Şirketler için yapay zekâdan verim almanın sırrı

FINANSINGUNDEMI.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Yapay zekâ söz konusu olduğunda tüm CEO’lar aynı sorunla karşı karşıya: Rekabetçi kalmak için teknolojiye ihtiyaçları var. Yönetim kurulları yapay zekâ talep ediyor, rakipler uygulamaya başladı bile ve CEO’lar bu teknolojiye milyonlarca dolar yatırım yapıyor. Ancak yöneticilerin tüm heyecanına rağmen, çalışanlar bu araçları beklenen hızda benimsemiyor. Bu durum yöneticilere hem para hem de ivme kaybettiriyor.

Söz konusu tablo yapay zekâya geçiş sürecinde deney aşamasından entegrasyona geçişi anlatıyor ve bu aynı zamanda oldukça karmaşık bir süreç. Zira şirketleri öne geçirecek olan şey araçların kendisi değil, çalışanlar ve kurum kültürü.

Fortune yazarı Feon Ang’in makalesinde yapay zekâdan en fazla verim alan ekiplere dikkat çekti. Asya-Pasifik bölgesindeki şirketlerle yapılan mülakatlara göre teknolojiyi insan potansiyelini artıran bir araç olarak gören şirketler yapay zekâdan daha fazla verim alıyor. 

Ang’a göre, yapay zekâya yaklaşım çalışanların görev ve kıdem seviyelerine göre büyük farklılık gösteriyor. Giriş düzeyindeki çalışanlar yeni teknolojilerle daha özgürce denemeler yaparken, üst yönetim stratejik faydayı görüyor. Ancak orta kademe yöneticiler bu iki uç arasındaki bağlantıyı kurmakta zorlanıyor.

Orta kademe yöneticiler “kayıp halka”

Ang, yapay zekâ dönüşümünün merkezinde orta düzey yöneticilerin bulunduğunu vurguluyor. Bu yöneticiler, bir yandan üst yönetimin hızlı sonuç beklentileriyle karşı karşıya kalırken, diğer yandan ekiplerine iş güvencesi konusunda güven vermeye çalışıyor. “Yapay zekânın günlük işleyişte nasıl kullanılacağını belirleme görevi aslında bu pozisyondakilere düşüyor” diyen Ang, bu grubun net bir yol haritası olmadan performans hedefleri, ekip kaygıları ve dönüşüm baskıları arasında kaldığına dikkat çekti

LinkedIn tarafından yapılan bir ankete göre, şirketlerin neredeyse yarısı çalışanlarından yapay zekâ kullanmalarını bekliyor. Ancak profesyonellerin yüzde 41’i, bu teknolojiyi öğrenme hızının kendilerini zorladığını söylüyor. Öte yandan Asya-Pasifik bölgesinde 18–24 yaş arası çalışanların yüzde 84’ü, 25–34 yaş aralığındakilerin ise yüzde 77’si “Yapay zekânın insan muhakemesinin yerini alamayacağına” inanıyor.

Ang’a göre bu noktada orta kademe yöneticilerin her sorunun yanıtını bilmek gibi bir zorunluluğu yok. Ancak bu yöneticilerin asıl değerleri, ekiplerine güvenilir birer koç gibi rehberlik etmeleriyle öne çıkıyor. Başarılı şirketler teknolojiyi uygulamadan önce ‘insana dayalı’ bir strateji oluşturuyor, AI’nin yapamayacaklarını açıkça ortaya koyuyor ve teknolojiyi kademeli biçimde iş süreçlerine entegre ediyor.

Otomasyondan yeniden keşfe

LinkedIn’in araştırması, profesyonel çalışanların yüzde 45’inin rutin görevlerde düzenli olarak yapay zekâ kullandığını, ancak bu grubun yalnızca üçte birinin teknolojiyi stratejik analiz gibi üst düzey işlemlerde değerlendirdiğini gösteriyor. Ang’a göre, onları sınırlayan şey teknik beceri eksikliği değil, teknolojiyi kontrol edebilme hissi.

Singapur’da her dört kişiden biri haftalık olarak ChatGPT kullanıyor. Bu oran, dünyanın en yüksek yapay zekâ kullanım oranlarından biri. Ang, bu durumu “gerçek yapay zekâ hazırlığı” olarak tanımlıyor: “İnsanlar yapay zekâyı yalnızca denemiyor, aynı zamanda günlük işlerine entegre ediyorlar.”

Fortune yazarına göre insanlar yapay zekâ araçları üzerinde kontrol hissine sahip olduklarında, onları daha derinlemesine benimsiyorlar. Bu nedenle şirketlerin yalnızca işleri otomatikleştirmekle yetinmeyip, yapay zekânın sunduğu yeni olanakları keşfetmeleri gerekiyor.

Değişimi yönetirken insan unsuru unutulmamalı

Ang, liderlerin “daha hızlı hareket etme” baskısına rağmen çalışanları başarıya hazırlayacak altyapıya yatırım yapmaları gerektiğini belirtiyor. Özellikle orta düzey yöneticilerin yapay zekâ konusunda çalışanlarına özgüven kazandırabilecek zaman ve ortam sağlaması olmazsa olmaz.

Yazar, bu süreci “düşünsel değişim yönetimi” olarak adlandırıyor ve şöyle açıklıyor:

“İnsanları ortak bir vizyonda birleştirmek, iş birliğini teşvik etmek, deneyimlerden öğrenmek ve kaynakları yeniden yönlendirmek gerekiyor.”

Şirketler, çalışanların başarılarını ve hatalarını açıkça paylaşabilecekleri haftalık forumlar düzenleyebilir, başarısız yapay zekâ projelerindeki bütçeler daha umut verici girişimlere aktarabilir. Ang’a göre, çalışanlar yöneticilerinin yalnızca teknolojiyi uygulamadığını, aynı zamanda onların yeteneklerine yatırım yaptığını gördüklerinde yapay zekâyı bir tehdit değil kendilerini güçlendirecek bir araç olarak kabul ediyor.

Kazananlar yapay zekâyı insanla birleştirebilenler olacak

Feon Ang, yapay zekâ yarışında uzun vadede öne geçecek şirketlerin, teknolojiyi ilk uygulayanlar değil; insanlar ile yapay zekâ arasında en güçlü iş birliğini kuranlar olacağını vurguluyor. Yazar, liderlere şu öneride bulunuyor:

“Liderler, yapay zekâyı nerede kullanacaklarını, teknolojinin nerede yetersiz kaldığını ve insan muhakemesinin ne zaman devreye gireceğini açıkça belirtmeli. Çalışanlar, liderlerini bu süreçte kendileriyle birlikte öğrenirken görmeli. Zira bu anlamlı bir dönüşümün temeli ancak güvenle atılabilir.”

Wall Street devlerinden uyarı: Likidite krizi geri mi dönüyor?

Gardiyana yapay zekayla iftira attılar! 2 kişi tutuklandı

Amazon ve OpenAI, yapay zekada güçlerini birleştiriyor