Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 67,95 | 9,60 | 353.340.000.000,00 |
ALBRK | 8,14 | -0,25 | 20.350.000.000,00 |
GARAN | 135,00 | 9,93 | 567.000.000.000,00 |
HALKB | 24,38 | 4,37 | 175.164.888.663,96 |
ICBCT | 16,60 | 6,82 | 14.276.000.000,00 |
ISCTR | 13,35 | -2,55 | 333.749.599.500,00 |
SKBNK | 6,59 | 9,83 | 16.475.000.000,00 |
TSKB | 12,48 | 8,90 | 34.944.000.000,00 |
VAKBN | 26,38 | 7,76 | 261.582.009.776,74 |
YKBNK | 31,70 | 9,99 | 267.771.525.702,80 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Saraçhane'deki İBB binasının önünde düzenlediği mitingde konuştu.
Ekrem İmamoğlu'nun mesajının okunmasıyla başlayan mitinge Muharrem İnce de katıldı.
CHP lideri Özgür Özel konuşmasına Nazım Hikmet'in 'Hürriyet Kavgası' şiiriyle başladı.
Özel "Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır." dizelerini okudu.
Özel'in konuşmasından satır başları şu şekilde:
Sevgili gençler, değerli emekçiler, emekliler, burada hep birlikteyiz. Gözümün içine bakın, gözünüzün içine bakıyorum. Siz 19 Mart’ta da bir hafta boyunca, yedi gün-yedi gece Saraçhane’de omuz omuza, yan yana, birlikte durdunuz. Gecenin karanlığında adaleti haykırdınız. Birliğimizi, beraberliğimizi savundunuz. İradenizi savundunuz, seçtiğinizin arkasında durdunuz. Siz faşizme karşı, darbecilere karşı, cuntaya karşı boyun eğmeyenlersiniz. Hepinizle gurur duyuyorum. Bugün Ekrem Başkanımızın tutsaklığının 100’üncü günü. 100’üncü günde bir kez daha Saraçhane’de eylemdeyiz. Biz buralara toplanmaya, miting yapmaya değil; eylem yapmaya ve sonuç almaya geliyoruz. Bundan tam 100 gün önce Erdoğan televizyonların karşısına çıktı. Sizin dördüncü eylem gününüzdü. Dedi ki ‘Bir ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, ailelerinin gözünün içine bakamayacaklar.’ Ey Erdoğan, bu sözden beri bir ay değil; üç ay geçti, 100 gün geçti. Biz bugün ailelerle beraberiz. Yan yanayız, omuz omuzayız, göz gözeyiz. Kimsenin kimsenin gözünden gözünü kaçıracak hali yok. Biz birbirimizin yüzüne değil, emanet evlatlarına bakacak kadar kardeşiz. Yedi gün-yedi gece Saraçhane’de, sonra köprüyü geçip; Anadolu’ya geçip Maltepe’de 2,2 milyon kişiyle, sonra her cumartesi bir ilde; 11 lide, her çarşamba İstanbul’da bir ilçede; 10 ilçede, bugüne kadar 29 büyük mitingde birlikteydik. Bugün akşam sayı 30. Hep birlikte buradayız, mücadeleye devam ediyoruz. Herkes çok güzel sloganları ayrı ayrı yerlerden, bir başından bir başına kilometrelerce olan bu meydandan haykırıyor. Hep beraber burada bir mücadeleye geldik. Bu meydan birilerinin sandığı gibi bir siyasi partiye, bir görüşe ait değildir. Bu meydan İstanbul’daki bütün demokratların; sosyal demokratların, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, Kürt demokratların, sosyalist demokratların hep birlikte olduğu bir meydandır. Burası milletin meydanıdır, demokratların meydanıdır. Bu meydana gelen herkes bilir. Bu meydanı gören, evlerinden izleyen, yürekleri bu meydanda atan herkes bilir ki bu meydanın ‘ötekisi’ yoktur. Bu meydanda ‘diğer’ yoktur. İtilen, kakılan, dışlanan yoktur. Bu meydan bilir ki ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz.’
