ALBARAKA, MEVDUATA GÜVENCE İSTİYOR
Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdenize göre, kriz nedeniyle bankacılık sektöründe hasar oluşmayacak. Büyükdeniz, fiili kazancı dağıttıkları için bu dönemde katılım bankalarının daha avantajlı olacağını düşünüyor...
İDİL TARAKLI / PARA DERGİSİ
GLOBAL kriz dünya genelinde bankaların sapır sapır dökülmesine yol açarken, Türkiye bankacılık sektöründe görece bir rahatlık dikkat çekiyor. Bankacılar hedef belirlemekte zorlansa da sektörde ağır hasar yaşanmayacağı görüşünde hemfikir...
Bu rahatlığın katılım bankalarında daha da belirgin olduğu göze çarpıyor. Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz, bunu banka olarak 1.5-2 yıl öncesinden tedbir almaya başlamalarına bağlıyor. Büyükdeniz, Türkiye ekonomisinin 2006dan bu yana bir soğuma ve yavaşlama dönemine girdiğini hatırlatarak, Panik ya da endişe yaşamadan ihtiyatlı bir şekilde yaşanacaklara hazırlandık diyor.
Dr. Adnan Büyükdeniz, son dönemlerde sık sık gündeme gelen kredi geri çağırma eleştirilerine ise Albaraka Türk açısından şu iddialı yanıtı veriyor:
Biz şemsiyeyi yağmurlu günde geri alma prensibinde olan bir banka değiliz. Zaten aldığımız erken tedbirler sayesinde takipteki kredilerimizin oranı yüzde 2.2yle sektör ortalamasının çok altında. 2009da da bu oranda önemli bir değişiklik olmaz...
2008 yılı Albaraka Türk açısından nasıl geçti? Hedeflerinizi tutturabildiniz mi?
Bu yılın ilk dokuz aylık döneminde karlılıkta yüzde 59 artış kaydettik. 2007 başında aktif büyümeyi yüzde 30-32 olarak öngörüyorduk. İlk dokuz ayda yüzde 20 büyüdük. Dördüncü çeyrek biraz yavaş gidiyor. Yıl sonunda yüzde 25lerin bir miktar üzerine çıkarız. Ama herhalde aktif büyümemiz yüzde 32nin altında kalır. Mevduatta ise yüzde 30 büyüme öngörüyorduk. İlk dokuz ayda yüzde 33 büyüdük. Yani hedeflerimizi aştık. Yıl sonunda da bu seviyelerde kalacağımızı tahmin ediyoruz.
2009 yılı hedefleriniz neler?
2009 için şimdiden bir tahmin yapmak çok zor. Dünyada ve Türkiyede durgunluk bekleniyor. Halen bütçe çalışmalarımız devam ediyor. Ama genel olarak mevduatta ve bilançoda yüzde 20 büyüme öngörüyoruz. Bugün itibariyle yüzde 20 olan pazar payımızı ise yüzde 23lere ulaştırmayı hedefliyoruz.
Bu yılı Türkiyede kaç şubeyle kapatacaksınız? 2009da hedefiniz nedir?
Geçen hafta 99uncu şubemizi Adanada, 100üncüsünü ise İskenderunda hizmete açtık. Son iki yılda, 20si bu yıl olmak üzere 40 şube açtık. Bu şubelerin bankamıza ilave katkısının 2009da devreye girmesini bekliyoruz. Çünkü bir şubenin başa baş noktasına gelebilmesi İstanbulda bir, Anadoluda ise iki yıl içinde mümkün oluyor. Tabii bu süreler bizim için geçerli. Çünkü geri dönüş süresi, şirketlerin kaynak ve maliyet ilişkisine bağlı. Başlangıç yıllarında İstanbul ağırlıklı çalışmıştık. Eğer Türkiye bankası olacaksak her yerde olmamız lazım. 2009 yılında illerden ziyade ilçe düzeyine ineceğiz. Yüzde 20 büyüme paralelinde şube sayımızı artırmayı öngörüyoruz.
Büyüme projeksiyonunuzda yeni ülkeler söz konusu mu?
Halen Türkiye, Ürdün, Lübnan, Bahreyn, Mısır, Tunus, Cezayir, Güney Afrika, Pakistan ve Sudanda banka şubelerimiz veya temsilciliklerimiz var. Albaraka Bankacılık Grubu, 2009 yılı ortalarında Suriyede ve Endonezyada da şube açacak. Türk Cumhuriyetlerinde de bu yönde çalışmalarımız var.
Bankacılığın yanı sıra bir de akademik kimliğiniz var. Krizi nasıl yorumluyorsunuz? Sizce acil olarak neler yapılabilir?
