BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,85 -2,92 363.220.000.000,00
ALBRK 7,92 -1,86 19.800.000.000,00
GARAN 141,20 -0,77 593.040.000.000,00
HALKB 37,06 -1,12 266.267.874.236,52
ICBCT 13,38 0,38 11.506.800.000,00
ISCTR 13,72 -1,22 342.999.588.400,00
SKBNK 7,79 0,13 19.475.000.000,00
TSKB 12,80 -0,31 35.840.000.000,00
VAKBN 29,88 -3,36 296.287.735.107,24
YKBNK 35,94 -2,18 303.587.023.146,96

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkFAİZLERDEKİ DÜŞÜŞ BANKALARIN GÜCÜNÜ GÖSTERDİ----

FAİZLERDEKİ DÜŞÜŞ BANKALARIN GÜCÜNÜ GÖSTERDİ

FAİZLERDEKİ DÜŞÜŞ BANKALARIN GÜCÜNÜ GÖSTERDİ
03 Temmuz 2009 - 23:17 www.finansingundemi.com

İş Bankası, 2008 ve 2009’da toplam 500 yeni şube açmayı planlıyordu. Bu yıl yeni şube sayısı 80-100’de kalacak. İş Bankası Genel Müdürü Özince, faizlerin düştüğü ortamda “sürat koşucuları”nın pek başarılı olamayacağı görüşünde...

