BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 70,35 1,52 365.820.000.000,00
ALBRK 8,58 1,18 21.450.000.000,00
GARAN 141,90 1,65 595.980.000.000,00
HALKB 26,74 2,77 192.120.964.843,08
ICBCT 15,46 -3,44 13.295.600.000,00
ISCTR 14,95 4,11 373.749.551.500,00
SKBNK 7,18 0,00 17.950.000.000,00
TSKB 13,56 1,04 37.968.000.000,00
VAKBN 27,88 1,23 276.455.892.061,24
YKBNK 34,26 1,66 289.395.976.989,84

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara Piyasaİç talepteki toparlanma istikrarlı ----

İç talepteki toparlanma istikrarlı

İç talepteki toparlanma istikrarlı
29 Nisan 2010 - 13:39 www.finansingundemi.com

Yılmaz, akaryakıt, alkollü içecek tütün ürünlerindeki vergi artışlarının enflasyonu belginleştirdiğini söyledi

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Ocak ayında yürürlüğe giren ve akaryakıt ürünleri ile alkollü içecekler ve tütün ürünlerini kapsayan vergi düzenlemelerinin oluşturduğu yüksek oranlı fiyat artışları ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artışların etkilerinin, enflasyondaki yükselişin Türkiye'de göreli olarak daha belirgin olmasına yol açtığını söyledi. Merkez Bankası'nın 2010 yılının ilk çeyreğine ilişkin ''Enflasyon Raporunun'' tanıtımı amacıyla Merkez Bankasında basın toplantısı düzenleyen Yılmaz, bu çerçevede, 2010 yılının ilk çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonunun yükselmeye devam ettiğini ve 2009 yılı sonuna kıyasla yaklaşık 3 puan artarak yüzde 9,56;ya ulaştığını ifade ederek, enflasyondaki yükselişi alt kalemler bazında incelendiğinde, işlenmemiş gıda fiyatlarının, 2009 yılının son çeyreğinde olduğu gibi 2010 yılının ilk çeyreğinde de endeks tarihinin en yüksek dönemsel artışını sergilediğinin dikkati çektiğini kaydetti. -ET FİYATLARININ ETKİSİ- Bu artışta, özellikle et fiyatlarındaki gelişmelerin ön plana çıktığını, yapısal nedenler sonucunda yurt içi arzdaki azalmanın etkisi ile canlı hayvan fiyatlarında son dönemde belirgin bir artış gözlendiği ve bu artışın hem işlenmiş hem de işlenmemiş gıda fiyatları üzerindeki etkilerinin çarpıcı hale geldiğini kaydeden Yılmaz, şöyle dedi: ''Böylece, Mart ayı itibarıyla et ve et ürünlerinin yıllık enflasyona katkısı 1,67 puana ulaşmıştır. Bu gelişme büyük ölçüde ülkemize özgü bir durumu yansıtmaktadır. Nitekim, yansıda da görüldüğü gibi son bir yıl içinde Türkiye;de et fiyatları yüzde 35 oranında artarken diğer ülkelerin et fiyatlarında genelde önemli bir değişim olmamıştır. Et fiyatlarındaki artışların yanı sıra yılın ilk çeyreğinde sebze fiyatları da tarihsel olarak oldukça yüksek bir oranda artış göstererek, gıda fiyatlarındaki yükseliş eğiliminin belirginleşmesine yol açmıştır. Diğer taraftan, enerji fiyatları, özellikle Ocak ayında yapılan vergi düzenlemeleri ve bir önceki yılın aynı döneminde gerileyen fiyatların oluşturduğu düşük bazın da etkisiyle 2010 yılının ilk çeyreğinde belirgin olarak yükselmiştir. Enerji grubu yıllık enflasyonunun, baz etkisi nedeniyle 2010 yılının ikinci çeyreğinde de yükselmeye devam edeceğini tahmin etmekteyiz. Sonuç olarak, gerek vergi ayarlamalarının gerekse enerji ve gıda fiyatlarındaki artışların etkisiyle, 2010 yılının ilk çeyreği sonu itibarıyla, gıda, enerji ve tütün kalemlerinin yıllık enflasyona yaptığı katkı 6,7 puana ulaşmıştır.'' Gıda ve enerji fiyatlarında yaşanan artışların yemek ile ulaştırma hizmetleri üzerindeki etkisinin 2010 yılı ilk çeyreğinde belirginleştiğini belirten Yılmaz, bu çerçevede, 2008 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren gerileyen hizmet grubu yıllık enflasyonunun yılın ilk çeyreğinde yaklaşık 1,9 