BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 70,00 0,21 364.000.000.000,00
ALBRK 7,92 0,00 19.800.000.000,00
GARAN 141,40 0,14 593.880.000.000,00
HALKB 37,24 0,49 267.561.134.284,08
ICBCT 13,33 0,08 11.463.800.000,00
ISCTR 13,77 0,36 344.249.586.900,00
SKBNK 7,81 0,26 19.525.000.000,00
TSKB 12,77 0,08 35.756.000.000,00
VAKBN 29,72 -0,60 294.701.187.663,56
YKBNK 35,96 0,06 303.755.964.172,64

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkDENİZBANK PERSONEL ÇIKARMAYACAK----

DENİZBANK PERSONEL ÇIKARMAYACAK

DENİZBANK PERSONEL ÇIKARMAYACAK
24 Aralık 2008 - 10:56 www.finansingundemi.com

DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, 50 yeni şube açacaklarını belirterek, 30 Eylül 2009 tarihi itibariyle DenizBank'ın mevduatın krediye dönüş oranının, yüzde 135 olduğu bilgisini verdi.

DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, 2008'in ilk 11 ayında kullandırdıkları 5 milyar 200 milyon YTL'lik kredinin 1,1 milyar YTL'lik bölümünün, kriz başlangıcının ardından eylül-kasım döneminde kullandırıldığını bildirdi. Ateş, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, DenizBank'ın, Dexia'nın grup karlılığı içindeki payının, 2007 sonunda yüzde 8,9 iken, 2008'in birinci çeyreğinde yüzde 9,3, ikinci çeyreğinde yüzde 10,7, üçüncü çeyreğinde yüzde 33'ün üzerine çıktığını kaydetti. DenizBank'ın şu anda belediyelere "programlı olarak kredi" veren "tek özel" banka olduğunu ve 16 adet büyük şehrin 11'iyle bilfiil kredi limiti açarak çalışıyor olduğunu dile getiren Ateş, pazarın hem üst hem alt kesiminde çok aktif olduklarını bildirdi. Ateş, 2008'in ilk 11 ayında 5 milyar 200 milyon YTL'lik kredi kullandırırken, bunun 1,1 milyar YTL'lik bölümünün, kriz başlangıcının ardından eylül-kasım döneminde gerçekleştiğini vurgulayarak, 2 milyar YTL'lik işletme kredisinin 378 milyon YTL'lik bölümünün ve 1 milyar YTL'lik tarım kredisinin de 325 milyon YTL'sinin kriz sonrası dönemde sağlandığına işaret etti. Bireysel kredilerde de kriz sonrası 408 milyon YTL'lik kredi verildiğini söyledi. Dünyanın karşı karşıya kaldığı bu "afet" karşısında kendilerinin de, kredi verirken her türlü tedbiri aldıklarını belirten Ateş, sektörde en düşük problemli kredi oranına sahip bankalardan biri olduklarının altını çizdi. Hakan Ateş, 30 Eylül 2009 tarihi itibariyle DenizBank'ın mevduatın krediye dönüş oranının, yüzde 135 olduğu bilgisini verdi. Bunun, ilk 10 banka arasındaki "en yüksek oran" olduğunu dile getiren Ateş, "Bizim, netice itibariyle, ülke ekonomisine her alanda, kamu finansmanı, proje finansmanı, kurumsal, ticari, işletme, tarım, bireysel bu alanların hepsinde son derece aktif katkımız var. Dexia, hissedarımız olarak bize her zaman saygılı oldu. Biz yerli bir bankayız. İsmimiz de aynen duruyor, yönetimimiz de aynen duruyor, stratejilerimiz de aynen duruyor" diye konuştu. -"PLANIMIZDA 50 ŞUBE DAHA AÇMAK VAR"- "Hedeflerimizi tutturduk, böyle bir kriz yılında" diyen Ateş, önümüzdeki sene karlarını, piyasadaki etkinliklerini artırmaya yönelik tutarlı hedefler koyduklarını belirterek, özellikle KOBİ'lere, tarıma ve bireylere her ürünle, her alanda yoğun hizmet vermeyi sürdüreceklerini vurguladı. Ateş, 2009 