BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 72,80 -0,14 378.560.000.000,00
ALBRK 8,17 -1,57 20.425.000.000,00
GARAN 142,20 -1,25 597.240.000.000,00
HALKB 36,20 0,17 260.088.965.120,40
ICBCT 13,52 0,52 11.627.200.000,00
ISCTR 13,90 -1,14 347.499.583.000,00
SKBNK 7,86 0,13 19.650.000.000,00
TSKB 12,90 -0,39 36.120.000.000,00
VAKBN 30,96 -0,32 306.996.930.352,08
YKBNK 36,98 -0,70 312.371.956.482,32

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılık'Bankaları hala sıkıyoruz'----

'Bankaları hala sıkıyoruz'

'Bankaları hala sıkıyoruz'
12 Kasım 2010 - 13:37 www.finansingundemi.com

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin: "Batılı muadillerimizden farklı olarak bankaları sıkıyoruz" dedi

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, ''Batılı muadillerimizden farklı olarak bankaları sıkıyoruz. Hala sıkıyoruz. Hala sert düzenlemelerimiz var'' dedi.
Bilgin, TÜSİAD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu'nun (EAF) düzenlediği, ''Kriz Sonrası Yeni Finansal Düzen'' başlıklı konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dış dünyadan ayrık olmadığını, global bir oyuncu konumunda bulunduğunu ve global düzenlemelere uymak zorunda olduğunu söyledi.
Bilgin, ''Özellikle bizim G-20 ülkelerinden, Avrupa'nın birçok ülkesinden de birçok farklılığımız var. Bu başlıkların en önemli yönleri de artı yönler... Görmek isteyenlere... 75 milyon nüfusumuz var. Genç bir nüfusumuz var. Bankalarımız likit. Sermaye yeterlilik rasyoları krizde gayet iyi gitti. Hala sermaye var. Hala bunu kredi olarak verebilecek güç var. Bu avantajlar bir bütün olarak Türkiye'nin diğer ülkelerden farkıdır. Gün de bugündür. Bazı tedbirlerin bugünlerde yapılması herhalde en uygun ortam olacaktır'' şeklinde konuştu.
Dünyadaki birçok bankanın 2011 planı ve bütçesi yaptığını hatırlatan Bilgin, ''Türk bankaları da yapıyor. Bu planları yaparken, bizim bankalarımız daha plan yapamazken, çünkü önlerini göremiyorlar... Benim bankalarım bu yılın 9 ayında 354 tane yeni şube açmış, aktif toplamını 927 milyar TL'ye getirdi. Ki bizim bankalarımız muhtemeldir ki 2011'in ilk 3 ayında 1 trilyon TL'lik eşiği aşacaktır ve bunu hep beraber kutlayacağız'' dedi.
Türk bankalarının 2009'un tamamında 25 milyar TL kredi vermişken bu yılın 9 ayında bu rakamın 83 milyar TL olduğunu, 83 milyar TL'lik kredinin bir bölü 3'ü tüketici kredisinden oluştuğunu ifade eden Bilgin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Yani benim bankalarım reel sektörü finanse etmiş. Benim bankalarım krizde yüzde 5,3'e çıkan takibe dönüşüm oranlarını yüzde 4,3'e düşürmüşler. Bu ortamda, likiditenin diğer birçok ülkedekinden daha zorlu olduğu ortamda, likidite demek kardan mahrumiyet demek, bu ortamda bu performansı gösteren bankalarımız eğer biz bu rasyoları aşağı çeksek çok daha iyi performans gösterir. Dolayısıyla aslında biz batılı muadillerimizden farklı olarak bankaları sıkıyoruz. Hala sıkıyoruz. Hala sert düzenlemelerimiz var. Ki bu ortamda bankalarımız bu performansı gösteriyorlar.''

NOMİNAL VE REEL ARASINDA 7 PUANLIK FARK

Tevfik Bilgin, ilk 9 ayda 83 milyar TL olan kredilerdeki büyümenin yüzde 21 olduğunu belirterek, ''Reel olarak baktığımızda, enflasyonu düştüğünüz zaman büyüme oranı yüzde 13,7'dir. Yani nominal ve reel arasında yaklaşık 7 puanlık bir fark söz konusudur'' dedi.
Bu yıl bankaların hazineyi daha faz fonlamaya başladığını ifade eden Bilgin, ''Herkes istemiyor muydu bunu? Benim bankalarım karlılıklarını Eylül sonu itibariyle 16,8 milyar TL'ye getirdiler. Ama benim bankalarımın karlılıkları maalesef düşmekte. Çünkü kar marjları çok daralmakta. Bu ortamda 2011 bankaların gerçek resminin çekileceği bir yıl olacak. Sizler de bizler de, bankaların gerçek performansını 2011'de ve devam eden yıllarda göreceğiz. Bugünden benim bazı bankalarımın, yol haritalarını o anlamda iyi analiz etmelerinde büyük yarar vardır'' diye konuştu.

