Z kuşağı çalışanları bekleyen üçlü tehdit

FINANSINGUNDEMI.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Çalışanların refahını tehlikeye atan ve üretkenliği baltalayan ‘üçlü tehdit’, özellikle Z kuşağı için aşılması zor bir engele karşılık geliyor.

Finansingundemi.com’un derlediği bilgilere göre, bazen dünya yanıyormuş gibi hissetmek normal olsa da bunun sürekli olması bazı sorunlara işaret ediyor olabilir. Yeni bir rapora göre, iş yerinde karamsarlık, belirsizlik ve ilgisizlikten oluşan zehirli bir ‘üçlü tehdit’ kritik seviyelere ulaşıyor. Bu da, MeQuilibrium'un yeni yayınlanan 2025 İş gücü Durumu Raporu'na göre, çalışanların refahını tehlikeye atıyor ve üretkenliği baltalıyor.

Üretkenlikte yüzde 60 düşüş, depresyon riskinde yüzde 128 artış

Fortune’dan Beth Greenfield’ın haberine göre, MeQ baş bilim sorumlusu Brad Smith, “İş gücündeki karamsarlık, su sebili etrafında işinden şikayet etmekten daha büyük bir tehdit oluşturuyor; doğrudan iş yeri üretkenliğini ve ruh sağlığını baltalıyor. İşle ilgili karamsarlığa sahip çalışanların üretkenlikte yüzde 60'tan fazla düşüş ve yüzde 128 oranında daha fazla depresyon riski yaşadığını bulduk” diyor.

Rapor, empatik liderlik oluşturmak, bireysel dayanıklılık becerileri geliştirmek ve bu zorlu ortamda hem refahı hem de iş sonuçlarını korumak için örgütsel vatandaşlık davranışlarından yararlanmak amacıyla eyleme geçirilebilir içgörüler sağlamak amacıyla çeşitli sektörlerdeki 5.477 çalışanın bulgularını analiz ediyor.

Karamsarlık, belirsizlik ve ilgisizlik sorunu

Bulgulara göre, çalışanların yüzde 67'si ülkenin durumu hakkında düşündüklerinde daha kötü hissettiklerini, yüzde 35'i iş durumları hakkında daha kötü hissettiklerini ve yüzde 49'u da mali durumları hakkında daha kötü hissettiklerini söylüyor. Katılımcıların yüzde 52’siyle çoğunluğu ülkenin durumunun kötüleşeceğini düşünüyor. Bu arada, yüzde 27'si mali durumlarının kötüleşmesini beklerken yüzde 24'ü de iş durumlarının kötüleşeceğine inanıyor.

Karışıma ‘belirsizlik’ de eklediğinden çalışanların işlerine karşı karamsar bir görüşe sahip olma oranı üç kattan fazla artıyor.

Smith, “Belirsizlikle ilgili stresteki artış, duygulardan daha fazlasını etkiliyor. Bunun şirketlere de maliyeti var: Yüksek derecede belirsizlikle ilgili stres bildiren kişiler ayrıca çok daha fazla üretkenlik bozulması gösteriyor; bu da belirsizliğin çıktıyı yarı yarıya azaltabileceğini gösteriyor” diyor. Smith, “Ek olarak, yüksek derecede belirsizlikle ilgili stres yaşayan her üç çalışandan neredeyse biri yüksek derecede tükenmişlik gösteriyor” diye ekliyor.

İlgisizlik ve iş yerine maliyeti

Tükenmişlik, çalışanların zihinsel ve duygusal enerjisini tüketen üçüncü sorunlu unsurun, yani ilgisizliğin bir parçası. Ayrıca bunun bir parçası da şirketler veya liderler beklentileri karşılayamadığında oluşan güvenin kırılması hissi ve bu da zayıflamış çalışma ilişkilerine yol açıyor. Çalışanların yüzde 55’le yarısından fazlası en az bir ilgisizlik belirtisi gösteriyor; özellikle 18-29 yaş aralığındaki genç çalışanların yüzde 62'si kopukluktan etkilendiklerini söylüyor. En çok etkilenenler ise üretkenlikte yüzde 66'lık bir bozulma bildiriyor.

Smith, “Belirsizlikle ilgili stres ortadan kalkmıyor; iş yerinde yeni normal bu. Endişe verici olan, bunun çalışanların güvenini nasıl aşındırdığı ve pek çoğunun farkına bile varmadan performansı ve bağlılığı nasıl düşürdüğü” şeklinde konuşuyor.

En karamsar Z kuşağı

Daha ilgisiz olmasının yanı sıra Z kuşağı çoğu demografik grupta karamsarlığın tutarlı kalmasına rağmen en karamsar olan kuşak gibi görünüyor. Bu grup için karamsarlığın mevcut durumu, ölçülen tüm kategorilerde diğerlerinden önemli ölçüde daha yüksek seyrediyor. Verilere göre;

Z kuşağının yüzde 71'i, daha yaşlı çalışanların yüzde 59'una kıyasla ülkenin durumu hakkında olumsuz görüşler ifade ediyor.
Z kuşağının yüzde 62'si, daha yaşlı çalışanların yüzde 37'sine kıyasla mali durumlarından memnun olmadıklarını bildiriyor.
Z kuşağının yüzde 48'i, daha yaşlı çalışanların yüzde 22'sine kıyasla, iş durumları hakkında karamsar.

İlginç olan, henüz ne olacağı konusunda Z kuşağının genellikle umutlu olan kesim olması ve geleceğin ne getireceği konusunda sürekli olarak daha düşük seviyelerde karamsarlık gösterdiğinin bilinmesi; veriler ise tersine bir duruma işaret ediyor.

Şirketler bu olumsuzluğu nasıl tersine çevirebilir?

Rapor, üçlü tehdide karşı koyabilecek iki kritik koruyucu faktör belirtiyor.

Empatik yönetim: Analiz, ekiplerinin refahını önceliklendiren yöneticilerin, yukarıdan aşağıya olumlu etkiler yaratabildiğini; belirsizlik stresini yüzde 37 oranında azaltabildiğini ve ilgisizlik oranlarını yüzde 78'den yüzde 40'a kadar düşürebildiğini gösteriyor.

Bireysel dayanıklılık: Özellikle duygu kontrolü ve gerçekçi iyimserlik gibi öğrenilebilir becerilere sahip olan en dayanıklı çalışanlar arasında yalnızca yüzde 6'sı aşırı ilgisizlik belirtileri gösteriyor; en az dayanıklı olanlarda ise bu oranın yüzde 59’a yükseldiği görülüyor.

Sonuç olarak karamsarlık-belirsizlik-ilgisizlik tehdidini tersine çevirmek için liderlerin, her düzeyde empatik liderlik geliştirmeye öncelik vermesi, dayanıklılık için destek sağlaması ve şirket kültürlerini güçlendirmek için akran desteğini teşvik etmesi gerekiyor.

Z kuşağına gelecek planı anlamsız geliyor

Z kuşağı kazandığının iki katını harcıyor

Z kuşağı ‘fare insan’a dönüşüyor

Z kuşağına göre üniversite para ve zaman kaybı

Z kuşağı çalışanların özgüveni yerle bir

Z kuşağının kariyer stratejisi duvara tosladı