BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,30 2,36 360.360.000.000,00
ALBRK 8,47 2,67 21.175.000.000,00
GARAN 139,60 1,68 586.320.000.000,00
HALKB 26,02 0,54 186.947.924.652,84
ICBCT 16,01 -0,06 13.768.600.000,00
ISCTR 14,36 2,35 358.999.569.200,00
SKBNK 6,97 3,11 17.425.000.000,00
TSKB 13,38 3,80 37.464.000.000,00
VAKBN 27,54 0,88 273.084.478.743,42
YKBNK 33,70 4,21 284.665.628.270,80

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaYükselişe öncülük edecek 17 hisse----

Yükselişe öncülük edecek 17 hisse

Yükselişe öncülük edecek 17 hisse
07 Temmuz 2010 - 22:33 www.finansingundemi.com

Çıkışın İMKB-30 hisseleri önderliğinde olacağını düşünen analistler, yatırımcılar için 17 hisse belirledi...

İDİL TARAKLI-PARA DERGİSİ BU yılın ikinci yarısının piyasalar açısından oldukça hareketli geçmesi bekleniyor. Bunun nedenleri arasında hem yurt dışından hem de içinden veri akışının yoğunlaşacak olması bulunuyor. Özellikle temmuz ayı içinde gelecek ABD verilerinin Avrupa ve Türkiye piyasaları üzerinde etkili olacağı öngörülüyor. Bu arada İMKB şirketlerinin ikinci çeyrek bilançolarının da bu ay gelmeye başlayacağına dikkat çekilerek, yatırımcıların buna göre pozisyon almaya başlayacağı ifade ediliyor. Bu haftadan itibaren ABD’de ikinci çeyrek bilançolarının açıklanacağını ve Avrupa’da bankacılık sektörü stres testlerinin izleneceğini hatırlatan analistler, içeride ise Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişiklik paketine ilişkin görüşmesinin takip edileceğine dikkat çekiyor. Öte yandan, ABD’de ikinci çeyrekten itibaren büyüme konusunda kaygılar artmış durumda. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) Avrupa’daki borç krizinin ABD’yi etkileyebileceği yönündeki yorumları piyasaları endişelendiriyor. Yükselişin devamı için ABD borsalarında önemli destek seviyelerinin korunması gerektiğini düşünen analistler, özellikle Dow Jones’ta bir yükseliş olması için 10.250 destek seviyesinin üzerinde kalınması gerektiğini vurguluyorlar. 57 BİN 500’ÜN ÜSTÜ BEKLENİYOR Kısacası hem veri akışının yoğunlaştığı hem de ABD ve Avrupa ekonomilerine ilişkin endişelerin sürdüğü bir döneme giriliyor. Söz konusu endişelere karşın ABD’de bankacılık reform paketinde yapılan bazı değişikliklerin piyasaları olumlu etkileyebileceği de öne sürülüyor. ABD’de bankaların hedge fonlara ve girişim sermayesi fonlarına yatırımın yüzde 2’den 3’e çıkarılması, bu anlamda olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bunun yanı sıra ABD’de temmuz ayının ortasından itibaren bilanço dönemine girilecek olmasının da Dow Jones’u destekleyeceği ve endeksin 10.400 seviyelerini aşabileceği belirtiliyor. Bu olumlu beklentilerin yanı sıra Türkiye’nin yurtdışı piyasalardan pozitif yönde ayrıştığını düşünen Meksa Yatırım Araştırma Müdür Yardımcısı Özgür Yurtdaşseven, “Bunun nedeni ise bankacılık sektörünün güçlülüğü ve Türkiye’ye ilişkin not artırımı beklentileri” diyor. İMKB’ye bu ay içinde şirketlerin ikinci çeyrek bilançolarının geleceğini de ifade eden Yurtdaşseven, şöyle devam ediyor: “Özellikle banka bilançoları piyasa için destekleyici unsur olabilir. Kısa vadede endeks için öngörümüz 57 bin seviyeleri. 