Cem Yılmaz bombasını patlattı
Zafer Algöz, ‘Dostum, oyun arkadaşım’ dediği Cem Yılmaz ile yepyeni bir film projesiyle sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor
BERRİN UYANIK BEKAR/ AKILLI YAŞAM
Zafer Algöz yıllarca tiyatroya, sinemaya, dizilere emek vermiş nadir sanatçılardan… Sempatik ve bir o kadar da güler yüzlü olan Algöz, Cem Yılmaz ile Nisan-Mayıs ayı gibi hazırlıkları bitmesi beklenen yeni bir filmle sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. “Cem Yılmaz ile çalışmak büyük bir şanstır” diyen Algöz, “Dostum, oyun arkadaşım” dediği Yılmaz’ı anlata anlata bitiremiyor… Akıllı Yaşam’a, yeni tiyatro oyunundan söz ederken, projelerini anlatırken gözleri parlıyor… İşte Zafer Algöz’le o keyifli söyleşi…
“YENİ OYUNUM, BABAANNEM YÜZ YAŞINDA”
-Bu sıralar nelerle uğraşıyorsunuz?
Eskişehir ‘de Mor Menekşe diye TRT için 29 bölümlük bir dizi çekiyorduk, çekimleri bitirdik. . Bu arada Tiyatro Adam Grubu’nun 6’ncı yılında “Babaannem Yüz Yaşında” diye bir oyununu sahneye koydum. 16 sene boyunca bu oyunu oynadım, rahmetli Alev Sezer’in Devlet Tiyatrosu’na yaptığı son rejiydi. Çünkü Alev Ağabey çok önemli bir aktördü, inanılmaz bir oyuncuydu. Yeni kuşağın onu tanıyamaması bence çok büyük kayıp. Alev Sezer’i insanlar hep Bruce Wills’in sesi olarak tanırlardı. Hem yakışıklı hem yetenekli olmak zordur ya işte Alev Sezer’in tam kendisiydi. Alev Ağabey çok genç yaşta vefat etti. Oyunu da Alev Sezer’in 15’inci ölüm yıldönümünde biraz denk geldiği için sahneye koydum. Her Perşembe Afife Jale sahnesinde oynuyor. 11 Aralık’ta da galasını yapacağız. Onun dışında Nisan-Mayıs ayları gibi Cem Yılmaz ile birlikte bir film projemiz var. Bu film Gora ya da Arog gibi olmayacak. Daha farklı bir film olacak.
-Cem Yılmaz ile oynamak nasıl bir duygu?
Cem ile birlikte aynı seti paylaşmak mükemmel bir duygu. Çünkü Cem’in kendi hayatında da stand-up devam ediyor. Mesela iki, iki buçuk saatlik bir canlı performanstan sonra ‘Haydi eve gideyim, ben çok yoruldum’ gibi bir şey söz konusu değil. Cem ile birlikte iseniz aynı performans yine aynı şekilde devam ediyor. Benim zekâsına, komedyenlik tarafına, yaratıcılığına saygı duyduğum bir komedyen Cem. Çünkü bana göre Türkiye standartlarının üstünde bir komedi zekâsına sahip. O anlamda kendini çok iyi yetiştirmiş birisi. Ayrıca çok genç yaşta kendini Türkiye’de bu kadar şan, şöhret ve paranın içinde bulup da kendini bu kadar iyi koruması çok önemli. Ve her şeyden önce çok terbiyeli ve nazik bir insan. Yakından tanıyorum, ailesi de öyle. Cem bir kere şartların üstünde set ortamı kuruyor, bu çok önemli. Sadece oyunculara değil figürana bile aynı standartları sunuyor. Mesela iki sette kendisiyle çalışma fırsatı buldum Allah’ın dağına bile insanların yaşayabileceği tüm koşulları fazlasıyla kurma becerisine sahip birisi. Seyyar tuvaletlerden tutun da dinlenmek için klimalı odalara kadar herşey dört dörtlük hazırlanıyor. 24 saat devam eden bir catring var. İnsanlar, ‘Acaba acıkırsam ne yiyeceğim?’ diye düşünmüyor. Yazın kavurucu sıcağında herkesin dinlenebileceği klimalı çadırlar kuruluyor. İnsana müthiş bir saygısı var. Ve tüm bunlar profesyonel bir şekilde her şart altında tıkır tıkır yürüyor. Bu yüzden herkesin Cem Yılmaz ile çalışmasını isterim, çünkü bu bir şanstır.
“BEN DE ÖYLE DAVRANIRDIM”
-Star TV’de Müjdat Gezen ve Şebnem Dönmez ile birlikte oynadığınız “İbret-i Ailem” diye bir diziniz vardı. Sevilen bir diziydi ancak yayından kaldırıldı. İşin ilginç tarafı ise Acun Ilıcalı’nın Star’a transferiyle ilişkilendirildi. En azından medyaya olay böyle yansıdı. Bu doğru mu?
Olabilir televizyon dünyası çok kaypak ve kaygan bir zemindir, orada neler olduğuna biz oyuncuların aklı basmaz. Belki ben de olsam bu şekilde davranırdım. Düşünsenize; biriyle, ‘Haftada üç gün bütün prime time kuşağını ben sana birinci sırada olacak bir program modeli getiriyorum’ diye anlaşıyorsunuz. Prime time’ın en kıymetli olanı 8-10-12 saat dilimleridir. Televizyon dünyasının en acımasız yarışı işte orada olur. Bu yüzden bu üç günü boşaltmak için reyting açısından daha zayıf olan ve daha çabuk gözden çıkarılabilir dizilere tek tek teşekkür edilebilir. Benim anlamadığım tek şey kendi yayın gününde 13’üncü, 14’üncü olan dizi, pazartesi tekrarında üçüncü oldu. “Nasıl oldu bu?” diye düşünmeden edemdim. Durum böyle olunca, “Burada bir şey mi var?” diye düşünmeden edemiyorsunuz tabi.