HAKAN ATEŞ'TEN YATIRIM TAVSİYESİ
MB faizinde tek haneyi görmeyi bekleyen DenizBank Finansal Hizmetler CEO'su Ateş yatırımcılara ne öneriyor?
DenizBank Finansal Hizmetler CEO'su Hakan Ateş, yatırımcılara portföylerinin yarısını döviz, yarısını TL enstrümanlardan oluşan çeşitlendirilmiş bir sepet yapmalarını önerdi. Ateş, yatırımcılara portföylerinin döviz tarafını da dolar ve Euro'dan oluşan bir çeşitleme ile oluşturmalarını tavsiye ederken, portföyün TL yarısını için ise "Yatırımcılara yüksek faizin kalan kırıntılarından yararlanmalarını öneririm. Ayrıca yatırımcılar dünyadan ve Türkiye'den dikkatli seçimlerle hisse senedi yatırımını da portföylerine ekleyebilir. Bir dönem 12'lere 15'lere çıkan fiyat/kazanç oranları şimdi 7'ye 8'e kadar geliyor. En korkuncu 1'e 2'ye gelmesidir. Fiyat/kazanç oranları düştü ama daha da düşecek. Bu oranlar iyice düştüğü zaman alıp bir kenarda bir sene iki sene beklediğinizde inanamayacağınız şeyler olacak" dedi. Ateş, enflasyonun yeniden baş göstermeye başladığı dönemde ise şirket satın alarak büyümek isteyenler için ideal bir ortam oluşacağını öngörüyor.
Dünya piyasalarını, IMF'i ve piyasalarla ilgili beklentilerini konuştuğumuz DenizBank Finansal Hizmetler CEO'su Hakan Ateş, küresel piyasalardaki krizin yeni ataklarla sürmesini bekliyor. Hatta Ateş, krizin etkilerini gelişmekte olan ülkelerin yeni almaya başladığını ama kamu ve bankacılık sektörünün Türkiye'nin bu noktada farklılığını ortaya koyduğunu düşünüyor. Krizin reel ekonomiler üzerinde etkisinin hissedildiğini ve faizlerde daha düşüş olacağını kaydeden Ateş, "Türkiye ithalatını azdırıp ihracatını çok bastırmadan reel faizini düşürme imkanı yakaladı" dedi. Ateş, enflasyonun yıl sonunda yüzde 4'e 5'e bile gerilese sürpriz olmayacağını kaydederek "O zaman mevduat faizi yüzde 10'a geriler. Politika faizinde yüzde 8-9'u konuşmamız lazım. Bu konjonktür böyle devam ederse de yapılacak. Yıl sonunda faizde tek haneye ineriz" ifadelerini kullandı.Ateş, bu yıl ekonominin de yüzde 2 küçülmesini öngörüyor.
100 liralık bir portföyün 50 lirasını dolar ve Euro'dan oluşan bir portföy kalan 50 TL'lik kısmı ise %10-15'i hisse kalanı faiz olarak çeşitlendiren Ateş, "Enflasyona doğru gelme aşamasında ki bir kaç sene var artık satın almak için varlık aramak lazım. Çünkü bu defa da paranın değeri düştüğü için varlık fiyatları artmaya başlayacak. Fakat yine fiyat/kazanç oranlarına bakarak" değerlendirmesini yaptı.
Biz hiç teknenin bir ucuna koşmayız
DenizBank olarak her alanda aktif olmaya çalıştıklarını kaydeden Ateş, 2001 krizi sonrasında en çok satın alma yapan banka olduklarını hatırlattı. Ateş, o dönemde aralarında Tarişbank, Esbank Viyana, İktisat Moskova gibi satışa çıkan bir çok kurumu aldıklarını hatırlatarak şöyle konuştu:
"Neden? Çünkü ben likittim ve kar eden tek bankaydım. İki sebebi vardı. Birincisi pozisyon açmamıştım ikincisi çok fazla Hazine bonosunu almamıştım. Likiditemle çok güzel kazançlarım oldu. Herkes nasıl küçülürüm diye düşünürken biz likiditemizle nasıl büyürüz diye düşündük. Böylece bankayı 'lig' atlattık. Biz hiç bir zaman teknenin bir ucuna koşmadık. Çünkü ben biliyorum ki o dengeyi bozuyor. Herkes bir yere koşuyorsa o tekne devrilir. Bugün Dexia'nın parçasıyız. Bu tür satın almaların Dexia İcra Kurulu tarafından onaylanması lazım. Önerirmisin derseniz, öneririm hiç geri durmam. Burası fırsatlar ülkesi yarın öbür gün yeni fırsatlar çıkacaktır. Biz ayakta kalacağımızdan hiç kuşkumuz yok. Ayakta kalan karlı çıkar. Hele bir de vizyonu varsa.. 2010 yılına biz çok farklı büyüme ve satın alma önerisi ile girebiliriz."