yılı hedeflerine ilişkin olarak, şöyle dedi: "Bu yıla kadar olanlara göre daha az büyüme hedefleri var. Bu tabii risk alan her kurumun doğal refleksidir, krizler ve kötü dönemler karşısında. Önümüzdeki sene, işten toplu eleman çıkartma söz konusu değil ve olmayacak. Planımızda 50 şube daha açmak var. Bu, daha fazlaydı ama şimdi burada yavaş gitmeyi uygun görüyoruz. Bunların önemli bir bölümü yine daha alt segmentlere hizmet veren şubelerimiz olacak, tarıma ağırlık veren yerler olacak." Ateş, hem krediler, hem toplam aktifler tarafında, 2009'da beklenen enflasyonun üzerinde büyüme hedeflediklerini ifade ederek, Dexia'nın kendilerine olan desteğinin hiçbir zaman azalmadığına ve aynı biçimde sürdüğüne dikkati çekti. Ortalama büyümelerinin, kurulduğundan bu yana yıllık yüzde 60-70'ler civarında olduğunu anlatan Ateş, "Önümüzdeki seneyi de iyi yönetmek için, görüyoruz ki kriz ortamı, riskler çok artıyor, ona da vaziyet aldık" dedi. DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Ateş, krizin, belli bir dönem, bütün bilançoları, bütün ülkeyi etkileyeceğine işaret ederek, şöyle devam etti: "Zarar gören, batan (şu veya bu nedenle ister kredisi kesildiği için, zarara girdiği için) firmalar, bankalar için bir tehdit unsurudur başlı başına. Bumerang gibi döner bankacılığın başına çarpar. O nedenle bankacılık zaten firmalarla halihazırda (sadece kendi adıma değil bütün sektördeki bankalar için konuşuyorum) gayet güzel bir iletişim, diyalog içindedir. Firmalardan da beklenen bankalarına karşı açık, saydam olması. Yani, bankacısını avukatı, doktoru gibi düşünebildiği zaman, birçok zorluk çok daha kolay aşılacaktır. Aksi halde ne saklamanın bir faydası var ne de korkunun ecele faydası var. Bu krizi hepimiz göğüsleyeceğiz, hepimiz de üstümüze düşen kadar eziyeti ve cefayı çekeceğiz. Ülkemizi bu işten sağlıklı çıkarabilmenin en önemli, birinci koşulu finans sektörünü sağlıklı yapıda tutmak." -"YÖNETİCİNİN KENDİNİ TEHDİT ALTINDA HİSSETMEMESİ LAZIM"- Ateş, Türkiye'de finans sektörü kuvvetli olmasaydı İngiltere, ABD, Almanya gibi ülkelerin aldığı tedbirleri Türkiye'nin de alması gerekeceğine işaret ederek, "Onun için biz yatıp kalkıp bankacılığımızın sağlamlığına ve risklerin iyi yönetilmiş olmasına dua etmek durumundayız" dedi. Hakan Ateş, kriz döneminde hiçbir kamu bankasında "satış" ve sistemin yüzde 85'ini elinde tutan 10 banka arasında herhangi bir konsolidasyon beklemediğini ifade ederek, "Kriz geçene kadar herkes sıkı duracak. Bir İngiliz deyişi var; kafanı usturaya vurduruyorsan fazla kımıldama, hareket etme..." Kredi mevduat oranının, kamu bankalarında yüzde 60'lar civarında olduğunu kaydeden Ateş, "devlet bankalarının gerekirse piyasaları düzeltmek için pozisyon alacağı" şeklindeki değerlendirmeye ilişkin, "Kamu bankalarının da daha fazla sektörü destekleyeceği haberiyse bu, bizi son derece mutlu eder. Kamu bankaları tarafından da bizim oranımıza yakın şeyleri görebilirsek, bu bizi mutlu eder" görüşünü dile getirdi. Ateş, üzerlerinde "kanun tehdidi" bulunduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: "Biz netice itibariyle kamu görevlisiyiz, ister kamuda çalışalım ister çalışmayalım. Mevduatın