57.500’ün aşılması halinde İMKB’de pozitif yönde güçlü bir hareket başlar. Destek olarak ise 53 bin 500 seviyesi önemli.” Dow Jones’un yükselmesi ve yurtiçinde olumsuz siyasi gelişmelerin yaşanmaması halinde İMKB-100 endeksinin tekrar 60 binlere doğru bir hareket edeceğini öngören analistler, bu yükselişin İMKB-30 hisseleri liderliğinde olacağını düşünüyor. Merkez Bankası’nın 2010 yılının son çeyreğinde yapması beklenen faiz artırımının 2011 yılına sarkma olasılığının arttığını düşünen analistler, bunun bankacılık sektörüne yarayacağını tahmin ediyor. İMKB-100 içinde bankacılık sektörünün ağırlığının yüzde 46 olması nedeniyle de buraya gelecek alımların endeksi yükselteceği tahmin ediliyor. Analistler, olası yükselişte, Türkiye’nin güçlü finansal yapısı nedeniyle gelişmekte olan ülkeler arasında yıldızının parlamasının da etkili olacağı kanısındalar. İMKB’nin işlem hacminin yüzde 80’ini bankaların oluşturduğunu hatırlatan analistler, önümüzdeki dönemde banka dışında kalan diğer finans şirketlerinin (hayat sigortaları ve bireysel emeklilik şirketleri) öneminin daha da artacağını düşünüyor. Analistler, güçlü bilanço açıklayan ve beklentisi olan şirketlerin de bu yükselişte etkili olacağına inanıyor. İşte gündemin yoğunlaşacağı bu dönemde pozisyon almak isteyen yatırımcılar için 4 analistin belirlediği 17 İMKB-30 hissesi... Filiz SARI / Turkish Yatırım Araştırma Uzmanı İNŞAATTAKİ CANLANMA ENKA’YA YARAYACAK Enka İnşaat: Enka-Bechtel ortaklığıyla 570 milyon euro’luk Kosova Otoyolu projesini kazanmasının yanı sıra Türkiye enerji sektöründeki faaliyetlerinden düzenli nakit akımı sağlayan Enka, net nakit pozisyonunu daha da güçlendiriyor. Başta enerji sektörü olmak üzere yeni yatırımlara daha hazır hale gelen şirketin inşaat sektöründeki canlanma sayesinde yeni projeler kazanma olasılığı da yüksek. Kosova’da 117 km’lik ve toplam 569 milyon euro’luk Morine-Merdana otoyol projesine ilişkin anlaşmayı imzalayan Enka-Bechtel konsorsiyumu, ardından da Sırbistan’da Sırbistan’ı Karadağ’a bağlayacak 254 km’lik otoyol projesi için 2 milyar euro’luk teklif verdi. Global ekonomilerde canlanma sinyallerinin emtia fiyatlarını yükseltmesiyle doğalgaz ve petrol ihracatçısı olan Rusya’nın gelirlerinde yaşanacak artışın da Enka’yı olumlu etkilemesini bekliyoruz. Balkanlar’daki yatırımları ve deneyimi ile bu bölgedeki altyapı talebindeki artıştan yararlanacağını öngördüğümüz Enka için 6.90 TL olan hedef fiyatımız yüzde 19’luk iskontoya işaret ediyor. Hisse için “alım” yönündeki tavsiyemizi koruyoruz. Petkim: Şirket, 2010 yılı birinci çeyrekte 21 milyon TL tutarında net kar açıkladı. Piyasa beklentileri ise 17 milyon TL’ydi. Her ne kadar 2009 4’üncü çeyreğe göre (ekim, kasım, aralık) karlılık gerilemiş olsa da, geçen yılın aynı dönemine göre (ocak, şubat, mart) net kar yüzde 72 artış gösterdi. Daha düşük gelen faaliyet dışı giderler ve artan ciro sayesinde net karı yükseldi. Öte yandan, Socar&Turcas Enerji’nin yüzde 100 bağlı ortaklığı Socar&Turcas Rafineri, Petkim sahasında gerçekleştirilmesi planlanan 10 milyon ton kapasiteli rafineri için (6 milyon ton dizel ve 0.5 milyon ton jet yakıtı, 1.6 milyon ton nafta ve 0.4 milyon ton LPG üretilecek) lisans alındığını açıkladı. 2012 yılının başında başlaması ve 2015’te faaliyete geçmesi beklenen rafinerinin Petkim’in karına katkısının 70-80 milyon dolar arasında olacağını hesaplıyoruz. Petkim için hedef fiyatımız 12.10 TL. Bu hisse için de “alım” yönünde tavsiyede bulunmaya devam ediyoruz. YKB: Bankanın 2010 yılı ilk çeyrek karı 2009 son çeyreğine göre yüzde 313 artışla 639 milyon TL’ye çıktı. Güçlü karlılığın nedenlerini; tahsilatlardaki artışla birlikte karşılıklardaki azalış, yüksek getirili tüketici ve konut kredilerine odaklanılması, sektör büyümesinin üzerinde kredi artışı ile temettü geliri olarak sıralayabiliriz. YKB, söz konusu dönemde kredilerde ve mevduatta sektör ortalamasının üzerinde büyüme kaydetti. Takibe düşen kredilerdeki yüzde 29’luk daralmaya karşılık tahsilatın yüzde 36 artması ve aktif kalitesindeki iyileşmenin devam etmesi önemli. TL likit varlıklarından fonlama yaparak büyümesini devam ettiren