Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 67,95 | -2,51 | 353.340.000.000,00 |
ALBRK | 8,13 | -0,97 | 20.325.000.000,00 |
GARAN | 136,40 | -0,73 | 572.880.000.000,00 |
HALKB | 26,20 | -2,09 | 188.241.184.700,40 |
ICBCT | 16,30 | 4,02 | 14.018.000.000,00 |
ISCTR | 13,81 | -2,13 | 345.249.585.700,00 |
SKBNK | 6,85 | -1,15 | 17.125.000.000,00 |
TSKB | 12,90 | -2,05 | 36.120.000.000,00 |
VAKBN | 27,34 | -1,09 | 271.101.294.438,82 |
YKBNK | 31,88 | -0,62 | 269.291.994.933,92 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Özellikle 2008-9 global krizinden sonra bu grubun toplantıları piyasalarda daha fazla takip ediliyor. Çünkü birkaç gelişmiş ülke krizde aldıkları darbeden sonra artık kendi aralarında karar alıp uygulayamayacak durumdalar. İşin içine 1 trilyon $ üzerindeki büyüklükleri ile Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya gibi ekonomiler ile bu seviyelere çıkmaya aday Güney Kore, Türkiye, Endonezya gibi ekonomileri de sokmak durumundalar. Her G20 toplantısında gündeme farklı yeni konular gelse de uzun süredir bu platformun üzerinde ısrar edip gündemde tuttuğu bir konu var: 2008-9 krizinin sebebi olarak görülen global dengesizliklerin yakından izlenmesi ve dengesizlikler büyümeden müdahale edilmesi.
Global dengesizliklerden kastedilen, 2000'li yılların başından global krize uzanan süreçte dünyada oluşan iki kutuplu ekonomik yapı. Giderek şiddetlenen global ekonomik ve finansal entegrasyon, sanayi yatırımlarının Çin liderliğinde Asya ülkelerine akarak bu bölgeyi dünyanın fabrikası haline getirdi. Bu ülkeler kendi tüketimlerinin çok daha üzerinde üreterek alım gücü yüksek gelişmiş ülkelere ihracat yaptılar. Böylece cari denge fazlaları hızla arttı. Sadece Çin'in cari denge fazlası, ekonominin % 10'unu geçti. Çin'e makine/aramal satan Almanya ile hammadde/enerji satan Rusya gibi ülkelerde de cari denge fazlaları Çin'le yarıştı (Grafik 1). Para birimlerini rekabetçi tutmak isteyen merkez bankaları, bu dövizleri satın alarak rezervlerini hızla büyüttüler (Grafik 2). Bu ihracatın yöneldiği pazarın liderliğinde ise dünya ekonomisinin üçte biri boyutunda ve % 70'i tüketimden oluşan ABD ekonomisi vardı. Çin ve çevresi, elde ettikleri ihracat gelirlerini ABD'nin (ve benzer konumdaki ülkelerin) finansal sistemlerine hem de düşük faizle aktararak tüketimlerini ucuza finanse edebilmelerini sağladılar. 2007 yılında ABD ekonomisinin cari denge açığı, ekonomisinin % 6'sını aştı.
Sonuçta tasarruf ve yatırım (cari fazlalar) ile tüketim (cari açıklar) farklı bölgelere yoğunlaşmış ve global finansal sistem bu dengesizliği finanse ederek büyütmüş oldu. Ama 2007 sonuna doğru yüksek cari denge açıkları veren ülkelerin bankacılık sistemlerinin tüketime dayalı ekonomilerini finanse ederken sermayelerinin hazmedebileceğinin çok üzerinde riskler aldıkları görüldü. Tedirginlik artıp finansman kaynakları daralınca ABD başta olmak üzere önce bankaların sonra da kredi mekanizmasına dayalı sektörlerin bilançoları tahrip olmaya başladı (= 2008-9 global krizi).
Yeni G20 kriterleri
Global krizden zarar görenlerin başında gelen ABD, ilk defa geçen yıl Seul'daki G20 toplantılarında cari denge açıklarının (ve fazlalarının) ekonomilerin %4'ü kadar bir büyüklükle sınırlandırılmasını gündeme taşımaya çalıştı. Amaç, cari dengeler belli bir büyüklüğe eriştiğinde gerekli önlemlerin devreye girmesi ve daha fazla büyümelerinin engellenmesiydi. Örneğin, Çin gerekiyorsa para birimi yuan'ı güçlendirerek cari denge fazlasını % 4'ün altına çekmeye çalışacaktı.