puan yükseldiğini, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerin de, hizmet grubu fiyat artışlarının bir önceki döneme kıyasla hızlandığına işaret ettiğini söyledi. Yılın ilk çeyreğinde, gerek hizmet enflasyonundaki artışın, gerekse geçen yıl dayanıklı mallarda uygulanan vergi indirimlerinin ve stok eritme sürecinin oluşturduğu düşük baz etkisi ile temel enflasyon göstergelerinin de yükseldiğini ifade eden Yılmaz, maliyet unsurlarındaki artışın ve talepteki sınırlı toparlanmanın yansımaları mevsimsellikten arındırılmış verilerde de gözlendiğini kaydetti. Yılmaz şöyle devam etti: ''Tüm bu gelişmelere paralel olarak, 2009 yılının son çeyreğinde artmaya başlayan orta vadeli enflasyon beklentileri, 2010 yılının ilk çeyreğinde de bu seyrini sürdürmüştür. Beklentiler her vadede yükselirken, beklentiler ile hedefler arasındaki fark açılmıştır. Bununla birlikte, orta vadeli beklentilerdeki artışın göreli olarak daha sınırlı kaldığı görülmektedir.'' Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2010 yılının ilk çeyreğine ilişkin verilerin iç talepteki toparlanmanın giderek istikrar kazandığına ve genele yayıldığına işaret ettiğini belirterek, ''politika faizlerindeki indirimler ile kamu harcamalarındaki artışın iç talep üzerindeki etkileri giderek belirginleşmekte, iç talebe duyarlı sektörlerde görece daha güçlü bir faaliyet gözlenmektedir'' dedi. Yılmaz, Merkez Bankası tarafından hazırlanan 2010 yılının ilk çeyreğine ilişkin ''Enflasyon Raporunun'' tanıtımı amacıyla düzenlediği basın toplantısında, küresel risk algılamalarında yılın ilk çeyreğinde gözlenen iyileşmenin, birçok gelişmekte olan ülke para biriminin sınırlı miktarda değer kazanmasına neden olduğunu bildirdi. Bu dönemde, Türk Lirasının, değer değişimleri bakımından, diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden belirgin bir biçimde farklılaşmadığı, Türk Lirasının kriz dönemindeki göreli olarak istikrarlı seyrinin, kriz sonrası süreçte de devam ettiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: ''2010 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler iç talepteki toparlanmanın giderek istikrar kazandığına ve genele yayıldığına işaret etmektedir. Politika faizlerindeki indirimler ile kamu harcamalarındaki artışın iç talep üzerindeki etkileri giderek belirginleşmekte, iç talebe duyarlı sektörlerde görece daha güçlü bir faaliyet gözlenmektedir. Bu bağlamda, sanayi üretimindeki toparlanma süreci incelendiğinde, mali tedbirlerle uyarılan sektörler ve bunların ara girdi sağlayıcılarının yanı sıra, dayanıksız tüketim malları ile inşaat sektörü bağlantısı güçlü sektörlerdeki olumlu seyir dikkat çekmektedir. Dış talepte ise henüz kayda değer bir ivmelenme gözlenmemektedir. Küresel büyüme görünümündeki zayıf seyir dış talep bağlantısı güçlü sektörlerde iktisadi faaliyetteki toparlanmayı sınırlamaya devam etmektedir. İmalat sanayisinde ağırlıklı olarak dış piyasaya üretim yapan firmaların, kriz sonrası dönemde iç piyasa odaklı firmalara kıyasla daha düşük kapasite ile çalışması dikkat çekmektedir. Bu çerçevede geçmiş öngörülerimizle uyumlu bir şekilde yurt içi talep, dış talebe kıyasla daha güçlü seyretmektedir. Buna rağmen, stok birikiminin sınırlı düzeyde olması ekonomideki toplam talep belirsizliğinin önemini koruduğuna işaret etmektedir.'' Bu görünüm altında yurt içi talepteki kademeli toparlanma eğiliminin yılın ilk çeyreğinde süreceğini öngördüklerini ifade eden Yılmaz, bununla birlikte, geçen yılın aynı dönemindeki düşük baz etkisi nedeniyle 2010 yılının ilk çeyreğinde yıllık büyüme oranının çift haneli gerçekleşme olasılığının