'TL değerlenmeye devam edecek'
Garanti Portföy Stratejisti Tolga Macit Güsar ekonomide yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi
Eylül ayı Global anlamda olduğu gibi Türk Sermaye Piyasaları açısından da oldukça iyi geçti. Rakamsal ifade etmek gerekirse İMKBdeki yükseliş %9,67 olarak gerçekleşirken ABDde Dow Jones endeksinde ise bu rakam %7,73 olarak gerçekleşti.
İMKBdeki bu yüksek performansın sebeplerine değinmeden önce ABD borsalarını hangi gelişmenin tetiklediğine değinmek gerektiğine inanıyoruz.
FED yaptığı son açıklama ile birlikte ABD ekonomisinin toparlanmaya devam etmesi için faizleri çok daha uzun bir süre düşük tutması gerekeceğini ve aynı zamanda tahvil alımlarına devam ederek piyasalara sağladığı likiditeyi de arttıracağını net bir şekilde dile getirdi. Bu açıklamanın derin anlamı ise şu ana kadar düşük faiz politikası ve bol likidite ile ekonomide kalıcı büyümeyi sağlayamadım ancak başka bir alternatifim olmadığı için aynı politikaya devam edeceğim. Bu aşamada düşünülmesi gereken ise bu düşük faiz ve bol likidite politikasının olası sonuçları nelerdir?
Elbette bol likidite ve düşük faiz hisse senedi, emtia, tahvil-bono ve hatta gayrimenkul gibi tüm varlıkların değerlerinin artması anlamına gelmektedir. Peki bu değer artışlarını sağlam bir temele dayandırmak mümkün mü? Ekonomik büyüme hızlanmadığı, işsizlik piyasası toparlanmadığı sürece yaşanacak bu artışlar ne yazık ki yeniden oluşmaya başlayan balonlar olmaya mahkumlar.
Yine de piyasaları özellikle de borsaları yakından tanıyoruz. Uzun vadedeki riskleri bugünden fiyatlamayı sevmezler, kısa vadede likidite ve düşük faiz kulağa daha hoş gelir. Öyle olmasaydı 2007 yılı sonlarında patlayan Global Balonlar önceki beş yıl boyunca oluşurlar mıydı? Dolayısıyla yine bu riskleri de görmemeye çalışacaklar.
Türkiye tarafında özellikle İMKB cephesinde ise yurtdışındaki bu destekleyici havaya ek olarak bir de Referandum beklentisi ve sonucun yarattığı olumlu havayı yaşadık. TL güçlendi, faiz ise her yükselişte yeni bir alıcı buldu.
Önümüzdeki aylarda oldukça sık dile getirildiğini göreceğiniz en önemli gelişme ise FEDin yaptığı bu açıklama ve uygulamalar sebebiyle ABD Dolarının uğrayacağı değer kaybı. Bu değer kaybının önemi ise bu sayede ABDnin başta Çin ve Asya olmak üzere tüm dünyaya karşı verdiği Cari Açığını azaltacak olmasından kaynaklanıyor. Bu da demektir ki bizim de içinde bulunduğumuz Gelişmekte Olan Ülkelerin son on-onbeş yıldır sürdürdükleri ihracata dayalı ekonomik büyüme modelleri artık ciddi bir tehlike altında. Alternatif? İç tüketime dayalı büyüme. Ancak elbette bu tarz bir büyümenin büyük Global oyunu ya da dengeyi (kimilerine göre dengesizliği) bozacağı da aşikar. Sonuçlarını bekleyip görmek lazım. Ancak bu yeni dengenin oluşumu esnasında kur savaşları ve ticaret savaşlarının yaşanacağı da bir gerçek. Tüm ülkeler ağırlaşacak Dünya Ticaret Savaşı içinde avantaj sağlayabilmek için para birimlerini değersizleştirmeye çalışacaklar.
Ekim ayına yönelik beklentilerimiz ise şu şekilde. Önceki aylarda da sık sık İMKBdeki yükseliş potansiyelinin sınırlandığından bahsetmiştik. Rakam olarak da 65000 endeks seviyelerini göstermiştik. Şu anda İMKB bu seviyelere ulaşmış durumda ve görünen o ki şirketlerin kar tahminlerinde yukarı yönlü revizyonlar sınırlanmış durumda. Bu şu anlama geliyor temel anlamda değer sınırlı. Dolayısıyla bu seviyelerin üzerinde yatırımcılar temel değerlerin desteği olmadan momentumunun dayanılmaz cazibesi ile başbaşa kalacaklardır.
Bir önemli nokta daha: Bu noktadan sonra ABD borsalarını referans alarak özellikle Gelişmekte Olan Ülke borsaları için çıkarımda bulunmak tehlikeli olabilir, dikkat.
TL tarafında ise durum pek farklı değil bu yüksek para girişleri sebebiyle ve TLyi değer kazanmaktan koruyacak bir parasal yada mali tedbir olmaması sebebiyle değerlenmeye devam etmesini beklemek gayet mümkün.
Faizlerde de yabancı talebinin devam edeceği görüşümüz ve Merkez Bankasının faiz politikasında sıkılaştırıcı önlemler alma ihtimalinin düşük olması sebebiyle yükselişlerin alım fırsatı olarak görüleceği kanaatindeyiz.
Özetle Türkiye ekonomisi ve piyasaları hala oldukça yüksek bir potansiyele sahip ancak Global Piyasalardaki gelişmeler orta ve uzun vadede yine bizi rahatsız etmeye aday gibi gözüküyorlar.