Elbette böyle bir limit, yüksek cari fazlası olan ekonomilerin hiç hoşuna gitmedi. Çin'in kurlara hassas ihracatı Yuan'ın güçlenmesiyle yavaşlayacak ve çok elzem olan istihdam artışını olumsuz etkileyecekti. Bunun telafisi için iç tüketimin canlanması (ve ithalatı körüklemesi) gerekiyordu. Ama bu da hem tasarrufa dayalı Çin'de hemen olabilecek bir şey değildi hem de enflasyonu körükleyebilirdi. Benzer şekilde Almanya, Çin'den farklı olarak rekabetçi para birimi ile değil verimlilik artışı ile ihracatı büyüttüğünü vurgulayarak limite itiraz etti. Cari denge fazlası vermek dışında bir alternatifi olmayan S.Arabistan gibi petrol ihracatçısı bir G20 üyesinin de bu limite uyabilmesi mümkün değildi. Sonuçta ABD, % 4 limitini G20 gündemine taşıyamadı.
Bu yılki Paris zirvesinde global dengesizlikleri azaltmaya yönelik teşebbüs biraz daha esnetildi. Sadece % 4 cari denge gibi katı bir limit yerine daha geniş kapsamlı iki kısımdan oluşan bir gösterge seti belirlendi. İlk kısımda kamu açığı ve borç stoku ile özel sektör tasarrufu ve borç stoku var. İkinci kısımda ise dış dengesizlik adı altında dış ticaret dengesi, net yatırım gelirleri ve transferler bulunuyor. İkinci set aslında cari dengeden farklı değil ama belli ki bu deyime alerjisi olanları kızdırmak istemiyorlar. Maliye bakanları nisan ayında yeniden toplandıklarında mümkünse bu göstergeleri daha somut hale getirip belli limitler belirleyecekler. Ondan sonra da konuyu IMF'nin takibine bırakacaklar.
Bir işe yarayacak mı?
Bu göstergeler zaman içinde ekonomilerin aşırı büyüyüp büyümediklerini ve bunu ne tür dengesizlikler yaratarak gerçekleştirdiklerini gösterecek. Diğer bir deyişle, eğer dış denge bütçe politikaları ve kamu harcamalarındaki disiplinsizlik nedeniyle bozuluyorsa sıkı bütçe politikalarının devreye girmesi istenecek. Eğer cari denge açığı özel sektörün yatırımlarındaki artış nedeniyle artıyorsa da para politikasının sıkılaştırılması ve/veya para biriminin güçlendirilmesi tavsiye edilecek.
O zaman soru, bunlar tavsiye edildiğinde G20 üyeleri bu tavsiyeleri dinleyip de bir şeyler yapacaklar mı? Geçmiş, bu konuda pek ümit vermiyor. Örneğin, Avrupa Birliği'nin ve daha sonra Euro'nun temelinde Maastricht kriterleri vardı. Euro'ya geçmek isteyenler en fazla ekonomilerinin % 3'ü kadar bir bütçe açığı verebilecek, kamu borcu GSYH'nın % 60'ını geçmeyecek, enflasyon ve uzun vadeli faiz oranları en düşük 3 ülke ortalamasının sırasıyla 1,5 ve 2 puan üzerine çıkamayacaktı. Ama AB ekonomileri Euro'ya geçerken de ve geçtikten sonra da bu limitleri sık sık ihlal ettiler (hatta bazılarını hiç tutturamayan ülkeler oldu). Yaptırım yoktu. Bu vurdumduymazlık AB'yi sonunda bugün yaşadıkları krize taşıdı.
Dolayısıyla, getirilmek istenen limitlerin bir işe yaramayacağı belli. Yaptırım yok. Zaten G20 daha şimdiden bu limitlerin zorlayıcı değil "tavsiye" niteliğinde olacağını söylediğine göre kendileri de pek ümitli değil.
SARUHAN ÖZEL-ZAMAN
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.