İMKB gizliliğe neden ihtiyaç duydu?
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, (İMKB) alım satımları gizlemeye neden ihtiyaç duydu?
İMKBnin Ekim ayında başlayacak borsada işlem gören hisselerin kimler tarafından alınıp satıldığını gösteren data görüntülerinin gizlenmesi uygulamasının şeffaflığı ortadan kaldıracağını Cuma günü köşeme taşımıştım. Bu uygulama ne getiriyordu hatırlatalım:
Hangi hisse senedini hangi aracı kurum alıyor veya satıyor, halen bunu herkes anlık olarak görebiliyor. Dolayısıyla yabancıların alım satım yaptığı aracı kurumun alım satımını yerli yatırımcılar da rahatlıkla görüyor ve ona göre pozisyon alıyorlar. Yeni uygulamada ise, bu data görüntüleri ortadan kalkacak, dolayısıyla hangi kağıdı, hangi aracı kurum satıyor veya alıyor bunu öğrenmek mümkün olmayacak. Oysa yabancılar Bloomberg sayfasından birbirlerinin alım satım emirlerini rahatlıkla görebilecekler. Sonucta yabancılar veya Bloomberg kullanan herkes birbirinin işlemlerinin çoğunu görebilecekken, yerli yatırımcılar ciddi bir bilgi eksikliği ile işlem yaparak söğüşlenecek...
Bu uygulamanın bize faydası ne? İMKB derhal bunun nedenlerini açıklamalı.
Benzer bir örnek olarak Yunanistanın durumu ortada. Borsa yerlerde sürünüyor. Rusyada olanlara bir bakalım, orada da şeffaflık kalkıyor, bu yüzden Rus hisseleri Londrada tezgah üstünde brokerların kendi arasında işlem görüyor. İMKBnin yeni uygulaması yürürlüğe girdiğinde korkarım ki, bizim mallarımızı da kimsenin haberi olmadan kendi aralarında alıp satacaklar, hacim düşecek, ne İMKB ne aracı kurumlar para kazanacak, aksine yerli yatırımcılarımız mağdur edilecek. Bunun İMKBye yararı ne olacak, merak ediyorum.
Başkan Saruhanın görevden alınmasının sebebi hukuki
değil siyasidir
Bodrum Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhana, geçen Salı günü İçişleri Bakanlığınca geçici olarak görevden el çektirildi. Ben de merak ettim ve dedim ki Bakanlığın görevden el çektirdiği belediye başkanları nedense hep CHPli. Bunlar arasında neden iktidara mensup bir belediye başkanı yok.
Başkanın görevden alınmasına dair gerekçeyi okudum. Gerekçe; bir önceki belediye başkanlığı dönemine ait imar ve kıyı kanununa muhalefet iddiaları ile hakkında devam eden davalar. İyi de, İçişleri Bakanı bu gerekçe ile 2008 yılında Başkan Saruhanı görevden aldı. Ardından 2009 seçimlerinde Saruhan, yeniden aday oldu ve Seçim Kurulu hakkında devam eden bu davadan dolayı aday olamazsın demedi, yani sakıncası yok dedi... Seçmenin de yüzde 63ü, başkanlarının arkasında olduğunu gösterip oy verdiler ve Saruhanı İçişleri Bakanlığına rağmen yeniden Başkanlık koltuğuna oturtarak milli iradeyi gerçekleştirdiler. Saruhanın yeniden belediye başkanı olması hukuken mümkün değil idiyse, mazbatasını alınca neden hemen görevden alınmadı. Yeni dönemdeki görevi nedeniyle işlediği bir başka suç yok. Devam eden dava, Saruhanın Başkanlıktan alınmasını gerektiriyor idiyse neden iki yıl beklendi. Demek ki, karar hukuki değil, siyasi. Kaldı ki bu tür iddialar (görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suçları) hangi belediye başkanı için mevcut değil?
Bodrum-Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhanı transfer etmek için peşinde iktidar partisinin olduğunu bilmeyen yok. Ama Başkan Saruhan CHPden ayrılıp bir yere gitmem dedi. Sakın görevden alınma sebebi bu olmasın? Üstelik Bodrumda iktidar partisinin peşinde olduğu bir diğer Başkana gözdağı olmasın, bize gelmezsen bak başına neler gelir, diye. Madem Başkan Saruhan hakkında bir önceki dönemden devam eden dava var, onun için görevden alındı. O zaman sormazlar mı AK Partili belediye başkanları arasında görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma davaları devam eden başkanlar neden görevde?
Yolsuzluk yapanları Bakanlık görevden almalı, almazsa yanlış yapar. Ancak görevden alacak ise parti ayırımı yapmadan aynı kriterle hepsini almalı. Görevden alınma gerekçeleri inandırıcı olmalı ve aynı gerekçeler başkaları için de var ise, onlara da uygulanmalı. Saruhana, bir iki km. uzaklıktaki kimi beldede yüze yakın yolsuzluk davası devam eden, üstelik cezalarla sonuçlanan davalar var ve siyasi partilerinizin girişimleri ile bu zübüklerle partinizin benzer iddialarla yargılanan belediye başkanlar hala koltuklarında oturuyorlarsa bu ne hakka ne de hukuka sığar.
Türkiyede eğer bağımsız yargı varsa, hiç kuşkunuz olmasın, bu idari karar en kısa sürede ortadan kalkar. Yargı bu çifte standardı da görmüyor ise, söylenecek başka söz yok ve hukuktan söz etmek mümkün değil demektir.
Aydın Ayaydın / Vatan