'Türk bankaları krizi başarıyla yönetti'
BCG Türkiye Yönetici Ortağı Burak Tansan, Kriz dönemini başarıyla yöneten bankacılık sektörü karını % 20 artırdı' dedi
Boston Consulting Group (BCG), Türk bankacılık sektörünün analizini yaptı. Kriz dönemini başarıyla yöneten Türk bankalarının 2009daki kuvvetli performanslarını 2010un ilk çeyreğinde de sürdürmeye devam ettiklerini belirten Boston Consulting Group Yönetici Ortağı Burak Tansan, bankaların karlarını % 20nin üzerinde artırdıklarına dikkat çekti.
Sektörde rekabetin daha da artacağını ifade eden Tansan'a göre, yoğun şubeleşmeye devam edilecek, 1000e yakın yeni şube açılacak, çok sayıda yeni istihdam sağlanacak, yüksek performanslı çalışanların değeri artacak, yeni müşteri kazanımı önem kazanacak, müşteriye özel hizmetler öne çıkacak, çapraz satış ve komisyon gelirleri takibi kritik öneme sahip olacak, alternatif dağıtım kanallarının rolü gelişecek, banka sigortacılığı önem kazanacak, stratejik işbirlikleri gelişecek.
BCG'nin Rapor'unda yer alan belli başlı konular şöyle;
· Türk bankalarının kriz döneminde ve sonrasında izledikleri stratejilerin doğruluğu ilk çeyrek sonuçlarıyla teyit edildi. Takip endişesi azaldı, krediler geri döndü. Tüketici ve KOBİ kredileri daha fazla artış gösterdi. Sektörde toplam çalışan sayısı 2 binden fazla arttı.
· Bundan sonraki dönemde sektörde rekabet farklı bir boyutta olacak. Sektörde öne çıkan trendleri iyi anlayan ve hızlı adapte olan bankalar kendilerini rekabetten ayrıştırmaya devam edecekler.
· Sektörel trendler: Şubeleşmeye devam, 1000e yakın yeni şube açılacak, çok sayıda yeni istihdam sağlanacak, yüksek performanslı çalışanların değeri artacak, yeni müşteri kazanımı önem kazanacak, müşteriye özel hizmetler öne çıkacak, çapraz satış ve komisyon gelirleri takibi kritik öneme sahip olacak, alternatif dağıtım kanallarının rolü gelişecek, banka sigortacılığı önem kazanacak, stratejik işbirlikleri gelişecek.
Türk bankaları 2009daki kuvvetli performanslarını 2010un ilk çeyreğinde de sürdürmeye devam etti. 2010un ilk 3 aylık döneminde karlarını açıklayan Türk bankaları, bir önceki yılın ilk 3 aylık dönemine göre karlarını %20nin üzerinde bir oranla büyütmeyi başardı.
Dünyanın önde gelen yönetim danışmanlığı firmalarından The Boston Consulting Group Türkiye Yönetici Ortağı Burak Tansana göre, bu sonuçlar, Türk bankalarının kriz döneminde ve sonrasında izledikleri doğru stratejilerin bir sonucu.
Tansan, 2010 yılının ilk üç ayındaki karlılık artışının temel olarak net faiz gelirlerindeki artıştan kaynaklandığının altını çizerek, önümüzdeki dönemde sektördeki rekabetin farklı bir düzeyde yaşanacağını vurguluyor ve ekliyor:
Türk bankaları, 2010 yılının ilk çeyreğinde hem bilançolarını büyüttüler hem de karlarını artırmayı başardılar. Bankalar son 3 aylık dönemde en çok tüketici kredileri ve KOBİ kredileri gibi daha yüksek getiriye sahip kredileri büyüttüler. Örnek olarak, KOBİ kredilerinde ilk 3 aydaki büyüme, yaklaşık %8 oranında, yani sektördeki toplam kredi büyümesinin yaklaşık %30 üzerinde olmuştur. Sektördeki karlılık artışının diğer bir temel sebebi, faiz giderlerindeki önemli azalış olmuştur. Küresel trendlere paralel olarak Türkiyede de faizlerin düşmesi sonucunda, kredilere göre çok daha kısa vadeli ve esnek olan mevduat faizleri hızlı bir şekilde azalmıştır ve bankaların faiz giderleri de buna paralel olarak önemli oranda düşmüştür. Bankaların en yüksek gider kalemi olan mevduata verilen faizler, 2010 yılının ilk çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre neredeyse %35 oranında azalmıştır.
Sonuçta, kredilerden alınan faizlerdeki düşüş, mevduata verilen faizlerdeki düşüşle fazlasıyla kompanse edilmiştir. Son olarak, kredilerin takibe dönüşüm oranları da Türk ekonomisindeki toparlanmaya paralel olarak önemli oranda iyileşmiş ve bankaların karlılıklarını olumlu olarak etkileyen bir diğer önemli faktör olmuştur. Sektör, bir anlamda ekonomik parametrelerin olumlu etkisi ve krizden hasarsız çıkmanın verdiği momentumla 2010 yılına çok iyi bir giriş yapmıştır.
