2010 borsa yılı olabilir
2009 yılını, yüzde 97 artış ile 52.825 seviyesinden kapatan İMKB Ulusal-100 Endeksi, 2010da da iki haftada 55.000lere gelerek, olumlu seyrini sürdürüyor.
Şampiyonlara göre 2010 BORSA YILI OLACAK
2009 yılını, yüzde 97 artış ile 52.825 seviyesinden kapatan İMKB Ulusal-100 Endeksi, 2010da da iki haftada 55.000lere gelerek, olumlu seyrini sürdürüyor. 2009un en çok kazandıran 5 A tipi fonunun yöneticilerine göre bu yükseliş sürecek ve bu yılın borsa yılı olması için nedenler fazla. Olası geri çekilmeleri alım fırsatı olarak gören bu analistler, artık hisse seçiminin öneminin daha da arttığını belirtiyor. Bankacılığın yanında enerji, sigorta sektörlerine dikkat çeken analistler, hikayesi olan hisselerin özelilkle izlenmesini tavsiye ediyor.
Talip Yılmaz / Ekonomist
Dünya ekonomileri ve global piyasalardaki gelişmeler sonucunda, 2009, hisse senedi yatırımcıları için büyük fırsatların oluştuğu bir yıl oldu.
Gelişmekte olan ülke performansları, gelişmiş ülke performanslarından ayrılırken, Türkiyenin de gelişmekte olan piyaslar arasında ayrıca öne çıkan ülkelerden biri olduğu görüldü. İMKB, 2009 yılını, global krize rağmen, yüzde 97 artış ile tamamladı. Böylece geçen yıl, 24 yıllık tarihinin en yüksek getirisini gerçekleştirdi.
2010 yılına girerken yapılan değerlendirmelerde söz konusu seviyelerde kar satışlarının gelebileceği ve tekrar 45.000 seviyelerinin görülebileceği belirtiliyordu. Sonrasında ise tekrar bir yukarı hareket olacağı ifade ediliyordu.
Ancak global piyasalardaki olumlu havanın yanında Türkiye için üst üste olumlu haberler gelmeye devam etti. Öncelikle IMF anlaşmasının imzalanacağına yönelik beklentiler arttı. Fitchin ardından Moodys Türkiyenin kredi notunu artırdı. Sonuçta endeks, mart ayındaki dip seviyesinden bu yana yaklaşık yüzde 137 oranında değer kazandı. İMKB-100un yılbaşından bu yana değer kazancı da yüzde 4lere yaklaştı.
Yükseliş serer mi?
Bu gelişmelere bağlı olarak dergimizi arayan okuyucuların son dönemde en çok merak ettiği konu ise İMKBdeki yükselişin devam edip etmeyeceği. Yukarı hareketlerde nerelerin görüleceği ve aşağı hareketlerde önemli destek noktalarının neler olduğu. Tabii ki, bu piyasada nasıl bir strateji izlenmesi ve hangi hisselerde pozisyon alınması gerektiği de en çok merak edilen sorular arasında.
Biz de bu soruları 2009 yılında hisse senedi ağırlıklı portföyleriyle en yüksek getiriyi elde etmiş beş fonun yöneticisine sorduk. Bunlar; Strateji Menkulun ilk beşe giren iki fonunu yöneten Bülent Topbaş, İş Bank (A) Tekno Fonun yöneticisi Doruk Sazen, Evgin Menkul (A) Tipi Karma Fon Yöneticisi Serkan Şevik ve Finansbank (A) Hisse Fon Yöneticisi Tolga Kotan.
Avantajlar, riskler
Fon yöneticileri, İMKBde bu yıl da, 2009 yılındaki kadar olmasa da borsada düzeltmelerle birlikte yukarı hareketin süreceği düşüncesindeler. Aşağı hareketler, bir alım fırsatı olarak görülürken, yukarı hareketlerde ise maliyet düşürülmesi öneriliyor. Aşağı hareketlerde alım önerilmesinin nedeni ise düşük reel faiz ortamının İMKBye ilgiyi artırıyor olması.
İMKB için IMF anlaşması, çok önemli bir beklenti. Fitch ve Moodysin ardından Standart & Poorsun da not artırımına gitmesi bekleniyor. Fitchin bir kademe daha not artırması, Türkiyeyi yatırım yapılabilir ülkeler seviyesine çıkaracak. Bu beklentilerle İMKBnin 58.000 zirvesini kırma ihtimalinin güçlü olduğu belirtiliyor.
