Borsada yeni hedef
Geçen hafta, Çin'deki faiz artışı, G-20 Zirvesi ve bu toplantıların gündem maddesi olan döviz kurları tartışmaları öne çıktı.
Bir süredir piyasalarda, bazı ülkelerin paralarının değerlerini bilerek düşük tutmaya çalıştıkları, bu yolla da rekabet güçlerini arttırarak dış ticarette avantaj sağlamaya çalıştıkları tartışmaları var. Güney Korede toplanan G-20 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası başkanları ilk gün sonunda Ülkelerin döviz kuru politikalarını rekabetçi avantaj sağlamakta kullanmaktan kaçınması gerektiği konusunda anlaştılar; ancak bu konuda sert ve bağlayıcı bir mesaj çıkmadı. 11-12 Kasımda yapılacak G-20 Liderler Zirvesine kadar bu konu döviz piyasalarının gündeminde kalacak. Ben bu konunun bu hafta euro-dolar paritesi üzerinde etkili olmayacağını düşünüyorum.
Yükselişler satış fırsatı
Dolar kuru geçen hafta boyunca pariteye bağlı hareket etti ve haftayı 1.4240 seviyesinden kapadı. Bu hafta için de tahminim yine pariteye bağlı olarak 1.40 â 1.43 aralığında hareket etmesi. Geçen haftaki yükselişte bazı büyük şirketlerin ihtiyaç alımlarının etkisi vardı. Buna rağmen 1.4350 seviyesini yukarı kıramaması, kısa vadede yine aşağı doğru hareket etme olasılığını güçlendiriyor. Ana trend için görüşümde değişiklik yok: Yükselişler satış için fırsat!
Son iki aydır yükselme trendini koruyan borsada bu hafta önce geri çekilme, ardından yükseliş ve son saatlerde de yeni rekor gördük. 71.000 seviyesinin üzerinde kapanmayı başaran İMKB-100 endeksi, dolar bazında da 5.00 cente ulaşmış oldu. Bu hafta için 72.000 seviyesi yeni hedef. Yurtdışında da olumlu hava devam ediyor. ABDde Dow Jones Endeksi 11.000-11.200 aralığında seyrederken Almanyada büyüme hedeflerinin revize edilmesi ile Dax Endeksi son iki yılın en yüksek seviyesi olan 6.600ün üzerine çıktı. Bu olumlu havanın devamıyla İMKB de hedefini yükseltecektir. Artık ana hedefimiz 78.550 ya da 5.65 cent. Bu hedefi abartılı bulanlara, yurtdışındaki olumlu havayı, gelişmekte olan ülkelere para girişinden aslan payını aldığımızı ve en önemlisi sene sonu bereketinin sona erdiğini düşünmek için henüz erken olduğunu hatırlatmak isterim.
Altın yukarı yönlü
Altın geçen hafta boyunca yatırımcısını üzdüyse de yukarı hareketin devam etmesi daha olası görünüyor. 14 Ekimde 1.381 seviyesini gören altın, haftanın son gününde 1.320 seviyesine kadar gevşedi. Altını ilgilendiren iki önemli gelişme var: Gelişmekte olan ülkeler büyümeye devam ediyor ve bu da emtia talebini destekliyor. Ayrıca, ABD ve İngiltere başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki niceliksel gevşeme (bono alımı karşılığında piyasaya para verilmesi) er geç enflasyon yaratacağından, altın talebi güçlü kalacaktır. Aşağıda 1.250 seviyesi kırılmadıkça yukarı hareketin devam etmesini bekliyorum.
Bono piyasası son günlerde oldukça sakin. Gösterge bonoda bileşik faiz % 7,70 ve mevduat faizlerinde önemli bir düşüş olmadan bu seviyenin altına inmemiz zor. Bono almak isteyenler için 2015 ve 2020 vadeli sabit TL bonolarda hala fırsat var; faizleri sırasıyla % 8,30 ve % 8,50. Borsası rekorlar kıran ve yatırım yapılabilir notuna aday bir Türkiyede bu vadelere talep mutlaka artacaktır.
Çin, faiz artışı ile G-20ye jest yaptı
Geçen hafta sürpriz(!) bir şekilde faiz artışına giden Çin, piyasalarda kısa süren bir tedirginlik yarattı: Faiz artışı dönemi mi başlıyordu? Bir yıl vadeli borç verme faizinin yüzde 5.31den yüzde 5.56ya çıkarıldığının açıklandığı gün, euro-dolar paritesi 1.37 seviyesine düşerken, hemen tüm dünyada borsalar da düştü.
Aslında Çin uzun bir süredir gelişmiş ülkelerin Paranı daha değerli hale getir baskısı altında. Çinde döviz kurları Merkez Bankası tarafından belirleniyor. ABDnin verdiği dış ticaret açığında Çinden yapılan ithalatın büyük etkisi var. Çin, parasını daha değerli hale getirirse; bu, ABDnin dış ticaret açığını azaltmasına yarayacak. Bu da doların değer kazanmasına sebep olacak.
Kitap böyle diyor ama gerçek hayatta da böyle mi? Grafikte de görüldüğü gibi Çin uluslararası baskılara karşı bir yandan direnirken, bir yandan ufak ayarlamalarla cevap vermeye çalışıyor. Renminbi, haziran ayından bu yana sadece yüzde 2.5 değerlenmiş durumda. ABD, Bu yetmez derken, Çin de Değerlemeyi uzun vadeye yayacağız diyerek günü idare ediyor.
Faiz artışının zamanlaması hiç de tesadüf değil. G-20 toplantısı öncesinde Çin böyle bir jest yaparak bir anlamda toplantılara eli güçlü gitmek istedi: Sizin istediğinizi yapıyoruz diyebilmek için. Ve hayır, bunun dünyada faiz artışı döneminin başlamasıyla hiçbir ilgisi yok, nitekim piyasalar da ertesi günden itibaren bu faiz artışını unuttuklarını rakamlarla gösterdiler.
HÜSEYİN YENER
25/10/2010
RADİKAL