Proje finansmanı dünyası durdu
Global dünyada açıklanan paketlere ve kurtarmalara rağmen hala güvenin tesis edilemediğini anlatan Ateş, "Bugün dünyada, 'tamam 'tıp' herkes eski line'larını açsın' diyecek bir güç yok. Onun için hala güven düzeyi düşük. O endeksi yükseltmeden finans olmaz, finans olmayınca da yatırım olmaz. Yatırım olurda, '10 lirası benden, 90 lirası bankadan' devrine geçmemiz zor olur. Proje finansmanı dünyada durdu. Şimdi herkes tüketimi kıstı. Taleplerini erteledi. Ertelendikçe ticaret hacmi küçülecek. 1.5-2 yılı görmek lazım. Bundan sonraki süreçte istihdam da sorun. Büyüme sıkıntıları dünyada da siyasilerin zor günler yaşayacağı bir dönem ve politik istikrarsızlık demektir" şeklinde konuştu.
Herkes reklamdan kaçarken
biz tam tersini yapacağız
Ateş, herkesin halka ilişkiler ve reklam dünyasından elini eteğini çekerken kendilerinin tam tersi bir hamle ile çok farklı bir adım atmaya hazırlandıklarını kaydederek yeni reklam kampanyalarını hatırlattı. Ateş, kendisinin de Rumelili olduğunu belirterek Elveda Rumeli'yi de büyük bir sempati ile seyrettiğini söyledi. DenizBank Elveda Rumeli'nin başrol oyuncusu Erdal Özyağcılar ve Beyazıt Öztürk ile yeni kampanyaları için geçtiğimiz günlerde anlaşma imzalamıştı.
Türkiye, gruba en iyi kar
getiren taraflardan biri
Geçtiğimiz günlerde 2008 bilançosunu açıklayan ve net 342 milyon TL kar eden banka, 2.6 milyar TL işletme kredisi, 1.1 milyar TL'den fazla tarım kredisi, 2 milyar TL'den fazla ihtiyaç kredisi 1.5 milyar TL konut kredisi ve 386 milyon TL turizm sektörüne kaynak sağladı. Ateş, grup içindeki durumun sorulması üzerine ise Belçika'nın ticari bankacılık bölümü ile Denizbank'ın 39 ülke içinde en iyi karı veren taraflar olduğu bilgisini verdi. Ateş, bankanın büyüklüğüne dikkat çekerek bankanın grup bilançosu içindeki payının da yüzde 2 olduğunu belirtti. Ateş, 2008'in kendileri için iyi bir yıl olduğunu kaydederek bu yıl daha dikkatli olmakla beraber önümüzdeki sene daha iyi sonuçlar almayı hedefledikleri mesajını da verdi.
Çok daha temkinli hareket ettiklerini 150 şube açma planlarını 50'ye düşürdüklerini belirten Ateş, "Daha çok tarımsal ağırlıklı şubeler açmayı planlıyoruz. Yeni personel alımı 300-400 kişi ile sınırlı kalacak. Geçen sene bin 900 kişiyi işe almışız. Tasarruf ve verimlilikten de taviz vermeyeceğiz" diye konuştu.
