BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,75 -0,85 362.700.000.000,00
ALBRK 8,64 0,70 21.600.000.000,00
GARAN 142,20 0,21 597.240.000.000,00
HALKB 27,44 2,62 197.150.309.472,48
ISCTR 14,99 0,27 374.749.550.300,00
SKBNK 6,98 -2,79 17.450.000.000,00
TSKB 13,55 -0,07 37.940.000.000,00
VAKBN 28,02 0,72 277.844.121.074,46
YKBNK 34,20 -0,18 288.889.153.912,80

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaAmacımız fiyat istikrarını sağlamak----

Amacımız fiyat istikrarını sağlamak

Amacımız fiyat istikrarını sağlamak
17 Şubat 2010 - 14:36 www.finansingundemi.com

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ''TC Merkez Bankası olarak bizim görevimiz fiyat istikrarı sağlamaktır. Onun dışında bir şey düşünmeyiz, dikkate de almayız. Öbür tarafı bizi ilgilendirmez demiyoruz, diyemiyoruz. Bu mümkün de değil, eşyanın tabiatına da aykırı''...

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası'nın bağımsızlığının tartışıldığına dikkati çekerek, ''Merkez Bankası'na bağımsızlık yasa ile verilmiştir, yasa ile geri alınır. Ancak, bağımsızlığı tartışanlar Türkiye'nin 2001 yılı öncesi ve sonrasındaki tabloyu iyi irdelemeli'' dedi. Yılmaz, Adana Sanayi Odası'ndaki, ''2010 Yılı Para ve Kur Politikaları'' konulu sunumu öncesinde yaptığı genel değerlendirmede, Türkiye'deki ekonomik göstergeler ve Merkez Bankası'nın işlevine dikkati çekti. Merkez Bankası'nın bağımsızlığının, 2001 krizine gelinceye kadar yaşanan mali disiplinsizliğin giderilmesi ve enflasyona çözüm olarak ortaya çıktığının altını çizen Yılmaz, bugün yine aynı tartışmaların yapıldığını belirterek, şunları söyledi: ''Ancak, şunu öncelikle belirtmek isterim ki, Merkez Bankası'na bağımsızlık yasa ile verilmiştir, yasa ile geri alınır. Ancak, bağımsızlığı tartışanlar, Türkiye'nin 2001 yılı öncesi ve sonrasındaki tabloyu iyi irdelemeli. Biz Merkez Bankası yöneticileri sizlerle aynı değirmenin hamuruyuz, sizin mayanızda ne varsa bizim mayamızda da o var. Biz de hata yapmaz değiliz. Ancak, şu var ki alınan bir karar hemen etkisini göstermiyor, belirli bir zaman aralığından sonra etkisini gösteriyor. Merkez Bankası bağımsızlığının arkasında yatan felsefe de budur. Merkez Bankası'nı yönetenler hata yapmaz diye bir şey yok. Toplumu yöneten biz değiliz, toplumu yönetenler ve millete hesap verenler sandıktan seçimle işbaşı gelenler ve sandıkla işbaşından gidenlerdir. Dolasıyla aldığımız kararlarda kimseye hesap vermez değiliz. Bizim hükümete ve topluma karşı hesap verme zorunluluğumuz vardır. Bu zorunluluğun karşılığında biraz önce sözünü ettiğim tutarsızlığının ortadan kaldırılması için uygulanan politikalarda Merkez Bankası'na yetki verilmiştir. Bağımsızlık budur ve bundan ibarettir. Bunun da doğru olup olmadığı konusunu ki bana göre doğrudur, 2001 yılı krizi öncesindeki 35 yıllık Türkiye'nin deneyimi ile 2001 krizinden sonraki deneyimleri ortaya koyup, herkes başını iki elin arasına alıp, ona göre düşünmelidir. Bu konuda başka bir şey söylemek istemiyorum.'' Yılmaz, Adana Sanayi Odası'ndaki, ''2010 Yılı Para ve Kur Politikaları'' konulu sunumu öncesinde, kendisinden önce söz alan Adana Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş'ün, bir demecinde, ''Türk sanayicisi kaliteli ara mal üretmediği için kaliteli ara mal ithalatı yapmak zorunda kalıyor'' şeklindeki sözlerini hatırlatması üzerine, burada bir yanlış anlaşılma olduğunu bildirdi. ''Merkez Bankası olarak, biz 'Türk sanayicisi kaliteli ara malı üretmiyor' demişiz, böyle bir şey dediysek özür dileriz. Ancak, biz böyle bir şey söylemedik'' diyen Yılmaz, şöyle devam etti: ''Bizim