN İÇİN BİR YERLERE KAÇALIM DEDİK, OĞLUMUN DA TAVSİYESİYLE KIBRIS'A GELDİK”
- Türkiye turizminin en çok büyüdüğü yıllarında önemli insanlarla birlikte çalıştıktan sonra her şeye ara vermişken Kıbrıs'a geliş nasıl oldu?
-Türkiye'de özellikle turizmin başkenti sayılan Antalya'da 20 yıla yakın sektörün özellikle mağazacılık bölümünde hizmet verdim. Çeşitli kademelerde görev yaptım. Antalya'ya geldiğimde zaten işin satıcılık, yani tırnak içindeki tabirle tezgahtarlık bölümünden artık bir kademe yükselerek yöneticilik bölümüne geçmiştim. Orada o zamanlar Türkiye'nin iki büyük turizm mağazacılığı holdinglerinden birinde, 3850 metrekare bir alanda bir mücevher mağazasında görev yapmıştım. Emekli oldum.
Baktık ki Antalya artık ciddi anlamda göç alıyor ve eski Antalya değil, onun için bir yerlere kaçalım, kafamızı dinleyelim dedik. Oğlumuzun da tavsiyesiyle Kıbrıs'a geldik. Çok da beğendik. Kıbrıs kararı hayatımızda yaptığımız üç iyi işten biridir diyebilirim. Burada emekliliği üç sene kadar çok güzel, huzur içinde sürdürdük. Hiç kimseye bulaşmadan kendi evimizde, bahçemizde, havuzumuzda, denizimizde vakit geçirirken bir akşam havalimanında uçağımı beklerken Antalya’dan eski turizmci arkadaşlarımdan -hepsi şimdi büyüdüler, koca koca genel müdür vesaire oldular- bir grupla karşılaştım. “Abi ne yapıyorsun burada? Kumar oynamaya mı geldin?” diye sordular. “Hayır, ben burada oturuyorum” dedim. Onlar da “Burada oturuyorsan o zaman bizle beraber çalışıyorsun” deyip şu anda yürüttüğüm görevin ilk kapısını açtılar. Macera öyle başladı.
“KKTC’NİN EN BÜYÜK İŞ ADAMLARINDAN VE HER ZAMAN EN ÇOK VERGİ VERENLER LİSTESİNDE YER ALAN ANIL İMRE İLE KAĞIT ÜSTÜNDE YAZILI OLMAYAN BİR BİRLİKTELİK BAŞLADI”
- Bu proje nasıl gelişti?
- Şans bu, Kıbrıs'ın yetiştirdiği önemli iş adamlarından biri olan Mey İçki’nin patronu Anıl İmre ile yolumuz kesişti. Ama bu Türkiye'deki Mey İçki ile çok karıştırılıyor. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Türkiye'deki Mey İçki’nin kuruluş tarihi 1990'ların sonu 2000'lerin başı. Buradaki Mey İçki’nin kuruluş tarihi 1975. Arada çok büyük fark var. Ama KKTC uluslararası alanda tanınmayan bir ülke olduğu için maalesef Mey İçki adını Türkiye'de kullanmıyor. Türkiye'de raflarda Anadolu içkileri olarak görüyorsunuz. Anadolu etiketi kullanılıyor. Manisa'da dolum tesisleri ve üzüm bağları var.
KKTC’nin en büyük iş adamlarından ve her zaman en çok vergi verenler listesinde yer alan Anıl İmre ile kağıt üstünde yazılı olmayan bir birliktelik başladı. Yaklaşık sekiz senedir de birbirimize saygımızı, sevgimizi kaybetmeden birbirimize olan güvenimizden bir gram azaltmadan bugüne kadar sürdürdük. İnşallah bundan sonra da bu operasyonlar devam ettiği sürece sürdüreceğiz.
“YÖRESEL ÜRÜNLER PAZARI PROJEsi HAZIRLAYIP ANTALYA'YA TOPLANTIYA GİDİP SUNDUM, ÇOK BEĞENDİLER, YER KONUSUNDA DA MEMNUN KALACAKLARI BİR LOKASYON SEÇTİK”
- Burada da yine mağazacılık sayılabilecek bir butik çalışma var. Özellikle de Kıbrıs'ın yerel değerlerini vitrine koymayı amaçlıyor değil mi?
- Temelde şöyle oldu, bu işleri organize eden gerek Almanya'daki turizm şirketi gerek de partneri olan Antalya'daki tur operatörü, şu koşullarda bir yer istedi: “Kesinlikle içinde Kıbrıs ürünleri, Kıbrıs'ta imal edilmiş ürünler olacak. Mutlaka da bunun tanıtımı ve tadımı da yapılacak.”