banka, mevduat maliyetinin paralel kalmasını sağladı. Buna karşın kredi fiyatlarındaki gerileme sayesinde net faiz gelirlerini de artırdı. Menkul kıymetlerin vadelerinin yılın ikinci çeyreğinde de bankanın performansını olumlu etkileyecek olması, artan kredi hacminin toplam net komisyon gelirlerinde artışı sağlamaya devam etmesi, karlılığın sürdürülebilir olduğunu düşünmemizi sağlıyor. Hissede yüzde 17 yükseliş potansiyeliyle hedef fiyatımız 5.05 TL. YKB hisseleri için “al” önerisi veriyoruz. TAV Havalimanları Holding: Tunus’taki Enfidha Havalimanı’nın net katkısı bu yıl görülecek. Anadolu Jet’in Ankara iç hatlarında ve THY’nin Star Alliance üyeliği ile İstanbul dış hatlardaki yolcu sayısındaki artışlar sonucunda bu yıl holdingin yolcu sayısında yüzde 10 artış ve net satışlarında yüzde 11 büyüme bekliyoruz. Ayrıca holding 2-3 iştirakini de orta vadede halk arz etmeyi planlıyor. Al-Rajhi Grubu ile girilecek ihaleler, Maldivler’deki Male Havalimanı ile ilgili gelişmeler, Letonya Riga’da yeni terminal inşası için Air Baltic ile iş ortaklığı kurma konusundaki görüşmeler de hisseyi önermemizin nedenlerinden. Ayrıca Havaş vasıtasıyla Riga’da yer hizmetleri veren NHS’nin yarısını satın almak için yapılan görüşmeler de önemli. TAV için 7.45 TL hedef fiyatımızla “alım” yönündeki tavsiyemizi koruyoruz. T. Şişecam: 2009’un ilk çeyreğinde 10.7 milyon TL zarar açıklayan şirket, bu yılın aynı döneminde ise 85.8 milyon TL kara geçti. Karlılıktaki bu iyileşmede, faaliyet karlılığındaki artış ve finansman giderlerinde yaşanan düşüş etkili oldu. Şirketin net satışları geçen yıla oranla yüzde 17.1 artış göstererek 925.6 milyon TL’ye yükseldi. En hızlı büyüyen segmentlerse cam ambalaj ve düz cam oldu. 2010 birinci çeyrekte açıkladığı 211 milyon TL FAVÖK (finansman giderleri, amortisman giderleri ve vergi öncesi kar) de yıllık yüzde 63 ve çeyreksel bazda yüzde 39 büyümeye işaret ediyor. FAVÖK marjı da bu doğrultuda ciddi bir büyüme göstererek önceki yılın eş dönemindeki yüzde 16’dan 23’e yükseldi. Grup şirketlerinin euro’da kısa ve dolarda uzun pozisyon taşımalarının kambiyo karına olumlu etkisinin devam etmesini, Saint-Gobin ile yaptığı stratejik işbirliğinin Mısır’dan sonra Rusya’da devam etmesi bekliyoruz. Değerlememize Avrupa’nın krizde olduğu bu dönemde şirketin bu bölgedeki faaliyetlerinin performansına olumlu katkısını da yansıtıyoruz. Bu kapsamda hedef fiyatımız 2.12 TL. Mevcut değer buna göre yüzde 17 iskonto içeriyor. Hisse için “tut” yönündeki tavsiyemizi devam ettiriyoruz. Tuğba SAYGIN / Gedik Yatırım Araştırma Uzman Yardımcısı TEKFEN HOLDİNG’İN KARINDA YÜZDE 105 ARTIŞ BEKLİYORUZ Tekfen Holding: Şirketin 2010 yılı ilk çeyrek net karı, geçen yılın eş dönemine göre 10 kat artarak 66.8 milyon TL oldu. Bu rakam 64.6 milyon TL olan net kar beklentimize paralel gerçekleşti. Tekfen Holding için 2010 yılı ilk çeyrek satış beklentimizse 428 milyon TL’ydi. Satışlar beklentinin yüzde 40.7 üzerinde gerçekleşti. Bunun sebebi, artan gübre fiyatları ve satış hacmindeki tarımsal sanayi grubunun cirosuna katkısının yükselmesi oldu. Şirketin, 2010 ilk çeyreğinde FAVÖK’ü, geçen yılın eş dönemine göre yüzde 17.3 artarak 108 milyon TL’ye çıktı. Bu da beklentimiz olan 95 milyon TL’nin yüzde 14 üzerinde gerçekleşti. Ancak önümüzdeki dönemlerde bu kar performansının devam etmeyeceğini düşünüyoruz. Çünkü gübre fiyatlarının yıl içinde en yüksek olduğu dönem birinci çeyrek. Önümüzdeki dönemlerde gübre fiyatlarında düşüş bekliyoruz. 2010 yılında satış gelirlerinin, 2009’a oranla yüzde 2 yükselerek 2 milyon 394 bin TL düzeyinde oluşacağını tahmin ediyoruz. 