Öğrendiklerimi öğretmek için gidiyorum
Ülkesi Trinidad ve Tobago'ya Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası için
danışman olarak çalışmaya başlayan Steve Bideshi'ye Türkiye'ye gelme kararını alması için 3 gün yetmiş.
* Ece CEYHUN- DÜNYA GAZETESİ BORSA / FİNANS SERVİSİ
Citibank'ın eski Yönetim Kurulu Başkanı Steve Bideshi Türkiye'de elde ettiği
deneyimleri şimdi ülkesi Trinidad & Tobago'da paylaşmaya hazırlanıyor.
Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası Danışmanlığı yapacak olan Bideshi bu
coğrafyada edindiği tecrübeyi 'müthiş bir deneyim' olarak görüyor. 'Ben bu
ülkede yaşarım' kararını 72 saatte veren, Türkiye'ye hayran olan
'Öğrendiklerim için çalışanlarıma, müşterilerimize ve iş ortaklarımıza
teşekkür ederim' diyen Bideshi "seneye tatilde mutlaka yine geleceğim"
diyerek kaptan köşkünü Serra Akçaoğlu'na devrederek gitti. Bideshi
"Türkiye'de öğrendiklerimi öğretmek için gidiyorum" derken Türk iş dünyasına
da "markalaşın ve güzelliklerinizi ihraç edin, Avrupalı rakiplerinizden bazı
noktalarda çok daha ilerisiniz" mesajını verdi.
Görevini Serra Akçaoğlu'na devretmeden önce Türkiye'de geçirdiği 5 yılı
DÜNYA'ya anlatan Steve Bideshi'nin hikayesi aslında bizim için çok yabancı
değil. Trinidad & Tobago hükümeti, kalbinin büyük bir bölümünü Türkiye'de
bırakarak giden Bideshi'nin peşine aslında 2 yıl önce düşmüş. Ülke bundan 2
yıl önce İstanbul'un başlattığı bir proje benzeri ile finans merkezi olmak
için yola çıkarken operasyonun başkanlığı için düşündüğü isim Bideshi olmuş.
Bideshi o dönemi anlatırken "Hiç düşünmediğimi ve Türkiye de çok iyi vakit
geçirdiğimi dolayısıyla geri dönmek istemediğim mesajını verdim. Trinidad &
Tobago Merkez Bankası Başkanı ile sektör ve bankacılık üzerine sürekli
görüşüyorduk. Bir gün döviz rezervlerinin yönetiminin bir kısmı ile fonların
bir kısmını yönetmekle ilgilenir misin dediler. Bu daha iş odaklı bir öneri
olarak geldi. Zaten tecrübemiz olan şeylerdi ve Merkez Bankası çalışanlarına
bunu öğretecek olmak ve uluslararası piyasalarda nasıl konumlanacaklarını
göstermek çok önemli geldi. Merkez Bankası Başkanı ile konuşmalarımızı
duyunca Finans Bakanı da müdahale ettikleri finansal bir holdingin yeniden
yapılandırmasında tecrübelerimden yararlanmak istediklerini söyledi.
Dolayısıyla ikinci görevim de bu oldu. Beni yönetici becerilerimden
yararlanmak üzere çağırıyorlar. Üstelik bu coğrafyada edindiğiniz tecrübe
çok büyük" diye konuştu.
Türkiye'ye gelme kararını 72
saatte verdim, eşim hala söyler
Trinidad & Tobago'da çalışırken Citi Group yöneticileri uluslararası bir
pozisyon ister misin diye aradıkları Bideshi'ye önce Güney Afrika'yı daha
sonra ise Macaristan'da kurumsal bankacılık bölümünü önermiş. Üstelik bu
pozisyon Bideshi'den önce Türkiye ülke müdürü olan Mark Robinson'un da
pozisyonuydu.
