Denizbank'a sendikasyon kredisi

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş'in katıldığı imza töreniyle açıklanan kredinin tamamı, ihracatın finansmanında kullanılacak. Standard Chartered ve Wells Fargo koordinatörlüğünde dolar ve avro olmak üzere iki dilimden oluşan toplam 650 milyon dolar tutarındaki sendikasyon kredisi, 12 ülkeden 30 bankanın katılımıyla temin edildi. Bankanın sağladığı 1 yıl vadeli kredinin toplam maliyeti, yıllık libor/euribor artı yüzde 1,3 olarak belirlendi. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, para politikalarında eskiye dönüş olduğunu belirterek, Merkez Bankasının munzam karşılıkları artırması kararının normal olduğunu, Merkez Bankasının bunu bültenlerinde açıkça beyan ettiğini söyledi. Ateş, bankanın uluslararası piyasalardan sağladığı 650 milyon dolar tutarındaki sendikasyon kredisinin imza töreninde yaptığı konuşmada, Türk bankacılığının özellikle krize rağmen 2008 ve 2009'da çok başarılı bir dönem geçirdiğini, kendi ülke kaynaklarından, bütçesinden hiçbir finansman ve destek almadan büyüyerek, karlı büyümesini sürdürerek krizden çıkabildiğini vurguladı. Dünya genelinde Türk bankacılığı ve genelde Türk ekonomisinin son derece başarılı algılandığını, bunun en kuvvetli göstergelerinden biri olan uluslararası piyasalarda CDS denilen ülke risk primi açısından Türkiye'nin iyi seviyede bulunduğunu söyledi. 2008 yılına bakıldığında bankaların sendikasyon piyasalarından toplam borçlanmasının 11,4 milyar dolar olduğuna değinen Ateş, ''2009'a gelindiğinde birçok piyasanın kapandığı, Güney Afrika veya Rusya bankalarının hiçbir şekilde sendikasyon imkanlarından yararlanamadığı, krizin derinleştiği geçen yıl ülkemiz yüzde 65 ile mevcut fasilitelerini çevirebilmiştir. Bunun rakamı da 7,3 milyar dolardır. Toplam borçlanma olarak bakıldığında Türk bankaları tarafından bugün itibarıyla temin edilen rakam 11 milyar 843 milyon dolara ulaşmıştır'' şeklinde konuştu. ''PARA BİRİMLERİ SAVAŞLARI'' Denizbank'ın uluslararası piyasalardan sağladığı 650 milyon dolar tutarındaki sendikasyon kredisinin tamamının ihracatın finansmanında kullanılacağını belirten Ateş, şöyle devam etti: ''Özellikle ülkeler, dünyadaki küresel ticaret hacminden daha fazla pay alma arzusu içerisinde. Bir para birimi savaşları... Herkes parasının değerini düşürmek, en azından değerlendirmemek, bu çerçevede de mal ve hizmetleri biraz daha nispi olarak avantajlı hale getirip dünya ticaretindeki payını artırma yönünde gayret içinde. Böyle bir çerçeve içinde ülkemizdeki ihracatın da cari açık dikkate alındığında önem arz ettiğinin bilincindeyiz. Bu çerçevede de bu kesime daha ucuz, daha uzun vadeli kaynakları temin etmek için bu tür kaynakları sunuyoruz.'' ''BANKACILIK GENELDE EFENDİ BİR TAVIR İÇİNDEDİR'' Soruları da yanıtlayan Ateş, bir gazetecinin ''Munzam tartışması var. Özellikle bankalar cephesinde bağırmalar, çağırmalar var. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?'' şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı: ''Kanaatimce bankacılık sektörü genelde efendi bir tavır içindedir. Açık konuşmak gerekirse bazen haksız bazı yüklenmeler ve ithamlarla karşılaşıldığı halde biz hiç sesimizi çıkarmadan yine hizmetimize devam ediyoruz. Geçen yıl ülkemizde ekonomi 4,7 daraldı. Genelde bütün dünyada muazzam teşvik politikaları uygulandı. Ülkemizde vergi verenden bir lira alıp da banka sektörüne şu veya bu şekilde aktarılmadı, gerek de olmadı. Ancak bankaların topladıkları paradan direkt Merkez Bankasına zorunlu karşılık olarak yatırdıkları oranlar birkaç puan gevşetilmiştir. Ekonominin tekrar düzlüğe çıkmasının sonucu olarak, para politikalarında eski duruma dönüş var. Normaldir. Zaten Merkez Bankasının, bültenlerinde bunu açıkça beyan ettiğini gördük. Burada sanıyorum tartışma konusu olan, kesintilere şu ana kadar ödenen faizin sıfırlanmasıydı. Burada iki konu gündeme geldi. BDDK'nın kritikleri oldu. Bankacılara yansıması itibarıyla, bunun net aracılık maliyetlerini artırıcı etkisi olacağı, dolayısıyla artan maliyetlerin azalan karlılıklarla sonuçlanacağı ifade edildi.'' Hakan Ateş, Türkiye'de bankacılık sektörünün karlılığında son 2 yıldır özellikle faizlerdeki gerilemeye bağlı olarak artış olduğuna dikkati çekerek, ''Ama bunun sürüp devam edeceği gibi illüzyona kapılmamak gerekir. Kararın, bankaların karları üzerinde çok doğrudan etkili olacağı kanaatinde değilim. Merkez Bankası açısından politika faizinin artırılması bana göre çok daha menfi etki yapar. Şu anda 7 olan politika faizlerinin devamı, kanaatimce ekonominin hayrınadır. Ama faizi sıfırlaması, bankaların hesaplarını olumsuz etkilemiştir. Bunun tabii ki piyasaya belli ölçüde yansıması olabilir'' yorumu yaptı. ''KOMİSYON UYGULANMASI SON DERECE DOĞAL'' Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, bankaların aldığı komisyon ve ücretlere ilişkin de, ''Toplamda halka yansıyan komisyon oranı dünyayla kıyaslanmayacak kadar makul oranda. Bankacılık, yatırım yapan bir sektör. Operasyonel giderleri ve yatırım maliyetleri yüksek. Dolayısıyla belli ölçüde komisyon uygulanması son derece doğal'' dedi. Standard Chartered Türkiye Temsilcisi Ethem Tuncel ise Türk ekonomisinin güçlü ivme kazandığı bir dönem yaşandığını vurgulayarak, küresel mali piyasalardaki krizin etkilerinin azaldığı ve bazı kaygıların durulduğu görülse de özellikle Avrupa bankalarının fonlama maliyetlerinin hala kriz öncesi seviyelerden yüksek olduğunu söyledi. Tuncel, likiditenin yavaş yavaş piyasalara dönmesiyle birlikte vadelerin uzadığını ve daha büyük miktardaki işlemlerin yapıldığını kaydetti.