Tabii bunun yanında risklere de dikkat çekiliyor. Bunun başında da global riskler ve siyasi riskler geliyor. MBnin global risklerin artması durumda beklenenden daha önce faiz artırımı yapması söz konusu olabilir. Ayrıca büyük montanlı halka arzlar, not artırımı, IMF gibi konuların önemli ölçüde fiyatlanması gibi konular temel riskler olarak karşımıza çıkıyor. Bu gelişmeler durumunda ise endeksin 50.000 desteğini aşağı yönlü kırarak 45.000leri test etmesi analistlere gore ciddi bir olasılık.
Kazandıran fonların değerlendirmelerine bakıldığında ise Strataji Menkulün en çok kazandıran iki A tipi fonunun yöneticisi Bülent Topbaş, İMKB için oldukça umutlu konuşuyor. Topbaş, İMKBye yerli yatırımcılar kanalıyla para girişinde düşük faiz ortamının etkili olduğunu söylüyor. Türk ekonomisi ve yatırımcısı olarak bu kadar düşük reel ve nominal faiz seviyeleri ile ilk defa karşılaşıldığını belirten Topbaş, tasarruf sahiplerinin getiri konusunda eskisi gibi rahat olamayacaklarını kaydediyor. Düşük faiz ortamında hisse senedi gibi alternatif yatırım araçlarına yönelme eğiliminde artış bekleyen Topbaş, Son dönemlerde açılan hesap sayısı ve A tipi fonlara artan girişten, bunu yaşamaya başladığımızı görüyoruz. Hatta risk faktörlerindeki algılayışlarda bir iyileşme olursa, bu para girişi endeksi aşırı değerlenmeye de götürebilir diyor.
İMKB sığ
Türk bankalarında 500 milyar TL civarında TL-döviz mevduat olduğunu anımsatan Topbaş, bonolarda 60 milyar TL civarında ve likit fonlarda 22 milyar TL civarında bir büyüklüğün olduğunu söylüyor. İMKBnin halka açık kısmının piyasa büyüklüğünün ise 110 milyar TL civarında olduğunu kaydeden Topbaş, sözlerine şöyle devam ediyor:
Bu miktarın da bir bölümü, ana sermayedarların elinde. İMKBde yabancı payı yine yüzde 67lerde ve bu bölümün önemli bir kısmı da uzun vadeli tutuluyor. Yani İMKBnin likiditesi çok sınırlı. Düşük TL faizi beğenmeyen yerli yatırımcılar ile Türkiyenin kredi notunun da artması ve IMFnin etkisiyle ülkeye girecek yeni yabancı sermaye için yeterli likidite yok. Halka arzlar da şu aşamada sınırlı. Bu nedenle İMKBde 58.000 tarihi zirvesinin üzerinde rakamlar görmemiz mümkün.
Seçimlere dikkat
Yönettiği fonla yatırımcısına en çok kazandıran fonlardan birini yöneten İş Portföy Portföy Yöneticisi Doruk Sazer, İMKBnin 2009 yılının ortasında başladığı yükseliş sürecinin 2010 yılında da devam etmesini bekliyor. Türkiyenin notunun uluslararası kredi derecelendirme şirketleri tarafından artırılması ve IMF ile yapılması beklenen anlaşmada sona yaklaşılması yönündeki haberlerin olumlu etkisine dikkat çeken Sazer, Gelişmekte olan ülkeler kaynaklı ekonomik büyümenin şirket karlarına olumlu yansımaları, İMKBde yukarı yönlü hareketi destekleyecek unsurlar olarak öne çıkıyor diyor. Sazer, buna ek olarak, uzun zamandan sonra yaşanan düşük faiz ortamının da borsaları olumlu yönde etkilediğini kaydediyor.