2010 yılı net karının ise 2009 karına oranla yüzde 105.3 artarak 142 milyon TL olacağını öngörüyoruz. Tekfen Holding için hedef fiyatımız 6.80 TL. Yüzde 44 yükseliş potansiyeliyle “endeksin üzerinde getiri” öngörüyoruz. Tüpraş: 2010 yılı ilk çeyreğinde satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 47 artış gösterdi. Yurtiçi satışları yüzde 33, yurtdışı satışları ise yüzde 190 arttı. Şirketin 2010 yılı ilk çeyrek için kapasite kullanım oranı yüzde 54.4 olarak gerçekleşti. Bu oranın düşük olması dikkat çekiyor. 2008’de bu oran yaklaşık yüzde 80’di. Çünkü mevsimsellik etkilerinden dolayı ocak-şubat aylarında Akdeniz rafineri marjları çok düşük seyretti. Buna önlem olarak şirket, bazı tesislerinde üretimi durdurarak ya da üretimi azaltarak üretim optimizasyonuna gitti. Ancak mart ayıyla başlayan ağır-hafif ham petrol fiyat makasındaki iyileşmeyle birlikte Akdeniz brüt rafineri marjı ilk üç aylık ortalamada 3.50 dolar/varil seviyesine ulaştı. Mayıs ayında ise brüt rafineri marjı ortalamada 4.53 dolar/varil seviyesine ulaştı. Tüpraş, temettü verimi açısından da dikkat çekiyor. 2009’da temettü verimi yüzde 7.2 olarak gerçekleşti. Şirketin 2010’da rafineri marjlarında olumlu hedefleri bulunuyor. Net kar beklentimiz 835 milyon TL. Hisse için hedef fiyatımız 37.00 TL. Yüzde 23 yükselme potansiyeliyle “endeksin üzerinde getiri” öngörüyoruz. Halkbank: 2010 ilk çeyrekte 515 milyon TL net kar açıkladı. Piyasa beklentileri 470 milyon TL’ydi. Bu sapmanın nedeni, ticari gelirlerdeki beklenmedik artış olarak görülebilir. Halkbank, 2009’da bankalar arasında yüzde 32 gibi bir oranla en yüksek özsermaye karlılık oranına sahipti. 2010’un ilk çeyreğinde açıkladığı karla birlikte özsermaye karlılığı yüzde 34’e ulaştı. Ayrıca ilk çeyrekte net faiz marjı yüzde 6.1 olarak gerçekleşti. Aktiflerindeki kredi hacmini giderek büyüten bankanın ilk çeyrekte kredi büyümesi yüzde 8 oldu. Bunun yanı sıra döviz kredilerinde yüzde 15 büyüme gösterdi. Böylelikle banka, kredi piyasasındaki pazar payını yüzde 7’den 8’e yükseltti. Halkbank’ın maliyet avantajı da bulunuyor. Yüzde 29 olarak gerçekleşen maliyet/gelir oranı, sektörünün en düşüğü. Bu da bankaya oldukça önemli bir avantaj sağlıyor. Halkbank için hedef fiyatımız 13.70 TL. Yüzde 19 yükselme potansiyeliyle “endeksin üzerinde getiri” öngörüyoruz. Şekerbank: Bankacılık sektör endeksine göre yılbaşından bu yana yüzde 24 daha kötü performans gösteren Şekerbank hisseleri, özsermayesinin 0.9 katı bir değerle, orta-küçük bankalar ortalaması olan 1.3’ün altında işlem görüyor. Bankanın Kazak ortağı BTA’nın hisselerinin Kazakistan hükümeti varlık fonuna devri sonrasında, IFC’nin de bankanın yüzde 5 hissesini almak için bir opsiyon anlaşması imzaladığı duyurulmuştu. Hedef fiyatımız olan 1.82 TL’ye göre yüzde 20 yükseliş potansiyeli taşıyan hisse senedi portföy önerilerimiz arasında yer alıyor. Vestel Elektronik: Şirketin 2010 ilk çeyrek net karı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 119 artış gösterdi. 2009’un son çeyreğine göre ise yüzde 2 artışla 20 milyon TL’ye ulaştı. 2010 ilk çeyreğinde satışlarsa, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35 artış göstererek 162 milyon TL’ye yükseldi. Satış gelirleri 2009’un son çeyreğine göre ise yüzde 14 düşüş gösterdi. Geçen yıl yazılan kambiyo zararının etkisiyle zarar açıklayan şirket, bu yıl finansal giderlerin azalmasıyla kara geçti. Vestel Elektronik’in 2009’un ilk çeyreğindeki satışları 2008’e göre yaklaşık yüzde 18 azalma göstermişti. 