CEO bakışıyla Türkiye ekonomisi

     İkinci bir dibin gelmesi durumunda bile durumun çok dramatik olmayacağına işaret eden Karamercan, ''Artık silahlar çekildi, kalkanlar kuruldu. Dünyadaki gidişte iki yıldır yaşanan kriz gibi bir krizin olacağını düşünmüyoruz, planlarımızı ona göre kuruyoruz. Gelişmiş ülkeler daha önceki tabloların starlarıydı ama şu andaki krizin en etken olduğu ülkelerin gelişmiş ülkeler olduğunu görüyoruz'' dedi.
     ''Gelişmekte olan ülkeler arasında hızla yükselen bir yıldız var. Bu ülke Türkiye. Bunun farkında olarak stratejimizi yapmamız gerekiyor'' diyen Karamercan, Türkiyenin ikinci çeyrekte yüzde 10,4 oranında büyüdüğünü, yıl sonu beklentilerinin yüzde 7,7 civarlarında olduğuna işaret etti. 

     Karamercan, diğer ülkelere bakıldığında Türkiye'nin bu büyüme oranını yakalayabilecek ülkenin bulunmadığına değinerek, ''Türkiye, Çin ve Hindistan'dan sonra en yüksek oranda büyüyen ülke konumunda. BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) ülkeleri dahil 20 ülkeye bakıldığı zaman Türkiye 4. sırada geliyor. Artık BRIC, BRICT oluyor. Türkiye, BRICT'tir. Türkiye yıllardır beklediğimiz ekonomik performansı yakalayarak büyüyecek bir ülkedir'' diye konuştu. 

     2002 yılından sonra Türkiye'nin mali disiplinde dünyaya örnek olabilecek, ders verebilecek şekilde başarılı bir ülke olduğunu dile getiren Karamercan, Türkiye'de cari işlem açığı olduğunu, ancak bu açığın da çok abartıldığını kaydetti. 

     Karamercan, 1-2 gün önce Garanti Bankası'nın değerinin 26 milyar dolar olduğunun tescil edildiğini belirterek, Garanti Bankası hisselerinin bir bölümünün satılmasının Türkiye'ye gelen doğrudan bir yatırım olduğunu kaydetti. 

     Bu yatırımın İspanya'dan geldiğine işaret eden Karamercan, bu yatırımla bir nevi İspanyol halkının Türkiye'de yatırım yaptığını, bu yatırımın 6 milyar dolar civarında olduğunu, Türkiye'de güven ortamının olmaması durumunda bunun mümkün olmayacağını anlattı.
     Erdal Karamercan, Türkiye'nin eksik olduğu ve kendisinin de yıllardan beri mücadelesini verdiği bir konunun bulunduğunu dile getirerek, Türkiye'nin katma değer yaratmada özürlü bir ülke olduğunu ifade etti. 
     
     ''TÜRKİYE'NİN YAPAMADIĞI TEK ŞEY KATMA DEĞER ÜRETMEK''
     
     Türkiye'nin yapamadığı tek şeyin katma değer üretmek olduğunu vurgulayan Karamercan, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Mesela biz 5 liralık malı 7 liraya sattığımız zaman inanılmaz mutlu oluyoruz. Ama bizim fason sattığımız malı, alan kişi marka yapıp 15 liraya satıyor. Güney Kore, Çin ve Hindistan yıllarca fason üretim yaptı, hala da yapıyorlar. Ama katma değerlerini yaratmaya başladılar. Türkiye'nin de yapması gereken budur. Katma değer yaratması lazım. Katma değer yaratmak için iki şey gerekli; marka ve inovasyon. Bugün Türkiye'nin kendi markalarını yaratması mümkün, ama çok zor bir yol. Yeniden marka yaratmak çok zor. Ama daha kolay bir yol var. Bu markaları niye satın almıyorsunuz?
     Artık biz de katma değeri yakalamanın yolunu bulduk, yurt dışından markalar satın aldık. Artık katma değeri yakalamanın yolunu bulduk. O markaları şimdi teknoloji ile desteklememiz lazım. Mesela seramik sektöründen örnek vereyim; İçinde bulunduğumuz ve geliştirmeye çalıştığımız sektör. Dünyada seramiğin teknoloji merkezi İtalya'dır. Orada yüzlerce şirket vardır, üniversiteler vardır, araştırma geliştirme merkezleri vardır. hepsi burada doğal bir kümelenme oluşturmuştur. Teknolojiyi orada oluştururlar. Şimdi amacımız orada bir şirket satın almak bizim. Teknolojiye en çabuk ulaşmanın yolu da o.'' 
     
     ''GELECEK YIL TÜRKİYE YÜZDE 5-6 BÜYÜR...''
     
     Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Turgay Durak da, 2011 yılında Avrupa ülkelerinin çok büyümeyeceğinin öngörüldüğünü dile getirerek, yeni dönemde artık Ortadoğu, Kuzey ve Güney Afrika, Asya ve Türki cumhuriyetlere yoğunlaşılması gerektiğini kaydetti.
     Durak, önümüzdeki yıl Türkiye'nin büyümesinin yüzde 5-6 oranında, enflasyonun bir iki puan daha aşağıda olacağını düşündüklerini söyledi. 

