BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 67,95 9,60 353.340.000.000,00
ALBRK 8,14 9,41 20.350.000.000,00
GARAN 135,00 9,93 567.000.000.000,00
HALKB 24,38 4,37 175.164.888.663,96
ICBCT 16,60 6,82 14.276.000.000,00
ISCTR 13,35 9,88 333.749.599.500,00
SKBNK 6,59 9,83 16.475.000.000,00
TSKB 12,48 8,90 34.944.000.000,00
VAKBN 26,38 7,76 261.582.009.776,74
YKBNK 31,70 9,99 267.771.525.702,80

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaYumuşak inişe az kaldı...----

Yumuşak inişe az kaldı...

Yumuşak inişe az kaldı...
29 Nisan 2012 - 08:06 www.finansingundemi.com

2011 yılı boyunca not artırımı bekleyenler fena halde yanılmıştı.

Türkiye'ye uzun yıllardır haksızlık yaptığı bilinen rating (kredi derecelendirme) kuruluşları, önce 2011 Haziran seçimlerine kadar bekleyelim, not artışını seçimlerden sonra yaparız dedikten sonra yükselen cari açığı bir kurtarıcı olarak görerek not artırımından vazgeçmişlerdi. Üstelik not artırımı bir yana, notun düşebileceği imasında bile bulunmuşlardı. Avrupa'nın borç krizi ve Arap Baharı olarak değerlendirilen Ortadoğu ve potansiyel pazar olarak görülen Kuzey Afrika'da yaşanan gelişmeler Türkiye'nin ekonomik olarak gücünü zayıflatır görüşü, yükselen petrol fiyatları sebebiyle epey bir taraftar da bulmuştu. Ancak 2011 yılında rekor düzeyde büyüyen Türkiye, bütün bu zorluklara rağmen ekonomik başarı olarak görülebilecek bir tablo çizdi. 2009 yılında yüzde 15'lere dayanan işsizlik oranı yüzde 9'lara düşerken (İspanya'da yüzde 24'ü aştı) bütçe dengesi, kıskanılacak bir düzeyde tutturuldu.
Türk şirketleri, genelde 2011 yılında yine kâr eden bir görünüm arz ettiler. Petrol fiyatlarındaki artışlar sebebiyle cari açık tehlike sinyali veren bir görünüm içine girince diğer iyi gelişmelere rağmen malum derecelendirme kuruluşları beklemeye geçtiler. Halen de bekliyorlar. Ancak yavaş yavaş sinyal vermeye başladılar. Özellikle hemen hemen herkesin hemfikir olduğu Türkiye'nin daha yüksek bir kredi notunu hak ettiği yönündeki uyarılarına artık daha fazla kulak tıkayamayacak konuma geldiler. Zira ilk çeyrekte Türkiye hem büyüdü hem de ihracat odaklı büyürken cari açık geçen yıla göre gerileme sürecine girdi. Bir başka iyi haber de Ortadoğu'da yaşanan büyük gerginliklere rağmen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın söylediği gibi İstanbul'da yapılan toplantı sonrasında petrol fiyatları 120 doların altında işlem görüyor. Bazı ülkelerin İran'dan petrol alımlarını azaltacak olmasına rağmen gerekli petrol ihtiyacının Suudi Arabistan tarafından karşılanması sebebiyle petrol konusunda bir arz sorunu olmadığının altını çizmişti Sayın Bakan. "Bugün de, ileride de arz problemi yaşanmayacak ama niye petrol fiyatları yüksek derseniz, İran'la ilgili riskler, dünya ana petrol taşıma hatlarıyla alakalı güvenlik riskleri bugünkü petrol fiyatlarının yüksek seyretmesini beraberinde getiriyordu. Petrol fiyatları 125 dolarda seyrederken 118 dolar seviyelerine indi, aradaki fark tamamen İstanbul toplantılarının sonucu diye rahatlıkla söyleyebiliriz. İstanbul toplantıları, şimdilik dünyada petrol fiyatları açısından en az 6-7 dolar kazandırmış durumda." diye konuşmuştu.