à Takip endişesi azaldı, krediler geri döndü
Burak Tansan, 2009da sektörün genelinde belirgin olan kredilerin geri dönmeme ve takibe düşme endişesinin, gerek ekonomideki toparlanma gerekse Türk bankalarının risk yönetimi konusunda dünya standartlarında sistemlere ve tecrübeye sahip olmaları nedeniyle 2010 yılında azalmaya başladığını, bunun sonucunda da sektörde kredi verme konusunda bankaların ciddi bir rekabete girmeye başladığını belirtiyor. Tansan ayrıca, kredi kartı kredilerinde sektörde belirgin bir yavaşlama olduğunun altını çizerek banka müşterilerinin son 3 aylık dönemde kredi kartı yoluyla borçlanma yerine ihtiyaç kredilerini tercih ettiklerinin altını çiziyor ve 2010 yılında sektördeki toplam kredi hacmi büyümesinin %22 civarında olmasını beklediklerini belirtiyor.
à Tansan: Sektörde öne çıkan trendleri iyi anlayan ve hızlı adapte olan bankalar kendilerini rekabetten ayrıştırmaya devam edecekler
Burak Tansan, 2010 yılının geri kalan bölümünde ve sonrasında, sektörde öne çıkan trendleri iyi anlayan ve hızlı adapte olan bankaların kendilerini rekabetten ayrıştırmaya devam edeceklerinin altını çiziyor. Tansana göre sektörde 2010 yılında ve sonrasında öne çıkan ve belirleyici olacak trendler şunlar:
Şubeleşmeye devam: Türk bankaları son 12 aylık dönemde 250den fazla şube açtılar. Son dönemde, özellikle İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde iyi lokasyonlarda şube açmak için yer bulma konusunda zorlanmaya başlayan bankalar için doğru yerlere doğru zamanda şube açmak kritik bir başarı faktörü olmuş durumda. Bunun için en belirleyici unsur, hangi şehirlerin ve bölgelerin daha hızlı büyüdüğü, şehirlerde bireysel ve ticari aktivitelerin hangi yöne doğru genişlediğini saptamak ve buna göre strateji oluşturmak büyük önem arz etmekte.
Tansan, 2010 yılının tamamında sektördeki şube sayısının 750-1000 civarında artacağını ve önemli sayıda stratejik şube yeri değişikliğinin gerekli olacağını öngörüyor.
Stratejik insan kaynağı yönetimi: 2009 yılında personel alımı bakımından çok ağırlıklı olarak kamu bankaları aktifken 2010 yılında özel bankaların da önemli oranda eleman sayılarında artışa gitmeye başladıkları görülüyor. Bunun sonucunda, yılın ilk 3 aylık döneminde sektörde çalışan kişi sayısının net 2000 kişiden fazla artış kaydetmiştir.
Tansan, 2010 yılında sektörde çalışan kişi sayısının artmaya devam edeceğini belirterek, diğer sektörlerdeki hareketlenme de göz önünde bulundurulduğunda, yıllık personel planlamaları yerine daha uzun vadeli ve geniş kapsamlı İK planlamalarının, orta-uzun vadedeki en önemli yetenek açıklarının belirlenerek gerekli yetenek havuzları oluşumlarının ve yüksek performanslı çalışanların elde tutulması için spesifik planlar oluşturmanın sektörde öne çıkacak önemli başarı faktörleri olacağının altını çiziyor. Tansan, bankaların da dahil olduğu birçok sektörde şirketlerin Türkiyede vasıflı çalışan bulma konusunda önümüzdeki dönemde belirginleşecek yetenek açığı konusunda bankaların hazırlıklı olmaları gerektiğini belirtiyor.
Yeni banka müşterilerine uygun hizmet sunumları: Türkiyede bankacılık hizmetlerinin penetrasyonu hala çok düşük ve bankacılık hizmeti almayan veya çok sınırlı hizmet alan kişilere bu hizmetleri doğru şekilde ulaştırmak önemli bir başarı faktörü olacak. Örneğin, en büyük 10 ilin Türkiyedeki toplam gayrisafi yurt içi hasılasından aldıkları pay yaklaşık %60 iken bu 10 ilin toplam tasarruf mevduatından aldıkları pay yaklaşık %75lere varıyor.
Bu potansiyeli doğru değerlendirmek için bankaların bu yeni banka müşterisi olmaya başlayacak nüfusa doğru hizmet modelleri ve değer sunumları ile gitmeleri kritik öneme sahip olacak. Potansiyel müşteri adaylarının sisteme eklenmesi için yeni ve daha değişik servis modellerine ihtiyaç olacak.
Daha derin ve zenginleştirilmiş müşteri ilişkisi: Bankaların en öncelikli olarak geliştirmeleri gereken yetkinliklerinden birisi, müşterilerle ilişkilerin derinleştirilmesi ve sürdürülebilir gelir yaratım modellerinin oluşturulması.