"2004'te ise Türkiye için ne düşünürsün" dediler ve "hadi konuşalım" dedim
diyerek Türkiye'ye gelişini anlatan Bideshi, şöyle devam etti: "Ailemle
birlikte 2-3 günlüğüne Türkiye'ye geldim. Çevreye ve okullara bakıp 72 saat
geçirdikten sonra tamam cevabını verdim. Eşim hep bana 'sen kendin karar
verdin' diye söylendi ama ne olursa olsun iyi olacağını hissettim. 17
yaşında okuldayen Osmanlı İmparatorluğunu okumuştum. Mesela Kanuni'yi
biliyordum. Türkiye'ye gelmeden önce kendime 'kaç sene önce Osmanlı
İmparatorluğu'nu öğrendin ve şimdi bundan yıllar sonra tarihini öğrendiğin
bir ülkeye geleceksin' diye heyecan duydum"
Rusya gaz musluğunu kapatınca
Tirinidad buraya LNG gönderdi
Trinidad & Tobago Karayipler'de yer alan bir ada. Petrol gelirleri olan ada,
dünyanın en büyük ilk beş LNG (Likit Doğal Gaz) üreticisinden biri. Bideshi
ülkesini anlatırken bundan yaklaşık iki yıl önce Rusya ile Türkiye arasında
çıkan doğalgaz sorununda ülkesinden LNG geldiğini hatırlatmadan edemedi.
İki ülke ekonomisi arasındaki büyüklük farkını göstermek için bazı rakamlar
da veren Bideshi için Türkiye, ilk uluslararası tecrübesi aynı zamanda. Citi
Group'un Trinidad ülke başkanıyken Türkiye'ye gelen Bideshi, burada büyük
grupları yönetmeyi öğrendiğinin altını çizerken ilk izlenimlerini şöyle
anlattı:
"Ben küçük bir ülkeden geliyordum. Trinidad'dan 2004'te ayrıldığımda 10-12
milyar dolarlık bir GSMH'sı vardı. Sadece 150 kişiyi yönetiyordum. Öyle bir
ülkeye geldim ki GSMH'sı 390 milyar dolardı. O zaman Citibank Türkiye'de
1400 kişiydik şimdi 2000 kişiyiz. Aynı zamanda İsrail de bana bağlıydı. Her
iki ülkede de politik risk görülüyordu ve Türkiye yeni bir ekonomik krizden
çıkmıştı, herkes şüpheyle yaklaşıyordu."
Ekonominin potansiyelini gördük ve
Türkiye öncelikli pazarlardan biri oldu
Türkiye'ye geldiği ilk günlerde her şeyi kısa sürede öğrenmek zorunda
kaldığını anlatan Bideshi, o dönemde risk profilinin çok abartıldığını
düşündüğünü de belirtti. Bideshi "Benim amacım Citi Group içinde Türkiye'yi
öncelikli ülkelerden biri haline getirmekti. Görevim bunu anlamak ve
yurtdışına anlatmaktı. Ben aslında bir öğrenci olarak geldim ve öğrenmeye
ihtiyacım vardı.Buradaki yöneticilerin bir planı vardı. Herkes daha fazla
büyümek istiyordu ve gerekirse inorganik büyümeliydik. Türk bankacılık
sektörünün önümüzdeki 5 yılda çok hızlı büyüyeceğini görüyorduk. Sadece
zamanlama önemliydi. Biz yurtdışına Türkiye'yi ve barındırdığı fırsatları
anlatırken 2005 başında momentum da başladı. 2006 yılında artık Citi
öncelikli pazarlarını belirlediğinde Türkiye'de bunların arasındaydı"
bilgisini verdi.
