Türkiye’nin saat ithalatında dengeler değişiyor. Son dönemde Çin menşeli ürünlerin ağırlığı azalırken, İsviçre’nin köklü markaları öne çıkıyor. İsviçre Saat Endüstrisi Federasyonu’nun verilerine göre, bu yılın ilk sekiz ayında Türkiye’nin İsviçre’den yaptığı saat ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 artarak 209,6 milyon İsviçre Frangı’na ulaştı. Bu rakam, cari kurla çevrildiğinde 11 milyar lirayı buluyor.
Türkiye, sıfır gümrük vergisi uyguladığı İsviçre saatlerinde geçen yıl 18’inci sıradayken bu yıl bir basamak yükselerek 17’nciliğe çıktı ve Meksika’yı geride bıraktı. Sıralamada Kanada ve Katar da Türkiye’nin altında yer aldı.
Dünya Gazetesi’nden Naki Bakır’ın yazısına göre, artışın büyük bölümü lüks segmentte gerçekleşti. Rolex tek başına ithalatın üçte birine yakınını oluştururken, Cartier özellikle mücevher entegrasyonlu tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Omega’nın Speedmaster ve Seamaster serileri spor ve lüks dengesini koruyarak pazar payını büyütüyor. Koleksiyonerlerin ilgisini çeken Audemars Piguet ile yatırım aracı olarak görülen Patek Philippe de öne çıkan markalar arasında yer alıyor. Türkiye’nin İsviçre’den yaptığı toplam saat ithalatının yaklaşık yüzde 60-70’i bu beş markadan oluşuyor.
Uzmanlara göre bu markalara yönelimin ardında yalnızca estetik veya prestij kaygısı yok. Lüks saatler, aynı zamanda varlıklı kesim için bir "değer saklama aracı" işlevi görüyor. Yükselen enflasyona karşı güvenli bir liman olarak görülen bu saatler, servet koruma arayışının da bir parçasına dönüşmüş durumda.
Morgan Stanley’nin 2024 raporu da tabloyu destekliyor. Rapora göre küresel lüks saat pazarı yüzde 10 büyürken, Türkiye’de büyüme oranı yüzde 24’e çıktı.
Zenginliğin sırrı: Lüks tüketime hayır!
Rusların lüks ürün alımı için tercihleri Türkiye
Tarifeler lüks saatte ikinci eli parlattı
Altın saat artık lüksün de ötesinde