ŞİMDİ T-BRIC HİSSESİ ALMA ZAMANI
Referans Gazetesi Yazarı Kerem Alkin, bugünkü yazısında gelişmekte olan borsalara ilginin atacağını yazdı. İşte o yazı...
Türk ekonomisi yüzde 13,8 küçülmüş olsa da, uluslararası finans kurumları Türk ekonomisinin en hızlı büyüme trendine geri dönecek ülke olduğunu vurgulamaktalar. Gelişmekte olan borsalara ilgi artacak.
Dünya hisse senedi değerleri dikkate alındığında, küresel kriz çıktığından bu yana, 22 "seçkin gelişmekte olan ekonomi"nin hisse senedi değerlerinin toplam dünya hisse senedi varlık değerine oranı yüzde 18'den yüzde 24'e yükselmiş durumda. Söz konusu 22 ülkenin ortalama endeks performansını temsil eden MSCI, dünya pazar kapitalizasyonunda sadece 2008 yılı sonundan bugüne kadar ağırlığını 6 puan artırırken, Çin bazlı hisse senetlerinin pazar kapitalizasyonu da, daha yıl sonunda 1 trilyon dolar düzeyindeyken, şu anda 3 trilyon dolara yükselmiş durumda. Bu nedenle, MSCI Gelişmekte Olan Ekonomiler Endeksi yüzde 35 artış yakalamışken, gelişmiş ülke hisse senedi piyasalarından oluşan MSCI Dünya Endeksi sadece yüzde 2,9 büyüdü. Kısacası, dünya hisse senedi piyasalarında yeni trend Sao Paulo ve Şangay.
İMKB'nin potansiyeli yüksek
Bu noktada, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın da (İMKB) önemli bir potansiyele işaret ettiğini hatırlatmak gerekiyor. Sözün özü, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı seçkin gelişmekte olan ekonomiler, merkez bankası gösterge faizlerini de düşürerek, iç talebe verdikleri destek ölçüsünde, küresel yatırımcıların daha fazla ilgisine mahzar oldular. Tabi, bu ilginin arkasında Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) son büyüme tahminleri çerçevesinde, gelişmekte olan ekonomilerin küresel krize rağmen bu yıl yine de yüzde 1,6 ve 2010da da yüzde 4 büyüyecek olmalarının, buna karşılık gelişmiş ekonomilerin ise bu yıl yüzde 3,8 daralacakken, gelecek yıl da kendilerinden sıfır büyüme beklenmesinin etkisi büyük. Bu nedenle, Türkiye ve BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) şirketleri, küresel krizi atlattıktan sonra, en hızlı karlılık sürecine geçecek şirketler olarak algılanmakta. Bu nedenle "aklı olan şimdiden seçkin gelişmekte olan ekonomilerin hisse senetlerine yatırım yapar" görüşü ağırlık kazanmış durumda.
ABD'de toparlanma uzuyor
ABD Çalışma Bakanlığı tarafından 2 Temmuz'da açıklanan işsizlik oranı, haziran ayı itibarıyla oranın yüzde 9,5 düzeyine yükseldiğini teyit etti. Tarım dışı istihdamdaki azalma ise, ekonomistler tarafından ortalama 363 bin civarında beklenirken haziran verisi olarak 467 binle beklentilerin bir hayli üzerinde bir azalmaya işaret etti. Oysa, tarım dışı İstihdamdaki azalma, arka arkaya dört ay hız kesmişti ve umutları artırmıştı. Haziran verisi piyasaları şaşırttı. Örneğin, mayıs ayında tarım dışı istihdamdaki azalma 322 bine gerilemişti. ABD'nin işsizlik oranı da yüzde 9,5'le Ağustos 1983'ten bu yana en yüksek düzeye çıkmış durumda. İşsizlik oranı nisan ayında yüzde 8,9, mayısta ise yüzde 9,2 düzeyindeydi. En fazla iş kaybının hizmetler sektöründe olduğu gözlendi. İlginçtir, haziran ayının son haftası itibariyle, işsizlik maaşından faydalanan toplam kişi sayısı ise 6 milyon 702 bin kişiye geriledi. Resesyonun başladığı var sayılan Aralık 2007'den bu yana, ABD'de 6.5 milyon kişi işini kaybetti. Bu rakam, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük kaybı ifade ediyor. Nitekim, Beyaz Saray Başdanışmanı David Axelrod'un 29 Haziran Pazartesi günü NBC Televizyonu'na yaptığı açıklamalarda, Obama Yönetimi'nin "ekonomiyi canlandırma programı"nın, henüz durgunluğun belini kıramadığına değindi.
Bir rekor da AB'den
İlginçtir, son iki aydır, işsizlik oranlarında ABD ve Avrupa Birliği (AB) "at başı" gidiyorlar. Her iki ekonomik alan da haziran ayı itibariyle yüzde 9,2'lik işsizlik oranıyla karşılaşırken, temmuz ayı itibariyle işsizlik oranı, yukarıda da belirttiğimiz gibi, ABD'de yüzde 9,5'e, ilginçtir, Euro Bölgesi için de yeni bir rekor seviye olarak yüzde 9,5'e ulaştı. İşsizlik oranı Euro Bölgesi'nde bu yılın nisan ayında yüzde 9,3'e ulaşmıştı ve geçen yılın mayıs ayında ise yüzde 7,4 düzeyindeydi. Mayıs ayı itibariyle 27 üyeli AB'nin işsizlik oranı ise yüzde 8,9 ile son 4 yılın zirvesine çıktı.
İşsizlik oranları Euro Bölgesi'nin büyük ekonomilerinden Almanya'da yüzde 7,7'ye ve Fransa'da yüzde 9,3'e ulaştı. Yine, Euro Bölgesi haziran ayında yüzde -0,1 ile tarihinde ilk kez eksi enflasyonla tanıştı. Geçen yılı yüzde 1,6' düzeyinde kapatan enflasyon, mayıs ayında ise sıfıra inmişti. Ekonomistler küresel krizin getirdiği durgunlukla Euro Bölgesi'nde yaz aylarında ekside kalmasını bekledikleri enflasyonun, kurtarma ve teşvik paketlerinin para arzını artırmasıyla sonbaharda tekrar artıya dönerek sert yükseliş gerçekleştirebileceği uyarısında bulunuyor. Ama, şu anki tüm veriler, bu toparlanmanın zaman alacağını gösteriyor.