''BENİM BANKALARIM....''

Bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun şu anda yüzde 19,3 olduğunu hatırlatan Bilgin, şunları kaydetti:
''Ben 'benim bankalarım' derken, bunu kasti yaptım. Bu elbette benim bankalarım değil. Ben burada 'benim' derken BDDK'yı kast ediyorum. Dolayısıyla BDDK'yı ve kontrol ettiği alan benim bankalarım... Bankaların isminde bankacılık olan, Türkiye Cumhuriyetinde, bankaların düzenleme ve denetimini götüren tek kurum benim, BDDK... Dolayısıyla rakamları biz de izliyoruz. Nasıl geçmişte önlemler aldıysak, gerekirse bundan sonra da önlemleri alırız. Ama bizim diğer kurumlardan bir farkımız var. 49 oyuncumuz var. 49 oyuncumuzun ben genel müdüründen hatta genel müdür yardımcılarına kadar kalp atışlarını izliyorum. Onlar şu bankadan ayrılsınlar soruyorum, 'nerede' diye... Ben banka bazında bireysel tedbirler de alabiliyorum. X bankasına 'sen dur', Y bankasına 'sen devam et'... Bence asıl denetim budur ve sektör genelinde topluca tedbir, iyi işleyen bankaları cezalandırmaktır. Hele hele 2011 ve 2012 yılını da düşünürseniz sistemin sağlığını bugünden düşünmek zorundayız. Sistem bankacılık sistemi ve çok eleştirdiğimiz, çok eleştirilen karlar da, ki bunları dağıttırmıyoruz biliyorsunuz, reel sektöre destek vermektir. Gelecekte de destek verecek.''

''GEÇMİŞTE BİRİKTİRDİĞİMİZİ YİYORUZ''

BDDK Başkanı Bilgin, 9 ayda kredilerin yüzde 21 büyüdüğünü, mevduatın yüzde 11 arttığını hatırlatarak, ''Krediler 82 milyar TL büyümüş, mevduat 58 milyar TL artmış. Böyle giderse arada bir boşluk var. Çünkü Türkiye'de yeterli tasarruf da yok. Şu anda elbette ki likidite anlamında, sermaye yeterliliği anlamında geçmişte biriktirdiğimizi yiyoruz. Kesinlikle kaynaklarımızı çeşitlendirmek zorundayız. Vadeyi uzatmak durumundayız. Yeni enstrümanlar geliştirmek durumundayız'' diye konuştu.

Bilgin, TÜSİAD-Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu tarafından düzenlenen ''Kriz Sonrası Yeni Finansal Düzen'' başlıklı konferansın kapanışında, ''Dünyanın ana oyuncuları bu egoistik yaklaşımlarını sürdürürlerse muhtemeldir ki, biz Basel IV'ü de görürüz, Basel V'i de görürüz, bir dizi film gibi Basel'in silsileler halinde devamını da görürüz. O da muhtemeldir ki, her kriz sonrasında yeni Basel kurallarını hep beraber tartışırız'' dedi.
Bir banka veya finansal kuruluş aşırı kaldıraçla büyümüşse, eğer kriz olmuşsa burada bir sorun çıktığını ve bunun tek çözümünün küçülmek olduğunu belirten Bilgin, ''Ama diyet yapmak nasıl zorsa, biraz acı çekmek gerekiyorsa, maalesef Batılı ülkeler de bu diyette zorlanmakta... Gördüğümüz bu...'' dedi.
Bilgin, yeni finansal mimarideki konulara değinirken, konulardan en önemlilerinden birinin Basel III olduğunu hatırlatarak, ''Basel III'ün şu haline gelmek için o kadar sulandırıldı ki bunlar, korkarım ki, Basel III uygulanana kadar yeni bir kriz olur, bunlar tekrar sulandırılır. Dolayısıyla Basel III'teki ilkeler, finansal kırılganlıkları tam anlamıyla çözebilir mi, bu da ayrı bir soru işaretidir'' diye konuştu.
Finansal sistemin oyuncularının, güçleriyle sorumlulukları arasında bozulan dengelerin tekrar kurulmasının, yeni mimarinin temeli olması gerektiğine işaret eden Bilgin, yeni mimarinin en önemli motivasyonunun da uzun dönemde finansal sistemin dayanaklılığını artırmak ve yeni krizlerin oluşmasına neden olacak kırılganlıkları ortadan kaldırmak iken, bu bağlamda daha iyi bir denetim ve gözetim ve düzenleme altyapısına önem verilmesi gerektiğini söyledi.
Krizin finansal anlamda, bankacılık anlamında teğet geçtiği, Türkiye ve Kanada olmak üzere iki ülke olduğunu dile getiren Bilgin, ''Bu iki ülkenin en önemli ortak noktası, yerinde denetime verdikleri önemdir. Avrupa'da bankalar uzaktan gözetim, rakamlar üzerinden gözetim yaparlardı şu ana kadar. Ama siz eğer hem uzaktan hem elemanları bankalara yollamazsanız, bankacılarla konuşturmazsanız, bu iyi bir denetim değildir. Dolayısıyla muhtemeldir ki, bundan sonra önümüzdeki yıllarda Batı, inşallah yerinde denetimi tekrar keşfedecektir'' diye konuştu.

