'Rekabet kurumsal kredilere sıçradı'

Eli Batu Yener/ Referans Bankacılık sektöründe kredi rekabeti boyut değiştirdi. Global krizde kredi müşterisi bulmakta zorlanan bankacılıkta konut kredisindeki rekabet, ticari ve kurumsal kredilere de sıçradı. Merkez Bankası faiz indirimlerinin de etkisiyle banka bilançolarında belli paya ulaşan Hazine bonosu ve devlet tahvili portföyünün 2010'da büyümeyeceğini belirten Eurobank Tekfen Genel Müdürü Mehmet Sönmez, stok eriten reel sektörde artık işletme sermayesi talebinin kıpırdandığını söyledi. Bankacılık sektörünün son üç aydır 2008 yılı başlarındaki rekabet ortamına girdiğini belirten Sönmez, "Önce mortgage ile başladı rekabet ve faizler yüzde 1'in altına indi. İkinci rekabeti ticari kredilerde yaşıyoruz. Özellikle kurumsal kredilerde" dedi. Krediden kazanmak istiyoruz Firmalardan eylül sonuna kadar kredi talebi olmadığını ama artık enerjide ve turizmde bir kıpırdanma olduğunu belirten Sönmez, "İlk dokuz ay stok eritmekle geçtiği için yeni yılın işletme sermayesi ihtiyacı oluşmaya başladı" dedi. Türkiye'nin 2010'da yüzde 3,5 büyüme hedefinin bankaları Hazine bonosundan kredilere döndürdüğünü kaydeden Sönmez, "Artık fazla Hazine bonosu alımı öngörülmüyor. Sektörde rekabetin en yoğun olduğu dönemi yaşıyoruz son iki aydır" dedi. Bankaların bu yıl parayı Hazine bonosundan kazandığını hatırlatan Sönmez, şu değerlendirmelerde bulundu: "Ama biz seneye bankacılıktan para kazanmak istiyoruz, o nedenle rekabet daha da yoğun olacak, bu son iki aydır başladı. Bugün kurumsal kredilerde faizler yıllık yüzde 22'lerden yüzde 14-15'lere düştü. Türkiye'nin en büyük sanayi şirketlerinde ise faiz birkaç puan daha aşağı inebiliyor. Krizi atlatabilen firmalar bundan sonra Türkiye'yi büyümeye götürecek olan firmalar. Bankaların en büyük ihtiyacı firmalara kredi vermek." Bankacılık sektörünün kredi hacminin yüzde 12-13 artacağını ve bunun da en fazla mortgage tarafında hissedileceğini belirten Sönmez, "Bunun etkisini inşaatta da göreceğiz" dedi. Gecikmiş alacaklara dikkat Önümüzdeki yıl bankalar açısından tahsili gecikmiş alacakların ana gündem maddesini oluşturacağını kaydeden Sönmez, "Tansili gecikmiş alacaklar şu anda yüzde 5 ama alt kırımlarına bakarsanız kredi kartları yüzde 12'lere geldi. 80 milyarlık krediye sahip KOBİ segmentinde tahsili gecikmiş alacaklar yüzde 7'lerde. Dolayısıyla 2010 yılında bankaların çok dikkat etmesi gereken bir alan büyüme ile birlikte tahsili gecikmiş alacakların alacağa çevrilmesi. Yani bankalar bir yandan büyürken bir yandan da tahsili gecikmiş alacaklarını en azından bu oranlarda tutmaya çalışmalı" dedi. Hazine sıkıntı yaşamaz Bankaların bu yaklaşımına rağmen Hazine'nin 2010'da da borçlanma sıkıntısı yaşamayacağını ifade eden Sönmez, "Bankalar daha kısa vadeli kağıtlara yönelecek. Ama bunun da bilanço içindeki payı belli bir oranı geçmez. Bankalar bilançolarını büyütmek için de asıl işlerine dönüp kredi verecekler. Bankaları fişekleyen ise Türkiye'nin yüzde 3,5 büyüyecek olması" diye konuştu. Cari açığın finansmanı konusunda gereken 20-25 milyar dolarlık kaynağın nededen fonlanacağını bilmemenin en büyük sıkıntı kaynağı olduğunu kaydeden Sönmez, faizlerdeki gerilemeye rağmen yatırımcıların hala mevduatı tercih etmesini de buna bağlıyor. Sönmez, "Yılbaşından bugüne kadar mevduatta yüzde 5-6'lık artış var. İnsanlar faizler düşmesine karşın parasını biriktirip mevduatta tutuyor. Çünkü 2010 ve 2011'de önünü net görmek istiyor" dedi. İhracat pazarlarında çok yeni alanlar açıldığını ve herkesin bir kur tahmininde bulunmaya çalıştığını belirten Sönmez, cari açık riskine ve yüklü Hazine bonosu portföyüne rağmen önümüzdeki süreçte finans krizi beklemiyor. Yapılan stres testlerinin bankacılık sektörünün faizde 4-5 puanlık yükselişi bile kaldırabileceğini ortaya koyduğunu ifade eden Sönmez, "Türkiye 2012'ye kadar faiz dalgalanmasını etkilerini absorbe edebilir, bankaların sadece kar büyümesi etkilenir" dedi. Faizlerde kısa vedede birkaç puanlık yükseliş yaşanabileceğini ancak daha sonra yatay seyredeceğini vurgulayan Sönmez, "Cari açığın dışarıdan fonlanacağı varsayımı var şu anda. Ama bu gerçekleşmezse kurlarda dalgalanma yaratabilir" dedi. Cari açık riskinin 2010'un ikinci yarısından itibaren kendini hissettireceğini kaydeden Sönmez, "2010'dan sonra 15-16 milyar dolar yabancı yatırım çekmek lazım. Yabancı yatırım çekmek için de cari açığın nasıl finanse edileceğinin netleşmesi lazım" dedi. Kredi kartı için Yapı Kredi ve Garanti ile görüşüyor Bugüne kadar sadece ticari ve kurumsal krediler pazarında yer alan Eurobank Tekfen, 2014 yılına kadar şu anda bin 5 olan pazar payını yüzde 2'ye çıkararak orta ölçekli bankalar ligine çıkmak istiyor. Bunun için özkaynaklarını 450 milyon TL'ye, sermaye yeterlilik rasyosunu yüzde 20'ye çıkaran Eurobank Tekfen, 2010 yılı ile birlikte KOBİ ve bireysel bankacılık segmentlerine de adım atacak. İlki dört tanesi aralık ve ocak aylarında olmak üzere 2010 sonuna kadar 16 şube açarak şube sayısını 42'den 58'e, 700 olan eleman sayısını da en az 850 kişiye çıkaracak olan Eurobank Tekfen'in ilk KOBİ ile anlaşmasının da aralık ayında yapılması bekleniyor. Eurobank Tekfen bireysel bankacılıkta kredi kartı içinse yeni yatırım yapmak yerine var olan sistemden yararlanmayı planlıyor. Bu kapsamda da Yapı Kredi ve Garanti Bankası ise görüşmeler yürütülüyor. Hazır bir kart programından yararlanmayı tercih ettiklerini söyleyen Mehmet Sönmez, "Bu alt yapıyı kurmak için geç. Mevcut programlarla görüşme halindeyiz. Görüşmelere 2 banka ile devam ediyoruz biri Yapı Kredi, diğeri Garanti. Kredi kartı çok iddialı olacağımız bir alan değil" dedi.