söylediğimiz husus şu. 2007-2008 yıllarında cari açık hızla artarken 'ne yapılabilir' sorusu sorulmaya başladı. Bunun üzerine bir dizi toplantıdan sonra bir saha çalışması yapmaya karar verdik. Ben 8 tane iktisatçı arkadaşımızı görevlendirdim. Türkiye'de imalat sanayisinin yüzde 65'ini kapsayan firmalarla her birine 70-80 soru kitapçığı gönderildi. İlgili büyük firmalar incelendi, karşılıklı görüşmeler yapıldı. Bunlar bizim kendi tespitlerimiz, teoriden çıkardığımız sonuçlar değil. Türkiye'de sanayici son derece kaliteli ürün üretiyor ve bu son derece kaliteli ürün için de kaliteli ham maddeye ihtiyaç var. Bu yanlış anlaşıldı. Bu bizim tespitimiz değil, bu sanayicilerin verdiği cevap sonucu ortaya çıkardığımız bir tespit. Bizim saha çalışması için yaptığımız model, sorduğumuz sorular doğru olmayabilir, eksik olabilir, metedolojimiz yanlış olabilir. Bunlar da gayet doğal. Size önerim, kendi metodolojinizi ortaya koyarak aynı çalışmayı yapalım. 'Bu soruyu şöyle değil de böyle sorsaydınız böyle olurdu' deyin biz de düzeltelim. Bu çalışmayı küçümsemeyin, önemli bir çalışmadır. Türkiye'de sanayici kalitesiz mal üretiyor iddiasında değiliz, vurgumuz şu; Türkiye'de imalat sanayisinde, makine sanayisinde dışarıda aranan son derece kaliteli mal üretiliyor, bunun için de kaliteli ara mal ithal ediliyor. Söylediğimiz budur.'' Yılmaz, ''TC Merkez Bankası olarak bizim görevimiz fiyat istikrarı sağlamaktır. Onun dışında bir şey düşünmeyiz, dikkate de almayız. Öbür tarafı bizi ilgilendirmez demiyoruz, diyemiyoruz. Bu mümkün de değil, eşyanın tabiatına da aykırı'' dedi. Fiyat istikrarının önemine dikkati çeken Yılmaz, bunun içinde istikrarın da istihdamın da üretimin de bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: ''Yalnız, bizim yasamız, bize iki tane görev veriyor. Birisi fiyat istikrarı, diğeri finansal istikrar. Finansal istikrarın ne kadar önemli olduğu son iki yıldır dünya çapında yaşanan sorunlar bize bunu gösterdi. Biz ülke ekonomisinin bütününe sırtımızı dönmüyoruz, dönmemiz mümkün değil. Bizim uyguladığımız para politikası ve fiyat istikrarının içinde bunlar var. Olmayan bir fiyat varsa bunun istikrarını sağlamak ne işime yarar. Eğer insanlar iş bulamıyorsa, aş bulamıyorsa, istihdam bulamıyorsa, istediği malı bulamıyorsa... Üretim ortamında düzenli bir şekilde fiyatların yıldan yıla sürpriz yaratmadan gelişmesini sağlamak bizim amacımız bu. Bunu yaparken de elbette temelinde üretim var çalışmak var.'' -SUNUM- Yılmaz, açılış konuşmasının ardından yaptığı sunumda ise küresel ekonomide toparlanma sinyallerinin olduğunu belirterek, ''Son dönemde açıklanan veriler krizin dip noktasının geride kaldığını, küresel ekonominin toparlanma eğilimine girdiğini teyit etmiştir'' dedi. Uluslararası kuruluşlar ve bankaların, ABD ekonomisinin 2010 yılına ilişkin tahminlerini yukarı yönlü revize ederken Avrupa Para Birliği bölgesi için daha temkinli öngörüler yaptığını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: ''Bununla birlikte kredi piyasalarındaki sorunların kısmen devam etmesi ve işsizlik oranlarının yüksek seviyelerini koruması, geleceğe dönük belirsizlikleri artırmaktadır. Özelikle gelişmiş ülkelerde uygulanan genişleyici maliye politikalarının bir sonucu olarak hızla artan bütçe açıkları ve kamu borç stokları uzun vadeli faiz oranlarını artırarak özel talebi olumsuz yönde etkileyebilecek önemli bir risk unsurudur. Son dönemde borç yükü yüksek ülkelerin risk primlerinde sert yükselişler gözlenmektedir. Diğer gelişmekte olan ülkelerle kıyasladığımızda Türk lirasının değerinde önemli bir değişim