“BİZ HAKLIYIZ VE BİZ KAZANACAĞIZ”
“19 Mart akşamı bunu bilerek; tek başına kurtulmayacağımızı, hep beraber mücadele edeceğimizi bilerek, sadece Ekrem Başkan’a değil; tüm belediye başkanlarımıza, tüm siyasi partilerin genel başkanlarına, siyasi tutsaklarına özgürlük isteyerek bu meydanda toplandık. İyi ki geldik. İyi ki mücadeleyi verdik. İyi ki bir aradayız. Bizim arkadaşlarımız belki zindandalar ama moralleri yüksek, motivasyonları yüksek. İnanıyorlar. Biz haklıyız ve biz kazanacağız. Onları zindanlara atanlar, saraylarda oturuyor ama yerin yedi kat dibindeler. Korkuyorlar, kaybedecekler. O gün 19 Mart’ta yaşadığımıza bir darbe demiştik. Tüm darbeler gibi bu darbenin de hedefinin bir kişi, bir mekan ama esas hedefinin milletin iradesi olduğunu söylemiştik. Her darbenin bir bildirisi olur. Bunun da vardı. 19 Mart’ta ‘550 milyar lira yolsuzluk var. İmamoğlu suç örgütüdür’ diye servis ettikleri haber, bu darbenin bildirisidir. Tüm darbe bildirileri gibi önce TRT’den okunmuştur, her tarafa yayılmıştır ancak milletin vicdanından dönmüştür. Buna millet inanmamış, darbeyi de darbecileri de püskürtmüştür. Her darbenin bir planı olur. Bu darbenin planı, 18 Mart’ta diplomayı iptal etmek, 19 Mart’ta yüzlerce polisle birlikte Ekrem Başkan’ın evine gitmekti. Bu darbe neyi planladıysa yaptı. Ahmet Özer, 244 gündür tutuklu. Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat, 165 gündür tutuklu. Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler, 119 gündür tutuklu. Şişli Belediye Başkanımız Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanımız Murat Çalık, Ekrem Başkan’la birlikte 100 gündür tutuklu. Büyükçekmece Belediye Başkanımız Hasan Akgün, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız Hakan Bahçetepe, Avcılar Belediye Başkanımız Utku Caner Çaykara, Ceyhan Belediye Başkanımız Kadir Aydar ve Seyhan Belediye Başkanımız Oya Tekin 27 gündür tutuklular. Onlarla birlikte 27 gündür, 100 gündür, 165 gündür, 244 gündür belediye meclis üyelerimiz, pırıl pırıl bürokratlarımız, bu darbe planının, bu kirli planın bir parçası olarak, bu darbe girişiminden dolayı cezaevlerinde tutuluyorlar. Ancak bu tüm baskılara rağmen millet seçtiğini arkasında duruyor, iradesinin arkasında duruyor. Ekrem Başkan’a ve arkadaşlarımıza sahip çıkıyor. Biz de kaya gibi onların arkasında duruyoruz. Her darbenin başında bir cuntası olur. Bu darbenin de üç savcısı, üç hakimi, üç tane gizli tanığı, iftiracıları var. Ve bu darbenin başında bir başkan, bir cunta başkanı var. Milletin geçmişte Cumhurbaşkanı diye seçip yetki verdiği birisi Recep Tayyip Erdoğan, artık Cumhurbaşkanı değil, cunta başkanıdır, cunta başkanı. Her darbenin bir görevlendirme listesi olur, hiç şüphesiz bu darbenin de vardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım, ismi belliydi. Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayyım, ismi belliydi. Bu millet; darbeyi, darbe planlarını yırttı, çöpe attı. Bu millet, sizler meydanlarda bu darbeye direndiniz. Birileri darbe için direnirken sizler özgürlüğünüz, iradeniz için direndiniz. Ve birileri darbe beklerken, kayyım beklerken siz Cumhuriyet tarihinin en büyük direnişini, en büyük mücadelesini ortaya koydunuz. Her birinizle ayrı ayrı gurur duyuyoruz.”
