BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 69,75 -0,85 362.700.000.000,00
ALBRK 8,64 0,70 21.600.000.000,00
GARAN 142,20 0,21 597.240.000.000,00
HALKB 27,44 2,62 197.150.309.472,48
ISCTR 14,99 0,27 374.749.550.300,00
SKBNK 6,98 -2,79 17.450.000.000,00
TSKB 13,55 -0,07 37.940.000.000,00
VAKBN 28,02 0,72 277.844.121.074,46
YKBNK 34,20 -0,18 288.889.153.912,80

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara Piyasa'SONBAHARDA DAHA DİKKATLİ OLMAK LAZIM' ----

'SONBAHARDA DAHA DİKKATLİ OLMAK LAZIM'

'SONBAHARDA DAHA DİKKATLİ OLMAK LAZIM'
26 Haziran 2009 - 02:09 www.finansingundemi.com

Kredi Portföy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz, Ekonomist Dergisi'nde “Bütçe dengesi piyasaların risk algısının merkezinde” başlığıyla yayınlanan röportajında belirsizlikler nedeniyle artan risler nedeniyle sonbaharda dikkatli olunması gerektiğini söylüyor.

“Bütçe dengesi piyasaların risk algısının merkezinde” Piyasalar son dönemde toparlanmış görünse de IMF ile anlaşma yapılmamış olması ve seçimler öncesinde artan harcamalar ile sarsılan bütçe dengesi risk teşkil ediyor. Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz, bu belirsizliklerin devam etmesi durumunda sonbahar aylarında daha dikkatli olmak gerekebileceğine işaret ediyor. BEHİYE SELİN TANER / EKONOMİST Son dönemde açıklanan veriler düzelme sürecinin başladığına işaret ediyor. Bu gelişmelerle piyasalar da son dönemde oldukça sakinleşti. Ancak yine de temkinli olmakta fayda var. Yapı Kredi Portfcöy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz da haber akışına hassasiyetin arttığı bir dönemde olduğumuza dikkat çekiyor ama genel olarak beklentileri olumlu. Öte yandan IMF ile anlaşma yapılmamasının piyasaları tedirgin ettiğini belirten Yılmaz, “Ancak bütçe ve IMF konusundaki belirsizliklerin devam etmesi durumunda sonbahar aylarında daha dikkatli olmak gerekebilir” diyor. Yatırım fonları pazarına bakıldığında yaşanan krizden sektörün de nasibini aldığı görülüyor. Ancak yatırım fonları 2009 yılına hızlı başladı ve mayıs ayına kadar 6 milyar TL’lik büyüme kaydetti. Yılmaz, yatırım fonlarının büyümesinde Merkez Bankası’nın agresif indirimlerinin ana etken olduğunu söylüyor. 2009 yılında yatırım fonları pazarının hareketli bir seyir izlemesi bekleniyor. Bunda özellikle anapara ve garantili fonlar ile 2008 sonundan itibaren sunulan serbest fonlar etkili olacak. Bu noktada Yılmaz, Yapı Kredi Portföy olarak temmuz ayında “Yapı Kredi Bankası İstanbul Serbest Yatırım Fonu”nu çıkaracaklarını söyledi. Gülsevin Yılmaz ile piyasalar ilişkin beklentilerin ve yatırım fonları sektörünü konuştuk. The Banker: Piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Gülsevin Yılmaz: Piyasalarda bir miktar yorulma işaretleri gözlemliyoruz. Ancak mevcut olumlu seyrin kalıcı şekilde bozulacağını düşünmüyoruz. Yeni alımlar için biraz beklenebilir ancak olası fırsatlar da gözardı edilmemeli. Genel düşüncemiz 2008 yılı başından süregelen düşüş eğiliminin, 2009 Mart-Nisan dönemindeki soluksuz yükseliş trendiyle birlikte artık yerini uzun vadeli ve daha küçük marjlar içinde dalgalanan olumlu bir seyre bıraktığı yönünde. Ayrıca piyasaların geldiği seviye itibarıyla haber akışına hassasiyetin arttığı bir dönemdeyiz. Dolayısıyla olası kötü haberlerin algılanma şekli birkaç hafta öncesine göre daha şiddetli olabilir. Ancak yine de gerek yurtiçi gerekse yurtdışındaki makro göstergeler ve haber akışının çoğunlukla iyi yönde olacağını düşünüyoruz. Kriz yatırım fonları pazarını nasıl etkiledi? Yılmaz: 2008 yılında dünya finans piyasalarında yaşanan derin kriz tüm piyasaları olumsuz etkilerken, Türkiye yatırım fonları piyasasının büyüklüğü yüzde 8 daralarak 24.1 milyar TL’ye geriledi. 