2010’un ilk çeyreğinde ise Avrupa dışına da yapılan ihracatla toparlandı. Sektörde piyasa çarpanlarına göre ucuz görünen hisse için borç oranının yüksek olması dezavantaj. Bu durum, risk katsayısını artırıyor. Şirketin 2010 yılı satış gelirlerinin 2009’a oranla yüzde 10 yükselerek 5 milyon 119 bin TL düzeyinde gerçekleşmesini, FAVÖK’ününse 2009’a göre yüzde 19 düşerek 444 milyon TL olmasını bekliyoruz. 2010 yılı net kar beklentimiz, 2009’a oranla yüzde 28 düşüşle 73 milyon TL. Vestel Elektronik hisseleri için hedef fiyatımız 2.98 TL. Yüzde 40 yükseliş potansiyeli doğrultusunda “endeksin üzerinde getiri” öneriyoruz. Polat YAMAN/Galata Menkul Değerler İnternet Şube Müdürü ERDEMİR’İN KAR MARJI OLUMLU ETKİLENİYOR Ereğli Demir Çelik: Yılın ilk çeyreğinde 167 milyon TL kar açıkladı. Geçen yıl aynı dönemde ise 146 milyon TL zarar açıklamıştı. Artan hammadde fiyatlarına bağlı olarak ürün fiyatlarını artıran şirket, bu sayede karlı bir bilanço açıkladı. Kar marjı, satış gelirlerinin yaklaşık yüzde 50 artmasının yanı sıra azalan maliyetler sayesinde de olumlu etkilendi. Net finansal borçlardaki gerilemeye bağlı olarak düşen faiz giderleri de Ereğli’ye olumlu yansıyor. Artan hammadde fiyatları, önümüzdeki dönemde marjlara baskı yapabilir. Ancak talepteki canlılık beklentisiyle bu artışın ürün fiyatlarına yansıtılabileceğini ve başarılı performansın sürdürüleceğini düşünüyoruz. Finansal değerlendirmemize göre şirket hisselerinin yüzde 25 yükseliş potansiyeli taşıdığını düşünüyor ve 5 TL hedef değerle “alım” öneriyorum. TEB: İlk çeyrekte 48 milyon TL kar açıkladı. Beklentinin üzerinde çıkan karda, 14 milyon TL’lik temettü geliri etkili oldu. Bankanın kredi büyümesi yüzde 7.6 ile sektör ortalamasının üzerinde gerçekleşti. Tüketici kredileri ise ilk çeyrekte yüzde 11 büyüdü. Konut ve araç kredilerinde de artış sağlandı. Son altı ayda ise ihtiyaç kredilerinin ikiye katlandığı belirtiliyor. Öte yandan, bankanın aylar süren görüşmelerinin ardından Fortis Bank ile birleşme kararı alması ve bunun TEB markası altında gerçekleşecek olması da olumlu. Banka böylece pazar payını ve rekabet gücünü artırıp, birleşmenin yaratacağı sinerjiden ve veri tabanından faydalanabilecek. Sonuç olarak hisse için yüzde 20 yükseliş potansiyeli öngörüyor ve 2.5 milyar TL hedef piyasa değeriyle “alım” yapılmasını öneriyorum. Turkcell: Yılın ilk çeyrek döneminde 402 milyon TL kar açıkladı. Bu rakam geçen yılın aynı döneminin altında kalsa da, bir önceki çeyreğe göre yüzde 65 artışa işaret ediyor. Kur farkı zararı ve esas faaliyet gelirlerindeki azalma, karlılığın geçen yıla oranla azalmasında etkili oldu. Konsolide satış gelirleri ise geçen yıla göre artış gösterdi. Bunda mobil telefon kullanımındaki artış, güçlü servis performansı ve yükselen ara bağlantı gelirleri etkili oldu. Operasyonel olmayan tarafa bakıldığında ise faiz oranlarındaki düşüşün şirketin faiz gelirlerini bir miktar olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Öte yandan abone başı elde edilen aylık gelir ortalamasında yüzde 13.5 artış sağlandı. Sektördeki artan rekabet, şirketin kar marjlarını olumsuz etkilese de güçlü operasyonel ve teknik altyapısı Turkcell’in tüketici gözündeki değerini artırıyor. Finansallarına göre değerlendirildiğinde şirket için 14 milyar dolarlık hedef piyasa değeri öngörüyorum. Son dönemde endeksin altında performans gösteren hissenin yüzde 25 yükseliş potansiyeli taşıdığını düşünüyor ve pozisyonların artırılmasını öneriyorum. Hakan ŞEKER / Meksa Yatırım Portföy Yöneticisi TOFAŞ’TA YÜKSEK KARLILIK BEKLENTİSİ VAR Tofaş Türk: Yenilenen araç portföyü ve tamamlanan yatırım harcamaları Tofaş’ın pozitif nakit akışında etkili olacaktır. Yeni Doblo için yatırım harcamaları neredeyse bu yılın sonunda tamamlanacak. 