'Türkiye hala çok karlı...'

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, ''Biz Türkiye'de hala yüzde 20'lerin üzerinde özkaynak karlılığı ile çalışabiliyoruz. Gittiğimiz ülkede en az bunu veya daha üstünü bulmamız lazım ki oralara gidelim'' dedi.
Uluslararası İşbirliği Platformu tarafından düzenlenen Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'nin ''Bankacılık ve Finans'' başlıklı oturumunda yaptığı konuşmada Özen, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesine (MENA) bakıldığında, finansal sektörün hala emekleme döneminde olduğunu, penetrasyon seviyesinin de çok düşük seviyelerde bulunduğunu kaydetti.
Özen, bölgede finansal yapının pek çok alanlarda geri kaldığının görüldüğüne değinerek, bölgede yapılan anketlerde, firmaların finansal kaynaklarına ulaşmanın en büyük sıkıntı olduğunun ortaya çıktığını dile getirdi.
Dünya Bankası bulgusuna göre bölgede kredi konsantrasyonunun çok yüksek olduğunu, kurumsal kredilerin bulunduğunu belirten Özen, ancak tüketicilerle KOBİ'lere finansmanın ulaşmadığını anlattı.
Özen, 2011 ve 2012 yıllarında MENA Bölgesiyle ilgili EFG Hermes'in yaptığı bankacılık sektörü raporuna göre karlılık oranının yüzde 20-25 artmasının beklendiğini söyledi.
Bölgede toparlanmanın başlamış gözüktüğüne işaret eden Özen, global krizin etkilerinin yavaş yavaş azalmaya başlamasıyla bir toparlanma görüldüğünü, 2010 yılına ilişkin Dünya Bankasının bölgede büyüme beklentisinin yüzde 4.4 olduğunu ifade etti.
Ergun Özen, Türk bankacılık sistemi olarak yatırım yaparken, bu yatırım fizıbıl olup olmadığı ile yatırım yapılacak bölgedeki politik ve ekonomik istikrara bakıldığını anlattı.

-''TÜRKİYE HALA ÇOK KARLI...''-

Türk bankacılık sisteminin yurt dışına açılmasına ilişkin olarak da Ergun Özen, şunları söyledi:
''Şöyle bir engel var bunun önünde. Türkiye çok karlı hala. Biz Türkiye'de hala yüzde 20'lerin üzerinde özkaynak karlılığı ile çalışabiliyoruz. Dolayısıyla gittiğimiz ülkede en az bunu veya daha üstünü bulmamız lazım ki gidelim oralara. Türk bankacılık sektörü büyüme açısından doyuma ulaşmış Batı bankaları gibi değil. Kendi içimizde hala çok çok büyüme potansiyeli var diye düşünüyorum. Bunu çok iyi analiz etmeliyiz. Hakikaten para kazanacağımız yere gitmemiz lazım. Yoksa sermayemizi yurt içinde kullanıp gayet iyi rakamlar elde edebiliyoruz. En azından şimdilik...''
Özen, Türk bankacılığının bireysel ve KOBİ bankacılığında MENA bölgesine çok faydalı olabileceğine değinerek, Türk bankacılığı olarak müşteri ilişkileri yönetimini de iyi yapmaya başladıklarını, doğru müşteri kitlelerine doğru ve ihtiyacı olan ürünü sunma becerisinin de geliştiğini, bölgede ise hala segmentasyon sorununun olduğunu, bu tür konularda Türk bankacılığının bölgeye çok katkısının olacağını anlattı.
Garanti Bankası'nın Romanya'da yurt dışında bireysel bankacılık yapan tek Türk bankası olduğunu dile getiren Özen, Türkiye'deki bankacılık platformunu alıp, aynen Romanya'ya götürdüklerini ve Romen halkından da çok teveccüh aldıklarını söyledi.

-''KATILIM BANKALARININ PAYI YÜZDE 10'LARA ÇIKAR''-

Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Başkanı Fahrettin Yahşi, ülkelerin kalkınmasında iç kaynak oluşturmanın önemine işaret ederek, katılım bankalarının, faiz hassasiyeti olan kesimlerin yastık altında yer alan kaynaklarının ekonomik sisteme dahil edilmesi amacıyla 1985 yılında kurulduğunu kaydetti.
Yahşi, ''Şu anda Türkiye'de katılım bankaları, aktifler itibariyle toplam bankacılık sektöründen yüzde 4,2 civarında pay alıyor. 106 civarında şube sayısı var. Orta vadede, katılım bankacılığının sektörden alacağı payın yüzde 10'lara çıkarılabileceği kanaatini taşıyorum'' diyerek, artık katılım bankalarının sadece yurtiçi tasarrufa dayalı büyüme modeli gütmediğini ve uluslararası kaynak sağlama çalışmaları da yürüttüğünü belirtti.
Dört katılım bankasından üçünün Körfez sermayesi ile ortaklığı bulunduğunu ve bu bölgelerle ticaretin geliştirilmesi konusunda güçlü etkinliğe sahip olduklarını söyleyen Yahşi, Körfez ile ilişkilerin sadece Körfez sermayesinin Türkiye'ye gelmesi olarak değerlendirilmemesi, Türk sermayesinin de bu bölgelere gitmesi ve işbirliğinin bu tarzda geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
Bir piyasadan fon talep ederken, o piyasanın talep ettiği enstrümanlara sahip olma gereğine de işaret eden Yahşi, Türkiye'nin şu anda faiz hassasiyeti olan kişi ve kurumlarının fonlarının getirilmesi konusunda enstrümanlara sahip olmadığını, sukuk konusundaki çalışmaların hızlandırılması gerektiğini dile getirdi.