Ben de onlara bu şekilde hazırlanmış bir projeyi Antalya'ya toplantıya gidip sundum. Çok beğendiler. Yöresel Ürünler Pazarı, YÜP adlı bir projeydi bu. Yer konusunda da memnun kalacakları bir lokasyon seçtik. Orada hemen hemen 100 yaşındaki bir eski yığma taş binanın içinde Kıbrıs'ın yerel ürünlerini, başta kara yağ, hellim, burada reçele macun dendiği için çeşitli macunlar ve yine keçi boynuzuna harup dendiği için en başat ürünlerinden harup pekmezi sunduk. Sunarken mutlaka gelen gruplara kendi lisanlarında bilgiler verdik. Misafirlerimizin geldiği ülkeleri sıralamak gerekirse, Macaristan'dan tutun, Sırbistan'a geçin, oradan Hırvatistan'dan çıkın, aşağıya Bulgaristan'a inin, oradan İtalya'ya geçin, yukarıya Fransa'ya, Belçika'ya, Hollanda'ya uzanın... Bu geniş coğrafyayı kapsayan ülkelere hep kendi dillerinde bazen ortak lisan İngilizcede ürünlerin nasıl yapıldığını, neden yapıldığını, hatta hangi gelenekle bu ürünlerin yüzyıllardır sürdüğünü anlatarak devam ediyoruz.
Bu arada yöresel ürün olan Zivania da çok önemli. Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde genel adıyla Schnapps adı verilen bir içkiye de çok benziyor. O da üzümden yapılıyor. Onun tanıtımını yaptık. Şu ana kadar da herhalde on binlerce, belki abartılı olur ama binlerce şişeyi Almanın, Fransız’ın, Belçikalının, Hollandalının, İtalyan’ın, Bulgar’ın, Hırvat’ın mutfaklarına soktuk.
Kıbrıs için uzun yıllar turist sözcüğü eşit İngiliz’dir mantığıyla çalışılmış. İlk kez Fransızlarla, Almanlarla, Hollandalılarla, Belçikalılarla büyük sayılarda yani 60 bin, 80 bin kişilik rakamlarla tanıştıklarında Kıbrıs için öncelikle lisan sorunu ortaya çıktı. Çünkü burada yabancı dil İngilizce… Gelen misafirlerimiz ortalama 60-65 yaş üstü ve İngilizceleri çok yok… Dolayısıyla lisanda zorluk çekildi. Ama zaman içinde bu sorun da çözüldü.
“TURİZM SEKTÖRÜNDE BİR TESİSİ MUTLAKA 12 AY ÜSTÜNDE ÇALIŞTIRMAK LAZIM, EĞER 6 AY KAPATIP 6 AY AÇARSAN O KAPALI AYLARIN BEDELİ ÇOK AĞIR OLUYOR”
- Bu turizm operasyonunda ilginç bir yaş kategorisi var değil mi? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin doğrudan uçuş alamadığı dönemde bu operasyonun o tarafı çok önemli sanıyorum. Onu da anlatabilir misin?
- Şimdi Kıbrıs çok uzun yıllardır kabaca deniz, kum, güneş, tatili diye sejur sistemini sürdürüyor. Dolayısıyla Antalya'nın da çok yıllar önce yaşadığı dramı burası da yaşıyor. Burada turizm hareketi Mayıs başından itibaren başlıyor, doluluk gayet güzel, dünyanın çeşitli ülkelerinden insanlar geliyor. Bu operasyonlar Türkiye bacaklı… Türkiye'de, İstanbul’da, Antalya'da veya İzmir'de yaklaşık pistte 40-45 dakika bekleyen uçak sanki bir iç hat uçuşu yapıyormuş gibi Ercan'a iniyor. Bu müşteriler otelleri dolduruyorlar ama bütün bu doluluklar klasik olarak Mayıs-Eylül döneminde gerçekleşiyor. O dönem bittikten sonra eğer otel Casino ile desteklenmeyen bir otel ise yapacak hiçbir şey yok. Mutlaka turizme kapanıyor. Yetişmiş eleman mecburen işten çıkartılıyor. Tabii ki elemanın sosyal sigorta garantisi her şey ortadan kalkıyor ve elemanlar gelecek yıl aynı yere toplanamıyor. Bir de otelin içinde her şeyi öğrenmiş hazır yetişmiş eleman tekrar bulunamıyor.
