2010'un subprime krizi ülke borçları olabilir
Kredi derecelendirme kuruluşları, yatırım bankaları ve ünlü ekonomistler şimdi de ülke borçları krizi için uyarıyor. Davos'un gündemi de borç krizi olacak. Bankacılık krizleri geçmişte de borç krizlerini beraberinde getirmişti.
2008'de küresel ekonomiyi sarsan krizin başlangıç noktası, ABD'de düşük gelirlilere bol keseden dağıtılan subprime tipi mortgage kredileri olmuştu. Piyasalar çökmüş, yatırımlar yastık altına kaçmış, merkez bankaları ve hükümetler para pompalayarak düze çıkmaya çalışmıştı. 2010 için herkes daha umutluydu. Ancak 2009 sonuna doğru ilk önce Dubai'de ardından Yunanistan'da patlak veren borç krizleri yeni bir korku filmi senaryosunu gündeme getirdi.
Şimdi 2008 ve 2009 boyunca izlenen gevşek para politikalarının faturasını ödeme zamanı. Uzmanlara göre 2010'da piyasalara saçılan trilyonlarca dolar nedeniyle büyüyen mali açıklar, ülke borçları krizini tetiklemek üzere. En büyük yük ise Avrupa'da. İngiltere, İrlanda, Portekiz, Almanya ve İspanya topun ağzındaki isimler. Üstelik 2010'da bunun ucu sosyal patlamalara kadar gidebilir. Geçen yılın sonunda Yunanistan ve İspanya'nın kredi notlarını yüksek borç düzeylerinin finansman güçlüğü nedeniyle düşüren kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, hafta içinde büyüyen borç sorunlarının "sosyal çalkantılara sebep olacağı" yönünde uyardı. Yüksek borcu olan ülkelerin bu yıl sosyal patlamalara karşı hazır olması gerektiğini belirten Moody's, borçları kapatmak için izlenecek ekonomi politikalarının hem gelişen hem de gelişmiş piyasalarda huzursuzlukları tetikleyeceğini öne sürdü. Ancak hem krizin faturası yine halka çıkacak gibi görünüyor. Çünkü vergi oranlarının yükseltilmesi ile harcamalar ve ücretlerde kesintilere gidilmesi gündemde.
Borç ve bankacılık krizi beraber büyüyor
Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) bu yıl Davos'ta gerçekleştirilecek olan zirvesinde bile ülke borçları krizi masaya yatırılacak. Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Jeanh Claude Trichet ise perşembe günkü faiz toplantısında aynı kaygıya vurgu yaptı. Kredi derecelendirme kuruluşları ile yatırım bankaları da hep aynı uyarıyı yapıyor: "Ülke borçları krizi yolda". Son olarak "Kriz Kahini" ABD'li ekonomist Nouriel Roubini de yeni krizin ülke borçlarından kaynaklanacağını söyleyince ibre bütçe açığı sorunları ile karşı karşıya kalan ekonomilere döndü. Yatırım bankası Morgan Stanley ise geçen yıl sonunda haızrladığı raporda 2010 yılında İngiltere'nin büyük bir borç krizine sürükleneceğini, yabancı yatırımcının "toplu kaçış"a yöneleceğini söylemişti.
İNGİLTERE:
Faiz erken artabilir
İngiltere'nin bütçe açığı 175 milyar sterlin. Morgan Stanley'nin son dönemde yaptığı uyarılara bakılırsa bir kaç aya kalmadan yabancı yatırımcı İngiltere'den kaçmaya başlayacak. Büyüyen borç krizine ilişkin endişeler ve olası not indirimi korkuları yüzünden yabancı kaçınca para birimi sterlin değer kaybedecek, İngiliz devlet tahvilleri sert bir satış rüzgarı ile karşı karşıya kalacak. Morgan Stanley'nin tahminlerine göre sterlin yüzde 10 civarında kan kaybedebilir. Bu da sterlinin sanayi devriminden bu yana gördüğü en büyük kaybı olur. Moody's, yayımladığı raporda ise İngiltere'nin kredi notuna ilişkin artan endişelere karşılık, borç yükünün gözle görülür biçimde yükseldiğine dikkat çekti. İngiltere Merkez Bankası (BoE) 2010 boyunca faiz artırımına çok sıcak bakmıyordu. Ancak sterlinde istikrarı korumak ve yabancı kaçışını önlemek için faiz artırımı erken gelebilir. Bu da yeni yeni iyileşme sinyalleri gösteren İngiliz ekonomisini daha zor duruma düşürebilir. Hatta Morgan Stanley'e göre bu durum gösterge 10 yıllık İngiliz Hazine Tahvilleri'nin faizinin 150 baz puana kadar çıkmasına neden olabilir, dahası İtalya, Meksika ve Brezilya'dan bile daha riskli hale gelebilir. İngiltere halen G-20 ülkeleri arasında resesyonda olan tek ülke.
İSPANYA:
Açığa müdahale şart
İspanya kriz dolayısıyla hem AMB'nin faiz indirimleri hem de hükümetin yüklü harcamalarından ötürü son 10 yılın en büyük bütçe açığını verdi. Açık, ülke GSYİH'sinin yüzde 11'i ile Yunanistan'ın ardından ikinci sırada. Ülkenin toplam kamu borcu geçen sene GSYİH'nın yüzde 39,7'sinde. 2010'da müdahale edilmezse bu oranın yüzde 67'ye, 10 yıl içinde ise yüzde 90'a fırlaması bekleniyor. Krizden önce bütçe fazlası veren İspanya, geçen sene sadece yeni istihdam yaratmak için bile 8 milyar euro para harcamıştı. Ekonomik iyileşmeyi baltalama korkusu ile vergi oranları artırılmayınca, vergi gelirleri düşmüş, açıkları finanse etmek zorlaşmıştı. Şimdi İspanya'nın da vergi artırımına gitmesi bekleniyor. S&P İspanya'nın kredi görünümünü, kamu finansman durumunu sebep göstererek durağandan negatife çekmiş, 2008 Ocak ayında ise zaten not indirimine gitmişti.
YUNANİSTAN:
Vergi artışları bekleniyor
Avrupa'nın "hasta adam"ı Yunanistan'ın bütçe açığı ülke GSYİH'sının yüzde 12,7'sinde. Ancak hafta içinde AB Komisyonu tarafındam yayımlanan bir raporda Yunanistan'ın istatistiklerinin güvensiz olduğu belirtilince bu oranın daha fazla olabileceği konuşuldu. Tahminler bu açığın yüzde 14,5'e kadar çıkabileceği yönünde. Komisyonun Yunanistan'ın 3 yıl içinde bütçe açığını AB üyeleri için zorunlu olan yüzde 3 sınırına çekebileceğine inanmadığını söylemesi ise ülkede büyüyen borç krizinin boyutunu gözler önüne serdi. Atina harcamaları kesemez ve gelirlerini artıramazsa ağır AB yaptırımları ve yeni not indirimleri ile karşı karşıya kalabilir. Yunanistan bunun için vergi artırımları ile ücret kesintilerini gündeme aldı. Nisan ayında parlamentoya yeni bir ücret reformu tasarısı sunulacak. Bu tasarıda vergi artışları, harcamalarda ve kamu çalışanlarının maaşlarında kesintiler var. Sendikalar ise ayağa kalkmış durumda. Bu şekilde 2010 yılında bütçe açığının 10 milyar euro azaltılması bekleniyor. Katma değer vergisinin artırılacağı söylentileri var.
Sıla Özçelik /