FINANSINGUNDEMI.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Büyük sigorta şirketleri, iklim krizinin kısa süre içinde sektörün kapasitesini aşmasından ve dünya genelinde bazı bölgeleri sigortalanamaz hâle getirmesinden endişe ediyor.
Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden biri olan Allianz’ın yönetim kurulu üyesi Günther Thallinger, yakın zamanda yaptığı açıklamada, dünyanın ciddi bir hızla ısındığına dikkat çekti. Thallinger sigorta şirketlerinin artık ipotek ve yatırım gibi finansal hizmetlere teminat veremez duruma geleceğinden endişe ettiğini belirtiyor.
Mart ayı sonunda LinkedIn’de yayımladığı bir gönderide Thallinger, hızla karbon azaltımına gidilmesi gerektiğini savunarak, aşırı hava olaylarının etkisiyle tüm varlık sınıflarının “gerçek zamanlı olarak değer kaybettiğini” vurguladı. En dikkat çekici uyarılarından biri ise kötüleşen iklim krizinin kapitalizmi yok etme yolunda ilerlediği yönündeydi.
Küresel ekonominin görünmez arabulucusu olarak görülen sigorta sektörü, iklimle ilgili risklerin yönetilmesinde de benzersiz bir role sahip. Profesyonel risk yöneticileri olan sigortacılar, yatırımcıların hesaplanmış riskler almasını sağlarken bireyleri ve işletmeleri mali kayıplara karşı koruyor.
Allianz’da yatırım yönetimi ve sürdürülebilirlikten sorumlu olan Thallinger, CNBC’deki röportajında, doğal afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıpların yaklaşık üçte ikisinin sigortasız olduğunu ve bunun “önemli bir toplumsal sorun” teşkil ettiğini belirtti.
Bu küresel sigorta açığı, felaketlerin mali yükünün sigorta şirketleri yerine çoğu zaman bireylerin, işletmelerin ve hükümetlerin üzerine kalması anlamına geliyor.
Thallinger “Bu miktar daha da artarsa, artık dayanılması mümkün olmayan bir toplumsal sorun ortaya çıkar. Zira karşılanmayan risk miktarı çok fazla olur” uyarısında bulundu. Finans uzmanı belirli varlıkların sigortalanamayacağına dair görüşün yalnızca kendisine ait olmadığını, pek çok uzmanın aynı görüşte olduğunu ifade etti.
Tablo korkutucu derecede kötü
Birleşmiş Milletler’e göre, yüzyılın sonuna kadar küresel sıcaklık artışının 2,6 ila 3,1 santigrat dereceye ulaşma ihtimali bulunuyor ki bu seviyeler gezegen için “felaket” niteliğinde sonuçlar doğuracak.
Bilim insanları, iklim krizinin en kötü etkilerinden kaçınmak için küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat derecenin altında tutulması gerektiğini defalarca vurguladı. Bu eşik, uzun vadeli kritik bir hedef olarak kabul ediliyor. Zira bu seviyenin üzerindeki artışlar, dünyanın en büyük iklim sistemlerinde dramatik ve geri dönüşü olmayan değişimlere yol açabilecek kritik eşikleri tetikleyebilir.
Thallinger, “Altyapımızı, evlerimizi, yollarımızı, boru hatlarımızı, elektrik şebekelerimizi belli hava olaylarına dayanabilecek şekilde inşa etmeyi gerçekten konuşabilmeliyiz. Bunun çok net bir ekonomik mantığı da var” diyor.
Allianz, doğal afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıpların maliyetinin, afetlere uyum sağlama maliyetine göre yaklaşık 10 kat daha yüksek olduğunu hesaplıyor. Bu aynı zamanda siyasilerin önleyici tedbirlere yatırım yapmasının önemini de ortaya koyuyor.
Ancak Thallinger, mevcut politikaların devam etmesi hâlinde dünyanın 2,7 ila 3 santigrat derecelik bir ısınma yolunda ilerlediğini ve bu seviyede felaketlere uyum sağlamanın artık mümkün olmayacağını söylüyor:
“Amsterdam’ı deniz seviyesindeki üç metrelik yükselişe karşı koruyamayız. Bu yapılabilir bir şey değil.”
Karamsar senaryo yalnızca Thallinger tarafından değil birçok büyük sigortacı tarafından da dile getiriliyor. Avrupa’nın beşinci büyük sigorta şirketi Zurich Insurance Group, nisan ayında yayımladığı iklim dayanıklılığı raporunda, tablonun “korkutucu derecede karamsar” olduğunu belirtti.
İsviçre merkezli şirket, yılın başında yaşanan Los Angeles yangınlarını, dünyanın en zengin ekonomilerinin bile artan iklim risklerine karşı hazırlıksız olduğunun çarpıcı bir hatırlatıcısı olarak gösterdi.
Zurich ayrıca, son 30 yılda küresel sigortalı kayıpların küresel ekonomik büyümeden çok daha hızlı arttığını ortaya koydu. Enflasyona göre ayarlandığında, 1994-2023 döneminde yıllık ortalama sigortalı kayıplar %5,9 artarken, küresel gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) aynı dönemde %2,7 arttı. Bu bulgular, sigortalı kayıplarının son 30 yılda küresel büyümeye kıyasla iki kattan fazla arttığını gösteriyor.
Zurich raporunda, “Sigortalı kayıplar bu hızda artmaya devam ederse, iklim riskine karşı sigorta primlerinin ek riski yansıtacak şekilde artırılması gerekecek. Bu da bireyler ve işletmelerin almak istedikleri sigorta seviyesini etkileyecektir ve piyasanın genel işleyişi açısından olası sonuçlar doğuracaktır” uyarısında bulundu.
Tekirdağ’da su alarmı: Barajlar yüzde 1’in altında
Küresel gıda fiyatları et ve bitkisel yağların etkisiyle yükseldi