Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 69,70 | 1,31 | 362.440.000.000,00 |
GARAN | 137,40 | 1,33 | 577.080.000.000,00 |
HALKB | 26,76 | -0,59 | 192.264.660.403,92 |
ICBCT | 15,67 | 0,64 | 13.476.200.000,00 |
ISCTR | 14,11 | 1,73 | 352.749.576.700,00 |
SKBNK | 6,94 | -3,61 | 17.350.000.000,00 |
TSKB | 13,17 | 1,31 | 36.876.000.000,00 |
VAKBN | 27,60 | 0,44 | 273.679.434.034,80 |
YKBNK | 32,08 | 0,63 | 270.981.405.190,72 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Söyle Fitch, siyasî riskin ne olduğunu biz de bilelim
Türkiye 2009 yılında yüzde 4,7 küçülürken uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, notumuzu iki kademe birden yükselterek BB+'ya getirmiş ve Türkiye'yi yatırım yapılabilir ülke kategorisine yaklaştırmıştı.
Oysaki 2009'da Türkiye küçülmüş, siyasi riskler ortadan kalkmamış ve halihazırda dünya krizi devam ediyordu. Geçen süre zarfında Türkiye'de siyasi ve önemli reformlar gerçekleşmiş, parti kapatma gibi günümüze yakışmayan bir süreç geride bırakılarak anayasal değişiklikler yapılmış, 2010 yılında Çin'in ardından en fazla büyüyen ülke olmuş, borçluluk rasyosu yine Avrupa ve ABD ile kıyaslanmayacak bir biçimde olumlu gelişmiş ve 12 Haziran seçimlerinden tartışmasız bir şekilde güçlü bir hükümet çıkarmış Türkiye'nin notu nasıl oluyor da artırılmayarak yerinde bırakılıyordu?
Okurlarımız belki hatırlayacaklardır; biz Eylül 2010'da yapılan anayasa değişikliklerinin ardından kredi derecelendirme kuruluşlarının seçim sonuçlarını beklemeye başladığının sinyalini almış olarak 12 Haziran'a kadar bu kuruluşların adeta not artırmamaya yemin ettiklerini biliyorduk. Adeta sürekli kötü haber peşinde koşar bir ruh hali içinde tavırlar takınmışlardı. 12 Haziran seçimlerinin ardından da cari açıktaki artışı bahane ederek bu tutumlarını sürdürdüler. Aynı kurumlar İsrail'in kredi notunu yükseltmekte ise bir sakınca görmediler. Sonuç olarak yine hatırlarsanız 'not artışından vazgeçtim, bunlar not bile indirebilirler' diye yazmıştım. Notu değiştirmediler ama ilginç bahanelerle görünümü bozdular. Cari açık yüksek ama nedeni enerji fiyatları ve bu durum kesinlikle görünümü bozmak için geçerli bir sebep değil. Siyasi riskler arttı da ne demek? Türkiye şu an gerek bölgede gerekse daha geniş bir alanda siyasi riski en düşük ülkelerin başında geliyor. Enteresandır kredi derecelendirme kuruluşu Fitch bir süredir siyasi risklerden bahsediyor; söylesin de bilelim nedir bu siyasi risk?
Gerçekçi olmak gerekirse tarihinde ilk kez notu düşürülen ABD borsası 2011 yılında halen 11 bin puanın üstündeyken sadece görünümü durağana çevrilen Türkiye'nin piyasalarının şu andaki tek sorumlusu da kredi derecelendirme kuruluşları değil. Ancak önyargılı ve tarafsız olmadıkları da gayet açık. Ağustos ayından beri ikinci kez sarsılan piyasalarımızda kırılganlığın artmasındaki en önemli sebep Avrupa'daki borç krizi ve kredi derecelendirme kuruluşlarının yeni not saldırısına geçmiş bulunmaları yatıyor ama yaşananlar çok sürpriz de değil.
Borsa, 3 T'nin (Tüpraş, Türk Telekom, Turkcell) sert hareketleriyle haftayı düşüşle tamamladı. Perşembe gün içinde yüzde 4'lük düşüş yaşanmasının ana sebebi bu üç hissenin yüzde 8'lere varan düşüşüydü. Cuma günü bu defa tersine bir süreç yaşandı ve bu üç hisse yüzde 10 yükselerek endeksi 48 bin 800 puandan 51 bin puana taşıdılar. Ancak borsadaki bu sert düşüşe rağmen piyasalarımızın rahat olmadığı bir gerçek. Ağustos başında olduğu gibi piyasalarımızda yine sert ve benzer şekildeki düşüşler bu defa 48 bin puanın da aşağı kırılacağı endişesine yol açtı ancak cuma günü son anda gerçekleşen kapanışlar kırılmanın çok da kolay olmayacağını gösterdi. 3 T hareketi olarak borsa tarihine geçeceğini düşündüğüm hareketin çok da sağlıklı olmadığını söylemek isterim. Pazartesi bu defa bu üç hisse düşüş yönünde hareket ederse endeksin yönünü tahmin etmek zor olmayacaktır.