“Faiz düşüşü bankaların gerçek gücünü ortaya çıkardı” İDİL TARAKLI - PARA DERGİSİ ERSİN Özince, Türk bankacılık sektörünün lider isimlerinden biri. Uzunca bir süredir Türkiye’nin en büyük özel bankası İş Bankası’nın genel müdürlüğünü ve sektörün üst kuruluşu Türkiye Bankalar Birliği’nin başkanlığını yürütüyor. Bu açıdan, Özince’nin finans sektörüne yönelik değerlendirmelerinin, beklenti ve yorumlarının önemli olduğunu düşünüyoruz. Finans sektörü, hem dünya hem de Türkiye’de keskin bir virajdan geçiyor. Global krizin kaynağının küresel finans sistemi olduğu malum. Ersin Özince, gelinen noktada, Türkiye’nin kredibilitesi artmadan faizlerin düşeceğine pek olasılık vermiyor. Faizlerin bu döneme kadar izlediği düşüş trendininse Türk bankacılık sektörünü daha konvansiyonel bir yapıya büründürdüğünü düşünüyor. Özince’ye göre, bu ortam da özellikle İş Bankası gibi büyük bankaların ciro gücünü ortaya çıkardı. Ersin Özince, faizlerin düştüğü ortamlarda “sürat koşucusu” gibi davranan bankaların başarılı olamayacağına inanıyor. Özince, “Bizim her dönem daha fazla para kazanalım gibi bir telaşımız yok. Önceliğimiz, istikrarlı bir banka olarak istikrarlı bir Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak” diyor... Bankaların ikinci çeyrek gelirlerinin de yüksek çıkması bekleniyor. Siz de buna katılıyor musunuz? Yılın ikinci yarısı için beklentileriniz neler? Yılın ilk yarısında, faizlerin hızlı düşmeye devam etmesi ve bankaların yaptığı yeni plasmanların değer kazanmasıyla dönemsel karlar elde edileceği doğru. Öte yandan sorunlu kredilerde de göreceli bir daralma gözleniyor. Dolayısıyla bankalar ikinci çeyrekte de karlılıklarını muhafaza edebilir. Ancak ikinci yarıda bu neticeyi elde etmek daha zor olacak. Çünkü kar marjları daralıyor ve aktif büyüme hızı çok yavaşladı. IMF’yle olası bir anlaşma bu beklentinizde değişikliğe yol açabilir mi? IMF’de özel bir sonuç beklentisinden çok, sonucun ortaya çıkmasından yanayım. Bu konunun uzun süredir gündemde kalması birtakım olumsuzluklara yol açtı. Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’nun her türlü hakkından yararlanması gerekir diye düşünüyorum. Bu sadece Türkiye’nin değil IMF’nin de menfaatine olacaktır. Faizlerinse her koşulda mevcut seviyelerini koruyacağını öngörüyorum. Belki TL faizlerinde bir miktar gevşeme olabilir. Ama döviz kredilerinde olmayacağını düşünüyorum. Bu beklentimin tutmamasından da mutsuz olmam. Çünkü beklentim tutmazsa faizler daha da düşecek demektir. Bu da iyi olur. Serbest piyasa ekonomisine ve faziletlerine inanan biri olarak, oranları piyasanın belirlemesi gerektiği fikrindeyim. Zaten Türkiye’nin kredibilitesi artmadan reel faizler daha fazla düşemez. Peki tahvil faizlerinin de dibe geldiğini söyleyebilir misiniz? Hazinemiz bu konuda son derece yetkili ve güçlü konumda. Kredibilite artarsa faizler biraz daha düşebilir. Ama bunu da pek öngörmüyorum. Yıl sonuna kadar mevcut seyrini korur diye düşünüyorum. Faizlerin düşmesini istiyorsunuz ama, bu bir şekilde bankaların bilançolarına olumsuz yansıyacak... Hayır. Faizlerin düşmesi, özellikle İş Bankası gibi büyük bankaların ciro gücünü ortaya çıkarır. Faizler düştüğünde iş daha konvansiyonel bir yapıya bürünür. Faizlerin düştüğü ortamda “sürat koşulcuları” başarılı olamaz. Ayrıca bizim “Aman her dönem daha fazla para kazanalım” diye bir telaşımız da yok. Önceliğimiz, istikrarlı bir banka ve istikrarlı bir Türkiye ekonomisine sahip olabilmek. Türkiye hakkında bu kadar olumlu görüşler dile getirilirken reytingimizin çok düşük olması hakkında ne düşünüyorsunuz? Yanılmıyorsam Kolombiya’nın bile altındayız... Birinci sorun, Türkiye’yi yeterince iyi tanıtmıyoruz. Bunda, içinde bulunduğumuz panik ve kaygı havası da etkili oluyor. Böyle bir ortamda reyting şirketlerinin bizi olumlu değerlendirmesini beklememek lazım. Reyting şirketleri özellikle Türkiye’yi değil, Türkiye’nin yakın çevresini de iyi değerlendiremiyor. Bizim daha açıklayıcı olmamız, onların da biraz daha önyargılardan arınmaları lazım. Türkiye’nin farklı dinamikleri olduğu çok net. Bunun da yatırımlar açısından ülkemize ayrıcalık