Yazdır

Aliyev ve Paşinyan 'barış'ı imzaladı, ‘AEKT Hattı’nda dev bir refah bölgesi doğuyor

Tarih: 11 Ağustos 2025 - 07:50

Aliyev ve Paşinyan’ın ABD'de attığı imza, Zengezur Koridoru’nda yeni bir refah bölgesinin doğuşunu simgeliyor. Yazar Reha Bilge, barışın ışığında kendi isimlendirdiği “AEKT Hattı’nı, KKTC ve Türkiye’yi de kapsayan yeni ekonomik iş birliğini anlattı.


VOLKAN KARSAN- FINANSINGUNDEMI.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Azerbaycan ile Ermenistan’ın liderleri İlham Aliyev ve Nikol Paşinyan arasında 8 Ağustos 2025’te Beyaz Saray'da barış için mutabakat zaptı imzalandı. ABD Başkanı Trump düzenlenen törende iddialı bir açıklama yaptı:  "Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışı sağlamayı başardık. İki ülke tüm savaşı sonsuza kadar bitirmeyi kabul ettiler…”

Bu çok önemli gelişme Türkiye’yi de hatta KKTC’yi de yakından ilgilendiriyor.

Bu konuyu kısa zaman önce mercek altına alan ve “AEKT bölgesinde yeni bir paradigmayı düşünmek” başlıklı oldukça detaylı bir analiz yapan yazar Reha Bilge’ye Doğu sınırımızdaki bu yeni dönemin nelere gebe olduğunu sorduk.

“BEN AEKT KISALTMASINI AZERBAYCAN, ERMENİSTAN, KKTC VE TÜRKİYE ARASINDA KURULMASI GEREKTİĞİNE İNANDIĞIM BİR BARIŞ VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ BÖLGESİ İÇİN KULLANIYORUM”

- Sayın Bilge, okurlar sizi daha çok Osmanlı tarihinin az bilinenlerinden bugünlere ders çıkarılacak kitaplardan tanıyorlar. Kafkasya’dan Doğu Akdeniz’e uzanan bu konu neden bu kadar önemli? Özetle rica etsek diğer sorularla genişletsek…

- Şunu öncelikle belirtmek istiyorum: gerek Sayın Aliyev, gerekse Sayın Paşinyan büyük bir devlet adamlığı örneği verdiler, veriyorlar. Bitmez tükenmez savaşlarla ülkelerini ve halklarını tüketmek yerine barışı seçtiler. Ülkeleri ve bölge açısından çok önemli bir barış sürecini başlattılar. Barışı tesis etmek de savaşı kazanmak kadar zordur.

Başta Kemal Atatürk olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadrolar da, üniformalarını çıkartıp Lozan’da düne kadar savaştıkları düşmanlarıyla, İngiltere, İtalya, Fransa ile masaya oturdular. Lozan, Türkiye’nin temel antlaşmasıdır ama bölgeye de örnek olacak bir nitelik taşır. Şimdi çevremiz ateş çemberiyle sarılıdır. Sayın Aliyev ve Sayın Paşinyan birilerinin bastırması ile aniden Washington’a gidip bir antlaşma yapmadılar. Azerbaycan ve Ermenistan kendi aralarında çok uzun bir görüşme sürecini geride bıraktılar. Azerbaycan için, Ermenistan için, Türkiye için, bölge için çok önemli bir süreç başlamıştır. Burada Türkiye’nin rolünü de vurgulamak isterim. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin çökmesinden beri Kafkasya bölgesinde Türkiye hep barışı destekledi. Ermenistan’a karşı saldırgan bir üslup takınmadı. Barış için Azerbaycan’ı teşvik etti ve barışçı girişimleri destekledi. Tarihin tortuları arasında ve Türkiye’nin sınırlarını tartışmaya açan bir takım saldırgan ideolojik yaklaşımlar karşısında bunları yapıp etmek çetin bir iştir. Türkiye 1991’den bugüne kadar çok olgun davrandı.  

