BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 72,60 1,11 377.520.000.000,00
ALBRK 8,29 0,97 20.725.000.000,00
GARAN 143,70 1,20 603.540.000.000,00
HALKB 36,86 3,25 264.830.918.628,12
ICBCT 13,72 -0,22 11.799.200.000,00
ISCTR 14,09 0,50 352.249.577.300,00
SKBNK 8,16 -0,73 20.400.000.000,00
TSKB 13,05 0,00 36.540.000.000,00
VAKBN 31,20 1,76 309.376.751.517,60
YKBNK 37,12 0,76 313.554.543.662,08

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkÜnlü bankcıdan kriz dersi----

Ünlü bankcıdan kriz dersi

Ünlü bankcıdan kriz dersi
10 Ekim 2011 - 15:04 www.finansingundemi.com

Bayazıt: Artık biliyoruz ki, siyasi kredibilitenin, kamu kredibilitesinin sağlanmadığı durumlarda, MB kredibilitesi krizden çıkışı sağlamıyor

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Yapı Kredi Bankası eski Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt, şu anda, mevcut verilerle, tüm dünyaya başarı öyküsü olarak sunulan ekonomik koşullarda kriz sinyalleri gözükmediğini, gözükmemesini umduklarını ifade ederek, ''Ancak, kendi kriz tecrübemiz, diğer araçların desteği altında bile, para politikalarına dayalı kısa dönem toplam talep yönetimi yaklaşımlarının, 2000-2001 yıllarındaki türden krizlerden çıkışı sağlayamayacağı dersini hafızalarımıza kazımış durumda. Bir başka ifadeyle, artık biliyoruz ki, siyasi kredibilitenin, kamu kredibilitesinin sağlanmadığı durumlarda, merkez bankası kredibilitesi krizden çıkışı sağlamıyor'' dedi.
Bayazıt, Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından düzenlenen ''Küresel Kriz ve Para Politikası'' başlıklı bir konferansın açılışında yaptığı konuşmada, FED'in kriz yönetimine ilişkin politikalarına değinerek, gelinen noktaya bakıldığında mevcut göstergelerin, para politikalarının krizi yönetmede, elbette agresif maliye politikalarının yardımıyla, başarı sağladığı fikrini desteklediğinin görüldüğünü söyledi.
ABD ekonomisinde büyümenin yüzde 2?lerin altında seyretmekle ve potansiyel çıktı eğiliminin altında kalmakla beraber, belirgin bir daralma eğiliminin henüz gözlenmediğine işaret eden Bayazıt,''Tüketici güveni düşüyor, işsizlik azalmıyor, ancak tüketici harcamaları ve şirket harcama ve yatırımları resesyonu engelleyecek kadar da olsa artmaya devam ediyor. Kredi spreadleri oldukça düşük ve kredi standartlarında gevşeme devam ediyor. Kısaca, Dünya Bankası Başkanı Sayın Zoellick?in birkaç gün önce söylediği gibi para politikası, gerçek bir çözüm için zaman kazandırmaya devam ediyor, ki 1929 buhranı ile karşılaştırılınca bu önemli bir başarı'' diye konuştu.
Bayazıt, kriz yönetiminde para politikasının büyük öneme sahip olduğunun söylenebileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:
''Peki küresel krizin bugünkü aşamasında, sorunlar burada bitiyor mu? Maalesef, buna cevabım hayır şeklinde olmak zorunda. Kriz yönetimi açısından bir başarı varsa bile, bugün, sadece ABD ekonomisi perspektifinden bile, birçok problemin önemini koruduğu ve yeni problemlerin oluşmaya başladığı açıkça görülmekte. Bir dolar likidite bin ayıp örter olsa da, altta yatan sorunlar henüz çözülememiş durumda. Hanehalkları, şirketler ve finansal kuruluşların bilançoları tam olarak düzeltilemediği gibi, sorunlar devlet bilançolarına aktarılmış