2009 için 225 milyon euro harcama bütçelenirken, 2010’da bu harcamaların 134 milyon euro’ya düşmesi bekleniyor. Son 12 ayda endeksin yüzde 108 üstündeki performansına rağmen hisse şu anda uluslararası benzer şirket ortalama çarpanlarına göre iskontulu işlem görüyor. Hissede hedef fiyatımız 7.00 TL. Asya Katılım Bankası (Bank Asya): Bank Asya’nın defansif gelir yapısı, sektör üzerinde büyüyen kredi portföyü, takipteki kredilerden gerçekleştirdiği güçlü tahsilat oranı, süreklilik gösteren komisyon ücret gelirleri ve yüksek likiditesi pozitif görünüm sergiliyor. Mevduatların ortalama vadesi diğer bankalara göre yüksek. Yükselen faiz ortamında Bank Asya’nın mevduat maliyetinin özellikle 2010 yılının ikinci yarısında diğer bankalara göre daha olumlu etkileneceğini düşünüyorum. Bir yıllık hedef fiyatımız 2010 yılı için 4.90 TL olup, yüzde 18 yükselme potansiyeline işaret ediyor. VakıfBank: Bankanın çekici değerleme çarpanları, güçlü mevduat yapısı, TL mevduat maliyetlerinin düşüklüğü önemli. Yapı Kredi Worldcard’la yapılan işbirliği neticesinde elde edeceği komisyon gelirlerinde artış öngörüyoruz. Özelleştirilme olasılığı nedeniyle banka için “endekse paralel getiri” tahmin ediyoruz. Hedef fiyatımız ise 4.40 TL. Garanti Bankası: Güçlü ve devamlılık arz eden karlılığı, perakende kredilerde ve kredi kartı işinde lider konumu, vadesiz mevduat toplama kabiliyeti, döviz kredilerinde güçlü kar üretme kabiliyeti, etkin risk yönetimi ve yüksek sermaye yeterliliği gibi etkenler hisseyi çekici kılıyor. Hisse senedi için bir yıllık hedef fiyatımız 8 TL. Üzeyir DOĞAN / Teknik analist Bir omuz-baş-omuz (OBO) hikayesi Finans piyasalarında geçen haftanın en sık tekrar edilen kavramı “omuz-baş-omuz” formasyonu olsa gerek. En net şekliyle S&P 500 endeksinde oluşan bu formasyon yatırımcılardaki tedirginliği hat safhaya çıkarmış durumda. Boyun çizgisi olarak tabir edilen desteğin kırılması durumunda sert satışların gelmesi muhtemel. Bu nedenle gözler bu kritik seviyelerde. Bu formasyona dair olası senaryolara geçmeden önce formasyon hakkında kısa bir bilgi vermekte fayda var. Daha sonra alternatif senaryolar ve bu senaryolara göre tahminlerimizi sizlerle paylaşacağız. OBO FORMASYONU NEDİR? İsminden de anlaşılacağı üzere bu formasyonda fiyatlar sağ ve solda birer adet omuz çıkıntısı, ortada ise bir baş görünümü oluşturur. Bu formasyonda baş ile her iki omuz kısmı arasında kalan dip noktalardan (grafikteki kırmızıyla işaretlenmiş seviyeler) geçen çizgiye de boyun çizgisi denir. Bu formasyonun en önemli özelliği, fiyatların oluşturduğu görünüme benzer bir şeklin işlem hacminde de görülmesidir. Buradaki tek fark, fiyatlarda baş kısmında en yüksek seviyeler görülürken, hacimde en yüksek seviyelere sol omuz oluşumunda rastlanmasıdır. Daha sonra baş kısmının oluşumunda hacim yeniden artışa geçse de genel olarak burada görülen hacim ya sol omuzda oluşan hacme denk ya da altında kalmaktadır. En düşük hacim ise sağ omzun oluşumunda görülmektedir. Fiyatların boyun çizgisini aşağı doğru kırması durumunda ise işlem hacmi hızlı bir şekilde artar. İşlem hacmindeki artışla birlikte yaşanan bu düşüş, bir sat sinyali verir ve formasyonun tamamlanma yani düşüşün devam etme ihtimalini artırır. Burada boyun çizgisini yatay olarak göstermiş olmamıza karşılık, bazen bu boyun çizgisi yükselen ya da düşen trend şeklinde de oluşabilir. Bu durumda formasyonun yorumlanmasında herhangi bir değişiklik olmaz. En başta da değindiğimiz gibi, OBO formasyonunu kısaca anlatmamızın nedeni son bir haftaya damgasını vurması ve tüm yatırımcıların buraya odaklanmış olması. Grafikte de görüldüğü üzere S&P 500 endeksinde oluşan bu formasyon son safhasına gelmiş durumda. Bu formasyon boyun çizgisi kırılarak sert bir