BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 67,95 -2,51 353.340.000.000,00
ALBRK 8,13 -0,97 20.325.000.000,00
GARAN 136,40 -0,73 572.880.000.000,00
HALKB 26,20 -2,09 188.241.184.700,40
ICBCT 16,30 4,02 14.018.000.000,00
ISCTR 13,81 -2,13 345.249.585.700,00
SKBNK 6,85 -1,15 17.125.000.000,00
TSKB 12,90 -2,05 36.120.000.000,00
VAKBN 27,34 -1,09 271.101.294.438,82
YKBNK 31,88 -0,62 269.291.994.933,92

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara Piyasa''Konut kredileri risk oluşturabilir''----

''Konut kredileri risk oluşturabilir''

''Konut kredileri risk oluşturabilir''
18 Aralık 2010 - 10:31 www.finansingundemi.com

IMF, Türkiye'de, "gelir ve kamu maliyesi dengelerinin 2010 yılında güçlü toparlanma gösterdiğini" bildirdi

Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye'de, "gelir ve kamu maliyesi dengelerinin 2010 yılında güçlü toparlanma gösterdiğini" bildirdi.
IMF, 2. Program Sonrası Değerlendirmesi'ni yayımladı.
Değerlendirmede, faiz oranlarını yükseltme seçeneğinin korunması gerektiğine işaret edilerek, şöyle denildi:
"Özellikle doğrudan sıkılaştırma tedbirlerinin enflasyon hedefinin kredibilitesini veya finansal istikrarı korumada yetersiz kalması halinde, gelecekte reel faiz oranlarının normalleştirilmesi ihtiyacı da dahil olmak üzere, faiz oranlarının yükseltilmesini gerektirecek koşullar oluşabilir. Dolayısıyla, finansal ve reel sektörlerin vade uyumsuzluğunun artmaması için faiz oranlarının uzun bir süre düşük seviyelerini koruyacağı yönündeki beklenti sebebiyle oluşabilecek aşırı iyimserlikten kaçınılmalıdır."

-"RİSKLERİN SINIRLANDIRILMASINA ODAKLANMAYA DEVAM EDİLMELİ"-

Değerlendirmenin "Makro-İhtiyati Politikalar" bölümünde, finansal sektör düzenleme ve denetimi, sistemik finansal istikrar ve makroekonomik sürdürülebilirliğe yönelik risklerin sınırlandırılmasına odaklanmaya devam edilmesi gerektiği ifade edildi.
Finansal sektördeki sistemik riskin, "genellikle piyasa katılımcılarının bir çoğuna yönelik saiklerin aynı yönde olduğu, fakat her bir katılımcının tek başına yaptığı işlemlerin ekonominin geneli üzerindeki etkisini göz ardı ettiği zaman ortaya çıktığı" belirtilen değerlendirmede, denetimin bireysel bazda finansal kuruluşların sıhhatine odaklanması halinde, sistemik riskin daha geç tespit edilebileceği, denetim ve para politikası arasındaki sinerjiden daha fazla yararlanılmasının, makro ihtiyati gözetimin ve politika tedbirinin etkinliğini artıracağı kaydedildi.
"Makro-ihtiyati önlemler, riski kaynağında, özellikle finansal işlemlerin en yoğun olduğu alanlarda hedeflemeli. Kriz döneminde başvurulan kredilerin yeniden yapılandırılması ve genel karşılıkların gevşetilmesi uygulamalarına artık ihtiyaç kalmadığından, bu tedbirler tamamen geri çekilmeli" denilen değerlendirmede, düzenleyici standartlar ve esasların da sıkılaştırılması gerektiği belirtildi.

-KONUT KREDİLERİNE DİKKAT...-

Değerlendirmede, konut üretiminde gözlenen dinamizm kapsamında, mevcut konutların piyasa değeri üzerinden ipotek edilmesi yoluyla sağlanan krediler de dahil olmak üzere konut kredilerindeki hızlı büyüme ve aynı mülk için hem konut üreticilerine hem de nihai alıcılara kredi kullandırılmasının, kontrol edilmediği takdirde risk oluşturabileceğine dikkat çekildi.
Değerlendirmede, şunlar kaydedildi:
"Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), konutlar ve diğer gayrimenkul kredilerine uygulanan kredi teminat oranına, menkul kıymetleştirilmiş ipotekli konut kredileri için aranılan orandan daha yüksek olmayan bir kanuni tavan getirme kararını memnuniyetle karşılıyoruz.
Bunun yanında, yeni konut kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintisinin diğer kredilere uygulanan seviyeye çekilmesi ve gayri menkul yatırım şirketlerine tanınan vergi imtiyazlarının ortadan kaldırılması da yararlı olacaktır. Konjonktür karşıtı tamponlar oluşturulması ve genel amaçlı kredilerin hızla büyümesi ile kur riskine maruz borçlulara yabancı para cinsi kredi açılması yoluyla sistemik risk birikiminin önlenmesi için, bu krediler üzerindeki genel karşılık yükümlülükleri kriz öncesi seviyelerinin üzerine yükseltilmeli."