Ben AEKT kısaltmasını Azerbaycan, Ermenistan, KKTC ve Türkiye arasında kurulması gerektiğine inandığım bir barış ve ekonomik iş birliği bölgesi için kullanıyorum. AEKT coğrafyası rasyonel bir ekonomik çıkar birliği olarak düşünülmelidir. Refahta, gönençte, bayındırlıkta ortaklık için gereken her şey bu bölgede var. Bu bölge kendi içerisinde ekonomik bir bütünlük taşıyor ki bu rasyonel bir ekonomik gerçektir. 

Bugün atılan barış mutabakatı imzaları kalıcı bir barışa ve AEKT bölgesinin kurulmasına doğru yönelirse bölgenin en az 18’inci yüzyıldan beri süregelen çöküş tarihi tersine dönecektir. Bu, yine altını çiziyorum, AB’nin, ABD’nin, Azerbaycan’ın, Ermenistan’ın, Kıbrıs’ın, Türkiye’nin, Gürcistan’ın kazanacağı bir ekonomik devrim niteliği taşıyacaktır. Bundan Rusya, İran ve başka ülkeler de çok büyük çıkarlar elde edebilir. Rusya’nın ve İran’ın da bu sürece destek vermesini ümit ve temenni ediyorum. Bu sakin ve akılla yürütülmesi gereken bir süreçtir.  Dilerim Rusya ve İran gibi iki büyük ve önemli komşumuz da bu barış ve iş birliği projesini desteklemeye karar verirler.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı bir barış tesis edilmesi öncelikle her iki ülkenin kendi gelecekleri, kendi insanları için zorunlu bir amaçtır. Sonra da Kafkasya ve bütün Batı Asya coğrafyası için önemli bir gelişmedir kalıcı bir barış düzenine ulaşılması.

Benim kısaca AEKT bölgesi diye adlandırdığım Azerbaycan, Ermenistan, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye arasındaki bölge ekonomik açıdan birbirini tamamlayan, ortak ulaşım ve enerji hatları kurulmasına izin veren, Güney Kafkasya’dan Karadeniz’e ve aşağıda Akdeniz’e ulaşan bir bölgedir. Bu bölgenin batısında ise Avrupa Birliği sınırları başlamaktadır. Dolayısıyla AEKT ülkeleri arasında ortaya çıkacak bir barış ve ekonomik iş birliği bölgesi AB ile doğrudan enerji, endüstri, gıda, tarım, hizmetler ve taşımacılık alanlarında yakın ilişkiler kurmak için dev bir potansiyele sahiptir. 

“HERKESİN KAZANACAĞI İNANILMAZ BİR EKONOMİK REFAH VE BAYINDIRLIK POTANSİYELİNDEN SÖZ EDİYORUZ, ZENGEZUR KORİDORU BUDUR”

- Savaşlar artarken barış için bu önemli adımın ve Zengezur ulaşım hattının dünya ve Türkiye ekonomisi açısından önemini nasıl açıklarsınız?

- Zengezur Koridoru amaçlandığı ve arzu edildiği gibi devreye girebilirse Avrupa Birliği’nden İstanbul’a, Nahçıvan’a, Erivan’a, Bakü’ye oradan Almatı’ya uzanan kesintisiz bir ulaşım silsilesinden söz ediyoruz. Zengezur üzerinden kara ve demiryollarını birleştirecek, bütünleşmiş bir taşımacılık düzeneği, internet bağlantılarından, kesintisiz bir tedarik zincirinden, sorunsuz çalışacak bir enerji akışından ortamı oluşacaktır. Hele güneyde devreye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de girdiği takdirde, bütün bu hatlar deniz ulaşımıyla da birleşecektir. Yani herkesin kazanacağı inanılmaz bir ekonomik refah ve bayındırlık potansiyelinden söz ediyoruz. Zengezur Koridoru budur.

“RUSYA, AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN ARASINDAKİ BARIŞ PROJESİNE YAKIN DURMAYINCA VE TEŞVİK ETMEYİNCE BÖLGE DIŞINDAKİ BİR GÜÇ OLARAK ABD TOPA GİRDİ”

- Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında tek arabulucu olmak isterken iki ülkenin lideri Moskova yerini Washington'u tercih etti. Trump da ikinci gelişinde önceliği Orta Doğu ve Ukrayna iken Kafkasya’ya neşter vurdu. Bunlar ne anlama geliyor?

