Bankaların istihdamdaki yeri büyük

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye'nin bankacılık artı sermaye piyasasından oluşan mali sektörünün Gayri Safi Milli Hasılaya oranının yüzde 80'ler seviyelerinde olduğunu belirterek, bu rakamın gelişmekte olan ülkeler ortalamasının bile altında olduğunu söyledi.
Özince, Selçuk Üniversitesi (SÜ) İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde düzenlenen ''Türkiye'de Bankacılık Sektörü ve Geleceği'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye'de iş yaşamında en geniş istihdamı hizmetler sektörünün oluşturduğunu, bunun içinde de turizm ve finans sektörünün başı çektiğini belirtti.
Finans sektöründe istihdamın 180 bini geçtiğini ve 190 bine dayandığını dile getiren Özince, bu istihdamın en büyük parçasını ise 24 bin civarında ve artan bir istihdamla İş Bankası'nın oluşturduğunu vurguladı.
Özince, istihdam politikalarının biraz ilginç olduğunu ifade ederek, ''Biz transfer yapmıyoruz. Çalışanı mezun olduğu okuldan sonra alıyor, müessese içerisinde yetiştiriyoruz. Mümkünse ve karşılıklı irade devam ederse emekliliğine kadar birlikte çalışıyoruz'' dedi.
-''EN ÖNEMLİ SERMAYE İNSAN''-
Türkiye İş Bankası'nın tarihi ve işleyişi hakkında bilgiler veren Özince, Türkiye'de bankacılığın Cumhuriyet döneminde geliştiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
''Bugün çok şükür ki, Türk bankacılığı böylesine bir krizde belli bazı unsurlarla parladı. Bunun en başında sermaye geliyor. Sermaye derken insan sermayesini kast ediyorum. Biz insanı kullanıyoruz. 1976 yılında göreve başladım. Aynı yıl Konya'da teftişte bulunan ekipte bulundum. O gün ki çalışanlarla şimdiki çalışanları karşılaştırıyorum. O zamanki yöneticilerimizden çoğu ilkokul veya ortaokul mezunuydu. Doğru düzgün lisan bilen insanımız yoktu. Elektronik araç kullanımında son derece yetersizdik. Piyasa bilgimiz son derece zayıftı. Ben dahi bankacılığa girdiğimde 'Banka ne işe yarar?' bilgim de yoktu. Bugün öyle bir finansal bilinç öyle bir müteşebbis düşünce toplumumuzda birikti ki, Türk insanı her alanda son derece dinamik. Yani bugün Türk bankacılığında en önemli sermayemiz insan.''
-MALİ SEKTÖR-
Özince, bugün Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesinin mali sektörün küçüklüğü olduğunu dile getirerek, ''Mali sektör bir ülkenin Gayri Safi Milli Hasılasına oranla mukayese edilebilir. Türkiye'nin bankacılık artı sermaye piyasasından oluşan mali sektörünün Gayri Safi Milli Hasılaya oranı yüzde 80'ler seviyelerinde. Bunun gelişmekte olanla ülkeler ortalamasının altında olduğunu söylersem herhalde başka bir ifadeye gerek kalmaz. Bırakın gelişmişleri gelişmekte olanların dahi altında'' diye konuştu.
-''KAPASİTENİN ARTIRILMASI LAZIM''-
Türkiye'yi küçücük bir motoru olan kocaman bir araca benzeten Özince, Türkiye'nin kalp yetmezliği çeken bir bünye gibi olduğunu ve kalbin vücudun her yerine kanı pompalayabilecek güçte olmadığını anlatarak, şöyle devam etti:
''Mutlaka bu kapasitenin geliştirilmesi lazım. Bunun sağlanmaması halinde yatırım, üretim ve istihdam gibi alanlarda sıkıntı oluyor. En önemlisi de finansal piyasalarda sürekli bir istikrarsızlık oluyor. Mesela Türk lirasının değeri. Türk lirasının değeri üzerinde ne kadar tartışıyoruz ama Merkez Bankamız dahil, 'efendim yapabileceğimiz bir şey yok' diyoruz. Kapasitenize uygun yapı kuracaksınız. Uzun lafın kısası Türkiye'de bankacılık sektörü daha çok gelişmeye muhtaç. Biz sadece Türkiye değil, Türkiye'nin etrafındaki ekonomilerin gelişiminde de birey olarak şirket olarak aktif rol alabiliriz. Önemli olan siyasi ve iktisadi istikrarın sağlanması.''
-BANKA KREDİLERİ-
Banka kredilerinin, konut kredilerinin Gayri Safi Milli Hasılaya oranının Türkiye'de yüzde 4.9 olduğunu anlatan Özince, ''Bu İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde yüzde 90'larda. Bugün ki banka aktiflerinin tamamını alsanız 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sadece bir bölümü birer mütevazi ev sahibi olsun' deseniz, o kadar hacim yaratırsınız. Kısacası bankacılık sektörünün reel sektörlerle ve bireylerler ilişkisi hiç tereddütsüz artarak büyüyecek'' dedi.
Özince, bankacılığın gelişi güzel yapılacak bir iş olmadığını vurgulayarak, bankacılığın sağlık sektörü gibi ciddi bir iş olduğunu sözlerine ekledi.
Konferansa, SÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şefik Bilir, Prof. Dr. Dinçer Bedük, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.