2009 yılının ilk çeyreğinde de dünya finans piyasalarında olumsuz seyrin devam etmesine rağmen, Türkiye yatırım fonu pazarı yıla hızlı başlayarak mayıs sonuna kadar 6 milyar TL’lik büyüme kaydetti. Piyasadaki büyümenin 3.5 milyar TL’si likit fonlarda yaşanırken B tipi valörlü fonlar 2.4 milyar TL, A tipi fonlar ise 188 milyon TL artış gösterdi. 2008 yılı sonunda 20.4 milyar TL’lik büyüklük ile yatırım fonu piyasasının yüzde 85’lik kısmını oluşturan likit fonlar, 2009 Mayıs ayı sonunda 23.9 milyar TL’lik büyüklük ile tüm piyasasının yüzde 79’una geriledi. A tipi fonların tüm pazar içindeki payında yüzde 1'lik bir artış yaşandı. B tipi valörlü fonların, 2008 yılı sonunda 3 milyar TL olan büyüklüğü, 2009 Mayıs ayı sonunda 5.4 milyar TL’ye yükselirken tüm fon pazarı içindeki payı yüzde 13’ten yüzde 18’e yükseldi. Yılbaşından bu yana yatırım fonu piyasasının kazandığı ivmenin arkasındaki bir numaralı etken, MB’nın 2008'in sonunda başladığı agresif faiz indirimlerine 2009'un ilk yarısında da devam etmesi oldu. Yatırım fonları pazarının portföy büyüklüğünde yaşanan artışın yanı sıra yılbaşından bu yana yatırım fonlarında yatırımcı sayısı olarak da 32 bin yeni yatırımcı ile yüzde 1.5’luk bir büyüme sağlandı. Sektör genelinde geçen yılla karşılaştırıldığında fon performanslarında nasıl bir değişim var? Yılmaz: Fon performanslarında dikkat çekici artış söz konusu diyebiliriz. Özellikle yılbaşından bu yana yurtiçi ve yurtdışı piyasalardaki pozitif seyir ile A tipi fonların büyüklük ve performansları belirgin yükseliş gösterdi. Örneğin yılbaşından bu yana A Tipi Endeks 100 ve A Tipi Hisse fonlarının ortalama getirisi yaklaşık yüzde 29, A tipi değişken fonların ortalama getirisi yüzde 22 ve A tipi karma fonların ortalama getirisi ise yüzde 12 oldu. B Tipi yatırım fonları kategorisinde ise özellikle valörlü fonların performansları geçen yılın aynı dönemine göre artış göstererek alternatif yatırım araçlarının getirisinin oldukça üzerinde kaldı. Yatırımcıların tercihlerinde yatırım fonlarının payı nedir? Portföylerde yeterince yer buluyor mu? Yılmaz: Türkiye’de finansal tasarruflar başta mevduatlar olmak üzere kısa vadeli enstrümanlara dayanıyor. Banka mevduatları Türk hanehalkı birikiminin üçte ikisini oluşturuyor. Yatırım fonları ise büyük çoğunluğu likit fonlar olmak üzere yüzde 7 düzeylerinde seyrediyor. 2008 sonu itibariyle toplam yatırım fonları büyüklüğü içerisinde hisse senedi fonları yüzde 3’lük bir paya sahip bulunuyor. 