KUTU
IMF anlaşması mutlaka olmalı ama
duruşumuzu da haklı buluyorum
Hakan Ateş, iş IMF anlaşmasına gelince ise Ateş, hükümetin duruşunu genel hatlarıyla destekliyor. Ateş özetle şu ifadeleri kullandı: "Türkiye 1994 ve 2000'den farklı. Çünkü biz şu anda IMF'ye 'biz kötü yönetildik, kamu bankaları üzerinden borçlandık, kötü yerlere harcadık dolayısıyla kamu maliyemizi finanse et' demiyoruz. Özel sektörü teşviklendirebilir bir yol bulmak lazım. Bunun da birincil yolu FDF'nin azaltılıp kaynakların doğru yatırımlara yöneltilmesi. Gerçekten üretken olan yerlere alt yapı yatırımları yapmak lazım. Bütçenin makul açıklar vererek ekonomiyi finanse etmesi lazım ki özel sektörü ayakta tutsun. Yatırımı yaparken yine de kaynağı düşünerek kaynak yoksa da ne kadar bütçe açığı vereceğini göz önünde bulundurarak yatırım yapmak lazım. IMF'nin belli ölçüde kamu yatırımları ile ekonomiyi rahatlatmaya izin vermesi lazım. Bu arada, IMF'in belediyelerle ilgili talebi haklı. Her şeyi bilançonuza doğru kayıt etmelisiniz ki kredibiliteniz olsun. Yabancı yatırımcı bakıp bütçe açığı vermiyor ama belediyelerde şöyle oluyor derse zaten parayı alamazsın. Tasarruf açığı olan bir ülke olarak yabancı tasarruflara mecburuz. Onun için bilançoyu da çok açık denetletmek zorundayız. Dolasıyla bu tür kurallara riayet etmek lazım. Ama ileriye doğru hiç bir şey harcayamazsınız faizi de yükselt denip sıkıcı tedbirler isteniyorsa da bu bizim önümüzü keser. Önce özel sektör darbe alır, ardından da bankacılık kötü aktifler yüzünden yaralanır. Hükümeti bu anlamda destekliyorum ama bunun da bir süreci var. Bugün bütün dünya ülkeleri mevduata ve dış borçlanmaya garanti getirerek sermaye enjeksiyonu gibi onlarca karar aldı biz de daha bu anlamda hiç bir şey olmadı. Bizde Merkez Bankası zaten bizim ve faizsiz duran paramızın karşılık oranını düşürerek 2 milyar 750 milyon doları geri verdi. IMF önemli mutlaka olmalı ama duruşumuzu da haklı buluyorum."
KUTU
Atom bombasında da sorun
reaksiyonu durdurmaktır
Global krizin 3'ncü evresi olan ekonomik krizin yaşandığını ama ikinci evre olan ABD'deki banka konsolidasyonunun da gelen veriler ışığında henüz tamamlanmadığını gördüklerini belirten Hakan Ateş, "Doğu Avrupa ülkelerinde krizin gelişmekte olan ülkelere etkisini gördük. Bu bize doğru da gelecek. Türkiye onlara göre çok şanslı bir konumda. Kriz gelmedi değil ama etkisini yeni gösterdi. İlk kurşunu yediğiniz zamanda yaranın sıcaklığını hissetmezsiniz derler. Koşmaya devam ederseniz sonra bir bakarsanız ölmüşsünüzdür. O evreye maalesef yeni giriyoruz" dedi. Ateş, kredi mekanizmalarının hala işlemediğini ve zincir efektinin kırılmadığını aktararak 2007'den beri bunun 'L' şeklinde bir kriz olduğunu düşündüğünü hatırlatarak şöyle dedi:
"Suyun altında uzunca bir seyahatimiz var. Girdik altına böyle gideceğiz. Burada bir sürü zaiyatımız olacak. Maalesef magmaya doğru gidiyoruz. Bunun sonucu reel ekonomilerdeki çöküştür. Burada sadece sektörlerden, firmalardan da bahsetmiyoruz. Ülkelerden bahsediyorum. Bugün az nufuslu ama kaldıracını çok kullanarak finansını çok büyütmüş ülkelere ve CDS'lerine bakın. Atom bombasında da sorun reaksiyonu başlatmak değil durdurmak. Şimdi reaksiyonu durduracak bir sistemin bulunduğuna ben şahit değilim."
Ticari daralmaya karşın
Bizim aktiflerimiz değerli
Türkiye'nin kamu ve bankacılık tarafında krize güçlü girdiğini belirterek "Biz Türk bankaları olarak 2003'te dünyada kimsenin adını bilmediği CDS, CDO diye 10 kere 20 kere katlayarak tuhaf ürünler yaratmadık. Biz, enerjiye, tarıma, alt yapıya, turizme kredi verdik. Ticari daralmaya karşı bunlar hala kıymetli aktiflerdir. Hissedarı zor duruma düşebilir. O yatırımı likide çevirebilir aldığı parayla diğer yatırımlarını kurtarabilir. Ama o yatırım başka birinin elinde yine değerlidir" dedi.
Krizin dibi görüldüğünde hala verimli ve üretken olan şirketlerin öne çıkacağı öngörüsünde bulunan Ateş, ağırlıklı olarak yeni zenginlerinde Çin başta olmak üzere Asya ülkelerinden çıkacağını düşünüyor.
* Ece CEYHUN - BORSA / FİNANS SERVİSİ
Bu syleşi Cuma günü Dünya Gazetesi'nde yayımlanmıştır.