halde. ABD ülke notu 70 yıllık dönemde ilk kez indirilmiş bulunmakta ve üstelik, küresel ekonominin geldiği aşama itibarıyla, AB kaynaklı bir bulaşmanın etkileri öngörülmesi zor tehlikeler taşıyor. Diğer bir deyişle, krizden çıkış, krizin çözümü için, maliye politikasının yanı sıra, para politikasının optimal karışımının işe yaraması umudu pek anlamlı gözükmüyor. Kenneth Rogoff?un ifade ettiği gibi, alacaklılardan borçlulara iflas; finansal sistem üzerinde devlet müdahaleciliği; ya da enflasyon yoluyla, servet transferi olmadan küresel ekonomide bu kriz aşamasından kolay bir kaçış görünmemekte.
Yine tarihe ve para politikalarının en önemli ilklerine sahip ABD ekonomisine dönersek, 1929 buhranından çıkışı, alınan tüm para ve maliye politikası tedbirlerinin durduramadığı serbest düşüşün çözümünü, Rogoff'un sözünü ettiği gibi, yeniden yapılandırma ve finansal yeniden düzenleme yönündeki kararlı ve hızlı tedbirlerin sağladığını açık olarak gözlemleyebiliriz. Büyük buhranın son günlerinde, döneminin ilk 100 gün icraatlarının önemli bir bölümünü bankacılık sistemindeki sorunlara odaklamış bulunan Roosevelt, 6 Mart 1933?te ulusal düzeyde tüm bankalarının faaliyetlerini durduran bir karar yayımlar. Ardından, 9 Mart 1933?te, 24 saatten az bir sürede yasalaşan, 'acil durum bankacılık yasası' 13 Mart 1933?te yürürlüğe girer. Yasa uyarınca, A, B ve C sınıfları olarak tasnif edilen bankalardan sadece A sınıfı olanların yasanın yürürlüğe girdiği tarihte açılmasına izin verilir. B sınıfı bankaların hizmete girmeleri için uzun bir yeniden yapılandırmadan geçmeleri şart koşulur. C sınıfı bankalar ise kapılarını tamamen kapatmak zorunda kalırlar. Böylelikle, makro çerçevedeki ve mikro temellerdeki bozukluk, doğrudan bir müdahale ile düzeltilir ve özellikle para politikasının uzmanlık alanına dönmesi sağlanır.''
Bu durumdan bugüne taşınabilecek önemli çıkarımı, ''para politikası kriz yönetiminde önemli ve etkilidir'' ve ''para politikalarının etkinliği ve kredibilitesi açısından merkez bankası bağımsızlığı önemli ve gereklidir'', ''benzer krizlerin oluşumunu engellemede para politikasının sadece fiyat istikrarını değil, finansal istikrarı da hedeflemesi büyük önem taşımaktadır'' şeklinde sıralayan Bayazıt, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Bu 3 çıkarım açısından baktığımızda, ülkemizde politika yapıcıların, dünyada oluşan tecrübenin ortaya koyduğu bu derslere büyük önem atfettiklerini görmekteyiz. Merkez Bankamızın bağımsızlığı tüm kesimlerce önemsenmekte ve bu konuda herhangi bir geri adım arzu edilmemektedir. Ayrıca, Merkez Bankamız, başarıyla sürdürdüğü fiyat istikrarı odaklı para politikasına, finansal istikrara yönelik unsurları da eklemiş durumdadır. Para politikasının yapısal nedenlere dayalı krizleri çözme yeteneğine ilişkin anlayış açısından mesele baktığımızda ise, 2000-2001 tecrübesinin yansımalarını görmekteyiz. Şu anda, mevcut verilerle, tüm dünyaya başarı öyküsü olarak sunduğumuz ekonomik koşullarda kriz sinyalleri gözükmemekte ve umuyoruz ki gözükmeyecek de. Ancak, kendi kriz tecrübemiz, diğer araçların desteği altında bile, para politikalarına dayalı kısa dönem toplam talep yönetimi yaklaşımlarının, 2000-2001 yıllarındaki türden krizlerden çıkışı sağlayamayacağı dersini hafızalarımıza kazımış durumda. Bir başka ifadeyle, artık biliyoruz ki, siyasi kredibilitenin, kamu kredibilitesinin sağlanmadığı durumlarda, merkez bankası kredibilitesi krizden çıkışı sağlamıyor. Sonuçta, bağımsız da olsalar, merkez bankaları, kamu politika yapıcılığının bir parçası ve itibarları, gücünü özgür ve demokratik toplumsal süreçlerden alan siyasi otoritenin itibarının bir uzantısı.''