düşüşle tamamlanacak mı, yoksa burada bir ayı tuzağı oluşarak fiyatlar hızlı bir yükseliş mi başlatacak? Açıkça söylemek gerekirse iki senaryonun oluşma ihtimali de neredeyse yüzde 50-50. Karar vermek oldukça zor. Bu nedenle her iki senaryo da göz önünde bulundurulmalı ve aksi yönde olacak bir harekette stop loss (zararı kesme işlemi) mekanizması kullanılmalıdır. BOYUN ÇİZGİSİNİN KIRILDIĞI NASIL ANLAŞILIR? Burada normal trend kırılma kuralları takip edilmelidir. Her zaman doğru sonucu vermemekle birlikte, trendin kırıldığı noktadan itibaren yüzde 3-4 civarında bir düşüşle birkaç gün bu trendin altında kapanış gerçekleşmesi ve bu süreçte hacmin önceki günlere göre önemli ölçüde artması bu desteğin kırılmış olma ihtimalini artıracaktır. S&P 500 endeksindeki birkaç haftadır devam eden hacimsizlik son birkaç günde yerini hacim artışına bırakmış görünüyor. Trend kırılma koşullarından ilki sağlanmış durumda. Fiyatlar boyun çizgisi olarak 1.040 seviyesini referans olarak alırsak yüzde 3-4’lük bir düşüşle 1.000 civarına gerilemeli. Perşembe akşamı itibariyle 1.010 seviyeleri test edilmesine karşılık kapanış 1.027 seviyesinden gerçekleşti. Perşembe kapanış itibariyle henüz bu şart gerçekleşmemiş durumda. Bu yazı yazıldığı sıralarda cuma kapanışı henüz gerçekleşmemişti. Cuma günü bu seviyelere doğru bir geri çekilme olması ve endeksin bu seviyelerde kapatması hem ikinci şart için gerekli olan düşüşü sağlamış hem de 3 gün üst üste boyun çizgisinin altında kapanış gerçekleşmiş olacak. Bu nedenle cuma kapanışının 1.000 civarında olması çok sert bir düşüşün habercisi olabilir. Ayrıca 2009 yılının başında başlayan ve geçen nisan ayına kadar devam eden yükselen trendin geri dönüşünde, fibonacci analizinde oldukça önemli bir yer tutan yüzde 38.2’nin de 1.008 seviyesinde bulunması bu bölgenin önemini bir kat daha artırıyor. Geçen haftanın kapanışı ya da bu hafta salı-çarşamba (pazartesi ABD piyasaları kapalı) günleri 1.000’nin altında olacak bir kapanış satışların çok daha sertleşmesine neden olabilir. Aksi takdirde bu bölgede bir “ayı tuzağı” oluşarak fiyatlar sert bir şekilde yukarı hareketlenebilir. OLASI DÜŞÜŞ NEREDE SONLANIR? Yukarıdaki senaryo gerçekleşir ve S&P’de 1.000 seviyesinin altında kapanış gerçekleşecek olursa formasyon gereği düşüşün baş oluşumu esnasında görülen zirve ile boyun çizgisi arasındaki fark olan 180 puanlık (1.220-1.040 = 180) düşüş yapması beklenebilir. Bu da 1.040 – 180 = 860 seviyesini işaret ediyor. Bu da 1.040’a göre yaklaşık yüzde 17 düşüş anlamına gelir. Diğer taraftan, olası bir geri çekilmenin nereye kadar olabileceğini daha sağlıklı gösterebilecek bir başka gösterge de fibonacci geri dönüş seviyeleri olabilir. Burada da yüzde 38.2 gibi önemli bir seviye olan yüzde 61.8 geri dönüş seviyesi takip edilebilir. Bu seviye de 875’te bulunuyor. Bu nedenle boyun çizgisinin kırılması durumunda 860-875 bölgesine kadar olabilecek bir geri çekilme beklenebilir. AYI TUZAĞI VE YENİ RALLİ OLASILIĞINA DİKKAT! Şimdiye kadar S&P’de oluşan bu formasyonun tamamlanma ihtimali üzerinde durduk. Fakat en başta da değindiğimiz gibi, burada ikinci bir olasılık da boyun çizgisinin kırılmaması ve burada bir ayı tuzağı oluşması. Bu durumda çok hızlı bir çıkış başlama olasılığı artacaktır. Buna benzer bir formasyon geçen yıl mayıs-temmuz döneminde Dow Jones’ta oluşmuş, boyun çizgisinin altında birkaç günlük kapanış gerçekleştikten sonra hızla boyun çizgisinin üzerine atılmış ve Dow’da formasyon oluşumu esnasında oluşan zirvenin de üzerine çok sert bir hareket başlamıştı. Bugün için baktığımızda da S&P’de dipten dönüş olması ve perşembe günü görülen 1.010 seviyesinin ardından