2000 yılında yaşanan yüzde 27’lik pay haricinde bu oran son yıllarda yüzde 2-3 seviyesinde kaldı. AB ülkelerinde bu oran bugün yüzde 35 düzeylerindedir. Türkiye’de bu oranın düşük olması, Türk yatırımcılarının yatırım tercihlerinde dalgalanmadan rahatsız olduklarının altını bir kez daha çiziyor. Yatırım fonlarında çeşitliliğin artması ve ekonomide yaşanan stabilizasyonların vadesinin uzaması ile yatırım fonlarının hem kurumsal hem bireysel yatırımcılar nezdinde daha yüksek penetrasyona ulaşmasını bekliyoruz. Yapı Kredi Portföy geçen yıl nasıl bir performans sergiledi? Yılmaz: 2008, küresel kredi ve mali kriz yılı olarak tarihteki yerini aldı. Yatırım yönetiminde ise oldukça güç koşulların yaşandığı, dalgalanmanın zirveye yükseldiği bir yıl oldu. Türkiye’de bono faizleri yüzde 16-25 arasında oldukça geniş bir bantta seyrederken, İMKB’de kote olan şirketlerin değerleri erozyona uğradı. Piyasalarda yaşanan tüm dalgalanmalar, değer kayıpları ve fon endüstrisinin gelişimine pek de yardımcı olmayan koşullara rağmen Yapı Kredi Portföy olarak yönettiğimiz ürünlerde geçen seneyi gayet başarılı bir performans göstererek kapattık. Yönettiğimiz ürünlerin çoğunda kıstaslarımızın üzerinde getirilerle performans sıralamasında üst seviyelerde yerimizi aldık. Örnek vermek gerekirse, yönetimimizdeki iki tahvil ve bono fonumuz aynı türdeki 40 fon arasında sırası ile üçüncü ve dördüncü, B Tipi Özel Portföy Yönetimi Fonumuz 54 fon arasında birinci sırada yer aldı. Diğer dört B tipi değişken fonumuz ise üst sıralarda yerlerini aldı. A tipi fonların portföy büyüklükleri ve performansları, İMKB’ye kote şirket değerlerindeki keskin düşüş nedeniyle oldukça olumsuz etkilendi. Ancak performans sıralamasında aynı türdeki fonlar arasında üst sıralarda yer aldı. 10 A tipi Endeks fon arasında ikinci sırada Yapı Kredi fonu yer alırken, Yapı Kredi Yatırım A Tipi Değişken Fon 45 fon arasında altıncı, Yapı Kredi Bankası A Tipi Hisse Fon ise aynı türdeki 20 fon arasında yine altıncı sırada yılı tamamladı. Önümüzdeki döneme ilişkin beklentileriniz neler? Yılmaz: IMF ile yeni bir anlaşmanın halen yapılmamış olması piyasalar açısından tedirgin edici bir gelişme. Anlaşmanın yaz ayları boyunca piyasanın gündeminde kalacağı anlaşılıyor. Ancak belirsizliğin devam etmesi orta vadeli beklentileri de zayıflatıyor. Üretim göstergeleri anlamında en kötüyü görmüş olabiliriz. Mevsimsel etkilerden arındırılmış sanayi üretimine baktığımızda halen negatif bölgede olmamıza rağmen dipten geri dönüş izleniyor. Mevcut durumda bütçe göstergeleri risk içeriyor. Zira seçimler öncesinde artan harcamalar, bütçe dengesini ciddi şekilde sarsmış durumda. IMF ile yapılacak bir anlaşma aynı zamanda bütçe dengelerinin düzeltilmesi için hükümetin bir taahhüt verdiği anlamına gelecek. Enflasyon tarafında şimdilik ciddi bir risk yok. Mevcut ortamda talebin zayıf seyretmesi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de enflasyonist baskıları azaltıyor. Ancak emtia fiyatlarındaki artışın olası etkilerini dikkate almak gerekiyor. Bütçe göstergelerindeki zayıflığın kalıcı olacağına ilişkin bir algılamanın hakim olması durumunda enflasyon cephesinde de risk oluşabilir. Bu nedenle özellikle mali performansın çok yakından izlenmeli. Yaz ayları mevsimsel olarak piyasaların daha rahat olduğu bir dönem. Ancak bütçe ve IMF konusundaki belirsizliklerin devam etmesi durumunda sonbahar aylarında daha dikkatli olmak gerekebilir. Yatırım araçları nasıl bir seyir izleyecek sizce? Yılmaz: Borsada mart ayından bu yana kaydedilen soluksuz yükseliş yerine, normal iniş ve çıkışların izlendiği ancak genel trendin yukarı yönlü olduğu bir dönem bekliyoruz. Seçici olmak kaydıyla uzun vadeli portföy oluşturmak için uygun bir zamandayız. Bankacılık sektörünün ardından, sanayi sektörü hisselerinde de