BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 70,20 0,50 365.040.000.000,00
ALBRK 7,96 0,51 19.900.000.000,00
GARAN 141,80 0,42 595.560.000.000,00
HALKB 37,18 0,32 267.130.047.601,56
ICBCT 13,31 -0,08 11.446.600.000,00
ISCTR 13,81 0,66 345.249.585.700,00
SKBNK 7,81 0,26 19.525.000.000,00
TSKB 12,78 0,16 35.784.000.000,00
VAKBN 29,88 -0,07 296.287.735.107,24
YKBNK 36,04 0,28 304.431.728.275,36

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkABD'DE TÜM BANKALAR BATTI----

ABD'DE TÜM BANKALAR BATTI

ABD'DE TÜM BANKALAR BATTI
13 Şubat 2009 - 16:23 www.finansingundemi.com

Ekonomist Roubini’ye göre ABD bankalarının 1.4 trilyon dolar sermayesi 1.8 trilyon dolar batığı var. Roubini ‘Tüm bankalar batık. Hepsini kamulaştırın’ dedi.

Krizi ve sürecini öngörmesi nedeniyle ‘kahin’ unvanı takılan ve felaket habercisi olarak da adlandırılan Prof. Nouriel Roubini, ABD Hazine Bakanı Tim Geithner’in önceki gün açıkladığı açıkladığı planın ardından bugüne kadarki en çarpıcı analizlerinden birini yaptı. Planın işe yaramayacağını belirten Roubini, çözümün bankaların kamulaştırılması olduğunu belirtti ve bugün gelinen noktanın bu süreci hızlandırabileceğini vurguladı. Roubini’nin kendi internet sitesi RGE Global Monitor’da yer alan yazısında şöyle denildi: Bir yıl önce ABD finansal kurumlarının zararlarının en az 1 trilyon dolar olacağını ve muhtemelen 2 trilyon dolara kadar çıkabileceğini tahmin etmiştim. O zaman da genel görüş bu tarz hesapların oldukça abartılı olduğuydu ki, en saf iyimserlerin beklentileri subprime konut kredisi zararlarının 200 milyar dolar civarı olacağı yönündeydi. Şu anda ABD bankalarının yazdığı zararlar 1 trilyon doları geçti (zararlar için alt sınır tahminim) ve IMF ile Goldman Sachs gibi kurumlar 2 trilyon dolar civarında zarar öngörüyor (bu zararlar için ilk açıkladığım üst sınır). Fakat hálá 2 trilyon doların büyük bir rakam olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Son hesabımız, ABD finansal kurumları tarafından oluşturulan kredilerde ve ellerindeki varlıkların piyasa değerindeki düşüşle toplam zararın 3.6 trilyon dolar ulaşacağını gösteriyor. ABD bankaları ve aracı kurumlar bu rakamın yarısına yani 1.8 trilyon dolara maruz kalıyor. Geri kalanı ABD’deki diğer finansal kurumlar ve diğer ülkelerde açığa çıkacak. Banka varlıklarını destekleyen sermaye sonbaharda 1.4 trilyon dolardı. Bu da ABD bankacılık sistemini 400 milyar dolarlık bir açıkla başbaşa bırakıyor. Hükümet ve özel sektörün sermaye artırımlarıyla bile bu açık ancak sıfıra iniyor. Böylece bu bankaların krizden önce sahip oldukları sermaye seviyelerine dönmeleri için 1.4 trilyon dolar daha gerekecek ve kredi krizini çözmek,özel sektörün borçlanma yollarının önünü açmak için böyle büyük bir yeniden sermayelendirme gerekecek. Bu rakamlar ABD bankacılık sisteminin bütünde iflas ettiğine işaret ediyor. İngiltere’nin bankacılık sisteminin çoğunluğu da aynı durumda görünüyor ve kıta Avrupa’sındaki çoğu banka da batık durumda. Sistemik krizle yüzyüze olan bankacılık sistemini temizlemek için dört ana yaklaşım var: 1. Kötü bankaların toksik varlıklarının hükümet tarafından satın alınmasıyla birlikte yeniden sermaye desteği verilmesi, 2. Bankalar tarafından ilk zarardan sonra toksik varlıklara garanti verilmesi ve bankaların sermayelerinin arttırılması, 3. Toksik varlıkların devlet garantisiyle birlikte özel sektör tarafından alınması, 4. Batık bankaların kamusallaştırılması, bilançolarının temizlenmesi ve sonrasında özel sektöre yeniden satılması. Dört seçenekten üçü ciddi kusurlara sahip. Kötü banka modelinde hükümet gerçek değerler belirsiz olduğundan kötü varlıklar için fazla ödeme yapabilir. Bu da vergi mükellefleri için yüksek maliyete yol açabilir. Ama kötü varlıklar için fazla ödeme yapmazlarsa çoğu banka iflas edebilir. Bu sebeple kamulaştırma bankacılık krizi için daha piyasa yanlısı bir çözüm olacaktır. Bu plan bankaların hissedarları için, hatta kreditörler için bile, en büyük darbeyi yaratıyor. Ama vergi mükellefleri için makul bir çözüm sağlıyor. Kamulaştırma yaklaşımı İsveç tarafından başarıyla uygulanmıştı fakat mevcut ABD ve İngiltere yaklaşımı Japonya’nın zombi bankaları gibi sonuçlanabilir. Peki neden ABD Hükümeti geçici çözümler peşinde ve doğru olanı yapmaktan kaçınıyor, mesela neden borçlarını ödeyemeyen bankaları kamulaştırmıyor? Bunun iki sebebi var. İlki, ekonominin beklenenden çabuk iyileşeceğine, kredi krizinin daha küçük olacağına ve bankalara sermaye aktarma ve kötü varlıkları düzeltme yaklaşımının zaman içinde işe yaracağına dair hálá küçük bir umut ve olasılık var. İkincisi de bankaları kamulaştırmak, iflas etmiş birçok bankanın alınmasını gerektiren radikal bir eylem. Bu sebeple, eğer devlet bugün sadece Citigroup ve Bank of America’yı alacak olsaydı diğer bankalar arasında panik oluşabilir ve Lehman etkileri tekrarlanabilirdi. Bu acemice uygulanan strateji, geçici çözümler ve ekonomi ile bankalar için işlerin düzeleceği umudu işe yaramazsa 6-12 ay içinde bankaların çoğu (en büyük dört banka da dahil) borçlarını ödeyemez hale gelebilir ve devlet tarafından el konabilir. Böylece hisse sahipleri temizlenebilir ve kredi sağlayıcılarının zararları kabul etmeleri sağlanabilir. Obama’nın kurtarma paketlerini kapsayan A Planı şu an uygulamaya girdi ve piyasanın olumsuz tepkisi Hazine planının işe yaramayacağını gösteriyor. Piyasalar daha açık, borçlarını ödeyemeyen bankaların hissedarlarını ve kredi sağlayıcılarını kurtaracak bir plan bekliyordu. Maalesef bu siyasi ve mali açıdan uygulanabilir değil. Bu sebeple şimdi düşünmeye başlamanın ve K Planı’na yani kamulaştırmaya geçmeyi planlamanın zamanı. Obama’nın paketi de kurtarmaz OBAMA’NIN paketinin işe yaramayacağı anlaşıldı. Devletin bankaları kamulaştırmaktan başka çaresi yok ama siyasi olara bunu yapabilecek gücü yok. Star
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!