Ayrıca mutlaka turizm sektöründe bir tesisi mutlaka 12 ay üstünde çalıştırmak lazım. Eğer altı ay kapatıp altı ay açarsan o kapalı ayların bedeli çok ağır oluyor. Yeniden bütün sistemleri devreye almak gerçekten çok pahalı bir maliyet… Dolayısıyla bu anlamda yapılan bu operasyon Kıbrıs'ta ilk kez gerçekleşiyor. 2016 yılında başlandı. Ondan önce kısa bir dönem burada denenmiş ama çok kısa ömürlü iki gecelemeli operasyonlar olmuş. Geri kalanında müşteriler hemen Antalya'ya dönmüşler. Ancak şimdiki operasyon yedi gecelemeli, bazıları ise 14 gecelemeli... Dolayısıyla Kıbrıs'ın kış turizmi olarak adlandıracağımız, Eylül'ün ikinci yarısından itibaren başlayan Mayıs'ın ilk haftasına kadar süren bütün ölü sezon dediğimiz sezonu dolduran bir turizm hamlesi. Genellikle Avrupa'nın emekliler kulübüyle ortaklaşa yapılan uygulamalar.
Bu Antalya'da da çok uzun yıllar yapıldı. Antalya buna alışık biliyor ama Kıbrıs çok çeşitli milletlerden turistle ilk kez tanışıyor. Kıbrıs için uzun yıllar turist sözcüğü eşit İngiliz’dir mantığıyla çalışılmış. İlk kez Fransızlarla, Almanlarla, Hollandalılarla, Belçikalılarla büyük sayılarda yani 60 bin, 80 bin kişilik rakamlarla tanıştıklarında Kıbrıs için öncelikle lisan sorunu ortaya çıktı. Çünkü burada yabancı dil İngilizce… Gelen misafirlerimiz ortalama 60-65 yaş üstü ve İngilizceleri çok yok… Dolayısıyla lisanda zorluk çekildi. Ama zaman içinde bu sorun da çözüldü. Farklı yabancı dili olanlar geldi ya da yetiştirildi, sekiz sene öncesine göre şu anda çok çok ileride bir durumdayız.
“YEDİ GECELEMENİN EN GÜZEL TARAFI ADANIN KUZEYİNDE, DOĞUSUNDAN BATISINA TAMAMEN YAYILIYOR, İKİ GECELEME ADANIN DOĞU TARAFINDA, BİR GECELEME ORTASINDA İKİ GECELEME DE BATISINDA YAPILIYOR”
- Bu operasyon otellerin kapasitelerini kullanmaları açısından olumlu bir katkı ama Kıbrıs'ın ticari hayatına etkisi nasıl? Bu sürede Mağusa, Girne, Lefkoşa tarihi yerler de katılıyor mu programa?
- Elbette, elbette. Bu yedi gecelemenin en güzel tarafı adanın kuzeyinde, doğusundan batısına adaya tamamen yayılıyor. Yani iki geceleme adanın doğu tarafında, bir geceleme ortasında iki geceleme de batısında yapılıyor. Dolayısıyla pek çok otel bundan faydalanıyor. Adaya yayılıyor. O bölgede bulunan birçok esnaf da bundan faydalanıyor. Bir gün de güneye geçme şansı var. Toplu olarak otobüslerle güneyden alınan izinle, izinli rehberler ve izinli otobüslerle güney de ziyaret ediliyor. Böylece Kıbrıs gerçekten gezilmiş oluyor. Dolayısıyla gelen konukların beğeni oranı Kıbrıs'ın diğer gittikleri destinasyonlara göre yüzde 90’nın üstünde. Bu çok nadir rastlanan bir oran.
Genel uygulamalarda bir destinasyon seçilip beş sezon ya da 4 artı 1 sezon gibi sürer. Sonra o operasyon örneğin Mısır’dan alınır, Marakeş'e götürülür. Mısır, nadasa bırakılır. Sistem böyledir. Sonra da 4 artı 1 yıl sonra da başka bir yere geçilir. Ama Kıbrıs sekizinci senedir üst üste, herkesin şaşırdığı şekilde çok beğeni alıyor. Üçüncü, dördüncü kez gelenler var. Şoförleri, esnafı, garsonu ismen tanıyanlar var. Bu çok güzel bir konu. Çünkü bu operasyon, buraya gelen misafirleri “acaba biz buraya yerleşsek mi” boyutunda da destekliyor ki bu çok önemli…
Eskiden kuzeyden sadece garantör devlet olan İngilizler mülk alırken ama şimdi savaşının etkisiyle Rus ve Ukraynalı gelmesinin ötesinde çok sayıda Norveçli, İsveçli, Alman, Hollandalı, Belçikalı, Fransız konut sahibi oldular. Şu anda gerçekten ciddi sayılacak rakamda Kuzey Kıbrıslı Alman, Fransız, Belçikalı, Norveçli vs. var. Bu durum KKTC’nin de uluslararası ortamda elini çok güçlendiriyor. Çünkü burada oldukça ciddi bir yabancı popülasyonu var ve bunlar mülk sahibi olarak burada yaşıyorlar.