“‘200 YIL YATACAĞIMI BİLSEM, NAMUSLU İNSANA İFTİRA ATMAM’ DEDİ”
“100 kara günde; insanlara, evlatlara, eşlere, annelere, babalara zulmettiler. Bugün darbenin 100 kara gününü konuştuğumuz salondan çıkarken, bir anne ve kız kardeş yanıma geldiler. Dediler ki ‘Bugüne kadar demeyin, söylemeyin demiştik. Demediniz, söylemediniz. Ama bugün, bu salondaki bu duyguyu gördükten sonra artık söyleyin. Artık herkes bilsin’ dediler. Ve şunu söyleyelim. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın, İBB Spor Kulübü’nün Başkanı Fatih Keleş. Önce Silivri’de sonra Kandıra’ya götürüp, Kandıra Cezaevinde. İkide bir Çağlayan‘a çağırıp bir başsavcı, üç savcıyla, avukatsız, baskılar altında tutularak en yakınlarına, arkadaşlarına, Ekrem Başkan’a iftiraya zorlandı. Ancak asla eğilmedi, asla buna tenezzül etmedi. ‘Çağlayan’dan Kandıra’ya dönme, 20 yıl yatarsın’ dediler. ‘200 yıl yatacağımı bilsem, namuslu insana iftira atmam’ dedi. Şimdi bu adalet cellatları Fatih Keleş’e, ‘Çoluğun çocuğun var. 26 yaşında bir oğlun var’ deyip bir hatırlatma yaptılar. Fatih Bey duydu, duymazdan geldi. ‘Bu kadarını da yapamazlar’ dedi. 26 yaşındaki oğlu Mustafa bir gün gözaltına alındı, mahkeme karşısına çıkarıldı. Çalıştığı şirkette kentsel dönüşüm yapılacak bir apartmanda, bir inatçı kiracıyı ikna etmek için o yıkılacak daireyi Mustafa’ya satıp tahliye davası açmışlar. Kiracı biliyor, ev sahibi biliyor, işyerindeki herkes şahit. Ama Mustafa’ya ‘Bu dairenin parası nerede?’ diyor. Mal sahibi diyor ki ‘Ben sattım’, kiracı biliyor ki onu çıkarmak için yaptılar. Deprem için, güçlendirme için yaptılar. 26 yaşında başkasının yanında çalışan Mustafa’yı babasını bezdirmek için rehin tutuyorlar. Mustafa’nın nörolojik rahatsızlıkları var. Kapalı yerde duramıyor. Babasından kötü haber duymamak için evde televizyon açmıyor, haber okumuyor, evlere giremiyorken, sırf babasını yıldırmak için bu zaafı, bu sağlık zaafını bildikleri için önce hatırlatıp sonra Mustafa’yı içeri koydular. Şimdi Fatih Bey’i evladı üzerinden tehdit ediyorlar. Annesi dedi ki bugün, ‘Öyle hikayeler duydum ki artık Türkiye de duysun Mustafa’yı’ dedi. Türkiye duysun, Fatih’in nasıl direndiğini, nasıl yalana, iftiraya satmadığını, nasıl namuslu bir adam olduğunu. Fatih Bey bu meydan seninle de o canım oğlunla da Mustafamla da gurur duyuyor. Bu alkışlar sana Fatih Bey.”
“SEN GİDECEKSİN, EKREM İMAMOĞLU CUMHURBAŞKANI OLACAK”
“100 günde hem içeride hem dışarıda direncimizi kırmaya, umudumuzu kaybettirmeye, bizi sindirmeye, ‘Gel bak şuraya bir imza at. Hadi evlatlarına kavuş’ diyerek en büyük kötülükleri yapanlara şöyle sesleniyoruz: Diyorsun ya ‘Gel bak bir imza at.’ Ey Akın Gürlek, ey Erdoğan. Gel bak, gel şu Saraçhane’ye bir bak. Saraçhane’ye bak. Bu ülkeyi korkanlar, sinenler, teslim olanlar değil; direnenler kurtardı, direnenler kurdu. Bizi korkutamazsın. 100 gün önce burada söyledim, bir daha soruyorum. Ey Erdoğan, biz korkuyu evde bıraktık, biz korkuyu evde bıraktık. Çok değerli İstanbullular, İstanbul’un demokratları. Burası Saraçhane. Burası İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tarihi binası. Buradan kimler geldi, kimler geçti. Ve Erdoğan bu binada başkanlık yaptı. Geçmişte o da terörle, yolsuzlukla, çete kurmakla suçlandı. Ama buradan İstanbul’un bütün muhafazakar demokratlarının şahitliği ile hatırlatırım ki; bütün Milli Görüşçülerin şahitliği ile hatırlatırım ki; bir gün evine, evinin kapısına sabahleyin eşinin, evladının yanında polis dayanmadı. Bir gün gözaltı yapılmadı. Bir gün Vatan Emniyet’te tutulmadı, tutuklanmadı. Tutuksuz yargılandı ceza aldı, yine tutuklanmadı. Yargıtay’a gitti, onaylandı. Yine