Gerçekten de petrol fiyatlarının özellikle 2010 yılı sonlarından bu yana ekonomiler için oldukça tahripkâr bir şekilde yükselmesinin ardından Türkiye'nin arabuluculuğu ile düşüşe geçtiğine ben de inanıyorum. Ancak fiyatların en azından ABD ham petrol fiyatlarına yaklaşması için daha fazla çabaya ihtiyaç var görüşündeyim. Sonuç olarak, Türkiye'nin notu çok büyük bir aksilik olmazsa yakında yükselecek. Önce dış ticaret açığı verisi, ardından cari açık ve mayıs ayı sonunda oluşacak enflasyon verisi beklenilebilir. Suriye konusu biraz tedirgin edici. Bu konu barış yoluyla halledilebilirse not artışı kesin diyebilirim. Türkiye'nin geçen yıl içinde beklediği ancak yüksek cari açık sebebiyle ertelendiğini düşündüğüm kredi not artışının yumuşak iniş ve ihracata dayalı büyümenin etkisiyle yakın zamanda gelebileceği beklentilerinin artması nedeniyle yabancı yatırımcı tahvil ve Borsa'ya ilgi gösterince ister istemez lira, dolar karşısında güçleniyor.
Borsa'ya gelecek olursak, ilk çeyrek bilançoları önümüzdeki haftadan itibaren hız kazanacak. 15 Mayıs'a kadar da tamamlanacak. İlk çeyrek bilançoları geçen yılla kıyaslanacağı için önemli bir fikir verebilir. Ancak 12 aylık bilançolarla kıyaslanması mümkün değil. Ocak ayında bankalarla başlayan yükseliş hareketi nisanda hız kesmişti. Bedelsiz vereceğini açıklayan hisselerdeki yükselişlerle nisan ayının ikinci yarısında belirli bir yükseliş hareketi devam etti. Yabancı yatırımcılar, son haftalarda alımlara pek katılmadılar. Hatta bir miktar net satış yaptılar görüşündeyim. Önümüzdeki haftadan itibaren ilk çeyrek bilanço beklentili hisselere doğru bir hareket devam edebilir. Döviz kurlarının etkisiyle geçen yıla göre kârlılığını artıracak şirketlerde hareketlilik söz konusu olacaktır. Yüksek bedelsiz potansiyeli olan şirketlerin her nasılsa daha fazla ilgi çektiği bir gerçek. Temmuzda yürürlüğe girmesi beklenen yeni ticaret kanunu bu şirketleri hareketlendirdi. Sonuç olarak Mayıs 15'e kadar Borsa'da beklentiler devam edecek, mayıs sonunda genel kurul ve temettü ödemeleri hisse senetlerine ilginin sürmesini sağlayacak. Sonrasında ise bekleyip göreceğiz.
Dolar, yıl başından bu yana yüzde 6,8 değer yitirdi
Uluslararası piyasalarda ne olursa olsun Türk piyasaları farklı bir yörüngede hareket ediyor. Gelişmekte olan piyasalar içinde son dönemde belki de dolar karşısında değer kazanan birkaç para birimi içinde Türk Lirası'nı gösterebiliriz. Oysa geçen yılın sonlarına doğru dolar neredeyse 2 lirayı görmek üzereydi. Merkez Bankası'nın büyük miktarda dolar satarak (rezervlerinin 100 milyar dolar seviyesinden 77 milyar dolar gerilemesine izin verecek kadar) piyasaya müdahale etmesinin ardından yaşanan gelişmeler MB'yi haklı çıkardı. 2010 Kasım ayından sonra ülkeyi terk eden bir bölüm sermayeye karşılık 2012 yılının ilk gününden itibaren gerek sermaye piyasalarına gerekse para piyasalarına doğru net girişler yaşanması ve cari açıkta gözle görülür iyileşme, baskıları hafifletti. Lira yıl başından bu yana ABD Doları karşısında yüzde 6,8 değer kazanırken en son şubat ayında gördüğü en düşük seviye olan 1,735 seviyesine oldukça yaklaştı. Son kapanışında 1,761 seviyesini gören dolar/lira paritesinin aşağı dönme sebepleri için söylenebilecek en önemli şeylerden biri not artırımı beklentisi. Teknik olarak değerlendirdiğimizde diğer yerel para birimlerini incelediğimizde Güney Afrika para birimi dışında Brezilya Reali gibi para birimleriyle daha önce benzer bir seyir yaşayan TL, bu defa Brezilya Reali ile yüzde 8-10 daha değerli bir seyir izlemekte. 1,735 destek, 1,82 direnç konumunda. 

Selim Işıklar- zaman

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!