- Bu Rusya’nın değişen dünyayı, Kafkasya’daki büyük değişimi, halkların artık barış ve ekonomik refah istediğini doğru okumak istemediği anlamına geliyor. Rusya bunu tercih etmiştir.

Şunun altını da çizelim: Gerek Ermenistan gerek Azerbaycan ve gerekse Türkiye Rusya’ya karşı hep saygılı davrandılar. Rusya’nın bu sürece katılması, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış sürecini desteklemesi için incelikli bir politika güttüler. Rusya’nın makul çıkarlarına saygı gösterdiler. Ama Rusya bilemediğim nedenlerle Azerbaycan ve Ermenistan’a karşı sert davrandı. Rusya’nın Ermenistan’ın iç politikasına karıştığı, ülkedeki barış karşıtı bir muhalefeti desteklediği yönünde ciddi belirtiler var.   

Bu durumda Azerbaycan ve Ermenistan onların barış sürecini lanse edecek olan bir güç arayışına girdiler.  Barış sürecinin mutabakat imza törenini ABD’nin başkentinde yapmayı tercih etmek zorunda kaldılar. Şaşılacak veya eleştirilecek bir şey yok bu durumda. Dış politikasında art arda başarısızlıklar yaşayan Başkan Trump ise ihtiyacı olan fırsatı gördü ve değerlendirdi.
 
Yeniden altını çizmek isterim, bazen barışı kurgulamak savaşı kurgulamaktan daha büyük cesaret ister. Şu anda Sayın Aliyev ve Sayın Paşinyan bu cesareti gösteriyorlar. Tarihi misyon ve başarı Aliyev ve Paşinyan ikilisine aittir.

Rusya elbette ki önemli bir güçtür. Kuzeydeki komşumuzdur.  Elbette ki elinde barış sürecini zora sokacak bir takım mekanizmalar vardır. Bölgedeki barış girişimlerinden rahatsızlık duymaması önemlidir. Ama paradigma ve tarihin akışı yatağını bir yönde bulunca oradan akıyor. Bütün bölge halkları savaştan, ölmek ve öldürülmekten bıktı. Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış projesine yakın durmayınca ve teşvik etmeyince bölge dışındaki bir güç olarak ABD topa girdi. En başından beri Rusya kendisine yapılan davetleri, ılımlı tutumları kabul edip Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecine katılıp destekleseydi, şimdi Mutabakat belki de Washington’da değil, Moskova’da veya Zengezur bölgesinde imzalanmış olurdu. Artık Kafkasya ve Batı Asya bölgesi barış ve istikrar istiyor. Savaş ve ölüm değil ekonomik refah istiyor.  

“AB’NİN ŞU DEĞİŞEN DÜNYADA KKTC KARŞISINDAKİ TUTUMUNU DEĞİŞTİRMESİ GEREKİYOR, AYNI ŞEYİ GÜNEY KIBRIS İÇİN DE SÖYLEMEK İSTERİM, TARAFLAR KAZANACAKTIR, EGE VE DOĞU AKDENİZ’DEKİ GERİLİM DÜŞECEKTİR”

- Bu gelişmeleri Türkiye ve KKTC özelinde gözden geçirirsek ekonomi dışında ne gibi olumlu geçişmelerin beklentisi oluştu?

- Şimdi tam da bu noktada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti büyük önem kazanıyor. Deniz trafiğinin teknik ve askeri güvenliği bakımından, ara liman olarak, depolama veya paketleme bölgesi olarak, ortak bir eğitim ve akademik bölge oluşturulması bakımından Kuzey Kıbrıs çok önemlidir.

