Merkez Bankası kaşlarını kaldırıyor
Merkez Bankası bir kurum değil de bir insan olsaydı geçen haftaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrasındaki tavır değişikliğini nasıl tanımlardım diye bir süre düşündükten sonra, en makul tanımın kaşların kaldırılması' olduğu kanaatine vardım.
Merkez Bankası'nın bundan iki ay öncesindeki pozisyonunu sürdürmesi çok zor; bir tavır değişikliği gerekiyor çünkü enflasyon, beklentilerin üst sınırında ya da üzerinde. Ama bankanın öngöremedim/yanlış yaptım/geride kaldım diye bir stres içinde olmadığını düşünüyorum; çünkü enflasyondaki yükseliş, kendi kontrolünde olmayan vergi ve sebze-meyve-et fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanıyor.
İşler kontrolden çıkmadı
Bankanın paniğe kapılmadığı da kesin çünkü işler kontrolden çıkmış değil. Ama bankanın tercih etmediği gelişmeler oluyor. Bu gelişmeler ileride, çekirdek enflasyonu da yukarıya itebilir. Şimdi Merkez Bankası'nın yaptığı, kaşlarını kaldırmak: Bir taraftan, işlerin gidişatından çok memnun olmadığını belirterek bir taraftan da bir sonraki aşamaya geçildiğinde tepki verebileceği iması yapıyor.
Geçen hafta toplanan PPK, gecelik faiz oranlarını aynı seviyede tutmaya karar verdi. Daha önce yapılan anket sonuçlarına bakılırsa, karar kimse için sürpriz olmadı. Kararla birlikte açıklanan kısa notta ekonomideki toparlanmanın ılımlı' olduğu görüşü aynen korunurken enflasyonun mart ayında tek haneli seviyelere düşeceği' ve enflasyonun bir müddet hedefin belirgin şekilde üzerinde dalgalı bir seyir izledikten sonra yılın son çeyreğinden itibaren geçici etkilerin kalkmasıyla tekrar düşüş sürecine gireceği ve 2011 yılının ilk aylarında hedeflerle uyumlu seviyelere gerileyeceği' görüşlerine yer verilmiş.
Uyarıyı önemsemek gerek
Kurul, faiz oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması gerekebileceği yönündeki görüşünü hala korumakla birlikte, bu kez notunda yeni bir ifadeye de yer veriyor: "Yakın dönemde enflasyon beklentilerinde gözlenen artışın genel fiyatlama davranışlarında bozulmaya yol açması halinde ise Merkez Bankası, Enflasyon Raporu'ndaki baz senaryoda öngörülen duruşa kıyasla daha erken bir parasal sıkılaştırmaya gitmekte tereddüt etmeyecektir." Notun tavır değişikliğini gösteren en önemli tümcesi bu. İlk kez Merkez Bankası, bundan neredeyse iki ay önce yayımladığı Enflasyon Raporu'nda ima ettiğinden de önce faizleri artırabileceğini söylemiş oluyor. Ekim 2009'daki Enflasyon Raporu'nda baz senaryoda, 2010 sonuna kadar faizlerin değişmediği varsayılıyordu. Ocak 2010'daki Enflasyon Raporu'nda ise yıl sonuna kadar' yerine uzun bir süre' faizlerin değişmediği varsayımı kullanılmıştı. Yani faiz artışlarının yıl sonundan önce de başlayabileceği ima edilmişti. Şimdi ise daha da erken faiz artışı olabileceği ifade ediliyor. Bu uyarıyı önemsemek gerek.
Çekirdek enflasyon yükselebilir
Benim enflasyon tahminlerim de Merkez Bankası'nınkilerin biraz üzerinde olmakla birlikte, Merkez Bankası tahminlerinden çok farklı seyretmiyor: Ekim ayında yüzde 5'e kadar gerileyen tüketici fiyatları enflasyonu, alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile akaryakıta yapılan vergi artışlarından kaynaklanan enflasyon ve gıda fiyatlarındaki hızlı yükselişe bağlı olarak yüzde 10'a kadar yükseldi. Mart ayında gıda fiyatlarındaki sel etkisi kalmayacağı için gıda enflasyonunun da Tüketici Fiyatları Endeksi'nin de (TÜFE) gerilemesi söz konusu. Bu nedenle, mart ayında TÜFE tek haneye inebilir. Ancak bu kez de geçen yılki vergi indirimlerinden kaynaklanan baz etkisi nedeniyle çekirdek enflasyonda yıllık bazda artışlar göreceğiz. Geçen yıl mart ayından itibaren ekonomiye destek olmak için bazı vergi oranları geçici olarak indirilmişti. İndirimlerin bir kısmı haziran ayında, geri kalanlar da ekim ayında son bulmuştu. İndirilen vergi oranları nedeniyle Merkez Bankası'nın favori çekirdek enflasyon tanımlarından olan çekirdek enflasyon I, mart-nisan döneminde düşmüş, ekim ayında da vergi oranlarının eski seviyeye çekilmesiyle tekrar yükselmişti. Şimdi de tam tersi bir seyir izleyeceğiz. Tahminim önümüzdeki mart ve nisan aylarında baz etkisine bağlı olarak çekirdek enflasyonda (I) yüzde 6,5'e kadar bir yükseliş, baz etkisi ekim ayında ortadan kalktıktan sonra da yüzde 5,5 civarına düşüş olacağı yönünde. Ancak, TÜFE için oldukça olumsuzum. Gıda fiyatları, enflasyonun düşüşüne en büyük engel ve öyle kalmaya devam edecek gibi.
Faiz artışı erken gelebilir
Vergiden kaynaklanan artışlar ile yüzde 10'un altına düşmeyeceğini düşündüğümüz gıda enflasyonu nedeniyle bu yılın sonunda tüketici fiyatları enflasyonunun yüzde 8,5-9 arası bir yerde kalmasını bekliyorum. Ancak, seçim öncesi enerji sektörü ile yönlendirilen fiyatların bazılarında ayarlamaların erteleneceği ve düşük tutulacağı varsayımına bağlı olarak 2011 ortalarında (seçim öncesinde) enflasyonun hedefle uyumlu düzeylere (yüzde 6) civarına geri geleceğini tahmin ediyoruz.
Bu arada, Merkez Bankası'nın "enflasyon 2011 ortasında hedefle uyumlu patikaya oturacak" diyerek faizleri yükseltmeden durması çok kolay değil. Her ne kadar enflasyonu yukarı iten arz yönlü şoklar olsa da özellikle enerji fiyatlarından diğer enflasyona geçiş oranı yüksek. Emtia fiyatlarında bir artış olduğunda (TL'nin emtia fiyatlarındaki herhangi bir artışı emebilecek kadar değer kazanacağını tahmin etmiyorum) ya da çekirdek enflasyon, Merkez Bankası'nın öngördüğü yüzde 6-6,5 üzerine çıkar ve orada kalırsa, faiz artışları hemen gündeme gelecektir.BATURALP CANDEMİR-REFERANS