kazandırdığı aşikar. İş Bankası’nın finansal olmayan iştiraklerini elden çıkaracağı ya da hissesini azaltacağı gibi söylemler var. Nedir bu işin aslı? Grubumuzun bu yönde aldığı bir karar yok. Günümüz şartlarında böyle bir şeyin olabilirliği veya İş Bankası’nın iştiraklerini satma ihtiyacı da yok. Bankanın serbest sermayesi de toplam özkaynağı da çok tatmin edici bir düzeyde. Ancak Şişe Cam gibi büyük çoğunluğa sahip olduğumuz iştiraklerde payımızı azaltabiliriz. Böylece borsaya açık bölümü artırarak küçük sermayedarla payımızı bölüşebiliriz. Ama takdir edersiniz ki bunu piyasa koşullarının uygun olduğu bir ortamda yapmak gerekir. Kaldı ki şu anda acil nakde ihtiyacımız veya değerlendirecek daha iyi bir alternatifimiz de bulunmuyor. Üstelik iştiraklerimizin hepsi de karlı konumda. İş Bankası, takipteki krediler için yüzde 100 nakit ayıran istisna bankalardan biri. Mevcut koşullarda bu konuda bir gevşeme olabilir mi? Biz bugüne kadar takipteki kredilerimizi hiç satmadık. Bunu dünyanın birçok yerinde bankalar, hatta şirketler bile yapıyor. Bu bir yönetim şekli. Şimdiye kadar bu politikayı izledik. Ancak bundan sonrada böyle gidecek diye bir kural yok. Ancak takipteki kredi oranınız birçok bankadan fazla... Evet, bankamızın takipteki kredi oranı sektördeki pek çok bankadan yüksek gözükür. Sektörde sorunlu kredi oranı 4.8, bizde 5.3. Çünkü biz takipteki kredileri satmıyoruz. İzlemeye alıyoruz. Tahsili geciken alacakların önemli bir bölümünü tahsil edip yeniden kar olarak döndürüyoruz. Zaten bu yılki artış hızı da sektörün altında kaldı. İş Bankası’nın takipteki kredileri 5 Haziran’a kadarki dönemde yüzde 17.5, sektörde ise yüzde 37 arttı. Krizde kapan şubeleriniz oldu mu? İstihdam planlarınızda bir değişiklik söz konusu mu? Bugün itibariyle bin 51 tane yurtiçi ve yurtdışı şubemiz var. Kapatma değil ama nadiren birleştirdiğimiz şubeler oluyor. Krizin şube açma hızımızı yavaşlattığı bir gerçek. 2009 ve 2010’a yönelik 2 yıllık dönem için 500 civarında yeni şubenin analizini yapmıştık. Ama kriz çıkınca bu yıl yeni şube açılışlarını 80-100 arasında sınırlamaya karar verdik, Bu da 800 civarında ilave istihdam demek. Bu yılki büyüme planınız nedir? En az yüzde 10 büyüme öngörüyoruz. Hükümetin ÖTV ve KDV indirimleri kredi talebini artırdı mı? Bir miktar canlandırdı. Ancak benim izleyebildiğim kadarıyla daha çok otomotiv finansman şirketlerinin ciroları arttı. Zaten en büyük artış da otomotiv sektöründe oldu. Tabii bankalarda da bir miktar canlanma oldu. Tüketimdeki hareket de bu sayede elde edildi. Yararlı olduğu aşikar. Ancak abartılacak boyutta değil. Sürdürülmesinde fayda var. Banka kredileri açısından bu indirimlerin sürmesi yarar sağlayabilir. Peki kredi takibini artırdı mı ya da arttır diye bir endişeniz var mı? Hayır. Özellikle otomotiv ve dayanıklı tüketim mallarında çok büyük bir sorun çıkmadı. Bu konuda sorun daha çok kredi kartları ve küçük esnaf kredilerinde yaşanıyordu. O da yavaşlıyor. Genel olarak piyasaları nasıl görüyorsunuz? Kriz çok ciddi boyutlarda. Etkileri de ciddi boyutlarda devam edecek. Türkiye, en çok ihtiyaç hissedilen büyüme, ticari ilişkilerin gelişmesi gibi konularda şansı ve gücü olan ülkelerden. Siyasi ve ekonomik kaygılar gündemden kaldırılabildiği takdirde bu krizden nispeten güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum. KUTU “TL’de her zaman reel getiri var” İş Bankası, Türkiye bankacılık sektöründe istikrarlı, sağlamcı ve temkinli karakteriyle ön plana çıkıyor. Bankanın bu yapısı, Genel Müdür Ersin Özince’nin yatırımcıya önerilerinde de kendini gösteriyor: “Tasarruf sahiplerine daima TL yatırım araçlarını tavsiye ediyorum. Banka mevduatı, devlet tahvili ve riski az olan yatırım fonları her dönem reel getiri sağlıyor. Spekülatif amaçlı yatırımları ise her yatırımcının kendisinin değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu açıdan döviz, altın, gayrimenkul gibi yatırım araçlarını spekülatif amaçlı değerlendirmek gerekir. Hisse senetlerine ise uzun vadeli bakarak yatırım yapılması daha yararlı olacaktır.”
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!