Sonuç olarak adeta çay partilerine dönüşen AB liderler zirvelerinden sonuç çıkmasını beklememek gerekir. Zaten onların bir sonuç alma isteği de yok gibi, durumu idare etmeye çalışıyorlar. Türkiye'nin bu aşamada gerek dış politikada gerekse ekonomide çok iyi düşünerek adımlar atması gerekiyor. Merkez Bankası'nın döviz rezervleri 14 milyar dolar erimiş durumda ve bedelli askerlik, 2B gibi gelir getiren adımların piyasaların çöküşe geçmeden uygulanmasına hızlı bir şekilde geçilmeli düşüncesindeyim. Zira 2009-2010 yıllarına göre çok yüksek seyreden petrol fiyatları belirgin bir şekilde cari açık oluşturmaya devam edecek gibi gözüküyor. Bu açığımızı kapatmakta biraz geciktik gibi, gerek ülkemizde gerekse denizlerimizde yeterli kaynakların olduğu halihazırda bir gerçek. Potansiyelimizin çok azını kullandığımızı düşünüyorum.
Neticede Türkiye'de paniğe kapılmayı gerektiren bir durum yok. Ancak zaman zaman yanlışlar yapılmıyor değil. Piyasalarımızı tedirgin eden ve sermayeyi ürküten bazı hamleler olumsuz etkiler yapıyor. Enerji özelleştirmelerinde geçen yıl yaşanan hayal kırıklığı hiç şüphesiz piyasalarımıza olumsuz yansıdı. Bankalarımızın geçmiş yıllara göre aktiflerindeki büyüme olumlu ancak yüzde 20'leri bulan kâr azalışları ve İtalya, İspanya ve Fransa'da yaşanan olumsuz gelişmelerin ortakları bulunan bankalarımızı olumsuz etkilediği ve kredi notlarına yansıtıldığı göz önünde bulundurulduğunda işimizin çok da kolay olmadığı ve gidilecek aşağı yönlü mesafeler olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte kısa vadede Fransa, ABD başta olmak üzere yeni not indirimi beklentileri nedeniyle piyasaların fazlaca etkilendiği bir süreç devam ediyor. Geleneksel yükselişlerin başladığı ocak etkisi aralık sonunda başlıyor. Bu süre zarfında borsada yükselişe katılabilecek sağlam ve katılımlı hisselerle girmek en azından tepki yükselişlerinde önemli kârlar sağlayabilir. Endeksin dolar bazında 27.200 desteği aşağı kırıldığı tespit edilirse 26.400-22.000-18.000 dolar bazı destekleri önümüzdeki üç ayın dip noktaları olarak kabul edilebilir.
Tahvil faizlerindeki tırmanış tehlikeli
Avrupa'da yaşanan borç krizi Almanya Başbakanı Merkel'in ortak tahvil konusunda taviz vermemesi nedeniyle daha uzun süre devam edeceğe benziyor. İtalya'da geçen hafta Hazine ihalelerine talebin azalması sebebiyle oranlar yüzde 7'nin üzerine çıkarken Avrupa'nın güvenli limanı sayılan Alman hazinesinin gerçekleştirdiği ihalede tam anlamıyla hüsrana uğranılması benzer şekilde diğer ülkelerin tahvil piyasalarının da bozulmasına sebep oldu. Geçen hafta Avrupa'nın yıkıcı tahribatı bizim tahvil piyasalarımızda da hissedildi, bir süre önce çift haneli rakamlara ulaşarak son 27 ayın en yükseğine çıkan tahvil faizleri, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye'nin görünümünü pozitiften durağana çevirmesinin ardından yüzde 11'in üstüne tırmandı.
Açıkçası 2008 yılı sonunda yaşanan likidite krizinin ardından en yüksek seviyeye çıkan tahvil faizlerindeki bu yükselişin sürmesi halinde Merkez Bankası ve Hazine, daha farklı bir yöntemle faiz yükselişinin önüne geçmek ve çözüm üretmek için daha fazla çaba harcamak zorunda kalabilir. Avrupa'daki sorunlara bir de bizde enflasyon ve cari açıktaki artışı eklediğimizde azalan döviz rezervlerimiz (son üç ayda 99 milyar dolardan 85 milyar dolara inildi) yumuşak karnımız olmaya devam edebilir. Tahvil faizleri maalesef belki de yeniden 12-15'lere doğru bir seyir izleyebilir. Faizleri baskı altında tutmak döviz fiyatlarının yeni rekorlara gitmesine yol açabilir. (MB yetkililerinin liranın bu seviyelerde bile hâlâ gelişmekte olan diğer piyasalara göre güçlü olduğunu söylemeleri ilgi çekici) 2011 son çeyrek ve 2012 ilk çeyrek yine çok zorlu geçecek, biraz da efor istiyor.
selim ışıklar-zaman
sen de iktidar adamısın be hocam, objektif bakabildiğinden şüpheliyim
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.