“TÜRKİYE İLE AB ARASINDA YAŞANAN SORUNLU GÜNLERDE KIBRIS'IN ŞANSI ÇOK ARTTI. BU DA ŞİMDİ KIBRIS'A VAZGEÇİLEMEZ BİR DESTİNASYON OLMA ŞANSINI VERDİ, TIPKI ANTALYA GİBİ”
- Özetle bu operasyona ad koymak gerekirse KKTC'nin yüz akı bir operasyon diyebilir miyiz?
- Bu çok net… Ama unutmayalım ki Antalya'da da bu operasyon 20 - 25 yıldır çok başarılı yapılıyor. Bazen siyasi kaygılarla -özellikle bu işin lokomotifi olan Almanya, Avusturya, Hollanda gibi ülkeleri düşünürsek- Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yaşanan sorunlu günlerde Kıbrıs'ın şansı çok arttı. Kıbrıs da bu şansı çok iyi kullandı. Bu da şimdi Kıbrıs'a vazgeçilemez bir destinasyon olma şansını verdi, tıpkı Antalya gibi. Antalya'dan da bir türlü vazgeçilemiyor. Almanlar olsun, İngilizler olsun, Ruslar olsun vazgeçemiyorlar. Ama Kıbrıs da artık bu destinasyona katıldı.
Yeterli ve uygun konaklama birincisi. En önemli konu. Ama tabii her şeyden önemlisi öncelikle havaalanı hizmeti. Gelen misafirler sonuçta artı 65 yaş oldukları için konakladıkları tesislerin mutlaka belli bir yıldız seviyesinde olması gerekiyor ki zorluk çekmesinler. Özürlü merdivenleri, özürlü tuvaletleri, özürlü girişleri gibi şeyler çok aranıyor. Çünkü pek çok özürlü sandalyesi ile gelen konuklar var. Bu bakımdan önemli. Bu eksikler olmadığı zaman da başarı beraberinde geliyor.
“YETERLİ VE UYGUN KONAKLAMA BİRİNCİSİ, EN ÖNEMLİ KONU, AMA TABİİ HER ŞEYDEN ÖNEMLİSİ ÖNCELİKLE HAVAALANI HİZMETİ”
- Bu operasyonun püf noktaları neler?
- Bütün mesele şu. Yeterli ve uygun konaklama birincisi. En önemli konu. Ama tabii her şeyden önemlisi öncelikle havaalanı hizmeti. Gelen misafirler sonuçta artı 65 yaş oldukları için konakladıkları tesislerin mutlaka belli bir yıldız seviyesinde olması gerekiyor ki zorluk çekmesinler. Özürlü merdivenleri, özürlü tuvaletleri, özürlü girişleri gibi şeyler çok aranıyor. Çünkü pek çok özürlü sandalyesi ile gelen konuklar var. Bu bakımdan önemli. Bu eksikler olmadığı zaman da başarı beraberinde geliyor.
Ben kendimi de yarım Kıbrıslı sayıyorum. Bunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Bir defa inanılmaz derecede KKTC'nin aleyhinde Avrupa'da gelişen negatif propagandayı karşı artı 65 yaş üstü insanlar geri döndüklerinde memnuniyetlerini kızlarına, gelinlerine, damatlarına, oğullarına, torunlarına anlatıyorlar. Diyorlar ki orada sokakta tanklar, sokakta elinde otomatik tüfeklerle dolaşan askerler yok. Olumlu çok güzel şeyler anlatıyorlar ve bunun mutlaka geri dönüşü, o yaş kuşağını da yani 25 yaş 45 yaş arası kuşağı da etkileyecek ve onlardan da yaz veya kış burası nasiplenecek. Ben böyle umuyorum.
“KLİMASI DÜZGÜN ÇALIŞAN, KOLTUKLARI DÜZGÜN OLAN, HATTA MİKROFONU DÜZGÜN ÇALIŞAN OTOBÜSLERE ÇOK İHTİYAÇ VAR, BURADA TRAFİK SAĞDAN OLDUĞU İÇİN BİR DE KAPI SORUNU VAR”
- Sayın Gürdöl, giderilmesi gereken hala bazı sorunların olduğunu da söyleyebilir miyiz? Örneğin otobüsler?