yüksek olduğunu da vurgulamak istediğini söyledi. -''İŞSİZLİK ORANLARININ UZUNCA BİR MÜDDET YÜKSEK DÜZEYLERİNİ KORUYACAĞI TAHMİN EDİLİYOR''- Dış talepteki zayıf seyrinin özellikle sanayi sektörü kanalıyla ekonomi genelinde iktisadi faaliyeti ve istihdamı sınırlamaya devam ettiğini belirten Yılmaz, nitekim, son dönemdeki kısmi toparlanmaya rağmen, sanayi sektöründeki kişi başına çalışılan saat göstergeleri ve dış piyasaya yönelik üretim yapan firmaların kapasite kullanım oranlarının, kaynak kullanımının düşük düzeylerde seyrettiğine işaret ettiğini bildirdi. Emek piyasasında 2009 yılı üçüncü çeyreğinde başlayan iyileşme eğiliminin, son dönemde bir miktar hız keserek devam ettiğini kaydeden Yılmaz, mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranlarının gerilemekle beraber, halen yüksek düzeyde seyrettiğini belirtti. Mevcut atıl kapasitenin yatırım ve istihdam imkanlarını sınırlamaya devam edeceği öngörüsü altında, 2009 yılının ikinci yarısında istihdam verilerinde gözlenen iyileşmenin hızlı bir toparlanmaya dönüşmesini beklememekte, işsizlik oranlarının uzunca bir müddet yüksek düzeylerini koruyacağını tahmin ettiklerini ifade eden Yılmaz, şöyle dedi: ''Bu çerçevede, birim iş gücü maliyetinin enflasyon baskılarını sınırlamaya devam edeceğini öngörmekteyiz. Özetle, son dönemde açıklanan veriler ekonomideki toparlanma sürecinin istikrar kazandığını göstermiştir. Küresel büyümedeki zayıf seyrin dış talebe yönelik sektörlerde iktisadi faaliyet ve istihdamı bir süre daha sınırlayacağını, buna karşılık yurt içi talebin toparlanma eğilimini önümüzdeki dönemde de sürdüreceğini öngörmekteyiz. Bu doğrultuda, toplam talep koşullarının bir müddet daha enflasyon üzerinde baskı oluşturmayacağını tahmin etmekteyiz. Bu çerçevede, orta vadeli tahminlerimizi güncellerken toplam arz ve talep dengesinin enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının, bir önceki döneme kıyasla azalmakla birlikte devam ettiği bir görünümü esas almış bulunmaktayız.'' -''KREDİ KOŞULLARINDAKİ SIKILIK AZALMA EĞİLİMİNDE'' Küresel likidite koşullarının ve risk algılamalarının iyileşmesiyle kredi koşullarındaki sıkılığın azalma eğiliminde olduğunun görüldüğünü kaydeden Yılmaz, bankacılık sisteminin sağlam yapısının da kredilerde toparlanmanın hızlı bir şekilde gerçekleşmesi için elverişli bir ortam sunduğunu bildirdi. Nitekim, yakın dönemde kredi piyasasındaki gelişmelerin yurt içi iktisadi faaliyete verdiği desteğin giderek arttığının görüldüğünü belirten Yılmaz, şöyle devam etti: ''Bu bağlamda, 2010 yılının ilk çeyreği, bir önceki çeyrekte kredi piyasalarında gözlenmeye başlanan olumlu eğilimlerin belirginleştiği bir dönem olmuştur. Tüketici kredilerindeki canlanma eğilimi devam ederken, özellikle ticari kredilerin ivmelenmeye başladığı gözlenmektedir. Bu dönemde, küçük ve orta boy işletmelere verilen kredilerin de uzunca bir aradan sonra ilk kez artış göstermesi, parasal koşullardaki genişlemenin iktisadi faaliyeti destekleyici etkisini teyit etmektedir. Yurt dışı kaynaklara erişimin kademeli fakat istikrarlı bir şekilde iyileşmeye devam ettiği ve kamu maliyesindeki duruşun yurt içi fonlar üzerinde baskı oluşturmadığı varsayımları altında, kredi hacminin önümüzdeki dönemlerde de genişlemeyi sürdüreceğini tahmin etmekteyiz. Bununla birlikte, işsizlik oranlarının uzunca bir müddet daha yüksek seviyelerde seyredecek olması ve küresel ekonomideki sorunların kısmen de olsa devam etmesi, kredilerdeki artışı sınırlayabilecek unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır.''
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!