BANKALARI ELEŞTİRME MODASI

Tevfik Bilgin, soruları yanıtlarken, ''Bankacılık sektörüne dönük olarak alınan munzam karşılıkların yükseltilmesi, KKDF oranının yükseltilmesi, kredi genişlemesine dönük uyarılar sektörü nasıl etkileyecek? Bu kararlar konusunda nasıl değerlendirmelere sahipsiniz? Bu adımları doğru buluyor musunuz?'' sorularına ''Konuşmamda aslında bu hususlara değindim. Ama sizin sorunuza -ben bu konuda daha önce sorulan bir soruya cevap vermiştim, sizler de bunları irdelediniz- vücut dilimle cevap vermek istiyorum. Siz gözlerime ve vücut dilime bakarsanız cevabı daha iyi algılarsınız'' karşılığını verdi.
Gelişen dünyada Doğu ve Batı arasındaki birleşmenin ve bir anlamda güçler kaymasının da görüldüğünü kaydeden Bilgin, ABD'nin hala en büyük güç olduğunu ve ülkenin tüketiminin pek çok ülkeyi ayakta tuttuğunun altını çizerek, dengelerin bu çerçevede dizayn edileceği ancak hiçbir şey eskisi gibi olmayacağı görüşünü dile getirdi.
Bilgin, neden 2011'de bankaların genel resminin çizileceği sorusu üzerine, şöyle konuştu:
''2009 yılını hep beraber yaşadık. Sizler eleştirdiniz. Nedense bankaları eleştirmek modadır. Kar elde ettikçe eleştirirsiniz. Herhalde çok okunurluk kazanıyorsunuz veya okunuyor bu haberler. 2009'u biliyorsunuz, 2010'u biliyorsunuz. Buradaki karlılığın nedenlerini biliyorsunuz. Bunun, hem içsel hem dışsal nedenleri var. Dışsal nedenlerden kastım, banka dışı nedenler, oyuncuların aldığı bazı kararlar. Ama bu nedenler, yavaş yavaş sıfırlanmaya başladı. 2011 bu anlamda baz etkisi olmayan, gerçek performansın görüldüğü... Bankalarımız arasındaki yarış da çok şiddetlendi, bugün bankalarımız küçücük marjlarla çalışıyorlar ve birbirleriyle ölümüne mücadele ediyorlar, belki birbirlerine de zarar verebiliyorlar, onu da söyleyeyim. Dolayısıyla 2011, bu anlamda bizim köşemizden, rakamlarla, denetimlerle, sizlerin bankaları izleyeceği bir yıl olacak. Benim bankalara en büyük tavsiyem, BDDK Başkanı olarak, sadece BDDK Başkanı olarak; uzun dönemli performansınıza bakın, kısa dönemli işlere girmeyin ve adale gücünüze göre davranın ki, bugün alınan riskler ilerde başka şekillerde karşınıza çıkabilir.''
Kredi hacminin düşürülmesi gerekip gerekmediğine ilişkin bir soru üzerine, sektörün 2005 yılında 25 milyar TL kredi verirken, 2010'da 83 milyar lira kredi verdiğini kaydeden Bilgin, burada ertelenmiş bir tüketim talebinin söz konusu olduğunu ancak, kredilerin kullandırımının veya bankaların bu anlamdaki performansının önümüzdeki aylarda da devam edeceğini söyledi ve şöyle devam etti:
''Bunun çok basit bir nedeni var. Bankalarımız likit, parayı kullandırmak istiyorlar ve talep de var. Bu büyümenin, reel olarak da alırsak yüzde 13,7, diğer makro dengeleri nasıl etkilediği, diğer makro oyuncular tarafından sizlere açıklanıyor. Bizim açımızdan, bir banka kredi verirken risk prensiplerini gözetiyorsa, firmayı ya da kişiyi analiz ediyorsa, marjinal alanlara kaymıyorsa, kar için veya büyümek için, piyasa payı için ölümüne mücadele etmiyorsa hiçbir sorun yok. Bireysel tedbirler de alabiliriz. Ama öyle bankalar olabilir ki, küçükten ortaya, ortadan büyüğe sıçramak için olmadık yarışlara girebilir, olmadık piyasa, pazar kapma mücadelesine girebilir, pazarlama alışkanlıkları çok farklı olabilir. Bu bankaya da 'dur' deriz. Benim bakış açım bu şekilde...''

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!