kapısına polis yollanmadı. Telefon açtılar ‘Pınarhisar Cezaevi hazır, cezanız onaylandı, yatmaya gelin’ dediler. Bu kapıdan çıktı, bu meydana geldi. Bu meydanda halka hitap etti, davulla zurnayla cezaevine gitti. Erdoğan bir gün gözaltında olmadı, bir gün tutuklanmadı. TRT ekranlarında hakkında, ailesi hakkında bir gün iftiralar yayınlanmadı. Bırak pankartların yasaklanması, cezaevinde şiir albümü çıkardı, şiir kitabı yazdı. Ancak bugün kendisine yapılmayan her şeyi rakibine, rakibinin ailesine, sevdiklerine yapıyor Ekrem Başkan’ın. Bakın İstanbul’un bütün demokratları, Ekrem İmamoğlu halihazırda bu belediyenin seçilmiş belediye başkanıdır. Sadece tutuklu olduğu için, yerine geçici olarak Başkanvekili seçilmiştir. Unvan Belediye Başkanıdır. Ancak onun resmini belediyeden, ismini billboardlardan, sesini metro istasyonlarından kaldırmaya çalışıyorlar. Erdoğan Belediye Başkanlığını kaybettiğinde ona yapılmayan muamele, belediye başkanı unvanı sürerken yapılıyor. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Ekrem Başkan’ın afişinden, broşüründen, resminden, sesinden korkuyorsun. Ancak korkunun ecele faydası yok, onun bir vesikalık resmine yenileceksin. Bir vesikalık resmine yenileceksin. Sen gideceksin Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak. Cumhurbaşkanı olacak. Herkesin gönlünden o slogan geçiyor. Şimdi bu slogan ta Tuzla’dan Silivri’ye kadar İstanbul’u inletiyor. Cumhurbaşkanı İmamoğlu. O zaman zamanı geldi. Anlayanlar anladı. Olabiliyorsa meydanı aydınlatan ışıkları bir kapatalım, meydanı aydınlatan seyyar ışıkları kapatalım. Minibüslerin üzerinde yanan seyyar ışıkları kapatalım. Yiğidimize, aslanımıza yiğitlerimize seslenmek için cep telefonlarının ışıklarını yakalım. Gelsin bakalım yiğidim aslanım.”
“ANAYASA MAHKEMESİ’NE ‘KARARINA UYMUYORUM, SAYGI DA DUYMUYORUM’ DİYEN SEN DEĞİL MİYDİN?”
“Harikasınız. Hepinize çok teşekkür ediyoruz. Saraçhane’de Yiğidim Aslanım’ı hep Zülfü Ağabey’den dinledik. Bu sefer bir Maçkalıdan, Volkan Konak’tan dinledik. Çünkü bir başka Maçkalı, Beylikdüzü Belediye Başkanımız Mehmet Murat Çalık. O yiğidim İzmir’de hasta yatıyor. Mehmet Murat Çalık’a selam olsun. Biz bu yargı darbesine direnirken, biri de çıkmış ‘Ben şiir okudum diye ceza aldım. Hukuk mücadelesi verdim. Yargıyı tanımıyorum, demedim’ diyor. ‘Yargıya kafa tutmadım’ diyor. O dönem Türkiye’de hukuk varmış ki hukuk mücadelesi verdin. O dönem Yargıtay’dan karar kesinleşene kadar kimsenin aklından seni tutuklamak geçmemiş, bir de çıkmış hukuk hatırlatması yapıyorsun. O gün başsavcı ile konuşan var mıydı? O gün Bülent Ecevit, o gün Mesut Yılmaz, her akşam başsavcıya telefon açıyor muydu? Başsavcılar gelip Cumhurbaşkanı’yla, Başbakan’la direkt konuşup onlara sana verdikleri gibi tekmil veriyorlar mıydı? Senin gibi yargıya talimat veriyorlar mıydı? Ancak şu kadarını söyleyeyim. Utanmadan, sıkılmadan ‘Ben yargıyı tanımıyorum, demedim’ diyorsun. Sana soruyorum Erdoğan, daha geçen sene en üst mahkemeyi; Anayasa Mahkemesi’ne ‘Kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum’ diyen sen değil miydin? Hiç utanmıyor musun? Maalesef hukuksuzluğu bugün de İzmir’e sıçrattılar. 100 kara günü anlatacağımız bugünde yine bir şafak operasyonuyla adaleti lekelediler. Erdoğan, daha beş gün önce başka şehirlere de sıçrayacağını söylüyordu. Sen gizli dosyaların savcısı mısın, yargıcı mısın? Bunların hepsini bilip siyasete alet ediyorsun. Sanıyorsun ki bizim mücadelemizi İzmir’de bir iş yaparak İstanbul’da zora sokacaksın. Buradan sana açıkça meydan okuyoruz. Bir yerde, iki yerde, 10 yerde değil; bin yerde operasyon yapsan bin yerde direneceğiz, bin kere direneceğiz.”