- Bunu ben tamamen kendi penceremden amatörce anlatacağım. Çünkü daha büyük laflar edip de bilmediğim alanlarda yanlış bir şeyler söylemek istemiyorum. Ama görebildiğim kadarıyla bu 8-10 yıl içinde net olarak Kıbrıs turizminde iyi servis veren otobüs eksikliği var. Tabii ki iyi otobüsler var ama bu yeterli mi? Bu sayıyı karşılayabilecek kapasite de mi? Ondan çok emin değilim çünkü görüyorum. Yaz turizmi için yeterli olabilir ama yedi gün üstünden dolaşılan bir operasyonda bu sayı yetersiz kalıyor. İyi otobüs var, yaz operasyonunda havaalanından misafirleri aldı, oteline transferi yaptı. Ondan sonra o otelde zaten bu kişiler yedi geceleme yapıyor. Belki çıkarsa 3-5 kişi bir küçük tura çıkıyor. Onu da bir minibüsle hallediyorlar. Sonra da otobüs dönüş transferi yapıyor. Dolayısıyla yedi gün ona bağlı bir otobüse ihtiyaç yok.
Ama bu bahsettiğimiz artı 65 yaş operasyonunda yedi gün o otobüs adeta onlara tahsis oluyor. Dolayısıyla kliması düzgün çalışan, koltukları düzgün olan, hatta rehber arkadaşların şikayeti üzerine söyleyeyim, mikrofonu düzgün çalışan otobüslere çok ihtiyaç var. Burada trafik sağdan olduğu için bir de kapı sorunu var. Bazı otobüsler Türkiye'den geldiği için onlara Bursa'daki sanayide kapısı sağdan açılmak üzere tamirat yapılıyor. Ama bu sefer onun da basamak sorunu çıkıyor. Yaşlı insan o basamaktan yayan ya da tekerlekli iskemleyle nasıl inip çıkıyor? Bu tarz sorunlar ne yazık ki var. Ama bunları aşıyoruz. En azından güler yüzümüzle aşıyoruz ama olmasa çok daha iyi. Yani otobüs sorunu gerçekten önemli bir sorun diye düşünüyorum.
“REHBER ARKADAŞLARIM, SON DERECE AÇIK, SAMİMİ VE CİDDİ BÜTÜN SORULARA DOĞRU CEVAPLAR VEREREK TÜRKİYE'NİN VE KKTC'NİN HAKLI MÜCADELESİNİ YABANCI KONUKLARA GAYET UYGUN BİR DİLLE ANLATIYORLAR”
- Peki bu operasyonun daha başarılı olması ya da dediğiniz gibi Kıbrıs'ın bir tanıtım aracı olarak çok işlevsel olması için eksikleri var mı ya da ne gibi öneriler olabilir?
- Gururla şöyle söyleyebilirim… Sadece bu operasyon bağlamında konuşuyorum. Hepsi kokartlı bütün rehber arkadaşlarım, hepsi bu konuda son derece açık, samimi ve ciddi bütün sorulara doğru cevaplar vererek Türkiye'nin ve KKTC'nin haklı mücadelesini yabancı konuklara gayet uygun bir dille sertleşmeden hatta tabiri caizse ukalalaşmadan anlatıyorlar. Doğruları konuklar yaşayarak görüyorlar ama onlar da bunu başarıyla anlatıyorlar. Nedenlerini, bilmedikleri kısımları CNN'den dinlememeleri gerektiğini yaşayarak görmeleri gerektiğini izah ediyorlar. Böylece çok önemli bir yarar sağlanıyor.
Levent Gürdöl kimdir?
1956 yılında İstanbul’da doğan Gürdöl, ilk ve ortaokulu Galatasaray Lisesi’nde liseyi Bakırköy Lisesi’nde okudu. Üniversite yaşamı Lyon’da Jean Moulin’de geçti. Fransızca ülkesel kokartlı turizm rehberliği yaptı Galatasaray Lisesi’. 1987 yılında Lapis A.Ş.’de görev aldı. Uzun yıllar Antalya’da önce Serbest Bölge’de sonra da Tuğra Mağazacılık’ta yönetici olarak çalıştı.
İnsan, yapay zekadan korkmalı mı? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyor
Türkiye yapay zekada hangi adımları atıyor? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyor
Devrim Mutfağı: ‘Devrimci’ler neler yedi, içti, işte sıra dışı bir gezinti
AKTOB Başkanı Kavaloğlu: Antalya gibi başka bir resort havalimanı yok
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.