Türkiye yürür bazıları takip eder

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, geçen hafta piyasaları meşgul eden derecelendirme kuruluşları ve Türkiye ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Uluslararası kredi değerlendirme kuruluşları ile çalışmanın bir zorunluluk olduğunu dile getiren Babacan, ''Biz Türkiye olarak yürüyoruz. Onlar da bizi geriden takip etmeye çalışıyorlar'' diye konuştu.
'BİR KURULUŞ NOTUMUZU SORMADI'
Gerçek yatırımcıların Türkiye'yi kredi derecelendirme kuruluşlarından çok daha detaylı incelediğine dikkat çeken Babacan, ''Türkiye 30 yıllık borçlanmada ABD'ye göre sadece yüzde 1,6 fazla faiz ödeyerek borçlandı. Bu tarihteki en düşük seviyelerdir. Amerika sıkıştığında, merkez bankası parayı basıp hazinesine verebiliyor. Buna rağmen aradaki fark yüzde 1,6 seviyesine inmiş durumda. İç piyasaya çıkardığımız tahvillerin bile 4'te biri yabancıların elinde. Gerçek yatırımcılar, Türkiye'yi derecelendirme kuruluşlarından çok daha detaylı inceliyor" dedi. New York'taki The St.Regis Hotel'de düzennen basın toplantısında konuşan Babacan, "Bugünkü toplantımızda bize bir tane kuruluş bile kredi notumuzu sormadı. Çok da önemsememek lazım'' dedi.
YOLA HANGİSİ İLE DEVAM EDECEĞİZ?
Uluslararası piyasalardaki tahvil ve bono ihraçları için en az iki tane derecelendirme kuruluşundan bir değerlendirme raporu gerektiğinin altını çizen Babacan, bundan dolayı her yıl iki kuruluş ile anlaşma yaptıklarını söyledi. Şimdiye kadar Moody's ve Standart and Poors (S&P) ile çalıştıklarını hatırlatan Babacan, 2013'ten itibaren de Moody's ve Fitch ile yola devam edeceklerini söyledi. Babacan, derecelendirme kuruluşlarının özellikle kriz döneminde çok ciddi kredibilite kaybına uğradıklarını ifade etti.
'SONSUZA KADAR BÖYLE GİTMEZ'
Türkiye'deki asıl sorunun kayıt dışılık olduğunu belirten Babacan, gelir seviyesi yüksek olan kesimlerde kayıt dışılığın çok olduğunu, vergi mevzuatını değiştirip vergi oranlarını artırma gibi bir niyetlerinin olmadığının altını çizdi. ''Beyana tabi gelir vergisine baktığımızda bizim toplam vergi gelirimizin yüzde 1'i civarında. Asıl gelir vergisi ödemesi gereken kesim bir şekilde bunu ödemiyor. Bizim yeni vergi mevzuatımız sadece mevcut vergi oranlarımızın uygulanabilmesi, denetimin etkinleştirilmesine yönelik bir uygulamadır'' diyen Babacan, ABD'deki gibi belli bir zenginliğe sahip kesime gelen ek bir verginin söz konusu olmadığını net bir şekilde ortaya koydu.
Babacan, bir soru üzerine, doların hala dünyada rezerv para olarak itibar görüyor olmasından dolayı ABD Merkez Bankası'nın istediği zaman para basabildiğini söyledi. Bu durumun sonsuza kadar böyle gitmeyeceğinini savunan Babacan, bir noktada köklü çözümler üretilmesinin gerekeceğini söyledi.