önümüzdeki birkaç gün içinde 1.040 seviyesinin üzerinde kapanış olması durumunda çok hızlı bir çıkış ihtimali artacaktır. Bu durumda ilk olarak 1.125, ardından da 1.225 civarına olacak bir hareket başlayabilir. Bu da S&P’de yüzde 8 ila 17 arasında bir çıkış olasılığını işaret ediyor. Baki ATILAL / Turkish Yatırım Araştırma Müdürü “Yıl sonu hedefi 63 bin 400” Avrupa’nın henüz krizden çıkmamış olması, Türkiye’nin daha yüksek büyüme rakamlarına ulaşmasını ve beraberinde de istihdamda yaşanabilecek iyileşmeyi engelliyor. İMKB’nin bir miktar pozitif ayrışmasını sağladığını düşündüğümüz Mali Kural ise önemini korumaya devam ediyor. Bu arada 5 Temmuz’da Anayasa Mahkemesi’nin açıklaması beklenen “anayasa değişiklik paketi”ne ilişkin kararı ve sonrasında yaşanacak gelişmeler, endeksin yönü konusunda daha belirleyici bir yön çizilmesini sağlayacak. Yükselen kanalda hareket eden İMKB-100 Endeksi için yılsonu hedef değerimiz ise 63 bin 400 seviyesidir. Emre YİĞİT / Global Menkul Değerler Araştırma ve Uluslararası Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı “Mevcut seviyenin yüzde 10 üzerine çıkar” Krizin ardından özellikle yabancı kurumsal yatırımcılarda Türkiye’ye yönelik ilgi hızla arttı. Krizde bir kısım yabancı müşteriler dükkanı kapatırken, önemli bir kısmı da tatile çıkmıştı. Şimdi yabancıların tatilden döndüklerini görüyoruz. Bu da Türkiye’ye ilgiyi artırıyor. Ayrıca içeride de piyasa dinamiklerinde İMKB için yukarı doğru bir basınç var. Tüm hesaplamalarımız İMKB’nin 2010’un ikinci yarısında 62 bin 500’ü göreceği yönünde. Hem tek tek şirket bazında hem de endeks bazında yaptığımız analizler, mevcut endeks düzeyinin yüzde 10 daha üzerinde yukarı doğru bir hareket olacağını gösteriyor. Türkiye piyasaları açısından olumlu hava devam ediyor. Her üç uluslararası dereceleme kuruluşu da Türkiye’yi 2011 ile birlikte ‘yatırım yapılabilir ülkeler’ arasında gösteriyor. Biz hisse senetlerinin yanı sıra Türk bonolarına da ilginin artacağını ve yeni sermaye girişleri olacağını öngörüyoruz. Öte yandan, referandum, olası bir erken seçim ya da koalisyonlu bir hükümet gibi ihtimaller yabancı yatırımcıların her zaman hesapladığı konular. Bu tarz problemler her ülkede var. Keskin dalgalanmalar olursa ancak bu etkileyebilir ki Türkiye’ de böyle bir ihtimal söz konusu değil. Haluk BÜRÜMCEKÇİ / Fortis Bank Türkiye Başekonomisti “İMKB’nin seyri S&P 500’ün trendine bağlı” Bugünlerde ABD borsa endeksleri kritik destek seviyelerinin çok yakınlarında bulunuyor. Endekslerden tercihim S&P 500 endeksidir ki, bu endeks için 1.010 seviyesi çok kritik görünüyor. Bu seviyenin altına inilirse, Mart 2009’da başlayan yükseliş trendi sona ermiş olacak. Bu durumda da Dow Jones için bahsedilen yükseliş beklentisinin gerçekleşmesi zorlaşacaktır. Ancak bu seviyede alımlar gelirse yükseliş trendi geçerliliğini koruyacak. Öte yandan ben bu yıla girerken İMKB’nin dalgalı seyredeceğini ama yılı 2009 sonuna göre bir miktar yukarıda kapayacağını düşünüyordum. İlk yarı sonunda yüzde 3.5 civarında bir artış gözlenmektedir ki, bu benim yıllık beklentimle uyumludur. Ancak yukarıda bahsettiğim senaryo (S&P 500 endeksi senaryosu) hayata geçerse o zaman 40-44 bin aralığına gerilememiz söz konusu olabilir. Bu arada ben bu yıl 60 bin seviyesi yeniden denense bile geçilebileceğini düşünmüyorum. Yükseliş ise İMKB-30 hisseleri önderliğinde yani işlem hacmi derinliği en fazla olan büyük şirketlerin öncülüğünde olacaktır. Bu arada ekonomideki yavaşlama beklentim nedeniyle sanayi şirketlerinden çok finans sektörü hisselerinin daha iyi bir seyir göstereceğini düşünüyorum.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!