gözlenmemektedir.'' -MERKEZ BANKASININ REZERVLERİ- Yılmaz, Merkez Bankası'nın rezervlerine de dikkati çekerek, ''İçinde bulunulan dönemin Merkez Bankasının döviz rezervlerinin kuvvetlendirmesi için uygun ortam oluşturduğu değerlendirilerek, Ekim 2008'de ara verilen döviz alım ihalelerine 4 Ağustos 2009'dan itibaren tekrar başladı. Bu uygulama devam ediyor. Dolayısıyla bu uygulama sonucunda bugün itibariyle 5,6 milyar dolar piyasadan aldık ve bunun karşılığında da piyasaya 8,4 milyar TL'ye yakın Türk lirası likidite verdik'' dedi. -KAPASİTE KULLANIM ORANI- Durmuş Yılmaz, konuşmasında kapasite kullanım oranlarına dikkati çekerken de Adana Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş'ün kendisinden önceki konuşmasında, ''Kapasite kullanım oranlarıyla ilgili TÜİK'in verileri yanıltıcı. Bizim yaptığımız araştırmalarda kapasite kullanım yüzde 40-45 çıkarken, TÜİK yüzde 80-85'lerde açıklıyor'' şeklindeki sözlerini hatırlatarak, şöyle devam etti: ''Bu konuyla ilgili eleştiriye önce cevap vermek istemedim, ancak, şimdi dayanamadım. Kamu tarafından üretilen rakamlar bizim ülkemizin namusudur. İktidarda kim bulursa bulsun, kurumların başında kim olursa olsun, bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük bu rakamları manipüle etmektir. Bizim metodoloji eleştirilebilir, yöntemleri eleştirebilirsiniz, daha iyi nasıl yapılabilir söyleyebilirsiniz ve söylemek de zorundayız. Bilenlerin bunu söylemek boynunun borcudur. Ancak, ortaya konulan metodoloji, açıklandıktan ve kamuoyu ile paylaşıldıktan sonra ölçülen rakamları sıhhatine, sağlığına güvenmek herhalde en sağlıklı yoldur diye düşünüyorum. Şu anda Yunanistan'ın yaşadıklarını, Arjantin'in son 10 yıldır başına gelenleri biliyorsunuz. Dolasıyla bu rakamlar ülkenin namusudur, iffetidir diye düşünüyorum. Ancak, gerçekten bilgimiz varsa, yeteneğimiz varsa, onu öyle değil de böyle ölçün demek zorundaysak bunu herkesin söylemesi boynuna borç. Bunu da spekülasyon konusu yapmayalım diyorum.'' -GENEL DEĞERLENDİRME- Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, konuşmasının son bölümünde, genel değerlendirme yaparken, önümüzdeki dönemlere ait ekonomik tahminlere ve enflasyon beklentisine de dikkati çekti. Yılmaz, yılbaşında yürürlüğe giren vergi düzenlemeleri, gıda fiyatlarındaki artışlar ve baz etkilerinin son dönemde enflasyonun yükselmesinde belirleyici bir rol oynadığını belirterek, ''Bu geçici etkiler nedeniyle, şubat ayında tüketici enflasyonunun belirgin bir yükseliş göstereceği ve bir müddet hedefin üzerinde kalacağı öngörülmektedir. Benzer bir şekilde temel enflasyon göstergeleri de baz etkisi nedeniyle yıl ortasına kadar sınırlı bir artış gösterecektir'' dedi. Durmuş Yılmaz, şöyle devam etti: ''Ekonomideki kaynak kullanımının bir süre daha düşük seviyelerde kalacağını, istihdam koşullarının tüketim talebinde bir genişlemeye imkan tanımayacağı ve maliye politikasının kademeli şekilde daraltıcı yönde etkili olacağı varsayımı altında, bir seferlik şoklardan kaynaklanan fiyat artışlarının genel fiyatlama davranışları üzerindeki etkisinin sınırlı olacağı düşünülmektedir. Temel enflasyon göstergelerinin işaret ettiği mevcut ana eğilim, orta vadeli hedeflerle uyumludur. Geçici etkiler ortadan kalktığında enflasyonun tekrar düşüş sürecine gireceği tahmin edilmektedir. Küresel ekonomideki sorunların henüz tüm olarak giderilmemiş olması ve toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin devam etmesi, politika faiz oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulmasını gerekli kılmaktadır.''
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!