     Dünya nüfusunun yaşlandığını, enerji ve enerji kaynaklarının azaldığı dile getiren Durak, bunların bir kısmının yerine konması gerektiğini, bu konuda yenilenebilir enerji alanlarının ön plana çıktığını anlattı.
     Durak, Koç Grubu olarak içinde olmamalarına rağmen, gelecekte sağlık hizmetlerinin ve yaşlıların bakımının daha da önem arz edeceğini vurgulayarak, bir diğer önemli konunun ise deniz suyundan elde edilecek temiz su kaynakları olduğunu söyledi. 

     Müşteri ilişkilerinin yönetimi konusuna özel önem verdiklerini dile getiren Durak, kendilerinin müşteri ağını çok iyi yönetmek, bilişim ortamından iyi yararlanarak bu kişilere ulaşmak ve çapraz satışı sağlamak gibi konulara dikkat ettiklerini anlattı.
     Durak, ''Bilişim, enerji, hidroelektrik santral (HES), rüzgar enerjisi sistemleri de (RES) var ama özellikle solar enerji, stratejik planımızda özellikle üzerinde durduğumuz konular'' dedi. 
     
     ''İŞ YAPIŞ ŞEKİLLERİNDE FARKLI BOYUTLARA GEÇİLMELİ...''
     
     Borusan Holding Üst Yöneticisi (CEO) Agah Uğur ise şirketlerin gündeminde 2011-2012 yılına ilişkin planlamaların olduğunu anlattı.
     Kendilerinin de bu planlamaları yaptıklarına değinen Uğur, prensip olarak yeni bir iş koluna girmeme kararları bulunduğunu söyledi. 

     Uğur, mevcut iş kollarının kendi içinde karlı olarak büyümesini hedeflediklerini dile getirerek, kaynaklarını mevcut iş kollarının daha da büyümesi için kullandıklarını belirtti.
     Stratejik planlar konusunda da yabancı kurumlardan destek aldıklarını ifade eden Uğur, mega trendlerle ilgili destek aldıklarını, bu çalışmalarla şu anda 11 tane mega trendin belirlendiğini ve bu mega trendlerin sektör ve bölgelerine olan etkisinin tespit edildiğini vurguladı. 

     Agah Uğur, iş yapış şekillerinde çok farklı bir boyuta geçmek gerektiğine işaret ederek, buradaki değişimlere ayak uydurmak için grup içinde çok önemli bir inisiyatif başlattıklarını söyledi.
     Uğur, ''Borusan Grubu'nun kendi facebook'unu yaratması için çalışmalara başladık. Çok cesaretli bir karar bunu yapabilmek. Doğru stratejiler ve doğru yerde rekabet edebilmek için planlarımızı oluşturuyoruz. Biz enerji sektöründe 3 yıldır varız. Bir yıldır da bir ortağımız var. Kolay gitmiyor. Yeni girmenin zorluklarını yaşıyoruz. Yeterince hızlı büyüdüğümüzü söyleyemem. Onu değiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz'' diye konuştu. 
     
    ''ARTIK KURAL KOYUCULAR SAHAYA İNDİLER''
     
     Visa Europe Bölge Genel Müdürü Berna Ülman da, 2010 yılının Haziran ayı dönemine kadar, kartların toplam özel tüketim harcamalarından aldığı payın yüzde 30 olduğunu dile getirdi.
     Ülman, bu rakamın 2005 yılında yüzde 15 olduğunu anımsatarak, kartların özel tüketim harcamalarından aldığı payda her 10 puanlık artışın Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYH) yarım puanlık katkısı bulunduğunu anlattı.
     Bugün Türkiye'de banka kartlarının hala ağırlıklı olarak ATM'den para çekmekte kullanıldığını dile getiren Ülman, banka kartlarını da sistem içine alarak ekonomiye katkıyı artırmayı hedeflediklerini söyledi. 

     Ülman, bugün banka kartlarının sistemde kullanımının yüzde 97'sini ATM'den para çekmek olarak kullanıldığını ifade ederek, bu rakamın da yaklaşık 200 milyar liraya tekabül ettiğini bildirdi.
     Ülman, bugün Türkiye'de 112 milyon kart bulunduğunu da sözlerine ekledi.
     Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu ise, gelecek 10 yılda rekabetin geçmiş 10 yıla göre daha vahşi şekilde tezahür edeceğini dile getirerek, herkesin ona göre hareket etmek zorunda bulunduğu söyledi. 

     Nalbantoğlu, krizden önce herkesin yeyip, içtiğini ancak daha sonra faturanın geldiğinde, faturayı ödeyecek kimsenin ortada olmadığını ifade ederek, ''Artık kural koyucular sahaya indiler. Kendi koydukları kurallarla top oynuyorlar. Bu ekonomik krizi sosyal patlamaya dönüştürmeden bu krizden nasıl çıkacağız, bu daha önemli bir konu'' dedi. 

     Bu yeni dönemde bilgi teknoloji sektörünün çok daha etkin kullanılması gerektiğine işaret eden Nalbantoğlu, şirketlerin bilgi teknolojileri kullanımını, kendi kadrolarını kurmak yerine bu hizmeti veren profesyonel şirketlere devrederek yapması gerektiğini söyledi.