2010'da hangi yatırım aracı kazandıracak?
2010 yılı içinde iki önemli artçı şok bekliyoruz. Fiyat seviyelerindeki aşırı şişkinlikler nedeniyle, şu aşamada yatırımcılara piyasalara düzeltme gelene kadar mevduatta kalmalarını öneriyoruz...
ERKİN ŞAHİNÖZ / para dergisi
2009, krizin etkilerini hafifletmek amacıyla merkez bankalarının saçtığı ucuz ve bol paranın etkilerinin piyasalar üzerinde oldukça kuvvetli bir şekilde hissedildiği bir yıldı. Özellikle 2008'in son ve 2009'un ilk çeyreklerinde büyük çöküntü yaşayan piyasalar, 2009 yılının mart başında hızlı bir toparlanma sürecine girdi. Mart başında başlayan piyasa rallisi, geçen yılın sonuna kadar devam etti. Hatta piyasalardaki olumlu havanın 2010'un ilk günlerinde de güçlenerek sürdüğünü gözlemliyoruz.
2009'da çeşitli finansal yatırım araçlarına baktığımızda, yüzde 91.4'lük primle en çok kazandıran yatırım aracının borsa olduğunu görüyoruz. Borsayı yüzde 72'lik getiriyle petrol kontratları izliyor.
8 yıl üst üste kazandıran cumhuriyet altını, 2009 yılında da yüzde 25 getiri sağlamış. Hazine bonoları merkez bankasının agresif faiz indirimleri sayesinde yüzde 46 prim yapmış. En çarpıcı artış, bakır fiyatlarında görülüyor. Bakır 2009'da yüzde 139'luk muazzam bir getiri sağlamış.
MEVDUATTA BEKLENEBİLİR
2010'a dönük piyasa beklentilerimizi geride bıraktığımız haftalarda detaylı bir şekilde ele aldık. Borsa, petrol ve bakırın 2010'u 2009 kapanış seviyelerinin üzerinde kapatacağını tahmin ediyoruz. Altın fiyatlarının ise 2009'a kıyasla yılı daha aşağıda bitireceğini tahmin ederken, Hazine faizlerinin de yükseleceğini düşünüyoruz. Bir başka ifadeyle, 2009a kıyasla borsa, petrol ve bakırın 2010da kazandıracağını, ancak Hazine kağıtları ve altının kaybettireceğini tahmin ediyoruz.
Ancak yüzdesel olarak getiriler 2009'daki getirilere kıyasla zayıf kalacaktır. Üstelik 2010 içinde iki önemli artçı şok beklediğimizden dolayı yatırımcıların piyasalara giriş çıkış açısından zamanlama ve seviye tespit etmekte zorlanacaklarını düşünüyoruz. Fırsatlar oluştukça yazılarımızda ele alacağız. Ancak fiyat seviyelerindeki aşırı şişkinlikler nedeniyle şu aşamada yatırımcılara piyasalara düzeltme gelene kadar mevduatta kalmalarını öneriyoruz.
IMF ANLAŞMASI GEREKLİ Mİ?
Son günlerin en çok tartışılan ve iktisatçıları iki kampa ayıran konuların başında, IMF anlaşmasının Türkiye için gerekli olup olmadığı konusu geliyor. 2010 yılına yönelik dış alem tahminlerimiz ve Türkiye ekonomisine yönelik beklentilerimiz IMF kaynağı olmadan da Türkiye'nin yoluna devam edebileceğini gösteriyor. 2009'un bütününde yüzde 6 civarında daralma yaşamasını beklediğimiz ekonominin IMF'den kaynak almadan 2010 yılında yüzde 3.9 civarında bir büyüme gerçekleştirebileceğini tahmin ediyoruz. Ancak Türkiye ekonomisinde dinamiklerin ne kadar çok dış kaynak, o kadar çok büyüme olduğu unutulmamalı. Bu durumda 2010 yılında daha hızlı ekonomik büyüme gerçekleştirmek istiyorsak, 15 milyar dolar düzeylerinde IMF kaynağı ekonomiye son derece ciddi destek sağlar. IMF anlaşması gerçekleşmesi halinde diğer dış kaynak kanallarının da iyileşeceğini göz önüne alırsak, IMF'li senaryoda Türkiye'nin 2010'daki ekonomik büyümesinin yüzde 5.5-6 düzeylerine yükselmesi beklenir. Özetle, IMF kaynağına muhtaç değiliz, ancak kaynak alırsak daha hızlı büyürüz.
DOLAR KURU NEREYE GİDİYOR?
Geçen haftayı 1.47'lerden kapayan dolar kuru, hem euro/dolar paritesindeki yükselişin hem de IMF anlaşmasının yakın bir zaman diliminde yapılabileceğine yönelik piyasa beklentilerinin kuvvetlenmesiyle geçen haftalardaki yazılarımızda belirttiğimiz 1.45 düzeyine kadar geriledi. Buranın kırılması halinde kurun 1.42, hatta 1.40'lara kadar çözülmesi beklenmeli. Ancak 1.45'in kırılması için IMF teknik heyetinin davet edilmesi gibi önemli bir pozitif haber gerekiyor. Bu bağlamda kurun önümüzdeki günlerdeki seyrinin ana belirleyicisi IMF olacak gibi gözüküyor. IMF heyeti çağrılırsa önce 1.42, sonra 1.40 düzeylerine kadar düşüş beklenmeli. Aksi halde dolar kurunun önümüzdeki haftayı 1.45-1.475 bandında geçireceğini tahmin ediyoruz.
İMKBDE ALIM ZAMANI MI?
Bizce hayır. Geçen hafta cuma günü 55 bin 700'e kadar yükselen İMKB-100 endeksi, cuma gününü 54 bin düzeyinden kapattı. Son gelen açıklamalar önümüzdeki günlerde IMF teknik heyetinin Türkiye'ye çağrılması olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Teknik heyet çağrılırsa İMKB'nin 57-58 binlere kadar yükselebileceğini düşünüyoruz.
Bu beklentimize rağmen küçük yatırımcıları piyasalara kayda değer bir düzeltme gelene kadar hisse senetlerinden uzak durmalarını tavsiye ediyoruz. Mevcut fiyat düzeylerini oldukça pahalı buluyoruz. Önümüzdeki aylarda alım için daha uygun seviyelerin oluşacağını tahmin ediyoruz.
ALTIN FİYATLARI
Ocak ayının sonu hatta şubat ayının ilk haftalarına kadar altın fiyatlarında çok radikal bir değişim beklemiyoruz. Bu süreçte dünya piyasalarında belirgin bir satış dalgası öngörmüyoruz. Ancak ABD'de geçen hafta başlayan ve şubatın ilk haftasına kadar devam edecek bilanço döneminin ardından, dünya piyasalarında sert bir satış dalgası yaşanacağını düşünüyoruz. Bu satış dalgası sırasında doların kuvvetlenmesi ve altın fiyatlarında da yüzde 20'ye varan oranlarda düşüş yaşanması olasılığı bir hayli yüksek görünüyor. Bu nedenle altın almayı düşünenlere, önümüzdeki aylarda yaşanmasını beklediğimiz fiyat düşüşünün tamamlanmasını beklemelerini öneriyoruz.