-''2012 sonunda enflasyon hedefine doğru ilerleyeceğimizi düşünüyoruz''-
Merkez Bankası Araştırma ve Para Politikası Direktörü Hakan Kara da, konferanstaki konuşmasında, küresel krizin etkilerine işaret ederken, gelişmelerin ani durma riskini getirdiğini belirterek, Merkez Bankası'nın makro perspektifiyle mali stabiliteye önem vermek, ekonomiyi yavaşlatmak ve ekonomide bir yumuşak iniş sağlamak istediğini söyledi.
Cari açık savaşını kazanıp, enflasyon savaşını kaybetmiş bir Merkez Bankası olmak istemediklerini, bu nedenle enflasyonu önemsediklerini kaydeden Kara, katılımcıların sorularını yanıtlarken, bu yıl enflasyonun hedefin belirgin şekilde üzerinde olacağını açıkladı.
Kara, kurdaki değer kaybının geçen yılın sonundan itibaren başladığını belirterek, şöyle dedi:
''Geçişkenlik şu an itibariyle, en azından yarıdan fazlası, tamamlandı. Nereden baksanız yüzde 30 birikimli kur değer kaybının yüzde 20'si yıl ortasına kadar falan olmuştu zaten. Bizim yaptığımız hesaplamalara göre, geçişkenliğini yaklaşık 9 ayda çok büyük bölümü tamamlanıyor. En son ekonomi notları serisi yayımlamıştık. Oradaki bulgularımıza göre, döviz kurundan ve ithalat fiyatlarından yaklaşık yüzde 15 civarında 1 yıllık geçişkenlik var. Toplam hesabı yaptığımızda şöyle bir durum ortaya çıkıyor; yaklaşık bunun 300-350 baz puanı sene başından beri geçmiş durumda zaten. İşlenmemiş gıda ve tütün hariç fiyat endeksine baktığınızda yüzde 3,5 civarındaydı geçen sene sonunda. Şimdi yüzde 8'e çıkmış. Aslında bu çok önemli bölümde kurdan geliyor. Bunun tamamlanması da gelecek senenin ilk çeyreğinin sonlarını bulur. Ama döviz kuru düzeltmesi sonuçta bir göreli fiyat ayarlaması. Enflasyonu değil, fiyat seviyesini yükseltiyor. O yüzden de bir süre sonra enflasyon üzerindeki etkisinin ortadan kalkması beklenir ikincil etkileri olmadığı durumda. İkincil etkiler daha çok ekonomik konjonktüre bağlı. Şu anda ekonomi yavaşlıyor. Ekonominin yavaşladığı bir dönemde, dışarısının da zayıf olduğu dönemde fiyat yapıcıların çok da fazla bu kuru yansıtmak için ellerinin güçlü olmayacağını düşünüyoruz. Yansıtsalar bile bir sonraki ikincil etkiler dediğimiz faktörlerin de kısıtlı kalacağını düşünüyoruz. Bu nedenle 2012 sonunda enflasyon hedefine doğru ilerleyeceğimizi düşünüyoruz.''
2000'li yıllarda potansiyel büyümenin artığına dair bulgular olduğunu ancak küresel kriz dönemini ayrı ele almak gerektiğini kaydeden Kara, ''Dünya ekonomisi bu durumdayken, bizim potansiyel büyümenin hesapladığımız rakamlar kadar yüksek olmayacağını düşünüyorum önümüzdeki birkaç yıl boyunca. Bunu da politikaları oluştururken dikkate alıyoruz. Türkiye'nin potansiyel büyümesi arttı uzun vadede ama önümüzdeki birkaç yıl için baktığımızda potansiyel büyümesi düşük'' diye konuştu.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!