“BUNDAN SONRAKİ SEÇİM KİMSENİN KAYBETMEYECEĞİ SEÇİMDİR”
“Yapılan bu adaletsizlikler ekonomiye zarar veriyor, ekmeği küçültüyor. Asgari ücretliye zam için bulunamayan paranın 120 katını darbe için bulanlar var. Tarımda çiftçinin borcuna faizi bile kaldırmayanlar, bu faiz yükünün 20 katını Ekrem Başkan’a darbe için kullanıyorlar. Öğrencilere yurt veremeyenler, burs vermeyenler darbeye para buluyorlar. Buradan bu güzel meydandan söylüyoruz. Ant olsun ki bu haramilerin saltanatı bitecek. Ant olsun ki emekçiler kazanacak, öğrenciler kazanacak, biz kazanacağız; Türkiye kazanacak. Burada ben ısrarla bir şeyi düzeltip, bir şeyi hatırlatıyorum. Biz bu sloganları atınca Tayyip Erdoğan ‘İyi oldu. 12,5 milyon üyemiz var. Korkarlar. CHP gelirse bizden hesap soracakmış, derler. Evladının işinden korkar, torununun mülakatından korkar. CHP’den korkan, döner yine bize oy atar’ diyormuş. Buradan AKP’nin seçmenine, yoksulluğu sömürülerek üye yapılanlara, torunun mülakatı hatırına kaydolanlara, patronun baskısıyla, başka sebeple yazılanlara ya da ‘İyi olur’ diye düşünüp, televizyona bakıp aldanıp ama bugün pişman olanlara diyoruz ki; bundan sonraki seçim Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazanacağı ama kimsenin kaybetmeyeceği seçimdir. AK Parti’ye oy vermiş, kaydolmuş kimse korkmasın. Bir tek hırsızlar korksun, yolsuzlar korksun, çeteler korksun. Talimat verenler, talimatı alıp da adaleti katledenler korksun. Onlardan hesap soracağız. Biz emekliye zam isteriz. ‘Para yok.’ Asgari ücrete zam isteriz. ‘Para yok.’ Memur emeklisine zam isteriz. ‘Para yok.’ Çiftçiye destek isteriz. ‘Para yok.’ Darbeye gelince para var. Biz bugün bu meydandayken, evlerde kullandığımız doğalgaza yüzde 25 zam yaptı Erdoğan. Geçen ay 2 bin lira gelen doğalgaz faturası, bu ay 2 bin 500 lira gelecek ve bunun bir tek sebebi var. O da bu darbedir, bu darbecilerdir. Bu darbecilerden hesap soracağız. Bu milleti bu iktidardan derhal kurtaracağız.”
