BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,70 1,31 362.440.000.000,00
ALBRK 8,23 -0,84 20.575.000.000,00
GARAN 137,40 1,33 577.080.000.000,00
HALKB 26,76 -0,59 192.264.660.403,92
ICBCT 15,67 0,64 13.476.200.000,00
ISCTR 14,11 1,73 352.749.576.700,00
SKBNK 6,94 -3,61 17.350.000.000,00
TSKB 13,17 1,31 36.876.000.000,00
VAKBN 27,60 0,44 273.679.434.034,80
YKBNK 32,08 0,63 270.981.405.190,72

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaCari açık kusurların toplandığı yer!..----

Cari açık kusurların toplandığı yer!..

Cari açık kusurların toplandığı yer!..
25 Ocak 2012 - 02:30 www.finansingundemi.com

Son dönemde ekonominin tek kusurunun yüksek cari denge olduğu, diğer her şeyin çok iyi olduğu şeklinde çok yaygın kullanılan bir söylem var.

Buna belki bu köşedeki analizlerle katkıda bulunmuş da olabilirim. Çünkü uzun bir süredir global krizin oluşturduğu miyopluk ve yüksek cari denge açığına yönelik abartılı olumsuz yorumlara karşı farklı bakış açıları ile mücadele etmeye çalışıyorum. Ama yüksek cari denge açığı tek başına değerlendirilemeyecek önemli bir sorun. Ekonomideki bazı yapısal sorunların içine gizlendiği bir sonuç.
Hangi sorunlar?
Enerji ithalatçısı olmamız ve bunun cari denge açığının % 60'ına tekabül etmesi, orta vadede bile düzeltilmesi kolay bir şey değil; ancak nükleer enerji gibi toplumsal maliyetleri de olabilecek bazı yatırımları gerektiriyor. Ama bu çok bilinen "enerji" açığının da ötesinde, her birinin tek tek cari denge açığının yükselmesine katkısı olan başka sorunlar var.
Öncelikle cari denge açığı enflasyonun gizlendiği bir yer. Cari denge açığını ya TL'yi zayıflatıp rekabetçi hale getirerek ya da ekonomiyi soğutarak düşürmek mümkün. Ama reel sektör, maliyetleri arttığında da veya bütçede öngördüğü satışlara ulaşamadığı durumda da fiyatlarını yükselterek kâr marjını desteklemek zorunda kalıyor. 2011 yılındaki cari denge savaşı sonrasında enflasyonun yükselmesi gibi. Henüz Türkiye'de özellikle küçük ve orta boy işletmelerin arzu edilen düşük enflasyon oranlarıyla yaşayabilecek kalitede bilançoları yok.
Yüksek cari denge açığı rekabet gücündeki yetersizliğin gizlendiği bir yer. Genel olarak dünyada "bu iş en iyi Türkiye'de yapılır" dedirtebildiğimiz sektörlerimiz yok. Otomotivde büyük ilerleme var ama ne Almanya'nın, ne Japonya'nın ve ne de Çin'in yarattığı katma değere ve teknolojiye (yani cari açığa katkı yapacak düzeye) sahip değiliz. Bankacılık gerçekten eskiye göre çok iyi ama hâlâ global ölçeklerde yetersiz. Ne büyüklük ne de piyasa değeri açısından bankalarımız Brezilya, Çin ve hatta zor durumda denilen İspanyol bankalarına göre bile gerideler. Kaldıracı (aktif-sermaye oranı) sadece 8,5 olan bir bankacılık sistemi kendisini dünyada söz sahibi yapacak riskleri almıyor (ya da almalarına izin verilmiyor) ki global düzeyde ne kadar başarılı olduklarını tespit edebilelim. Bankaları bu görevde destekleyecek bir sermaye piyasası düzeni de yok. Üç yanı denizlerle çevrili bir ülke ne deniz taşımacılığında ne de gemi inşasında dünyada söz sahibi olabiliyor. Keza tarımda da. Dünya, petrol kadar gıdaya da ihtiyaç duyduğu halde Türkiye, tarımı ile Suudi Arabistan'ın petrolü ile yaptığını yapamıyor. Sonuçta ekonomi rekabet gücünün daha az sorun olduğu iç tüketime dayanmak durumunda kalıyor.
