Bankalar krizde dimdik ayakta durdu
2001de ülkeye büyük faturalar çıkaran bankacılık, küresel krizin yaşandığı 2009da ekonominin can simidi oldu. Dünyanın dev bankaları batarken göz dolduran sektör, büyümesini devam ettirdi. 2009daki yüksek karları 2010da beklemeyen sektör, daha yoğun bir rekabet, kredi musluklarını açma ve...
TÜRKİYEye faturası oldukça yüksek olan 2001 krizinin, 2009da büyük bir şansa dönüşeceğini o günlerde kimse bilemezdi. Küresel kriz yaşanmasa, aradan geçen 8 yılda bankacılık sektöründe neleri değiştirdiğine belki de bu kadar net anlaşılmayacaktı. Batmak için çok büyük denilen dev bankalar iflas bayrağını çekerken, Başbakan Tayyip Erdoğanın kriz teğet geçecek demesinin arkasında belki de bankalara duyduğu güven vardı. Erdoğan, zaman zaman reel sektörü yeterince desteklemedikleri için bankalara çıkışsa da, bu kriz döneminde Türkiyenin elini rahatlatan en önemli kart bankacılık sektörü oldu.
Karlar göz kamaştırdı
Son verilere bakınca sektörde, organik büyümedeki yavaşlığa karşın aktif büyümenin devam ettiği, karların göz kamaştırdığı, yılın ortasına kadar tıkanan kredi sonradan akmasa da damladığı, sermaye yeterlilik oranının tavan yaptığı bir yıldan söz etmek mümkün. Resmin bütününe bakıldığında, gayet iyi olarak görünen 2009 bankalar kriz yılında sağlam durdu cümlesiyle özetlenebilir. Elbette bu sağlam duruşun arkasında 2001 krizinden alınan dersler, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) elinin sürekli sektörün üzerinde olması çok önemli etkenler oldu.
Takip oranı arttı
Bu sektörde ille de krizin etkilerini aramak istersek, bir önceki yıl yüzde 26 büyüyen aktiflerin bu yıl yüzde 10larda kaldığını, 2008de yüzde 30a yakın artan kredilerin ekim-ekim döneminde sadece yüzde 1 arttığını, buna karşılık takibe dönüşüm oranının yüzde 3lerden yüzde 5lere çıktığını, bu oranın KOBİlerde yüzde 7yi aştığını, yüksek karların da sadece bu yıla özgü olduğunu söylemek mümkün. Krizde çift dip beklentilerinin zayıfladığı, toparlanmadan söz edildiği bu dönemde bankacılık sektörünün 2010 performansının nasıl olacağı sorusu, 2009un nasıl geçtiğinden çok daha fazla önem taşıyor.
Para muslukları açılacak
2010un nasıl geçeceği sorusuna, kesin olarak verilen bir yanıt var ki, o da 2009daki karlılık oranının 2010da yakalanmasının zor olacağı. 2010da karlılıktan daha çok verimliliğe odaklanması beklenen bankaların, ekonomideki toparlanmaya paralel para musluklarını da açması bekleniyor. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, 2010da sektörde kredi büyümesinin 2009a göre daha güçlü olmasını ve yüzde 10-15 arasında gerçekleşmesini beklediklerini belirtiyor. Bankacılar ise 2010 projeksiyonlarında yüzde 15-20 büyümeden söz ediyor ki, bu da kriz dönemini mevcudu koruyarak geçiren bankaların iştahını gösteriyor.
10 bin yeni personel
Bankacılık sektöründe fiziksel büyüme konusundaki ağır adımların 2010da da hızlanmayacağını söylemek mümkün. Eylül 2009 itibariyle banka şube sayısı 9 bin 426, çalışan sayısı ise 182 bin 226 kişi. Son dönemde şube sayısında bir artış gözlenmese de, çalışan sayısı aynı hızda artmıyor. 2010da ise sektöre 10 binin üzerinde personel alımından söz ediliyor.
Konut kredileri 3 ayda yüzde 13 arttı
TÜKETİCİ kredileri içinde 43 milyar TL ile ilk sırayı alan konut kredileri, faiz indirimlerinin başladığı ağustosun son haftasından bu yana 2.3 milyar TL arttı. Faizin ilk kez 10 yıl vadede olsa yüzde 1in altına inmesi, mortgagedaki talebi yeniden canlandırdı. Küresel krizin etkisiyle yılın ilk 9 ayında yüzde 3 olarak gerçekleşen kredilerdeki artış, faizdeki düşüş ile birlikte son üç ayda yüzde 13e ulaştı. Konut kredi portföyünü önümüzdeki yıl yüzde 20 büyümesi bekleniyor.
