Ersin Özince'nin açıklamaları -3-

2009'daki küçülmenin beklentilerinin altında kaldığını söyleyen Özince, " 2009'un son çeyreğinde yüzde 5,5-6 oranında küçülme beklendiğini belirterek, "Yüzde 4.7, kötünün iyisi. İyi oldu, güzel bir haber diyerek şöyle devam etti. "2010 yılı için bizim iktisatçılarımız yüzde 3.5 yıl genelinde büyüme öngörüyorlar. Ümit ederim bu daha yüksek olur. Bizim sürdürülebilir bir gelişmeye, sürdürülebilir ekonomi politikalara, sürdürülebilir rekabetçiliğe ihtiyacımız var. Bir sene eksi 6, öbür sene artı 15... Türkiye öyle yönetilebilecek ülke değil. İstikrarlı ekonomiye sahip olmak hepimizin arzu ettiği bir şey.'' İş Bankası'nın 180 bin müşterinin kredilerini yapılandırdıklarını, ''hastaneye yatmadan ayakta tedaviyle'' bunları toparladıklarını, bunların 180 binin 170 bininin bireysel, 10 bininin ticari olduğunu, 170 binin içinde 150 binini kredi kartında gerçekleştirdiklerini anlatan Özince, ''Bir de hastanede yatanlar, sorunlu krediler var. Bunlar 134 bin civarında. 450 milyon lira bunların karşılığı. Biz borçluyu paketleyip satmayı arzu etmiyoruz, fakat elde bayatlayan ve ihtisasımız dışında kalanları da tutmakta zorlanıyoruz. Sorunlu krediyi ciddi boyutta kendi bilançomuz içinde iyileştirmeye çalışıyoruz. Bu zor, ciddi fedakarlıklar gerektiren ve riskleri olan bir politika'' şeklinde konuştu. Türkiye'de borçların ödendiğini ifade eden Özince, ''İşsiz kalınca ödeyemeyebiliyor, ama ölüsünün bile borcunu hala ödeyen yapıya sahibiz. Bu iyi bir yapı. Spekülatif amaçlı kredi alan insanların ödemekten imtina ettiği bir ortamda bu ilginç bir olgu'' diye konuştu. İş Bankasının geçmişte dedikodularının yapıldığı dönemleri yaşadığını, ancak kendi imkanlarıyla hiçbir destek almadan kendi işini yapmaya devam ettiğini vurgulayan Özince, ''Asra merdiven dayamış bir Cumhuriyet kuruluşuyuz. İş Bankasıyla ilgili tek tartışılan konu var. O da 'CHP, İş Bankasından para alıyor mu almıyor mu?' Onun da cevabını Atatürk elle yazmış. Dil ve Tarih Kurumu almış'' şeklinde konuştu. ''Bankaların reel sektörü desteklemediği'' eleştirileriyle ilgili de Özince, şu görüşleri dile getirdi: ''Bu tür tartışmalarla bizim hiç ilgimiz yok. Bankacılık sektörünün de avukatı değiliz. Bankacılık sektörünün yarısı 2001 krizinde battı. Biz alnımızın akıyla çıktık. Bizi hiç polemikler ilgilendirmiyor. Böyle bir tartışmanın hiç tarafı değiliz. Hangi sanayi ticaret odasının yöresine gidersek, bunun hep farklı yansıdığını görüyoruz. Bizim reel sektör tartışmalarıyla ilgimiz yok. Bankalar arasında reel sektörle en fazla ilişki halinde olan bankayız.'' Özince, kredilere ilişkin sorulara da, ''Ben kredi vermeye istekliyim. Kredi var, şu anda da var. Ama krediyi hak etmek için kredibilite gerekiyor'' dedi. Özince, KOBİ kredilerine ilişkin bir soru üzerine de KOBİ kredilerinin toplam kredilerden aldığı payın düşmesini beklemediğini, ancak krizde en fazla etkilenen KOBİ, hatta mikro işletmeler olduğunu, bu nedenle bireysel kredilerin artışının her zaman daha yoğun gerçekleşeceğini, sadece konut kredisi arzının bile bireysel kredileri sürüklemeye daha uzun yıllar devam edeceğini söyledi. Bu oranın KOBİ kredileri aleyhine gelişmemesi için KOBİ'lerin bünyelerini güçlendirmesi gerektiğine işaret eden Özince, bu açıdan KOBİ'lerin tahvil piyasasına erişimini desteklediğini, ancak bunun için bazı yapılanmalar gerektiğini vurguladı. Kredi talebinde çok ciddi daralma yaşandığına dikkati çeken Özince, ''Faiz oranları ne mevduat yönünden çok tatmin edici bulunuyor, ne de kredi yönünden krediyi verenler açısından tatmin edici bulunuyor. Bence 10 yıllık konut kredi oranı büyük bir fırsat'' dedi.