'TÜRKİYE TEK BAŞINA BU KRİZİ AŞAMAZ'
TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu, "bir iyileşme olursa toptan olur. Türkiye bu krizi tek başına aşamaz, bankacı olarak gördüğüm bu 6. kriz, ancak ilk gördüğüm kriz diyebilirim, öncekiler basitti" dedi.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Genel Müdürü Halil Eroğlu, "Bir iyileşme olursa, bu toptan olur. Türkiye tek başına bu krizi aşamaz. Bankacı olarak gördüğüm, altıncı kriz bu... Ancak ilk gördüğüm kriz diyebilirim, daha önceki krizler çok basitti" dedi.
Eroğlu, TSKB'nin 2008 yılını değerlendirmek ve 2009 beklentilerini
açıklamak üzere bankanın Fındıklı'daki merkezinde düzenlediği basın
toplantısında, 2008'i iyi geçirdiklerini ancak 2009'un zor göründüğünü ifade
etti.
Türkiye'nin 2009'a, batı ekonomileriyle karşılaştırıldığında nispi olarak
daha avantajlı girdiğini dile getiren Eroğlu, 2001 krizinden sonra Türk
bankacılık sektörünün güçlendiğini ve bu krize güçlü girdiğini söyledi.
Son 5 yıldır enerji sektörünün finansmanında yoğunlaştıklarını belirten
Eroğlu, şöyle konuştu:
"130 tane yenilenebilir enerji projesi inceledik. 70 projenin
finansmanını yaptık. Bunlardan 65 tanesi hidroelektrik santral... 2 tane rüzgar,
2 tane jeotermal, 1 tane de biomas yaptık. Bu finansman, toplam 1 milyar doların
üzerinde bir finansman. Ve toplam gücü de 2 bin 200 megavat civarında... Bu,
Türkiye'nin yenilenebilir enerjisinin yüzde 15'ini oluşturuyor. Biz bu işi
yapmaya devam edeceğiz. Enerji verimliliği konusunda daha ciddi faaliyet
göstermek istiyoruz. Bu konunun Türkiye'de ciddi bir enerji tasarrufu ve avantajı
sağlayarak, malların üretiminde ucuzluğa neden olabileceğini düşünüyorum."
Sermaye yeterliliklerinin çok yüksek, sorunlu kredilerinin ise binde
7'lerde olduğunu anlatan Eroğlu, krizden asgari düzeyde etkileneceklerini
düşündüğünü ifade etti.
Halil Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birinci olarak, TSKB'nin karşılaştırmalı üstünlüğü var. Bu üstünlük,
şuradan geliyor: Mevduat kabul etmeyen bir banka olarak, çok uzun vadeli fonlama
imkanımız var. Biz uluslar üstü kurumlardan kendini finanse eden bir bankayız.
Türk bankacılık sektörünün 'pasif' yapısı, en uzun 6 aydır. Türkiye Cumhuriyeti
Hazinesinin garantisiyle 30 yıla kadar vadeli kaynak bulabiliyoruz. Bizim
fonlamada ciddi bir üstünlüğümüz var. Biz uluslarüstü kurumlardan kendimizi
fonlamaya kriz dönemlerinde de devam ederiz. Yani kriz bizim fonlamamızı
etkilemez. Geçen sene 850 milyon dolar civarında yeni kaynak bulmuştuk. Bu sene
de 600 milyon dolar yeni kaynak buluruz diye düşünüyoruz. Bu kaynakları da Türk
özel sektörünün yatırım malı ihtiyaçlarının finansmanında kullanacağız.
İkincisi, buna karşılık aktiflerimizde kredilerimiz var. Kredilerimizin
3'te 1'i bizim aracılık ettiğimiz ve kendisine apex dediğimiz bir kredi
fonksiyonundan... 9 banka, 11 leasing şirketine verilmiş, yaklaşık 9 milyar dolar
civarında bir kredimiz var. Bunlarla KOBİ'lerin küçüklerine ulaşmayı sağlıyoruz.
Çünkü biz zaten banka olarak, büyüklerine veriyoruz. Bu da, binlerle ifade
edilen, yeni firmaya verilmiş olan kredilerdir. Bu firmaların hepsinin ihracatçı
olma koşulu vardır. İhracatın finansmanı için bu paraları veriyoruz."