Merkez bankalarının likiditeyi çekme planları ve faiz artırım süreçlerinin, hükümetlerin teşvik paketlerini sürdürüp sürdürmemelerinin ve jeopolitik gelişmelerin, uluslararası piyasalar için belirleyici olacağını söyleyen Evgin Menkul Değerler A Tipi Karma Fon Müdürü Serkan Şevik ise İMKByle ilgili risklere dikkat çekmekle birlikte, hikayesi olan hisseleri tavsiye ediyor. Şevik, Türkiyenin 2010nun ikinci yarısından itibaren yavaş yavaş seçim atmosferine girecek olmasına da dikkat çekiyor. Ayrıca Türkiyede açılım süreci, Kıbrıs ve Ermenistana bağlı AB ve ABD ile ilişkiler ve Merkez Bankasının faiz artırım sürecinin yakından izlenmesi gerektiğini belirten Şevik, piyasanın risk ve avantajlarını ise şöyle sıralıyor:
Endekste lokomotif görevi gören hisse senetlerinin 2009 yılında yaşadıkları hızlı yükselişle tarihi zirvelerine yaklaşmış olmaları, iç siyasetle ilgili gelişmeler ve faiz artırım süreci, İMKB için başlıca riskler. Başarılı bir IMF programı, Türkiyeyi yatırım yapılabilir ülke konumuna yaklaştıran not artırımları ve dış politikadaki gelişmeler ise 2010da borsa için fırsat olarak görülebilir.
Türkiye ayrışacak
2010 yılında Türkiyede makroekonomik dengelerde gözlemlenen olumlu gelişmelerin ve halihazırda süregelen yapısal değişikliklerin devam edeceğini söyleyen Finans Portföy Portföy Yönetimi Grup Direktörü Tolga Kotan, Gelişmekte olan ülke performansları, gelişmiş ülke performanslarından ayrılırken, Türkiyenin de gelişmekte olan ülkeler arasında ayrıca öne çıkmasını bekliyoruz diyor.
Kotan, reform programları, özelleştirmeler, piyasada rekabeti getiren düzenlemeler, şirket alım-satımlarının hız kazanması, ekonominin kayıt altına alınması konusunda başlamış olan çalışmalar ve uluslararası sermayenin Türkiye yatırımlarının devam etmesi gibi konulara dikkat çekiyor. Tüm bunların da İMKBde yer alan hisse senetlerini cazip kılmaya devam edeceğini anlatıyor. Kotan, tüm bunlara rağmen İMKBnin 2009da yüksek büyümeyi sergileyemeyeceğinin de altını çiziyor ve hisse seçimlerine dikkat çekiyor.
ANALİZ
VOLATİLİTE ENDEKSLERİ: Döviz hareketlerine dikkat çekiyor
2009 yılında ağırlıklı olarak 20-30 değer aralığında kalan Ekonomist Volatilite Endeksi E-Vex 200'ün son bir ay içerisindeki düşüşü, EKO 200'ün artışı ile orantılı. Özellikle son bir ay içerisinde, hem bilanço hem de IMF beklentileriyle birlikte EKO 200 değerinde artış yaşandı. EKO TLAP Endeksi ise döviz getirisine karşılık TL getirisini izlediğimiz ölçüt endeksimizdir.
2009 yılı içerisinde EKO TLAP endeksinin yatay hareketine karşılık EKO 200'ün sürekli yükseldiğini görüyoruz. EKO 200 ve EKO TLAP arasındaki korelasyonun 2009da gittikçe zayıfladığı ve zayıfladıkça EKO 200'ün çıkış trendine geçtiği görüldü. Bu bağıntının zayıfladığı dönemler, EKO TLAP Endeksinin yatay hareketine denk düşüyor. Bu da piyasanın döviz fiyatlarına olan hassasiyetinin ne derece kuvvetli olduğunu gösteriyor.
Diğer taraftan E-Vex 200 ile EKO TLAP endekslerinin ise 2009 yılında fiyat bağıntılarının ağırlıklı olarak ters orantılı olduğu ve bu ters orantı devam ettiği sürece EKO 200'ün çıkışa geçtiği görülüyor. 2010 ilk çeyrekte ise EKO 200'ü gösterge endeksi olarak seçtiğimiz takdirde E-Vex 200 ve EKO TLAP endekslerinin arasındaki ters orantılı fiyat bağıntısının, önümüzdeki haftalarda zayıflayarak devam etmesini bekliyoruz. Bu tahminimiz E-Vex 200 Endeksinin 20-30 değer aralığına dönerken EKO 200'ün çok büyük olmayan bir değer kaybına ve yatay hareketine işaret ediyor. Ancak döviz/faiz cephesinde beklenmeyen bir artış veya piyasaları olumsuz etkileyecek bir haber girişi, bu senaryoyu beklentilerimizin dışına taşır.