-"GELİR VE KAMU MALİYESİ DENGELERİ 2010 YILINDA GÜÇLÜ TOPARLANMA GÖSTERDİ"-

Değerlendirmenin "Maliye Politikası" başlıklı bölümünde de gelir ve kamu maliyesi dengelerinin 2010 yılında güçlü toparlanma gösterdiği belirtildi.
Ancak makro-ekonomik baskıların önlenmesi için daha fazla çaba gösterilmesine ihtiyaç olduğu ifade edilen değerlendirmede, sıkı maliye politikasının kaynaklara olan talebi azaltacağı, fiyatlar üzerindeki baskıyı ve ithalatı düşüreceği ve kamu mevduatlarını arttıracağı, Merkez Bankası'nın piyasadan likidite çekme çabasını destekleyeceği kaydedildi.
Değerlendirmede, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması programından elde edilecek gelirler ile bütçe tahminlerinin üzerinde gerçekleşecek özelleştirme gelirlerinin tasarruf edilmesinin, ilave talep baskılarını önleyebileceği, özel sektör sermaye girişlerinin dengelenmesine yardım edebileceği ve daha düşük faiz ödemeleri yoluyla gelecekte kalıcı bir mali alan oluşturabileceği dile getirildi.

-"2011 BÜTÇE TAHMİNLERİNİN ÜZERİNDE GERÇEKLEŞEN GELİRLER TASARRUF EDİLMELİ"-

2010 yılında açıklanan Orta Vadeli Program'ın (OVP), "doğru yaklaşımla harcamalarda önemli kesinti ve borç dinamiklerinde iyileşme hedeflemekle beraber, ithalattaki geçici yükselişten kaynaklanan önemli gelir artışı içerdiği" ifade edilen değerlendirmede, orta vadeli hedeflerin yakalanması için söz konusu geçici gelirlere dayanmanın uygun olmadığı vurgulandı.
Değerlendirmede, şunlar belirtildi:
"Zira, zorunlu harcamaların önemli paya sahip olması (bu harcamalar, 2011 bütçesinde öngörülen emekli aylıkları ve maaş artışları ile birlikte daha da artacaktır) ve halihazırda yüksek olan vergi oranları gelir kayıplarını hızla telafi edecek seçenekleri sınırlandırmakta. Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması, vergi uyumunu ve gelecekteki gelir performansını zayıflatabilir. Tüm bu konular dikkate alınarak, 2011 bütçe tahminlerinin üzerinde gerçekleşen gelirler tasarruf edilmelidir."

-"DAHA ETKİN İŞGÜCÜ PİYASASI VE ENERJİNİN VERİMLİ KULLANILMASI..."-

Değerlendirmenin "Yapısal Konular" bölümünde, rekabet gücünün önündeki yapısal engellerin kaldırılmasının, Türk şirketlerinin sermaye girişlerine uyum sağlama yeteneğini geliştireceği kaydedildi.
Daha etkin işgücü piyasası ve enerjinin verimli kullanılmasının, üretimde yerel katkının payını yükselteceği ve Türkiye'nin küresel ürün piyasalarında daha iyi rekabet etmesine imkan vereceği ifade edilen değerlendirmede, "Bu, kayıtlı sektörlerde verimliliğe göre ayarlanmış işgücü maliyetlerinin bölgedeki benzer ülkelerle daha uyumlu olmasını, vergi denetiminin güçlendirilmesi ve vergi affından kaçınılması yoluyla vergi uyumunu kalıcı şekilde iyileştirerek işgücü ve şirketler üzerindeki vergilerin indirilmesini, enerji tasarrufunu ve daha verimli enerji üretimini teşvik etmek üzere maliyet bazlı fiyatlandırmanın bütüncül şekilde ve sürekli olarak uygulanmasını gerektirmektedir. Mevcut muhasebe standartlarının iyileştirilmesi ve alacaklıların ve azınlık hisse senedi sahiplerinin haklarının güçlendirilmesi, şirketlerin daha uzun vadeli ve daha çeşitli fon kaynaklarına erişimine ve finansal piyasaların derinleşmesine ve dayanıklılığının artmasına yardımcı olacaktır" denildi.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!