Yüksek cari denge açığı yanlış ve katı para politikalarından kaçılan bir yer. Rekabet gücü ucuz ama kaliteli üretim ve verimlilik artışı ile geliyor. Bunu sağlayacak olan da teknolojik yatırım, stratejik amaçlara odaklanmış eğitim ve en az bunlar kadar önemlisi rekabetçi kurlar ya da dış ticaret kısıtları ile üreticisine en azından belli bir olgunluğa erişmede nefes almasını sağlayacak makroekonomik politikalar. Ama yıllardır olduğu gibi serbest kur ve sermaye hareketleri rejimi ile katı bir enflasyon hedeflemesinde ısrar edilince TL faizleri gereğinden fazla yüksek kalıyor, TL reel olarak değerleniyor ve cari denge açığı yükseliyor. TL'nin rekabetçi olması istenmiyor çünkü artan ithalat maliyetleri enflasyonun düşük tek hanelere gerilemesini zorlaştırıyor. Ama sonuçta ne enflasyon oranları düşebiliyor ne de kurlardan rekabet gücüne işe yarayacak (ihracat yatırımlarını özendirecek) katkı gelebiliyor.
Cari denge açığı (kâr marjına göre) yüksek vergi yükünün, yüksek işgücü maliyetlerinin ve kayıt dışının gizlendiği bir yer. İşgücü maliyetlerinin döviz kurları ile ucuzlatılamaması cari denge açığının yükselmesine sebep oluyor. Çünkü aynı sebeple ithalatı ucuzlayan diğer üretim faktörlerinin maliyetinden tasarruf yapmak için ithalata yüklenmek gerekiyor. İhracatçıların giderek ithalatçı olmalarının sebebi bu. Çareyi, muzdarip olduğu sorundan faydalanmakta buluyor.
Ayrıca işgücü maliyetlerinden tasarruf yapmak için kayıt dışına çıkılmaya çalışılıyor. Yani yüksek vergi yükü ve yüksek işgücü maliyeti anlamına gelen yüksek cari denge açığı kayıt dışına çıkılarak sürdürülmeye çalışılıyor. Sonra da timsah gözyaşları ile kayıt dışılıktan şikâyet ediliyor. Halbuki ekonomi kayıt dışından aldığı büyük katkıyla krizlere dayanıyor ve büyümeye devam edip istihdam sağlayabiliyor ve kamu bütçesini destekliyor.
Yüksek cari denge açığı, ekonomik büyümedeki aşırılığın saklandığı bir yer. İhracata yüklenerek yeteri kadar büyüyemeyen ekonomi, iç talebe yaslanarak büyüyor. Buna ses çıkarılmıyor çünkü iç talep gücü aynı zamanda istihdam ihtiyacı demek. Genç ve hızlı artan nüfus ancak hızlı ekonomik büyümeyle zaptedilebiliyor. Bu durum finansmanda dikkatli olunduğu sürece hanehalkı borçluluğu tehlikeli seviyelere gelene kadar sürdürülebilir ama sonu yok demek değil.
Bu sefer dikkat!
Türkiye'de ne zaman TL rekabetçi konuma geldiyse para otoritesi hemen finansal istikrarın bozulacağı ve enflasyonun artacağı endişeleriyle TL'yi destekliyor. Ortalık yatışınca da rahatlıyor ve enflasyonun yeniden iddialı hedeflerine yaklaşması için TL'nin yeniden değerlenmesine izin veriyor. Halbuki 2006'da da, 2009'da da TL hazır rekabetçi düzeylere yaklaşmışken aktif olunup o düzeylerde tutulabilirdi (Grafik 2). TL'nin rekabetçi konuma gelmesinden daha çok uzun süre o konumunun sürdürülebilmesi önemli. Bugünlerde bir kez daha bu fırsat ele geçmişken kaçırılmamalı.
Sonuç olarak, yüksek cari denge açığı "tek kusurumuz bu" diye küçümsenmemeli. Çünkü cari açık birçok, hem de yapısal, kusurun bir fonksiyonu (tezahür ettiği yer). Sürdürülebilir olabilir (ve gerçekten de öyle) ama henüz vakit varken uzun vadede sonuç verecek uygulamalarla zaman içinde ekonominin daha dengeli büyümeye geçmesine önem verilmeli. Ve bunun en büyük destekçisinin de mikro değil makroekonomik politikalar olduğuna dikkat edilmeli.
Saruhan Özel-Zaman

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!