Halil Eroğlu, TSKB ile Eximbank arasındaki farka ilişkin olarak ise,
Eximbank'ın kısa vadeli işletme sermayesi finansmanı yaptığını, TSKB'nin ise uzun
vadeli yatırım malı ihtiyaçlarıyla beraber işletme sermayesi sağladığını ifade
etti.
Kredilerinin kalan 3'te 2'lik kısmının ise tamamen teminatlı olduğunu
belirten Eroğlu, "Bu nedenle bizim portföyümüzde sorunlu kredi yoktur. Sorunlu
görünen krediler de, genel yasal yükümlülüklerden kaynaklanan kredilerdir.
Sorunlu kredilere aldığımız kredilerden yalnızca yüzde 3'ünde sorun yaşıyoruz.
Yüzde 97'sini nakden tahsil ediyoruz" diye konuştu.
-2009 SON ÇEYREKTE KIPIRDANMA-
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Eroğlu, bir
soru üzerine, uzun vadeli kaynak bulunduğu takdirde herkesin yatırım yapmaya
devam ettiğine dikkati çekerek, "Şu anda herkes yatırım yapmaya devam ediyor.
Yeterki uzun vadeli finansman bulabilsin. Maalesef uzun vadeli finansman da,
görünen o ki, bizden başka kimsede pek kalmadı. Bize olan talep arttı. Ama biz
Türkiye'yi doyuramayız. Türkiye çok büyük bir ülke. Biz sadece bir miktarını
verebiliriz. Türk bankacılık sektörünün temel sorunu, 'pasif'tir. Siz para
bulabilirseniz, Türkiye'de istediğiniz kadar verebilecek yer bulursunuz. Bizde
(Türkiye'de) kaynak kıt, çok büyük, güçlü ve dinamik bir ülkeyiz. Yeter ki kaynak
bulabilelim" şeklinde konuştu.
Bir gazetecinin, "Hangi sektörler yatırım yapmaya daha istekli
görünüyor?" sorusuna da Eroğlu, bir talep düşüklüğü olsa da enerji sektörünün
daha istekli olduğunu, imalat sanayisinin ise isteksiz göründüğünü, hatta varolan
yatırımları da iptal ettiğini anlattı.
Eroğlu, şube açmak için Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan gibi Türk
Cumhuriyetlerine, Rusya'ya, Ukrayna'ya baktıklarını ancak 2008'in ocak ve şubat
aylarında Rusya'nın ve Kazakistan'ın krize girecekleri belli olduğu için
vazgeçtiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"2009'un son çeyreğine kadar negatif büyüme görürüz. Ama son çeyreğinde
biraz kıpırdanma görebiliriz diye düşünüyorum. Bir iyileşme olursa, bu toptan
olur. Türkiye tek başına bu krizi aşamaz. Benim bankacı olarak gördüğüm, altıncı
kriz bu. Ancak ilk gördüğüm kriz diyebilirim. Daha önceki krizler çok basitti.
IMF'yle anlaşma yapılır. Devalüasyon yapılır. Kur, bir yere getirilirdi ve kriz
geçerdi. Ama bu kriz global bir kriz. İç dinamiklerimizle çözebileceğimiz bir
kriz değil. IMF'yle anlaşma önemli. Ne olursa olsun cari açık 2009'da 20 milyar
dolar gibi görünüyor. Bu cari açığı kapatmak için bizim devlet dışı fonlamaya
ihtiyacımız var. Yani devletin bütçesinde de, pasifte problem var. Para bulmak
zorundayız. Bu kriz sonrasında dünyada birçok şeyin değişeceğini düşünüyorum.
Yeni düzenlemeler olacağını, Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası gibi uluslar
üstü kuruluşların gücünün, öneminin ve kontrolünün daha da büyüyeceği
kanaatindeyim. Ayrıca çok fazla özel sektör büyüğü kalmayacak gibi geliyor
bana..."
Eroğlu, başka bir soru üzerine de, Türkiye'de su ve çöp toplama işinin
gelecekte özelleştirilerek, ücretle ve büyük paralarla yapılacak bir iş olduğunu
belirterek, "Bugün, bankaların finanse edebileceği tarzda su işi yapsınlar, biz
hemen finanse ederiz" dedi.