Katılım bankalarında kredi hacmi % 10
Mustafa Boydak, katılım bankaları kredi hacmi olarak neredeyse yüzde 10'a yakın bir pay almakta'' dedi.
Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanlığını da yürüten Türkiye Finans Katılım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Boydak, katılım bankaları için birçok dönemde çok zorluklarla mücadeleler yapıldığını belirterek, ''Adeta kurumların kaderi sanki gitti-geldi gibi durumlar yorumlandı bir dönemler. Ama bugün geldiği noktada baktığınız zaman Türkiye'deki bankacılık sisteminde kredi hacmi olarak neredeyse yüzde 10'a yakın bir pay almakta'' dedi.
Boydak, Türkiye Finans Kültür Yayınları'nın ikinci eseri olan ve Prof. Dr. Tahsin Özcan tarafından kaleme alınan ''Vakıf Medeniyeti ve Para Vakıfları'' kitabının tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, katılım bankacılığının Türkiye'de nerelerden nerelere geldiğini çok iyi yaşayan bir kişi olduğunu ifade etti.
Mustafa Boydak, ''Hakikaten büyük bir başarı hikayesi var. Birçok dönemlerde çok zorluklarla mücadeleler yapıldı. Adeta kurumların kaderi sanki gitti-geldi gibi durumlar yorumlandı bir dönemler. Ama bugün geldiği noktada baktığınız zaman Türkiye'deki bankacılık sisteminde kredi hacmi olarak neredeyse yüzde 10'a yakın bir pay almakta. Çok önemli. Tabii Türkiye Finans da bu sektörün önemli bir oyuncusu, biz de mensubu olmaktan gurur duymaktayız'' diye konuştu.
Vakıfların bir gönüllüler hareketi olduğunu ve darboğaz olan yerlerde toplumsal yardımlaşmayı temel hedef olarak aldığını anlatan Boydak, ''Hakikaten bugün de dünyanın en fazla ihtiyacı olan bir konu. Bakın Pakistan'da çok vahim bir sel felaketi yaşandı. Ama hamdolsun gerek ülkemizden gerekse diğer Müslüman camialardan ve diğer ülkelerden yardımlar aktarılmaya çalışılıyor'' dedi.
Türkiye'nin geleneklerinde vakıfların Osmanlı'dan bugüne çok kuvvetli olduğunu ve bu vakıfların bugün de yaşadığını vurgulayan Boydak, şöyle devam etti:
''Yardımlaşmamız daha iyi seviyede Türkiye olarak. Tabii bunu daha da artırmamız gerekiyor. Bir taraftan bize bir emir var her yıl kazandığımızın bir bölümüyle 'yardım edeceksiniz' diye. Bu emri elimizden geldiği kadar yerine getirme zorunluluğumuz var. Bu sosyal sorumluluk anlamında, bugün en büyük şirketler de bakıyorsunuz gelirlerinin büyük bir kısmını sosyal sorumluluk projelerine ayırıyorlar. İşte bu bizim geleneğimiz.
Biz de iyi imkanlarla yaşarken gelirlerimizin bir kısmını ihtiyacı olan bir yerlere aktarmamız, bu yardımlaşmanın yapılması çok önemli. Bunu devam ettirmemiz hem geleceğimizin garantisi hem de mutluluğumuza bir vesile olmakta. Türkiye'de bu işleri takip eden gizli kahramanlar var. Onların hepsine gönül dolusu teşekkür etmek istiyorum.''
Türkiye Finans Genel Müdürü Yusuf Nacar da Türkiye Finans'ın logosunun 4 tarafı bulunduğuna dikkati çekerek, ''Birisi müşterilerimiz, birisi ortaklarımız, birisi çalışanımız, birisi de toplum. Ortası ise bizim havuzumuz, toplanan değerler... Bunlar bizim için çok önemli'' dedi.
Nacar, 182 şube ve 3350'yi aşkın çalışan ile kurulduğu ilk günden bu yana emin adımlarla büyüyen Türkiye Finans'ın 1 milyonu aşkın müşteriye verdiği hizmeti her gün biraz daha geliştirmeye devam ettiğini, sosyal sorumluluk alanında da farklı projeleri hayata geçirdiğini söyledi.
İslamiyet'in ardından kurulmaya başlanan vakıfların Osmanlı toplumunda da oldukça ön planda yer aldığını, hayatın içine hemen her alanda giren vakıfların bir kolunun da ticari yaşamla iç içe olan para vakıfları olduğunu anlatan Nacar, şunları kaydetti:
''İnsanların borçlanma ihtiyaçlarını karşılamaları için kurulan bu vakıfların çalışma usulleri, faiz hassasiyetinden ötürü İslami açıdan sorgulanmıştır. Zamanın ileri gelen ulemasının ciddi tartışmaları sonrasında çizilen sınırlar içerisinde para vakıflarının faaliyet göstermeleri uygun görülmüş ve birçok kişi bu vakıflar üzerinden edindikleri kaynaklar ile ticari yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Para vakıfları kuruluş dönemi sıkıntılarını aşıp, yaygınlaşmış ve yirminci yüzyıla kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. 1950'li yıllara kadar çeşitli adlar altında çalışmalarını sürdüren Para Vakıfları daha sonra yapılan yasal düzenlemeyle banka çatısı altında toplanmışlardır.''
-''PARA VAKIFLARI GÜNÜMÜZDEKİ FİNANS KURUMLARININ ATALARI''-
Kitapta çok ilginç ayrıntıların da yer aldığını anlatan Nacar, ''İslam dünyasında ve özellikle Osmanlı toplumunda geri plana itildiği söylenen ve ekonomik hayatın dışında bırakıldıkları iddia edilen kadınların Osmanlı Devletindeki vakıfların yüzde 40'ının kurucusu olmaları; Para Vakıflarındaki bazı uygulamaların günümüzün 'mortgage' sisteminin temelini oluşturmaları; Karz-ı Hasen ve Mudarebe gibi dönemin bazı finansal enstrümanlarının günümüz katılım bankacılığı sisteminde yer almaları bunlardan sadece birkaçı'' dedi.
Kitabın yazarı İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Özcan ise eğitim, sağlık, altyapı ve bayındırlık, dini ve kültürel, sosyal yardımlaşma ve dayanışma hizmetlerinin önemli ölçüde vakıflar vasıtasıyla yürütüldüğünü dile getirerek, vakıfların oluşturduğu bu altyapı ve gündelik hayatın, siyasi, sosyal ve ekonomik krizlerden etkilenmeden düzenli bir şekilde işleyişine imkan sağlandığını kaydetti.
Kitabın birinci bölümünde vakıf kurumunun sosyal ve ekonomik tarihteki yerini incelediğini, ''Vakıflar ve eğitim hizmetleri''ni ayrı bir başlık altında tahlil ettiğini, ikinci bölümü ise para vakıflarına ayırdığını anlatan Özcan, şöyle konuştu:
''Para vakıfları Osmanlı toplumunda vakıf sisteminin bir parçası olarak özel hizmetler yapmasının yanında birer kredi ve sosyal güvenlik kurumu olarak faaliyet göstermişlerdir. Yapısal açıdan, para vakıflarının günümüzdeki finans kurumlarının ataları olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle tarihi tecrübenin anlaşılması, finans kurumlarının yapılandırılmasında ve işleyişinde yeni birtakım açılımların gündeme gelmesi açısından da önemlidir. Dolayısıyla bu vesileyle para vakıfları konusunun finans kurumlarının ajandasına girmesi de önemli bir katkı olacaktır.''