Notumuzu halk veriyor
Kredi derecelendirme kuruluşlarının yeni dünyayı doğru değerlendiremediklerini belirten Özince, Bankama kim ne reyting verirse versin, notu mevduat müşterisi tayin eder dedi
Son dönemde kredi derecelendirme kuruluşu Moodysin Türk bankalarıyla ilgili değerlendirmesinin ardından çıkan tartışma konusunda görüşlerini açıklayan İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Benim bankama kim ne reyting verirse versin vatandaş zaten reytingini vermiş dedi. Özince şöyle konuştu:
Ben Türkiyenin ülke notlarının yanlış olduğunu düşünenlerdenim. Reyting kuruluşlarının yeni dünyayı doğru değerlendirmemelerinin kendi reytinglerini çok olumsuz etkilediği kanaatindeyim. Reyting kuruluşlarına, uluslararası saygın kuruluşlara gereksiz tepkiler yakışmıyor.
Özince, reyting şirketlerinin değerlendirmelerinin pek bir etkisi olacağını düşünmediğini belirterek şöyle dedi:
Örneğin benim bankama kim ne reyting verirse versin vatandaş zaten reytingini vermiş. İş Bankası, mevduat tabanı ve mevduat tabanının istikrarı kanaatimce en iyi iki bankadan biri. Diğeri de Ziraat Bankası... Bizim notumuzu mevduat müşterimiz tayin ediyor. İtibarımız belli.
Holding hazırlığı yaptık
İş Bankasının 85. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla açıklamalar yapan Özince, iştirakçiliğin halen bankanın işlerinden biri olduğunu, aktifler içinde iştiraklerin payının yüzde 3 düzeyinde bulunduğunu anlatarak şunları söyledi:
İş Bankasının iştirakçiliği ülke yararına. İştiraklerimizin mevcut seviyesi bizim bankacılık ve finans sektörü odaklı olmamızı etkilemiyor. Bankacılıkta yeterince sermaye gücüne ve serbest sermayeye sahibiz. İştiraklerimiz bilakis kriz dönemlerinde bize ciddi sinerji yaratıyor. İştirak kurmayız veya satın almayız diye de peşin hükmümüz yok.
Özince, önümüzdeki dönemlerde banka ve iştiraklerinin bir holding çatısı altında toplanıp toplanmayacağına ilişkin de bunu çok yakın bir gelecekte bu yıl veya önümüzdeki yıl olası görmediğini belirterek şunları kaydetti:
Böyle bir olasılığı değerlendirdik. Benim bir İş Bankası yöneticisi olarak böyle bir yapılanmanın yararlı olabileceği düşüncem var. Ama tabii bu konunun takdiri, bankanın hissedarlarına ait. Bu konuda biz banka icra organı olarak her türlü hazırlığı yaptık. Hissedarlarımız böyle bir karar aldığında banka hiçbir şekilde olumsuz etkilenmez.
Körü körüne büyüme çabasında değiliz
İş Bankasının kredi riskini iyi idare ettiğini, karlılığının en önemli yönünün krize rağmen yatırım ve istihdamdan vazgeçmemek olduğunu belirten Özince şöyle devam etti:
Bankacılıkta ve İş Bankasında büyüme tatmin edici olmakla beraber geçmiş yıllara nazaran yavaşlıyor. Türk ekonomisi büyümezken, banka bilançoları güçlü büyümezken, İş Bankasının da yatırım ve istihdamlar açısından aynı süratte devam edememe riski var. Ama muhakkak ki artacak. Körü körüne büyüme çabasında değiliz.
85 yıllık kasa kapısı
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bankanın 85inci kuruluş yıldönümüne ilişkin röportajını İstanbul-Sirkecideki Türkiye İş Bankası Müzesinde verdi. Lips marka, Hollanda malı kasa kapısı, müzede sergilenen objelerden biri... Bu kapı, 1927 yılından itibaren İş Bankasının İstanbul Şubesinde (sonraki adıyla Yenicami Şubesi) kiralık kasa dairesi şamrfort kapısı olarak kullanılmıştı.
14 Kasım 2007de ziyarete açılan müzeyi
bugüne dek 100 bine yakın meraklı ziyaret etti.
Krizin ateşi geçti, yorgunluğu sürecek
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, dünyadaki küresel krizin tepe noktalarının aşıldığını ve yavaşladığını, krizin en ateşli safhasının geçildiğini ancak krizin yorgunluğunun daha süreceğini bildirdi. Dünya piyasalarında yaşanan olumsuzlukların sığ piyasaları etkilediğine işaret eden Özince şöyle dedi:
Tsunami olduğunda derin denizler sadece dalgalanıyor. Sığ koylar, sel felaketiyle karşılaşıyor. O nedenle Türkiyenin çok dikkatli olması gerekiyor. Türkiyenin krizden olumsuz etkilenmek bir tarafa, fırsat yaratmaya bakması lazım.
Ekonomi, siyasetin önüne geçemiyor
Türkiyenin ve Türk bankacılığının krizden az etkilenerek çıkabilmesi için Türkiye Cumhuriyetinin farklı şeyler yapması gerektiğini vurgulayan Özince şöyle devam etti:
Ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyetinde de ekonomik gündem bir türlü siyasi gündemin önüne geçemiyor.
Bunu eleştirel anlamda söylemiyorum. Haklı nedenler, sorunlar, sıkıntılar var. Keşke Türkiye, sosyal ve siyasi konularını tamamıyla çözse de yönünü tamamen ekonomiye döndürmüş olabilseydi. Dünya rekabetine bakmamız lazım. Hasta olmamak marifet değil. 100 metre yarışında insan limitleri zorlanıyor. Türkiyenin bu şekilde benden başarılıyı nasıl geçerim diye uğraşması lazım.
Doğuda kılımıza halel gelmedi
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, demokratik açılıma ilişkin görüşlerini dile getirirken şunları söyledi:
Bizim teröre maruz kalan bölgede kılımıza halel gelmemiştir. O kadar yıldır araçlarımız para taşımıştır, neredeyse hiçbir vukuat olmamıştır. Hatta o yörede yaşanan tedhiş olaylarında şubelerimiz zarar görmüş, ama bir tek lira para kaybolmamıştır. İster Kürt, ister Arap, ister diğerleri olsun bütün vatandaşlarımız İş Bankasına karşı bir cumhuriyet müessesesi olarak her zaman inancını korumuştur. Bizim Doğu, Güneydoğudaki pazar payımız İstanbul, Ankara gibi şehirlerimizden oransal olarak iki katıdır.
Özince, Doğu ve Güneydoğuda ağırlıklı olarak yapılması gereken işler ve yatırımlar olmakla birlikte bunları yalnız o yöreyle sınırlı görmemek gerektiğini anlattı. Özince, Batı bölgelerinde, Karadeniz sahilinde, Trakyada dahi maalesef imkanların, altyapının zayıf olduğu, eğitim, öğretim, sağlık hizmetlerinin çok zayıf olduğu yerler var dedi.
milliyet