Sabırlı olmayı ve açık
bir iletişimi öğrendim
Kendisi için toplantılarda birbirini selamlamanın diyaloğ kurmanın işe nasıl
başlanacağını görmenin bile çok önemli olduğunu aktaran Bideshi, "Her şey
Amerikan tecrübesinden çok farklıydı. Amerikan tarzında birbirine ısınmamış
iki taraf konuya doğrudan girer, bazen anlaşır bazen anlaşamaz. Sürtüşme
yaşanır. Ama Türkiye'de, belki biraz Avrupa'da yavaş yavaş konuya girer, bir
kaç toplantı yapar birbirini tanırsın, ısınırsın. İş hayatında sonuçta iki
taraf içinde kazan-kazan yaratmak zorundasın, bir anlaşmaya varmak
zorundasın. Çalışanlarım da bana çok şey öğretti. Sabırlı olmayı öğrendim
onlardan, disiplinlilerdi. Müşterilerimizden ise açık bir iletişimi
öğrendim. İş hayatında her zaman iyi şeyler olmayabiliyor. Bazen de zor
şeyler söylemek zorunda kalıyorsunuz ve açıkça dürüstçe bunun söylenmesinin
ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Türk profesyonelleri çok kalifiye. Sen
açık ve dürüst olduğunda işler çok yumuşak ve iyi bir şekilde ilerliyor"
diye konuştu.
Regülatör çok güçlü ve başarılı
bankacılığınız daha çok büyüyecek
Türk işadamlarının dış dünyaya daha çok açılması gerektiğini savunan
Bideshi, Türkiye'nin markalar yetiştirmesi gerektiğini ısrarla vurgularken
Türk bankacılık sektörünün gücünü güç katmaya devam edeceği öngörüsünde de
bulundu. Türkiye'de regülatörün (BDDK) neyi ne zaman yapması gerektiğini çok
iyi bildiğinin ve sistemin karşılaşacağı riskleri görüp önceden önlem
aldığının altını çizen Bideshi, "Türkiye'de kanun ve kurallar çok net. Hem
müşterilerin hem bankaların etkili şekilde işlerini sürdürebilmesi için
gerekli ortamı da sağlıyor. Mesela borçların yeniden yapılandırılması gibi.
Eğer bu konuda böyle proaktif davranmasaydı bu dönemden çok daha zor
geçilirdi halbuki yumuşak bir şekilde geçtik. Buradaki üst düzey yöneticiler
hem tecrübeli hem de bilgileri yüksek. Büyümeyi ve genişlemeyi düşünüyorlar
ama gereksiz risk almayacak kadar da akıllılar. Sonuçta dünya ekonomisi
bugün olmazsa yarın düzelecek. Ben Türkiye'de banka hissesi sahibi olsam bu
sektörden çıkmam. Fiyatlar yeniden eski zirvelerine gelecek" dedi.
Türkler her gün
Harrods'da yiyor
Cumartesi günleri Ortaköy'de balıkçısından balık alan, Beşiktaş pazarından
alışveriş yapan Steve Bideshi, domatesin kokusunu, balığın bu kadar çeşidini
ülkesinde bile görmediğini söylediğinde ilk tepkimiz 'ama orası ada' oluyor.
Bunun üzerine su sıcaklığından ötürü kıyılarda yaşayan balık cinsinin çok
sınırlı olduğunu anlatan Bideshi, "Trinidad & Tobago'da ya da New York'ta
herkese en güzel kuzu eti Türkiye'de diyorum. Buradaki balık çeşitliliğini
ancak Londra Harrods'da bulabilirsiniz" dedi.
Küçük oğluna
El Turco diyor
Tatillerde ama asıl önemlisi emekliliğinde Türkiye'ye geri gelmek istediğini
söyleyen Steve Bideshi'nin 2'si kız 4 çocuğu var. Bideshi'ler Türkiye'ye ilk
geldiklerinde en büyük çocukları 7 yaşındaymış. Aileye Türkiye'de katılan en
küçük Bideshi'nin lakabı ise El Turco. Bideshi, El Turco için Türkiye'ye
yatırım yapmak istediklerini ve onun bildiği tek evin burası olduğunu
belirterek bu bağın hiç kopmamasını istediklerini söyledi.