Wall Street katili olan türev piyasaya döndü
Küresel resesyondan çıkış umudu ile risk iştahı artınca Wall Street türev piyasalarda yeniden oynamaya başladı. Üçüncü çeyrekte ABD bankaları türev piyasalarda 5.7 milyar dolar işlem geliri sağladı. Türev piyasalarda kredi riski ise yüzde 13 azaldı.
Mortgage tahvillerinden tüketici kredilerine kadar bir çok ürünün paketlenerek sunulduğu türev piyasalar ABD finans sektörünün kalbi Wall Street'i vurmuş, küresel krizin de sorumlusu kabul edilmişti. Bir çok dev banka ise türev piyasalardaki pozisyonları nedeniyle iflasın eşiğine gelmişti. Ancak, yıl başından beri dünya genelinde yaşanan resesyondan çıkış havası, ABD'li bankaları bir dönem adeta kendi katili olan türev piyasalara yeniden döndürdü. Küresel gevşek para politikalarında başlayan yavaş çıkış ve makroekonomik göstergelerdeki iyileşme sinyalleri karşısında risk iştahı arttı, bankalar türev piyasalarda oynamaya başladı. Geçen hafta ABD hükümeti tarafından yayımlanan bir rapora göre, azalan kredi riski karşısında ABD bankaları yılın üçüncü çeyreğinde türev piyasalarda 5.7 milyar dolar işlem geliri elde etti. 2009'un üçüncü çeyreğinde türev işlemlerdeki kredi riskinin büyüklüğü ise yüzde 13 azalarak 70 milyar dolara geriledi. Bu da yatırımcının türev piyasalara daha rahat girmesini sağladı.
600 trilyon dolarlık bir büyüklüğe sahip olan türev piyasalarının üçüncü çeyrekte bu derece kazandırmasını ise bu piyasalarda işlem gören para birimleri, vadeli petrol kontratları gibi araçlar sağladı. Özellikle sene başından bu yana artan risk iştahı, ABD'nin sıfır faizi ile doların her gün kan kaybettiği bir ortamda paranın gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine ve emtia ürünlerine akmasına neden oldu. Gelişmekte olan piyasalara akan 60 milyar dolara yakın sıcak para da bu ülkelerin para birimlerinin doların yanında yüksek getirili yatırım araçlarına dönüşmesini sağladı. Türev piyasalarda özellikle emtia türevleri ile döviz türevlerine yatırım yapan bankalar ise kazandı. Küresel risk iştahına işaret eden ve "yatırımcının korku endeksi" olarak da bilinen VIX sene başından bu yana 39.08 puandan 21.68 puana kadar gerilemiş durumda. Krizin en kötü döneminde VIX 80 puanı bile geçmişti. Aynı şekilde şirketlerin iflas risklerini gösteren CDS tahvilleri ile gösterge 10 yıllık ABD Hazine tahvilleri arasındaki spread farkları da daralıyor. Bu da riskin azalmaya başladığının işareti. Bankalararası borçlanmaların rahat olup olmadığını gösteren interbank piyasalarının gösterge 3 aylık dolar LİBOR faizi ise yüzde 0,23 seviyelerine kadar gerilemiş durumda. Oysaki krizin en alevli dönemlerinde LİBOR faizleri yüzde 5,70 seviyelerine kadar fırlamış, bankalar yatırım yapmak bir kenara birbirlerine bile nakit borç veremez duruma gelmişti.
Wall Street bu kez daha temkinli
ABD Döviz Denetim Bürosu'nun raporuna göre son iki çeyreklik dönemde finansal piyasalarda hızlanan faaliyetler sayesinde bankalar da daha fazla türev piyasalara girmeye cesaret etti. Ancak ABD'li yatırım bankaları bu kez kriz öncesine kıyasla çok daha temkinli davranıyor. Rapora göre bankalar bir köşeye sahip oldukları net mevcut kredi pozisyonlarının yüzde 64'ünü kapsayacak kadar teminat ayırdı. Yani olası bir riskte bankalar türev piyasada kaybettiklerinin yüzde 64'ünü ayırdıkları teminattan finanse edebilecek. Üstelik türev piyasalara korkmadan girenler arasında türev yatırımları yüzünden büyük zarar gören, bir çoğu kamulaştırılan JPMorgan Chase, Goldman Sachs, Bank of America, Citigroup ve Wells Fargo gibi isimler de var. Bu beş bankanın ise ABD'li ticari bankalar tarafından türev piyasalarda sahip olunan toplam pozisyonun yüzde 97'sini oluşturduğu belirtiliyor. Yılın ikinci çeyreğinde 5.2 milyar dolar gelir elde eden bu bankalar üçüncü çeyrekte ise gelirlerini 5.7 milyar dolara kadar çıkardı. Öte yandan krizde yatırımcılarına adeta mezar olan New York Borsası'nda (NYSE) işlem hacmi cuma günü 3.15 milyar hisse ile rekor kırdı. Bunda da türev piyasaların etkisi oldu. Türev piyasa ürünlerinde vade tarihi gelen aralık kontratlarından çıkan yatırımcı hemen hisse senetleri piyasasına girdi. Özellikle geçen hafta içinde S&P 500 endeksine aralarında kredi kartı şirketi Visa'nın da bulunduğu 5 büyük şirketin daha kote olması da aralık kontratlarından çıkan yatırımcıyı hisse senetleri piyasasına çekti.
ABD verileri iyi gelirse parite düşüşe geçecek
Küresel piyasalar bu hafta, Dubai'deki borç krizi ile başlayan ardından Yunanistan, İspanya ve Meksika'nın not indirimi ile devam eden bütçe açığı endişelerini gündeminden düşürmeyecek. İngiltere'nin bir not indirimine, Almanya'nın da iflasa yakın olduğu kaygısı büyüyor. Bu hafta açıklanacak olan ev satışları, tüketici harcamaları ve işsizlik başvuruları verileri piyasanın yönünü belirleyecek. Bu verilerin iyi gelmesi ABD ekonomisinde iyileşme sinyali olarak algılanacağı gibi ABD Merkez Bankası'nın (FED) sıfır seviyesindeki faizini artırmaya ne kadar yakınlaştığına da işaret edecek. Doların euro ve gelişmekte olan piyasaların para birimleri karşısındaki performansı bundan etkilenebilecek. Uzmanlara göre bu hafta gelecek olan veriler euro/dolar paritesini düşüşe geçirebilir. Geçen hafta FED'in ekonomide iyileşme kaydediliği yönündeki açıklamasının ardından dolar, ABD'nin ticaret ortaklarının para birimleri karşısında son 3 ayın en yüksek seviyesine fırlamıştı. Doların euro, yen, sterlin, frank, Kanada Doları ve İsveç Kronası karşısındaki performansını izleyen dolar endeksi geçen hafta 11 Aralık'taki seviyesine göre yüzde 1,5 yükselerek 5 Haziran'da sona eren 5 günlük rallinden bu yanaki en güçlü yükselişi gerçekleştirdi.
Referans