Bu kriz daha ne kadar derinleşir bilemiyorum. Ancak bankaların kredi mekanizmasını kesintiye uğratmaması gerektiğini düşünüyorum. Bugün yaşadığımız, tamamen likidite yetersizliğinden kaynaklanan bir kriz. Eğer idare edilemezse kredi riskine dönüşür. Bu kapsamda karşılıklarla ilgili vadeler kriz süresince uzatılabilir. Bunun bankalara rahatlık getireceğini ve sermaye yapılarını güçlü tutacağını düşünüyorum. Öte yandan Merkez Bankası, munzam karşılıkları yüzde 11den 9a indirerek son derece iyi bir adım attı. Ama 5 veya 6ya da çekebilirdi. Bu arada, 24 yıllık bir bankacı olarak mevduata sınırsız güvenceye prensip olarak karşıyım. Ama mevcut koşullarda mevduata sınırsız güvence getirilmesini de öneriyorum. Ancak süresi belli olmalı. Çünkü herkese eşit güvence getirilince insanlar almaması gereken riskleri alabiliyor.
Peki Albaraka Türk olarak ne tür kriz önlemleri almayı düşünüyorsunuz?
Krize ihtiyatlı bir şekilde yaklaştık. Panik veya endişe duymadık. Kaldı ki biz şemsiyeyi yağmurlu günde geri alma prensibinde olan bir banka değiliz. Bu yüzden kredi geri çağırma gibi bir durum söz konusu bile olamazdı. Türkiye ekonomisi 2006 yılından bu yana zaten soğuma ve yavaşlama dönemine girmişti. Biz da bu yüzden en az 1.5-2 yıl öncesinden tedbirimizi almıştık. Teminatı eksik olanların teminatlarını güçlendirdik. Bazı analizler yaparak belli sektörlerdeki payımızı azalttık. Örneğin tekstili sorunlu görüyorduk; bu sektördeki payımızı azalttık. Rekabet gücü olan müşterilere yöneldik. Portföyümüzü bir kez daha gözden geçirdik. Nitekim şu anda takipteki kredilerimizin oranı yüzde 2.2. Bu da sektör ortalamasının çok altında. Tedbirlerimizi önceden aldığımız için 2009 yılında da bu oranda çok fazla değişiklik olmayacaktır. Sadece çok küçük bir oynama olabilir.
Sizce katılım bankacılığının önündeki en önemli sorun nedir?
2000 yılının başına kadar bu sektörün en önemli sorunu mevzuattı. Son yıllarda bu mevzuat engelinin ortadan kalkmasıyla ciddi bir büyüme kaydettik. Şu anda en önemli sorunumuz enstrüman çeşidinin az olması. Burada da görev katılım bankalarına düşüyor. Ayrıca bana göre bu sektörde 4 kurum yetersiz. Rekabet bazen kulağa hoş gelmiyor ama, bu katılım bankaları için geçerli değil.
Bankacılık sektöründe toplam kredilerin yüzde 6.7sinin katılım bankalarına ait olduğu görülüyor. Sizce bu oran daha nerelere kadar çıkabilir?
Katılım bankaları çok küçük rakamlardan başladığı için hızlı büyümüş gibi algılanıyor. Yani bu baz etkisiyle bağlantılı. Öte yandan, Türkiye nüfusunun yüzde 50si halen bankacılık hizmetlerinden faydalanamıyor. Bankacılık sektörü bu kesime ulaştığında katılım bankalarının yüzde 15-20 gibi çok ciddi bir pay alacağını düşünüyorum.
Albaraka Türk hemen her yıl sermaye artırıyor. Bu yıl da sermaye artırmayı düşünüyor musunuz?
Körfezde banka yatırımcısı temettüye, Türkiyede ise bedelsizse alışmıştır. Biz de bu kapsamda bir orta yol bulmaya çalışıyoruz. Kar artışı oldukça, bilanço büyüdükçe, iş hacmi genişledikçe sermayeyi artırmak gerekiyor. Bizim de bu kapsamda ciddi hedeflerimiz var. Ama bu kararlar sonuçta genel kurulda alınır ve yönetim kurulunun onayıyla devreye girer...
KUTU
Krizi fırsata çevirme değil, mevcudu koruma yılı
Albaraka Türk Genel Müdürü Adnan Büyükdenize göre, 2009 felaket yılı olmayacak. Ancak 2006 gibi parlak bir yıl da beklenmemeli. Büyüme oranları, karlılıklar düşebilir, tahsili gecikmiş alacaklar artabilir diyen Büyükdeniz, beklentilerini şöyle özetliyor:
Bankacılık sektöründe hasar beklemiyorum. Katılım bankaları ise bu krizde bilanço yapıları sayesinde daha avantajlı konuma geçecek. Böyle dönemlerde katılım bankaları daha kolay uyum sağlayabilir. Çünkü sonuçta fiilen kazanılanı dağıtıyorlar. Yine de 2009, krizi fırsata çevirmekten ziyade mevcudu koruma yılı olmalı. Çünkü krizi fırsatsa çevirme gayreti bu tür dönemlerde riski artırabilir.