Avrupa Birliğinin de şu değişen dünyada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti karşısındaki tutumunu değiştirmesi gerekiyor. AB kendisini sürekli olarak yeni kurulan dünyanın dışında tutmamalıdır. Aynı şeyi Güney Kıbrıs için de söylemek isterim. Kuzey Kıbrıs’ın zenginleşmesi Güney Kıbrıs’ın da zenginleşmesi anlamına gelecektir. Taraflar kazanacaktır. Ege ve Doğu Akdeniz’deki gerilim düşecektir. AB ile birlikte Güney Kıbrıs da bölgenin değişen paradigmasına ve yeni paradigmalara uyum sağlamalıdır. Gerçekçi olmalıdır. Yeni bir dünya kurulabilir. Burada tüm taraflar kazançlı çıkabilirler.  Bölgede yeniden kurulması mümkün, çok büyük, dev bir refah bölgesinden söz ediyoruz. Avrupa Birliğinin de bu büyük kuruluşta yerini alması çok iyi bir gelişme olur. Dev bir sinerji oluşur. Büyük bir katkı yapar.

"İRAN BARIŞ SÜRECİNDEN RAHATSIZ OLACAKTIR AMA ZATEN RAHATSIZDIR, DOLAYISIYLA İRAN TARAFINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK, İRAN TÜRKİYE’Yİ ENGELLEMEK ÇABASINDA AMA NEYİ NE İÇİN ENGELLEMEK İSTİYOR?”

- İran ve Rusya’nın gelişmelerden rahatsız olmaları Türkiye ile ilişkilerini olumsuz etkileyebilir mi?

- Rusya konusunu daha önce açıklamaya çalıştım. İran konusunda ise şunu söylemek isterim. Evet, İran barış sürecinden rahatsız olacaktır. Ama zaten de rahatsızdır. Dolayısıyla İran tarafında değişen bir şey yok. İran Türkiye’yi engellemek çabasında idi. Ama neyi ne için engellemek istiyor? Rasyonel olan İran’ın Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış sürecini desteklemesiydi. Azerbaycan’ın, Ermenistan’ın ve Türkiye’nin barış girişimlerine engel olmaya çalışmaması gerekirdi.

İşin aslına bakarsanız, İran’da çok yoğun bir Türk nüfusun varlığı İran yönetimini rahatsız ediyor, belki de korkutuyor. Daha öncesini bir tarafa bırakalım şimdilik, ama en azından 19’uncu yüzyıldan beri Türkiye, İmparatorluk Türkiye’si İran’a karşı saygılı davranıyor. Cumhuriyet Türkiye’si de öyle. Atatürk, İran’a hep çok saygılı davrandı. Atatürk’ten bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün devlet ve hükümet başkanları İran devletinin birliğine saygı gösterdiler ve gösteriyorlar. Türk Devleti çok büyük bir nüfus insan gücü potansiyeline sahip olan İran Türkleri arasında ayrılıkçı akım veya hareketlere yol açacak bir tutum içerisinde olmadı. Türk politikacıları arasında hiç biri çıkıp da İran’a yönelik ayrılıkçı bir tutuma girişmedi, böyle bir hareketin veya oluşumun içerisinde bulunmadı.  Türkiye daha ne yapacak yani? İran Türklerinin Türkiye’yi sevmesine engel mi olmaya çalışacak? Onların Türkçe konuşmasını engel olup Türkiye’ye gelip gitmelerini mi yasaklayacak?

Belli ki İran yönetiminin ve aşırı Fars milliyetçilerinin vesveseleri var. Var diye Türkiye bölge de gerçekleşmesi olası dev bir barış ve işbirliği potansiyeline arkasını mı dönecekti? Azerbaycan Cumhuriyeti, Azerbaycan adından mı vazgeçecekti? Azerbaycan Cumhuriyeti İran barış sürecinden rahatsız olacak diye Ermenistan’la devamlı savaş yaparak kendini mi tüketecekti? Azerbaycan’ın petrolü var. Doğal gazı var. İyi yetişmiş bir insan gücü var. Azerbaycan’ın özgün bir müziği, edebiyatı, şiiri var. Bunları mı saklamak zorunda Azerbaycan, İran rahatsız olacak diye. Anlamak mümkün değil. Azerbaycan dünyaya açılmak istiyor. Bir enerji merkez olmak istiyor. Bir kültür merkezi olmak istiyor. Bunları bırakıp yapmayacak mı, İran yönetimi rahatsız oluyor diye?

