Ekonomide büyüme yüzde 5'i aşacak

Türkiye İş Bankası, ekonominin 2010 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11 büyüdüğünü, yıllık büyümenin ise yüzde 5'i aşacağını tahmin ettiklerini bildirdi. Haziran ayına ilişkin olarak Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürlüğü tarafından hazırlanan, ''Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Gelişmeler'' ile Ing Bank Hazine Grubu Ekonomik Araştırmalar Bölümü tarafından hazırlanan bültenlerde, Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeler değerlendirildi. Türkiye İş Bankası'nın bülteninde, dünya genelinde, krizin ikinci aşaması olarak adlandırılan ve bütçe açıkları ile yüksek borç stoklarının sürdürülebilirliğine ilişkin gelişmelerin global piyasaların gündemini oluşturduğu bir dönemde, Türkiye?nin mali kural uygulamasını açıklamasının olumlu karşılandığı belirtildi. Nitekim, kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in mali kuralın yasalaşması halinde Türkiye?nin kredi notunun artabileceğini açıkladığı kaydedilen bültende, mali kural uygulamasının kamu maliyesi politikalarının öngörülebilirliğini artırmak ve risk primleri ile borçlanma maliyetlerinin azalmasını sağlamak açısından olumlu bir gelişme olduğunu düşündükleri kaydedildi. İşsizlik oranının geçen yılın aynı dönemine göre gerilemekle birlikte halen kriz öncesi seviyelerin oldukça üzerinde seyretmesinin, iç talebin canlanmasını ve kredi hacmindeki artışın ivme kazanmasını engelleyen bir unsur olmaya devam ettiği bildirilen bültende, önümüzdeki dönemde işsizlik oranının seyrinde ekonomideki toparlanmanın gücü ve Hükümet tarafından alınacak önlemlerin etkili olmasının beklendiği ifade edildi. Öte yandan, Avro Bölgesi ülkelerindeki ekonomik büyüme başta olmak üzere dış talebe ilişkin göstergelerin kriz öncesi döneme göre zayıf seyrettiği ve ihracat üzerinde belirsizlik yarattığı kaydedilen bültende, ithalatın, Türkiye ekonomisindeki toparlanma eğilimi paralelinde hızlı artış sürecine girdiği bildirildi. Ekonomik aktivitedeki artışın devam etmesi ve emtia fiyatlarının yüksek seyrini sürdürmesi halinde cari açığın 2010 yılı sonunda 30 milyar doları aşacağını tahmin ettikleri belirtilen bültende şöyle denildi: ''Son dönemde başta Avro Bölgesi olmak üzere bazı gelişmiş ülkelerde kamu borç stokunda ve bütçe açıklarında sürdürülebilirlik endişesinin devam etmesi küresel risk algılamasını etkileyen başlıca unsur olmuştur. Önümüzdeki dönemde, bölgenin büyük ekonomilerinde yaşanabilecek sorunların global ölçekte de yansımaları olacağı dikkate alındığında, krizde ikinci bir dip görülme olasılığını artırabilecek gelişmelerin global toparlanma sürecini olumsuz etkilemesi kaçınılmaz olacaktır. Bununla birlikte, Türkiye ekonomisinde iyileşme süreci özellikle iç talebin güçlü seyrinin etkisiyle piyasa beklentisinin oldukça üzerinde seyretmektedir. Yıl genelinde bu eğilimin devam etmesi halinde kredi hacmindeki artışın süreceği tahmin edilmektedir. Öte yandan, Türkiye?nin en büyük ihracat pazarı olan Avro Bölgesi'ndeki sorunların derinleşmesi durumunda Türkiye ekonomisi bu durumdan olumsuz etkilenebilecektir.'' -ING BANK- Ing Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren tarafından kaleme alınan ''Ekonomi Politikaları: Söylemek bir şey, yapmak ise başka bir şey...'' başlıklı değerlendirmede de, küresel enflasyon baskısının hala çok sınırlı olduğu, enflasyonun sadece Asya ekonomileri ve Brezilya, Türkiye gibi hızlı toparlanan birkaç gelişmekte olan ülkenin problemi olmaya devam ettiği bildirildi. Gelişmiş ekonomilerde merkez bankalarının önümüzdeki 12 ayda daha çok varlık fiyatlarındaki olası bir şişkinliği önlemeye ve maliye politikalarındaki hızlı sıkılaştırmayla bankacılık reformlarının etkilerini dengelemeye odaklanmaya devam edeceği ifade edilen bültende, sonuçta politika uygulamalarının en önemli kırılganlık unsuru olmaya aday olduğu, bunun da 26-27 Haziran G20 Zirvesi?nde yeniden test edilmesinin beklenebileceği kaydedildi. Bu ortamda düşük kamu borç oranının, sağlam bankacılık sistemiyle Türkiye?nin Doğu Avrupalı rakiplerinden pozitif olarak ayrıştığının görüldüğü belirtilen yorumda şöyle denildi: ''Mayıs?ta Meclis?e sunulan ve Temmuz?da 2011 bütçe çalışmaları başlamadan önce yasalaşması beklenen Mali Kural Yasa Tasarısı da Türkiye?nin yapısal kredi değerliliğini güçlendirecek. Tasarının açıklanması sonrasında gelen ilk sinyaller de bu beklentimizi destekliyor. Moody?s, tasarının onaylanması halinde Türkiye?nin kredi notunun artırılabileceğini belirtti. Temmuz?da bu kurumdan en azından görünüm değişimi görme olasılığımız güçlü. IMF heyetinin IV. Madde çalışmalarının geçici sonuç açıklamasında da tasarı olumlu görülürken, uygulama için ek mekanizmaların gereğine dikkat çekildi. Son dönemde sıkıntıya düşen Macaristan?ın Kasım 2008?de Mali Kural Yasası çıkardığı ve uygulamanın bağımsız bir konseyce izlendiği anımsanırsa, uygulamanın sözlerden daha değerli olduğu açık. Türkiye?nin bugün itibarıyla güçlü ekonomik yapısı ile mali sıkılaştırmayı kısa dönemde gerçekleştirmesi mümkün. Bunun gerçekleştirilmesi ise ülkenin yatırım kategorisinde kredi derecesine öngörülenden daha önce ulaşmasına destek olabilir''.