“TERÖRSÜZ, ÇETESİZ, MAFYASIZ BİR HUKUK DEVLETİ İSTİYORUZ”
“Birileri ‘Terörsüz Türkiye’ diyor. Elbette Cumhuriyet Halk Partisi de tarihsel bir tutarlılıkla ‘Terör bitsin, barış gelsin. Analar ağlamasın. Kimsenin anasının gözünden yaş akmasın. Bu ülkenin parası teröre değil; hizmete, emekliye, emekçiye, öğrenciye, esnafa, çiftçiye gitsin istiyoruz. Ancak sadece ‘Terörsüz Türkiye’ demekle olmuyor. Terörsüz ve demokratik Türkiye istiyoruz. Terörsüz, çetesiz, mafyasız bir hukuk devleti istiyoruz. Biz milletin birliğini, huzurunu savunuyoruz. Ama bu yapılanlar birliği bozuyor, huzuru kaçırıyor. Biz adalet istiyor, hukuk istiyoruz. Bu adaletsizlikler esas iç cepheyi zayıflatıyor. Birileri iç cepheyi kuvvetlendireceğine, Silivri’nin iç avlularını kuvvetlendiriyor. Buradan milletimize sesleniyoruz. Artık birlik için, beraberlik için, zenginlik için adalet istiyoruz. ‘Hak’ diyoruz, ‘hukuk’ diyoruz, ‘adalet’ diyoruz. Bir yanda Türkiye’nin görmediği mitingleri yaparken, diğer yandan dünya siyasi tarihinin en büyük imza kampanyasını yapıyoruz. Sizlerin emeği, gayretiyle imza sayımız 20 milyonu geçti. Emeklerinize sağlık. Hedefimiz; Erdoğan’ın aldığı oydan fazla imzayla, ona dünyanın gözü önünde dünya siyaset tarihinin en büyük güvensizlik oyunu vermek. Bu milletin karşısına çıkamayacak halde olan Erdoğan’a seslenmek istiyoruz: Ey Erdoğan, adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.”
“BİZ BİRBİRİMİZE GÜVENİYORUZ”
“Size söz veriyorum. O sandık gelecek, Erdoğan gidecek. İktidar gelecek, huzur gelecek, adalet gelecek. Bir talep, bir çağrı, bir meydan okuma sonra da bir teşekkürüm var. Talebimiz şunadır. Diyoruz ki; biz birbirimize güveniyoruz, babamıza, eşimize, belediye başkanımıza güveniyoruz. Arkadaşlarımıza güveniyoruz. Erdoğan’a sesleniyorum: Eğer sen de o savcına, o başsavcına güveniyorsan kaçma, yargılamaları TRT’den canlı yayınlayın. Biz buradayız, kendimize güveniyoruz. TRT’den verin ki millet iftirayı da duysun, cevabını da görsün. Biz buradayız, hodri meydan. 19 Mart’ın 104’üncü gününde, 23 Mart’ın 100’üncü gününde bugün buradaysak, Türkiye’de 30 dev miting yaptıysak, bu binada bir kayyım değil de İstanbul’un seçtiği bir belediye başkanvekili oturuyorsa, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başında bir kayyım, bir butlan yoksa bunların hepsini o 19 Mart günü, ‘Ne olacaksa bugün burada, bu gece burada olacak’ deyip de çağırdığımızda, sabahın erken saatlerinde Vatan Emniyet’in önünde toplanan Cumhuriyet Halk Partililer ve İstanbul’un bütün demokratları ve o gün üniversitesinin önünde Beyazıt Meydanı’nda toplanan İstanbul Üniversiteliler, bariyerleri yıkıp da geldiniz, omuz omuza geldiniz, buraya gelip, bu tarihi binanın önünde ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz’ diye seslenerek sloganlarla, ‘İstanbul buraya’ dediniz. Teşekkürler İstanbul Üniversitesi. Teşekkürler Boğaziçi. Teşekkürler Yıldız Teknik Üniversitesi. Teşekkürler Marmara Üniversitesi. Galatasaray Üniversitesi’ne teşekkür, Mimar Sinan’a teşekkür. Teşekkürler İstanbul Teknik Üniversitesi. İstanbul’un dört bir yanından koşup gelen, vakıf üniversitelerinin öğrencilerine bu sesi başta Ankara’da duyan ODTÜ’lere, Gazililere, bütün Türkiye’nin gençlerine teşekkür ediyoruz. Geleceğinize sahip çıktınız. Sizi seviyoruz, her birinize yürekten teşekkür ediyoruz. O gün Beyazıt’tan buraya yürüyenler yine burada mı? Yürümeye devam edelim mi? İktidara hep birlikte gidelim mi? Haramileri yollayıp halkın iktidarını hep birlikte kuralım mı? Hazır mıyız? Hazır mıyız? O zaman yürüyelim arkadaşlar. Hep beraber yürüyelim.”
Özgür Özel’den '100 Karası' çıkışı! Seçime kadar bekle, millete güveniyorum ulan
CHP kurultayı davası: Mahkemenin görevsizlik kararı kaldırıldı
Zafer Partisi'nden 'Saraçhane' kararı
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.