Biliyorsunuz, Zengezur bölgesi üzerinde çalışmalar başlayınca İran sınırın öte tarafında hemen askeri manevralar başlattı. Sonuç budur. Kendisini devre dışına çıkardı İran. Daha sert işlere girişirse herkese, tüm bölgeye Ermenistan’a, Azerbaycan’a, Gürcistan’a, Türkiye’ye ama İran’a da yazık olur, çünkü ortaya kazan kazan yerine, kaybet kaybet oyunu çıkacaktır. Herkesin kaybettiği bir durum kime yarayacak? İran’a mı? İran’a da yaramayacağı kesin.

İran’ın Azerbaycan politikası konusundaki eleştiriler bir tek bana özgü değil. İran Cumhurbaşkanı Sayın Mesut Pezeşkiyan da çok kısa bir süre önce İran’ın geçmişteki Azerbaycan politikasını eleştirdi, biliyorsunuz. İran’ın iç politikası kendi işidir. Ama bölge hepimizin. Hepimize yer var. İran’ın da barış sürecine destek olması sanıyorum bütün ilgili tarafların da ortak arzusudur.  AEKT bölgesinde oluşacak zenginlik ve refahtan İran halkı da yararlansın. Dileğim budur. Bölgemizde büyük bir gönenç ve bayındırlık çağı doğabilir. Yeter ki Batı Asya, ama öncelikle Kafkasya devletleri, ülkeleri ve halkları el ele versin ve birlikte başarsınlar.

Reha Bilge kimdir?

1953 yılında Ankara'da doğdu. İlkokulu burada bitirdikten sonra orta ve lise öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. Daha sonra Viyana Üniversitesi'nde Siyasal Bilgiler öğrenimi yaptı ve "Osmanlı Türkiyesi'nde Jöntürk Reform Hareketi" başlıklı teziyle doktor unvanı aldı. 1985 yılında “Ekonomi, Teknolojileri ve Çevre Sorunları” adlı çalışmasıyla, Türkiye Çevre Sorunu Vakfı ödülünü kazandı. Genç yaşlarından beri çeşitli Galatasaraylı kuruluşlarda görevler üstlendi. 2005 ve 2007 yılları arasında Galatasaraylılar Derneği Başkanlığı yaptı. 2021-2023 ve 2023-2025 dönemlerinde Galatasaraylılar Derneği Divan Başkanlığı görevini yürüttü. Reha Bilge'nin çeşitli makale ve kitapları yayınlandı.

Bazı kitapları:

Galatasaray'ın Tarihi 1481-1868

İz Bırakan Galatasaraylılar

Türkler ve Bizans Yoksa Doğu Roma mı? Ortak Eser içinde

Tarih-i Sultan Bayezid-Sultan II. Bayezid Tarihi

II. Bayezid Deniz Savaşları ve Büyük Strateji

1514 Yavuz Selim ve Şah İsmail- Türkler Türkmenler ve Farslar

Sur ve Sultan

Dervişler ve Sultanlar

Siyah Beyaz Arasında Türkiye ve Avrupa

Engeli yok eden bir zaferin öyküsü: Fatoş Akıncıbay Floyd anlatıyorEngeli yok eden bir zaferin öyküsü: Fatoş Akıncıbay Floyd anlatıyor

İşte KKTC ürünlerine Avrupalı'nın kapısını açan turizm operasyonuİşte KKTC ürünlerine Avrupalı'nın kapısını açan turizm operasyonu

İnsan, yapay zekadan korkmalı mı? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyorİnsan, yapay zekadan korkmalı mı? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyor

Türkiye yapay zekada hangi adımları atıyor? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyorTürkiye yapay zekada hangi adımları atıyor? Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir anlatıyor

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/aliyev-ve-pasinyan-barisi-imzaladi-aekt-hattinda-dev-bir-refah-bolgesi-doguyor/1862021