2010DA NELER BEKLENİYOR
Koşullar gevşeyecek, kredi talebi artacak
GARANTİ Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Türk bankacılık sisteminin büyüme hızında 2009 yılında önceki yıllara göre bir düşüş olduğuna (kredi hacmine bağlı olarak) dikkat çekerken, 2010 yılı öngörülerini şöyle aktardı: Kredi büyümesinin, ekonomik toparlanmayı gecikmeli olarak takip etmesini öngörüyoruz. Bankaların 2009 yılında kredibil müşteri-daha az kredibil müşteri ayrıştırması yaparak sıkılaştırdığı kredi koşullarının, 2010da gevşeyeceğini düşünüyoruz. Ekonomik büyümenin ivme kazanmasıyla birlikte, kredi taleplerinde canlanma bekliyoruz. Türk bankalarının karşı karşıya olduğu en önemli risk, kredi riski olmaya devam edecek. Ancak, kredi riskinin yönünü azalan olarak değerlendiriyoruz. Batık kredi oranında dibi gördüğümüzü, 2010da temerrüt oranının artış hızının yavaşlayacağını düşünüyoruz. Kamu kredi talebinin 2010da da devam edeceği görülüyor. 2010da kredilerde rekabetin sertleşebileceğini ve fiyatlama stratejisi olmayan bankaların irrasyonel fiyatlar yoluyla rekabet etmeyi seçebileceğini düşünüyoruz. Riskin düşük fiyatlanması, krize yol açan en önemli etmenlerden biri. Bu yanlışın tekrarlanmamasını umuyoruz. Makroekonomik risk de önümüzdeki dönem önemini korumaya devam edecektir. Özellikle, yabancı devletlerin default riski, finansal sistemlerin kırılganlığı üzerinde tehdit oluşturuyor. Karlılığın 2010da da güçlü bir performans sergilemesini bekliyoruz. Güçlü sermaye yapımız karlılık yaratmaya devam edecek.
Faizlerdeki gidişat ve bütçe disiplini belirleyici olacak
FORTIS Bank Türkiye CEOsu Yvan De Cock, küresel ekonomide resesyondan çıkışın başladığını, ekonomik aktivitede gözlenen toparlanmanın kademeli ve yavaş da olsa devam edeceğini belirtirken, 2010a ilişkin şu öngörülerini paylaştı: Bu görünüm, dış talep üzerinden olumlu yansıdığı ölçüde Türkiye ekonomisinin toparlanmasına da yardımcı olabilir. Bundan sonraki, yani faizlerin yükselmeye başlayacağı dönemde ortam, bankalar açısından daha zorlayıcı olacak. Ancak faizlerin yükselmesi, ekonomide de işlerin düzeldiğine işaret edecektir. Bu yüzden de bankaların hacimlerini artırmaları ve azalan marjları böylece bir noktaya kadar telafi etmesi beklenebilir. Ekonomik ortamın iyileşmesi, geri ödenmeyen kredilerin azalmasına yol açarak, düşen marjlar için ek bir telafi imkanı sağlayacaktır. Bununla birlikte Türk bankalarının 2009daki yüksek kar düzeyini koruması zor olacaktır. Bu yüzden faizlerdeki gidişatta, ekonomi yönetiminin bütçe disiplini ve ekonomik reformlar konusundaki başarısı önemli belirleyici olacak. Bir taraftan Hazinenin borçlanma ihtiyacını azaltacak gelişmeler, diğer taraftan uzun vadeye yönelik tüketici ve yatırımcı güveninin güçlenmesi kredilerde kayda değer bir artış eğilimi oluşması için ön koşul gibi görünüyor. Ancak yurtdışında ve yurtiçinde işler normale döndükten sonra, geçmiş yıllarda olduğu gibi, yüksek oranlı kredi büyüme oranları görmek şaşırtıcı olmayacak.
BES bilinci arttı hedefler büyüdü
BEKLENEN kurumsal katılımlar olmasa da Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), 2009da büyümesini sürdürdü. BES, 18 Aralık 2009 tarihli bireysel emeklilik sistemi verilerine göre, katılımcıların toplam fon tutarı 8 milyar 950 milyon TLye çıkardı. Kriz dönemlerinde insanların hayat sigortası, bireysel emeklilik ürünlerinin bilince daha fazla vardıkları dile getirilirken, OECD ülkeleri arasında Türkiyenin son dönemde kazanç sağlayan az sayıdaki ülkelerden biri. Sektörün uzun vadeli hedefleri bile şimdiden hazır. EGM Başkanı Müdürü Mete Uğurlu, 2020de 5.5 milyon katılımcıve 115 milyar TL fondan söz ediyor.
Nilgün Karataş / Hürriyet