alımlar gözlendi. Hareketin iletişim gibi diğer sektörlerde de devam etmesi olası. Bono piyasasına baktığımızda Merkez Bankası'nın (MB) faiz indirimlerinden çok olumlu etkilenmişti. Ancak bu faiz indirimlerinin artık sonuna gelindi. Faizlerde bundan sonraki hareket ancak enflasyonda kalıcı düşüş olacağı yönünde bir beklenti oluşması durumunda gerçekleşebilir. Mevcut durumda elimizde bu yönde çok ikna edici veriler yok. MB beklenti anketine göre yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 6.12. Aynı beklenti 12 ve 24 ay sonrası için sırasıyla yüzde 6.59 ve yüzde 6.49 seviyesinde. Her iki rakamın da yılsonu beklentisine göre yüksek olması dikkat çekici. Mevsimsel olarak döviz piyasasının sakin olduğu bir dönemdeyiz. Ancak kurlarda kısa vadeli sınırlı bir yükseliş izlenmesi mümkün. Yılın kalanı için fon pazarına yönelik beklentileriniz neler? Yılmaz: 2009 yılında da Türkiye yatırım fonu piyasası ürün çeşitliliği açısında hareketli bir yıl yaşamasını bekliyoruz. 2008 sonundan itibaren piyasada çeşitli kurumlar tarafından yatırımcıların beğenisine sunulan serbest fonlara ilgi de Türk yatırım fonları piyasası için bir kilometre taşı olacak. Diğer yandan anapara garantili ve koruma amaçlı fonlara olan ilginin artan çeşitlilik ile 2009’da artarak devam etmesini bekliyoruz. Faiz seviyesinde yaşanan gerilemeye paralel olarak orta ve uzun vadeli yatırım stratejilerine sahip fonlara da talebin devam edeceğini düşünüyoruz Yapı Kredi olarak yeni ürünler üzerinde çalışıyor musunuz? Yılmaz: Önümüzdeki dönemde başta anapara garantili fonlar olmak üzere müşterilerimizin taleplerini dikkate alarak yeni fon türlerimizi hızla çıkarıyor olacağız. Heyecanımızı artıran diğer bir ürünümüz ise müşterilerimize yeni yatırım olanakları sunabileceğimiz ve temmuz ayında hayata geçecek olan “Yapı ve Kredi Bankası İstanbul Serbest Yatırım Fonu”. Yeni fonlarımız ile gelişmiş ülkelerde yatırımcıların beğenisine sunulan yatırım ürünlerinin nitelik ve niceliğine yaklaşmış olacağız. Sermaye Piyasası Kurulu'nun üzerinde çalıştığı düzenlemelerin de sektörün önümüzdeki dönemdeki gelişiminde etkisi olacak. Yeni düzenlemelerle birlikte hem yeni ürün alternatiflerine olanak sağlanması hem mevcut fonlarda yapının iyileştirmesi sağlanacak. Mevcut fonlardaki düzenlemelerle, fonların yatırım yapacağı enstrümanlar artarken dağıtım kanalları da çeşitlenecek. Yılmaz’dan portföy önerileri Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz, bu dönemde yatırımcılara şunları öneriyor: “Yatırımcıların yatırım seçimlerini risk ve vade tercihlerine göre belirlemeleri gerekiyor. Riski sevmeyen ve kısa vadeli yatırımı tercih eden yatırımcılar için likit fonlar, kısa-orta vadeli yatırım perspektifine sahip B tipi değişken, anapara garantili ve koruma amaçlı fonlar uygun alternatif oluşturabilir. Diğer yandan faizlerin önümüzdeki dönemde en azından önemli yükseliş kaydetmeyeceğini dikkate alarak, yatırımcıların vadeyi uzatarak daha riskli tercihlere yönelme eğilimlerinin arttığını görüyoruz. Bunların arasında, tahvil ve bono ile hisse senedi riski içeren büyüme amaçlı değişken fonlar bulunuyor. Bunların yanı sıra yatırımcıların portföylerinde A tipi fonlara daha fazla yer verdiklerini bu oranın daha da artmasını öngörüyoruz.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
DM TV YAYINDA! ABONE OL!