Bir süre devam etmesini beklediğimiz bu yatay hareketin çok geçmeden yeni bir çıkış için soluklanma dönemi olacağını tahmin ediyoruz. Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu TL faiz oranlarında bir değişiklik beklenmediği sürece döviz fiyatlarının yönü olacak. Döviz fiyatlarındaki olası bir hareketlenme ise E-VEX USD ve E-Vex Spt endeksleri takip edilerek gözlemlenebilir.
NEDEN DÜŞER?
Borsaya doping olacak nedenler
⢠Düşük faiz ortamında yatırımcıların daha yüksek getiri arayışları sürüyor. Bu anlamda hisse senedi piyasası önemli fırsatlar sunuyor. Bu da İMKBye para girişi beklentisini artırıyor.
⢠Fiyat/Kazanç oranlarına bakıldığında İMKB, hala değerleme olarak diğer borsların değerlemelerine göre cazip.
⢠IMF anlaşması, büyük ölçüde fiyatlara yansımış olsa da önemli bir beklenti olmaya devam ediyor.
⢠Fitch ve Moodysin ardından Standart&Poorsun da not artırımına gitmesi bekleniyor.
NEDEN ÇIKAR?
Borsada düşüşe yol açabilecek nedenler
⢠Not artırımları ve IMF haberleri önemli ölçüde fiyatlandı. Gerçekleşmeler realizasyonla karşılanabilir.
⢠Borç/GSYİH oranı keskin biçimde yükseldi ve yüksek borç döndürme oranları faiz oranlarında yukarı yönlü baskı oluşturabilir; ayrıca bütçe açığı problemleri ve ithalat bağımlılığı ile enflasyon artarak her şeyi ters yüz edebilir.
⢠Eğer piyasa koşulları izin verirse 3-5 milyar dolar arasında bir miktarda halka arz olabilir. Arz baskısı yoğun olduğundan, hisseler için ciddi bir risk. Bu durum daha önce 2000 yılında yaşanmıştı.
⢠Global riskler ve iç siyasi riskler, her an gündeme gelebilir. Erken genel seçim konuşmaları yapılmaya başlandı bile.
BORSANIN RİSKSLERİ VE AVANTAJLARI
Avantajlar
⢠Borsa, yatırımcıların şirketlere hissedar olarak gerek sermaye kazancı gerekse temettü gelirleri ile yüksek getiriler elde etmesine olanak sağlıyor.
⢠Uzun vadede yaşanan krizlere rağmen yıllık ortalamada borsa reel olarak kazandıran bir yatırım aracı. İyi hisse seçimi, endeksin de üzerinde getirileri beraberinde getirir.
⢠Yatırımlarda risk seviyesi arttıkça getiri potansiyeli de artar. Bugünkü düşük faiz ortamında getirilerini yükseltmek isteyen yatırımcılar, portföylerinde kendilerinin belirleyeceği miktarlarda hisse senetlerini düşünebilir.
⢠Piyasayı yakından izlemeyen amatör yatırımcılar için de çözüm var. Seçtikleri A tipi yatırım fonunu (hisse ağırlıklı fon) profesyoneller yönetiyor.
Riskler
⢠Hisse senetlerinin performansları, hem makroekonomik gelişmelerden hem de mikro bazda şirketlere özel gelişmelerden etkileniyor. Anapara kaybı riski mümkün olabiliyor.
⢠Borsanın oynaklığı, sabit getirili kıymetlere nazaran daha fazla. Bu nedenle hisse senedi piyasası, diğer yatırım enstrümanlarına göre daha riskli.
⢠İMKBde 315 hisse senedi var. Bu kadar çok hissenin olduğu bir piyasada amatör bir yatırımcı, profesyonel yardım almazsa ciddi kayıplara uğrayabilir.
⢠Yatırımcılar seçtikleri şirket hisselerinin riskinin yanında genel piyasaya ait risklere de ortak. Bu nedenle yatırım sonunda gerçekleşen getiri, beklenen getiriden oldukça farklı olabilir.