bekçisiyiz. Zaten kendi sorumluluğumuzu almak zorundayız. Olağanüstü geçici dönemdeki yanlış hareketi olan bir takım banka yöneticileriyle ilgili alınan tedbir olağanüstü hal koşullarıdır ve bunun, normal hale dönülünce kaldırılması ve bizim de Avrupa bankacılığıyla eşitlenmemiz gerekir, en azından cezai yönden. Diğer düzenlemeler yönünden de öyle olması gerekir ama hiç değilse bu ceza yönünden. Şimdi siz, kamu bankasına diyebilir misiniz ki, (Sen her ne kadar bu suçtan yargılanabilirsen de sen şuna şunu yap?) O, o işe ikna olmadan onu yapmaz, yapamaz. Ama şu da bir gerçek ki kredi de batabilir bankacılıkta. Ticarette nasıl kar zararın ortağı, bankacılıkta da iyi firma da oluyor kötü firma da olabiliyor. Burada yöneticinin kendini tehdit altında hissetmemesi lazım. Eğer bütün kanun, kural ve kaidelere uyduysa otomatikman kendi hakkında zimmet suçlamasıyla dava açılabilme tehdidi üzerinde olmamalı. Böyle bir korkuyla insanların iş yapması daha zor oluyor." -"SEKTÖR ÜZERİNDEKİ ÖN YARGILARIN KALKMASI YARARLI OLACAKTIR"- "Bankalar ne yapsa kabahat" ifadesini dile getiren Ateş, bir ülkenin bankacılığına sahip çıkması gerektiğini düşündüğünü çünkü kaynakların akılcı dağılımını başka türlü yönetme şansı olmadığını belirterek, şöyle dedi: "Bankacılık sektörü üzerindeki ön yargıların behemehal kalkması, öncelikle kalkması, bankacılık için değil daha ziyade, fazlasıyla kamu otoriteleri ve özel sektörümüz açısından yararlı olacaktır ve toplamda ülkemizin gelişmesine daha fazla katkıda bulunacaktır. Yeter ki bankacılığın ne olduğunu ne işe yaradığını nasıl fonksiyon, faaliyet gösterdiğini anlayalım, bilelim, idrak edelim." Ateş, sektör açısından 30 Eylül 2008 tarihine kadar kredi geri dönüşlerinde bir sorun yaşanmadığını kaydederek, 31 Aralık'tan itibaren belli zorlanmaların olacağını çünkü en iyi firmanın bile bazen likidite sıkıntısı çektiğini söyledi. "BÜYÜME NÖTR OLURSA BÜYÜK, BÜYÜK, BÜYÜK BAŞARIDIR" Hakan Ateş, "2008 bir şekilde atlatıldı. Biz şimdi 2009'a bakalım. 2009'da sıkıntı olacaktır. O nedenle de burada el birliğiyle ve hızlı, süratli, esnek karar alma kabiliyetine sahip olması lazım bankacılık sektörünün. Bu çok önemli. Bu imkan elimizden alındığı zaman, gerçekten bu firmalara yansıyacak ve firmalar zor duruma düşecekler" değerlendirmesinde bulundu. Ekonomide 2009 hedeflerinde, IMF ile yapılacak anlaşmadan sonra bir revizyon olacağını düşündüğünü ifade eden Ateş, "Türkiye gibi büyük bir ekonomide böyle bir kriz yılında, (ki böyle bir kriz yılında ABD, Avrupa ve Japon ekonomilerinin hepsi küçülecek), nötr olursa yani ne büyüme ne küçülme olursa, büyük, büyük, büyük başarıdır" dedi. Hakan Ateş, Merkez Bankası'nın faizleri daha fazla düşürmesiyle kurda çok büyük oynama olmayacağını anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu bakımdan Türkiye, çok tarihi bir fırsat ele geçirmiştir. Cari açığı artırmadan, reel faizi düşürme şansını yakalamıştır. Bunu inşallah Merkez Bankamız da böyle addedecektir ve faiz düşürmeleri böyle devam edecektir radikal biçimde. Ben, 15-16 düzeyini konuşmuyorum, 10-12 aralığını konuşuyorum. Hem de çok vakit geçirmeden."
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!