Tansan, bunun özellikle düşük faizlerin olduğu bir ortamda sürdürülebilir karlılık için en önemli faktörlerden birisi olduğunu belirtiyor ve bankaların 2010 yılının ilk 3 ayında net karlarını bir önceki yılın aynı dönemine göre %20 artırmalarına rağmen bankacılık hizmet ve komisyonlarındaki artışın %5in altında kaldığının altını çiziyor. Tansan, bunun temel nedeninin birçok bankanın müşterilerinin önemli bir bölümüyle sadece işlem/ürün bazında ilişki kurulması olduğunu belirtiyor.
En iyi alternatif dağıtım kanalları hizmet sunumu: Bankalar için en belirleyici farklılaşma alanlarından birisi alternatif dağıtım kanalları. Çağrı merkezleri aracılığıyla yapılan finansal işlem hacmi son 12 aylık dönemde %50nin üstünde ve İstanbul dışındaki çağrı merkezlerinde çalışanların sayısının gene son 12 ayda %76 oranında artış göstermiş durumda.
Tansan ayrıca, internet bankacılığı erişim ve kullanım kolaylığının da müşteriler için temel banka seçim kriterlerinden birisi haline geldiğini belirtiyor ve sadece son 6 aylık dönemde internet şubesi kullanarak yapılan hisse senedi işlemleri hacminin yaklaşık %65 oranında arttığı vurguluyor. Ayrıca alternatif kanallardan hizmet maliyet avantajı da sağladığından, bankalar bu alana daha da sıkı yönelecekler.
Müşteri memnuniyeti: Türk bankacılık sektöründe ürünlerde ve müşterilere sunulan şartlardaki farklılıkların önemli oranda azaldığının altını çizen Tansan, gelişmiş banka müşterilerinin, üstün hizmet kalitesini, hijyenik ve belirleyici bir faktör olarak görmeye başladığını, müşterilerin bankalara olan bağlılıklarının ancak alternatifsiz hizmetler ve derin ilişki ile sürdürülebileceğini ve geleneksel müşteri memnuniyet yönetimi sistemlerinin yerini çok kanallı ve proaktif müşteri memnuniyeti sistemlerinin alacağını belirtiyor.
Varlık yönetimi: Tansan, düşük faizlerin müşterilerin yatırım tercihlerinde doğru tavsiyeye erişimlerinin önemini artırdığını belirterek krizden çıkış dönemlerinde özellikle düşük faizli ekonomilerde özel bankacılık ve bireylere/kurumlara sunulan yatırım danışmanlığı hizmetlerinin ön plana çıkacağının altını çiziyor.
Yatırım fonları performansı sektörde fark yaratmak için önemli bir kaldıraç olmaya başlayacaktır. Aynı zamanda penetrasyon potansiyeli açısından da yatırım fonları (özellikle A tipi fonlar) büyük gelişim potansiyeli arz etmektedir. Bu ürünler önümüzdeki dönemde sadece stratejik önemlerinden değil, finansal önemlerinden de kilit olacaktır. Bankaların en önemli gelir kalemlerinden olan komisyon gelirleri içinde kredi kartlarındaki gelirlerin azalacak olmasından dolayı yatırım fonlarının daha da stratejik bir öneme sahip olacaktır.
Maliyet yönetimi: Dünyadaki rakiplerine göre maliyet yönetimi oranlarında çok iyi performans gösteren Türk bankaların maliyet disiplinini sürdürmesi, sürdürülebilir karlılık için vazgeçilmez bir ön koşul olacak. Tansan, bu konuda kritik başarı faktörünün toplam maliyetleri azaltma bakış açısından sıyrılarak doğru alanlara yapılabilecek harcamaların optimize edilmesi bakış açısına geçiş olduğunu özellikle belirtiyor.
Banka sigortacılığı: Tansana göre, banka sigortacılığı (sigorta ve bireysel emeklilik ürünlerinin banka kanallarından satışı) Türk bankaları için çok önemli bir değer yaratma potansiyeline sahip. Bunun temel sebebi, Türkiyenin elementer sigortacılık, hayat sigortacılığı ve bireysel emeklilik alanlarında çok ciddi bir büyüme potansiyeline sahip olması ve yurt dışı bankaların gelirlerinde çok ciddi bir paya sahip olan bu ürünlerin satışından elde edilen gelirlerin Türk bankalarının çok büyük bir bölümü için hala çok düşük seviyelerde seyrediyor olması.
Stratejik ortaklıklar: Tansana göre, bankaların müşterileri ile ilişkilerini derinleştirmeleri ve tüketim anlarında müşterilere yakın olmaları için geçtiğimiz dönemlerde bankalar ve tüketicilerle yakın ilişkiye sahip diğer sektör şirketleri arasında yaygın olarak görülmeye başlayan işbirlikleri sayı ve işbirliği kapsamı olarak, yurt dışı örneklerine benzer boyutlara taşınacak.